10 Eylül 1930 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

10 Eylül 1930 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İ tıar ı"van Cemal Pş.nın Suriye'de Neşrettiği Ş lide Hesap Veriyorlar.. : | Fermanlar Nasıl Şeylerdi ?... Bunlardan Vükelâ Meclisinin Hiç Haberi Yok Mu İdi? Ben düşünüyordum : Sabık if nazırı Şükrü bey, va- tanın hayatile alâkadar birçok Aaller karşısında kem küm *tiği halde Diyarıbekir valisi- Zin muammalı işlerini açıkça ış&uu;muu.m.- Acaba niçin ?... harp senesi esnasında bir tas- tan Çorba içtikleri halde bu t, hayli manalı ve muam- Mah değil midir'? Yanımda oturan arkadaşın H“İllll eğildim: — Yoksa, dedim, menfaatler Aasında vaktile bir çarpışma Mi oldu ?.. Bügün memlekette iyi bir Mevki sahibi olan arkada- #im benim bu imalı sözüme Ndece güldü. Şükrü Bey bu dedikodü'u *vabı vermekle belki de ker- " ve arkadaşlarının i- İN şebeplerini © teğiâl edça Asl meseleleri — unutturmak İstiyordu. Fakat Kudüs meb'- Mu Ragıp Beyin bir sualile Sas meseleye yeniden girildi. Ragıp bey — Suriye'de bir fakım - facialar olmuş, — asa- ihlâl edilmesinde hiçbir kabahatleri - ve hiçbir - teşir- leri olmıyan adamlar asılmıştı. Vükelâ wmeclisinin bu işlerden haberi var midi? Şükrü bey — Bu, ihtimal ki kumandanların ellerinde bulu- | Ban kanuna göre yapılmıştır. ü kumandanların bu bhu- | *Ssta geniş salâhiyetleri var- 2 m asayişi bozanların Mühakemesi divanı harplerde Zörülürdu. Acele zamanlarında ise- di- Vanı harplerin her türlü karar- | h'lll'llııllıı iradesi almma- dah infaz olunabilirdi. “Bu cevap Ragıp Beyi ” tat- etmemiş olacak ki — şöyle | bir sual daha sordu: — Bu adamlar asıldıkları zaman Suriyede henüz muha- rebe yoktu. Bilâkis her yer gibi orası da sükünet içinde idi. Böyle olduğu halde orada | bu adamların, irade alınma- dan asılmalarına neden lüzum görülmüştü?Bu adamlarla bera- ber bir de âyan azaası asıldığını tabiül hatırlarsınız. Bu hareket kabinede nasıl bir tesir uyan- dırmıştır? Bunu anlamak isti- yorum. Bu sual karşısında Şükrü beyin canının hayli sıkıldığını anlamak için fazla sahibi olmya İlüzum — yoktu. Belli idi ki Şükrü bey kızmıştı ve © kızgınlıkla da şu cevabi verdi: — Her memlekette olduğu gibi bizde de divamı harplerin * kararları kat'idir. İstinaf ve temyiz gibi usüllerle alâkaları | yoktur. Ve şu noktayı bilhassa işaret etmek isterim ki bir nazır divanı harplerin karar- ları karşısında itiraz hakkına malik değildir. Şu halde bu kararlar kabinede de şu veya bu sebeple tetkik edilemez. Size bir cümle ile ifade ede- yim: Divanı harp karar - verir. Olur, gider, Müthiş!.. Sabık Maarif nazırı ateş saçıyordu. Bu sefer ya- nımdaki arkadaşım bana dön- dü ve kulağıma fısıldadı: — Sabık nazırın elinde bir tahta kilıç eksik: Şimdi ( Asir )meb'usu Seyit Ali Haydar Bey soruyordu: — Dördüncü ordu kuman- dam kanunu esasiye muhalif olarak bir takım fermanlar arasındaki dikleri takdirde Üüç vilâyetin Yarın: Harbin Üçüncü Senesinde İstanbulda *Yakalanan Telsiz Telgraf Kimin Hesabına İşliyordu. keramet | tacirlerini, — eşrafını — sürgüne göndereceğini — ilân — etmişti. Buna karşı vükelâ meclisinde | bir itiraz yapılmadı mı? | Bu sual Şükrü beyi bomba | gibi patlattı ve: — Bundan malümatım yok- tur. Dahiliye nazırına sorunuz! diyip kesti. Bu münakaşa belki daha çok uriyabilirdi. Esasen biz de kâfi derecede tenevvür etmiş- tik. Artık işi uzatmıya lüzum yoktu. Bunu takdir eden reis, altıncı snale geçerek Şükrü Beye şunları sordu: — Harp esnasında birçok | memleketlerimiz düşman eline | düştüğü halde bunlara dair ne | meb'usan meclisine, ne de hal- | ka hiçbir. malümat verilme- | miştir. Mağlübiyetlerimiz, — mevki hırs ve korkusile gizlenmiştir. Takriri veren arkadaşımızın bu | iddiasına ne buyuracaksınız ? Şükrü beyin lisanın- da hiç tutukluk yoktu. Ce- vaplarını — biribiri — arkasına | sıralamak hususunda hiç güç- lük çekmiyordu. Netekim, ken- di aklınca, bu sunalin de al- | tında kalmadı ve şu cevabı | verdi: — Efendim, harbe ait ha- diselerin en küçüğünden bile düşman pek büyük istifadeler temin edebilir. Eğer ortada gizlenmiş — birşey — varsa bu düşünce ile yapıldığını kabul etmeliyiz. Ve bu iş yalnız bizde değil her memlekette, hem de esas kaide olarak kabul olun- muştur. Bunu — Almanlar da Sonra, bu sual sorulurken ileri sürülen mevki ve sandal- ye korkusu da varit değildir. Bunu kabul etmiyorum. “OSMLA l #sokaklarda üzüm — satmaları Müreftede.. Üzümcüler Dertlerine Çare İstiyorlar Mürefte, 7 — Seyyar üzüm satıçılarının köşe başlarında ve menedildiğinden üzümlerin sa- tılmadığına dair telgraflar aldık. Mallarımız elimizdedir. Esasen Müskirat inhisar idaresinin de bir hayli gadrine uğramış olan bizler, fena vaziyete düşeceğiz. Toplanan üzümlerimiz iskele- lerde çürümiye mahküm bale geldi. Alâkadar makamların dert- lerimizle — meşgul — olmalarını Bdi Mürefte üzümcü halkı namına Muhtar Ali Maarif Tayinleri İstanbul erkek lisesi fizik muallimi Hikmet beyin muab- limliğe naklinden dolayı inhilâl eda (50) lira ücretli pansiyon müdür — muavinliğine - İstanbul lisesi müdür muavini Behçet bey; Pertevniyal erkek lisesi doktorluğuna Kabataş erkek lisesi doktorluğundan açıkta kalan Turgut B. tayin edik mişlerdir. Balıkçılık İşleri Balıkçılık — mütehassısı M. Berman Marmara adasındaki balıkçılık mektebinin Baltali- manına nakline lüzum diğinden mektebin Baltalima- nına nakli muhakkak - gibidir, Seçildiklerini evvelce yazdığı- mız öon gence mütehassıs ders gösterecektir. Hİ Te 7 B eee Halbuki Hayri B. şekerleri şadesi hulül ettiği zaman tes- lim. edememiş ve bu mühlet iki defa temdit edilmiştir. Bu niçin yapılmıştır? Bt Z 3 n —) muştur. Bunu yalnız biz de- Karmanyolacılar.. Şekerli Madde- |sü'iüm üaü | * .-. 4 — di Ke AM TUGEMİ Lerin - Tetkikklar < YA AA h . ——— ondan fazla bir İki Adam Bir Kızın ŞAĞOR'” aö ”| basi Bt aa " yabiz aa aa K MER AY tüccarların sakkarin kullandık- | Hayri beyin biçbir alâkası Beşibirliklerini Kaptı ları < llekret Kolaadiğın ve. bentüğle cdü Ü a Gti odası şekerli maddelerde bu ı vakit İstanbulda bulunma- © Samatya'da oturan Müzey- | şiddetli tokatlar indirerek kızı | gibi sahtekârlığın önünü almak | dığını söylüyor. Na Yt hanım “İsminde ı;;ir kıdîıyı-. sersemlettikten sonra boynun- | ve mütecasirleri cezalandır- B'îî bu işte Hayri Beyin '.h'mı 18 yaşlarında Nüzhet di isminde bir yeğeni var- * Bu kız Yedikulede bir ağ nda Her W çalışıyor. Yer öğle yemeğini evinde yi- *k tekrar çalışmıya — dönü- M. mn sant ıııl C) ı Di yemiş işine avdet H HR f F * daki beşibiryerdeleri koparmış ve Samatya istasyonuna doğru koşmıya başlamışlardır. Nüzhet Hanım orada düşmüş ve ba- yılmıştır. Hadiseyi haher alan yengesi Bedia Hanım arkadan koşmuş, heriflerin peşini bırakınıyarak takip eden halk ile birlikte mak için bir şekerli madde tetkik — komisyonu — teşkil etmiştir. Komisyon — 10 Eylül 930 tarihinde Ticaret odasında toplanacak, bu gibi işlerle meşgul olacaktır. çalıştığını ve isminin de Ali olduğunu söylüyorsa da sözünden şüphe edilmektedir. Şakir Beyin Şeker inhisarı idare meclisi reisi bulunduğu- etmiştir. Biz de ayni şeyi iddia edi- yoruz ve diyoruz ki, (750) bin Hira için üç milyon lira kredi açan bangi milessesedir? Dün- " sadi Bir Dilim Ekmek İçin' Genç Yaşımda Sefil, 1 Perişan Olmuştum! —— Bir gün vazifemin başında iken kardeşim geldi. Yüzünde büyük bir keder vardı, ilk bakışta felâketi anladım. Kardeşim, gözyaşlarını giz- lemiye çalışarak : — Annem seni çağırıyor, dedi. Anneciğimi son defa olmak üzere görmiye gitmiştim. Can çekişiyordu. Bir arabaya atlı- yarak son süratle eve gittim, fakat, zavallı anacığımın vücu- dü soğumiya başlamıştı - bile. “Annc,, diye haykırarak soğuk cesedine sarıldım. Ertesi gün onu kara top- rağa bırakmıştık. Artık evimiz de ıssız bir mezarlığa dön- müştü. Annemizi kaybettiğimizden yirmi beş gün sonra babamız evlendi. Bu sefer aldığı kadın kendisinden çok küçük,adeta çocuk denecek yaştaydı. Babam evlenince daha iyi anladım ki, zavallı annemin ölümünü dört gözle bekliyor- muş ve bunun Üzerine ona karşı daha büyük bir kin duy- dum. Kardeşime çok acıyordum. bali benimkinden daha karan- hıktı. Onu da san'ata vermek istediler. Fakat masrafını der- uhte edeceğimi söyledim, srar ettim ve onu mektebe koy- durdum. Fakat bunun üzerine bü- yük bir felâket daha baş gös- terdi- ve beni işimden çıkar- dılar. Bu felâket beni beynimden vurdu. Çünkü artık babamın eline bakacaktım. Vekâletin bir emri, on sekiz yaşmı ikmal etmiyen gençlerin — vazifesine nihayet vardiği için ekmeğim- den olmuştum. Hayatım allı ay büyük bir keder içinde geçti. İş bulmak için baş vurmadığım yer kak- madı. Yok, 'yok. Parasızlık, sefalet, babamın suratı beni yeisten yeise atı- yordu. Kardeşime de bakılmı- yor, mektep masrafları veril- miyordu. Bir gün babam beni fena halde tahkir etti, başıma kan çıktı, artık bu adamla bir çat altında oturamıyacağımı anlıya- düm, eski bir kulübenin önün- de bir ihtiyara tesadüf ettim. Açlık baş gösterdiği için onm dan bir dilim dilen- Bugünü Meselelerinden yada buna benzer bir mua- | sürmek için, bir. kısm da mele var mıdır? Hükümet bu memiş midir? Bu sayede hisse- darlar bu sene yüzde (45) kâr almamışlar mıdır? Bu halkın devlete verdiği vergi hususi menfaatleri zengin etmek için mi verilmiştir.? 6 — Şakir bey bu fabrikayı teşviki sanayi kanummun yar- dımile ve bunu bir hizmet — addettiğini, başkala- rınin da böyle fabrikalar yap- masını temenni ettiğini söy- lüyor. Biz iddia ediyoruz ki dev- let bu şeker fabrikaları yü- zünden beş milyon lira ziyan etmiştir. Devlete bu kadar pahalıya mal olan ve halkın 2 — Manevi tesir ve avans vadile Alpulluda köylüye sa- tılan traktör ve 3 — Şakir Bey şeker im- hisarı meclisi idare reisi bu- avans verildiği söylenmektedir. Bu para kimin emrile verilmiş- tir. Yarın da traktör işine ait cevepları tetkik edeceğiz. Dr. A. KUTİEL Muayenehane ve tedavii elektriki laboratuvarı: Karaköy Topçular caddesi No. 344

Bu sayıdan diğer sayfalar: