12 Mart 1942 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 8

12 Mart 1942 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ahmed Rasim ve İstanbul | — Bili Yıl Evvelki Istanbulun Lügatı Deniz hamamları — Direkierarası — Ecnebi kumpanya — Eczacı Baldo — Erenköy taraflarının sivrisineği — Fenerbahçede araba piyasası. Yazan : «İşte karpnz, işte kabuğu, işte Deniz hamamları!» denilirdi. An'- anaperest İstanbullular, denize, de- rin suda, yani deniz hamamların- da ve karpuz kabuğu denize düş- tükten sonra girerdi. Denize gir- mek bir spor değil, tam bir keyf idi. Deniz donu, alafrangalık, züb- belik idi; İstanbul halkı, denize, peştemal sarınıp girerdi. Deniz hamamları, aynı zamanda, birer kahvehane idi, kahve, çay ve hattâ, nargile vardı. Plâj eğlenceleri he- men tamamen meçhul gibiydi; sığ sularda denizden korkanlar, yüzmek bilmiyenler görünürdü; bu, vücu- du deniz şuyu ile ıslatma demekti. İstanbulun en meşhur deniz ha- mamlam, Kumkep:, Yenikapı, Sa- lı pazarı ve köprü hamamları idi. Köprü hamamı, köprünün Emin- önü başına yakın ve haliç tars- fında idi. Altı demir ıgaralıydı. Gündüzleri, etrafındaki iplere ku- rutulmak için serilmiş kırmızılı sarılı peştemalları, uzaktan, koca- man donanma b&yraklarını' andi- rırdı. Deniz hamamlarında, adam başından iki kuruş alınırdı! halbu- ki seak çarşı hamamları &ltmış paraya idi.. Dışarda kahve yirmi paraya idi, deniz hamamlarında bir kahve de kırk paraya içilirdi. Direklerarası Direkler arsı, kahvehaneleri, çayhaneleri, berber dükkânları, muhallebicileri ve mahşeri kala- balığı ile, nazenin ve mahbubları ile, Paytahtın bütün içtimai reza- letlerinin aktığı bir mecra idi. Cad-X de dar, etretındaki binalar harap, 198 — Servetifünun — 2377 münteda, İstanbulun tahammüz halinde bir semtidi. «Direklerarası çayhaneleri dolar boşalmaz, siyri- hnbane çıkan beyler üzülmez, ar- zı endams özenen gözler yorulmaz» idi. Ecnebi kumpanya ve Ecnebiye itibar Kaptilâsyonlar denilen ve Cüm- huriyet Hükümetinin parçalayıp attığı o müthiş iktisadi esaret mu- ahadelerinin hüküm sürdüğü de- virde, Ecnebi, Türk yurdunda, bu yurdun sahibi olan Türklerden daha müreifeh yaşar, ekelliyetler denilen anasırdan da, Türkten zi- yade hürmet görürdü, Ahmet Re- simin şu fıkrası nekadar acıdır: «bazan hiç ufak param bulunmaz; Rumeli şimendöferi ahalinin isti- rahatını arzu ettiği cihetle bilet parasının tamamı tamamına hazır- lanmasını, ve kişelerde para be- zulmamasını âdet edinmiştir. Ne yapayım 1 suratı asar, biletçiye; bonjur ! der, ondan gonrasınıda Fransızca söylerim, Biletçi derhâl mecidiyeyi bozar, şapkasını çika- rır, selâmlar trendede öyle. Fran- 81ze&, Almanca bilirseniz, kondök- törler sizi tıkız yere götürmezler; Ayrı bir yer bulurlar!>. Eczacı Baldo'nun kına kınası Evinde rakı, şarap ve bira 60- kamayan, hattâ dışarda içipte gelmek, an'ane, hürmet ve sevgisi engel olan kimseler, eczacı Bal- donun meşhur “iapirtosuz kına kına, şurubunu içerdi. Kına kına da tatlı bir sihir verirdi. Ahmed Bülend KOÇU Erenköy taraflarının sivrisineği Erenköy tarafları, mfithiş bir aivrisinek yatağıydı. Yazın, o semt- te evleri, köşkleri olanlar, gündüz- leri bile cibinlik içinde otururlardı; ve nibayet cildleri ve kanları, siv- risinek iğnelerine alışırdı; fakat Erenköy taraflarına misafirliğe gi- denler, hemen dağa, yüzleri göz. leri davul gibi şişmiş olarak dö- nerlerdi. Fenerbahçede araba piyasası Fenerbahçe mesiresinin araba piyasaları meşhurdu. Fakir ve orta sınıi halk, tekerleklerin ve hay- vanlar ayaklarının kaldırdığı ke- sif bir toz bulutu altında çimen- lere gerilir, hoşça bir gün geçir- meğe çalışırdı. Arabalar, Fener- bahçe turunu, durmadan, fıldır fıl- dır dönerlerdi; kibar takımı, bi- riuci turdan sonra dönüp giderdi. Bu araba seline, İstanbulun her geşib armbaaı görünürdü : “çek çek, lerden tutunda paraşol, bağ ars- bası, payton, birk, kupa, lândeon, yarım lândon, tek atlı, çift şitli. Kadınlardan çarşaflılarla yaşmak- lılar ekseriyetle arabalarda, yel- dirmeliler paraşuhlarda ve bağ arabalarında bulunurlardı. İkinci kısım halkda ekseriyeti teşkil eder- di. Dolma, helva tabaklarını, ye- necek yemiş ve saireyi hamil olan sepet tertemiz olduğu halde ara- bada eu geride bulunurdu. Onun üzerinde mama dadı, onnn üzerin- de beyaz dadı, onun üzerinde bey, küçük bey, küçük hanım, ondan sonra çatık çehreli büyük valide ile küçük anne mev'ki alırdi,. — Devamı var —

Bu sayıdan diğer sayfalar: