15 Eylül 1930 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3

15 Eylül 1930 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün 5 Hürriyeti Anarşi Zannediyorlar MZ İzrmet Paşa Sivasa giderken mn bulunanlara demiş “Biz şimdiye kadar istib- dat ile anarşi arasında boca- «. Frenleri biraz gevşet- tğimiz zaman ananrşiye düş- tük, sıktığınız zaman istibdada ik. Hiç bir zaman bu iki- sinin arasını bulamadık. Hak ki bu iki münteha da zarar- İk Biz şimdi o bunun ortasmı bulmağa çalışaceğiz. Memle- ketin selâmeti bu muvazenyi bulup idame edebilmektedir. , * Matbuat biraz nefes alıp ta serbestçe konuşmıya başlayınca sıkı disipline alışmış ve müsa- maha nedir anlamamış kafalar derhal hücuma başladılar: *Ga- Zeteler halkı anarşiye sürükli- Yecek neşriyat yapıyorlar. Â- Sayiş ve kanun herşeyin fev- kinde olmalıdır.,, dediler, İsmet Paşa bile derhal kanun namına Sert İmalarda bulunmaktan geri kalınadı. * Hür memleketlerde halkın mâsil nümayişler yaparak hisle- rini “izhar ettiğini görmemiş olanlar, İzmir hadiselerine der- bal anarşi manası verdiler. ene asayiş, ve devlet otori- tesi namma bazı gazeteler aleyhinde £ takibat icrasına başladılar. * Görülüyor ki, Halk Fırkası mensupları hürriyete anarşiyi karı . Bunlar bir mil tetin bir ordu gibi sıkı bir disiplin içinde idare edilmesi lâzımgeldiğine kanidialer. Bu dissiplinin biraz haricine çık- tanız mı, derhal sizi anarşiyi davet eden neşriyat yapmakla itham ederler. Bu adamlar hürriyeti anarşi zannediyorlar, * Anarşi bükümetsizlik ode- mektir. Hükümet iktidar mev- künde kaldıkça, inzibat kuv- vetleri ve ordu teşkilâtı elin- de bulundukça, © ânarşiden dilemez. Kanun, ancak onu müdafaa edecek kuuvvet- in zevalinden sonra hükmü- »ü Kaybeder. Halbuki Türki- Yede böyle bir hal olmamış, Memleket bir gün bile hükü- metsiz kalmamıştır. * Biz anarşi değil, hür- Tiyet © istiyoruz. Hürriyet ay- Mi mesele etrafında en mü- fikirlerin o söylenmesini mümkün kılan veher vatanda- $n her meselede düşüncesini bilâ kaydü şart söyliyebilmesini temin eden bir haktır. Bu rencide edebilir. Aykırı fikir- ortaya atılmasına sebep olabilir. Fakat bütün bunlar !P cemiyet için iktihamı lâzım Zararetlerdir. Gazi diyor ki: - “Hürriyetten doğan buhran- lar ne kadar büyük olursa olsuü, hiçbir zaman fazla taz- Yikin temin ettiği sahte em- pe daha tehlikeli değil N * Demokratik bir hükümet m etemk istediklerini söy- vag sözlerinde samimi *r, Cüömhur reisinin bu Sözlerini © kendilerine © wmde Yepmalıdırlar, 1 — İnsanlar itiyatların, avanelerin €- siridir. Hayatımızda ölüler hâkiradir, Mazi Üzerimizde daima saltanatını sürmiye çalışır. bağlar. Söz söylemeden, bir iş yapmadan evel başkasının ne söyliyeceğini düşünürüz. | kurtulmak lâzımdır. 3 — Tam hürriyete kavuşabilmek için bizi maziye bağlıyan bütün bu bağlardan Yunanistan'da Zelzele Oldu Atina 13 ( A.A ) — Eylülün 12 sindenberi Atina rasatane- sinin aeleti 16 zelzele kaydet- miştir, Korent mıntakasında zelzele sademeleri - bilhassa (şiddetli olmuştur. Hasar vardır. Tafsi- Mesul M Dün Tevk idi. Selim Ra beyin “kim i olduğunu le Masası ba- şında gazetenin yazı İşlerile meşgul olan arkadaşımız başı- nı kaldırdı, “Benim, dedi. Ati Memur kendisini — ihzâren, 20 1 : müddei umumiliğe gölürmiye M. Meclisi çtimaa| memur olduğunu söyledi. Selim ö « | Ragıp Bey derhal muvafakat Davet Edildi.lietir işlerini bize devretti, ve memurla birlikte kapıdan çıktı, 1 Baş tarafı döneü sayfada | Memur Ef, içerde tebligat icra BD ederken dışarda da birkaç ta- bari: memuru bekliyordu. Selim Ragıp B. doğruca altın Hükümet, istihsal ve ihracat noktai nazarından memleket lehi- ne bir alâmet olan bu vaziyetin | cs istintak dairesine götürüldü, icabını kendi salâhiyeti fevkinde | ve orada ilk isticvabı yapıldı. görerek kanunen B. M. Meclisinin | Davetin sebebi “Hizmet, gazete- tetkikine arzetmek lâzım olduğu | sinden naklen, Halk fırkasınh Kararına © yatmıştır. > Keyfiyetin | İzmirde mas "miti gayrikabili tehir olması sebebile | çalıştığını Kesir Te Büyük Millet Meclisinin hemen | Çeştedilmesilir içtimaına ihtiyaç vardır. Bu sebeple toplanacak olan Büyük Millet Meclisinin hükümetin siyaset ve İcraatını mütalen etme- sine imkân £ hazırlanmış olacağı tabiidir. Teşkilâtı Esasiye kanununun 19 uncu maddesi mucibince Türkiye Büyük Millet Meclisinin zatı riyaset- penabileri tarafından Eylülün :22 nci pazartesi günü-içtimaa davet olunmasını teklif ve istirham ederiz efndim.,. Başvekil: İsmet; Adliye vekili bu Yunamadı; MN? Müdafaa Vekili Masta- fa Abdülhalik; Dahiliye Vekili Şükrü kaya; Hariciye Vekil: Tevfik Rüştü; Maliye vekili Saracoğlu Şükrü; Maarif vekilk Cemal Hüsnü; Nafia Vekili: Rer cep; İktısat Vekili: Şakir; Sıhhiye ve içtimai ssuavenet Vekili; Refik. Tekdif tasvip edilerek | Teşkilâtı Esasiye kanununun İ9uncu maddesi muşibinee Türkiye Büyük Millet Mec- Hisini Eylülün 22 inci Pazartesi günü içilmaz davet ederim. Rölsteümtur Gazi M. Kemal Serbest Fırka Faaliye- tne Devam Ediyor Serbest Cümhuriyet fırkası merkezi umumisi dünden iti- baren Teksimde Kalmis apar- Arkadaşımızdan bunun hak- kında izahat istenmiş, o da yazımın naklinde hiçbir zur olamıyacağını izah etmiştir. Buna rağmen istintak dairesi arkadaşımızın mevkufen mah- kemeye sevkine lüzum göster- miş ve istaredilen tevkif mü- zekkeresi Üçüncü Ceza riya- seli tarafından tasdik edi- miştir. > Vilâyetin. Bir Tebliği Tevkif kararı tasdik edil- dikten beş dakika sonra vi- lâyetten, mes'ul müdürümüz mevkuf bulunduğu müddetçe gazelemizin — neşredilmiyeceği tebliğ edildi. (Hizmet) gazetesi müd- dei umumi Hidayet Beye alen şöyle bir beyanat neşretmişti; istirahat etmiş ve al altıda Kâtibi umumi etmiştir. vilâyet ve kaza lerdir. | Baş tarafı Linci sayfada | Jİ mişti. Behçet bey mevkuf bu- İster İnan, İster İnanma! hakkındaki haber de asık | , sızdır. BUGÜNÜN TELGRAF HABERLERİ üdürümüz if Edildi... Sefaret Memuru İntihar Etti. Paris, 13 (A. A.) — İtalya selareti memurlarından (biri başına rüvelver sıkmak su- retile intihar etmiştir. Kayıkçılar Cemiyetinde Kayıkçılar cemiyetinin kon- gresi yapıld. On iki kişilik eski heyeti idarenin altısı de- gişti. Yeni intihap edilen altı kişi diğerleri gibi Halk Fırkası azasındandırlar, Bu cemiyet varidatıni, aza- larından < aldığı) yirmişer ku- ruşla temin etmektedir. Ayk masrafı 250 liradır. Cemiyetin (70) lira ma, bir kâtibi e. 40lira - aşlı bir katibi; 60 lira maaşlı | Vilâyetin du tebliği gayri İ kanuni idi. Matbuat kanunu mucibince mes'ul müdür mah- küm olmadıkça gazetenin neş- | rine mümanâat edilemez. Bü sebeple derhal Dahiliye Vekâ- letine şu telgrafı çektik: Dahiliyeye Müracaat Ettik “ Bugün mes'ul müdürümüz Selim Ragıp bey, Hizmet ga- zetesinden naklen gazetemizde intişar eden bir yazıdan dola- yı tevkif edilmiştir. Makamı vilâyet bumun Üze- rine mes'ul müdürümüz mev- mi kapızma ii Mide üddet - | idare ay za masrak o- kuf bulunduğu m içe ga” larak G0fira #lmaktadır. lr zetemizin o neşredilemiyeceğini bildirmiştir. Matbuat kanunu mucibince mes'ul müdür mah küm olmadıkça gazetenin neş- rine mümanaat olunamaz. Vi- lâyet makamına gazetemizin Beşrine o mümanaat etmemeleri lüzumunu tebliğ etmenizi rica ederim.,, Miliyolm bu karındaki isabetsizliği o göstermek için bundan evvel cereyan etmiş iki vak'a zikredebiliriz. Bun- dân dört ay kadar ewl Re simliay mecmuası ağırceza mah- kemesine verilmiş, mes'ul mü- dürü Behçet bey tevkif edil ve saire kadrosu H. fırkasının intihap ettiği kimselerden te- rekküp etmektedir. lunduğu esnada Resimliay çık- makta devam etmiştir. Keza Yarın gazetesi mes'ul: müdürü mevkuf iken çıkmış ve mab- keme bunu gayri kanuni bul mamıştır. Binâenaleyh vilâyet makamının gazetemiz daki bu kararı gayri kanu- nidir. Dahiliyeden Cevap Gelmedi Maamafih Dahiliyeye müra- caatımızdan da öyle zamanına kadar cevap alınamamış ve inneti gelen yeni, hir mes'ul müdür tayini zarureti hasıl olmuştur. Yeni mes'ul müdürün tayi- nine ait muamelenin yapılması büsusunda vilâyetin i sürati tebrike şayan buluruz. etmiştir: ş Bu Hareketin “Baglan (rilen) gar Manası Nedir? zelesinde bana atfen ya- unlan beyanatın tarzı tah- ririnde ilâve görülmüş ol- makla şöylece tavzihi icap eder: “Müracaat eden muha- birin gazeteler hakkında #evkif “emri” gelmiş olap olmadığı hakkındaki line: sua- — Tevkif emirle olmaz. Cevabı » verilmiştir. Buna b birşey ilâve edilme- . İlâveten vaki diğer neşriyat o söylenmemiştir. TTekzibini rica (ederim Memlekette fikir hürriyetine ve serbest münakaşaya müsa- ade edildiği ilân olunan şu sı- rada bu hareketinmanası nedir? Hükümet ( gazeteleri “bile Cümhuriyet devrinde hürriye- te riayet lüzumundan balıset- tikleri bir sırada ağızlara kilit vurmiya benziyen bu takibat niçin ? i Reisicümhur Hz. “Hüriye- tin tevlit edebileceği buhran- ların tazyik siyasetinin doğu- racağı sahte sükündan daha az tehlikeli , olduğunu söyle- iği halde müddei umümiliği Bu suallerin cevabımı bize hadisat verecektir. : — Biz mahkemeye gitmekten korkmuyoruz. Çünkü cümhuri- yet mahkemelerinin adaletin. den eminiz. Yalnız bu takiba- tın hariçte ve dahilde yapabi- leceği elim tesir bizi müteessir ediyor 7... Hürriyetten Şikâyet Edenle İki kişi münakaşa ediyorlar- dı; ben yalm dinledim ve | işittiklerimi buraya aynen ge- İ çiriyorum ; ş — Azizim, bu kadar ne sivirleniyorsun? Münakaşa edi- yoruz. Sen de istediğini söyle ve kendini müdafaa et, Bak ben hiç kızıyor 'muyum? Dur sana bir İsmet cıgarası vereyim de biraz açıl, öfken geçsin. Öteki cıgara uzatıldığının da farkında değildi: — İşte, diye bağırıyordu, size hürriyet verdik ya, birer i| canavar kesildiniz, her sözünüz ağanızdan bir köpük yığınile beraber fırbyor, lâf söylemi yorsunuz, ısırıyorsunuz; yahut- ta elinizdeki kalem bir süngü haline gelmiş, nerede göğsü bağrı açık bir adam görürse- niz hemen saplıyorsunuz, Size bürriyet yaramaz. Ortalığı dağ başına çevirdiniz. Tenkit, tenkit. ne tenkidi? Hep küfür. Ağızlarınız bir çöp tenekesi gibi.. üstüne sinekler üşüşüyor. Gazeteleriniz birer fesat paçavrası, Konuşmasını; nezih söz söylemesini bilmi- yenlerin hürriyetle ne münase- beti var? Tulumbacı koğuşunda hürri- yetten daha manasız ve teh- likeli ne olabilir ? Bunları söylerken * gözleri o kadar kanlanmıştı ki, göz çukurları delinecek ve içinden kan fışkıracak sandım. Fakat beriki onun bu öfkesine hiç ehemmiyet vermiyor, gayet sa- kin duruyor, eline alıp ta kar- şısındakine veremediği cıgara” nm üstündeki ismi okuyarak tatlı tatlı gülümsüyordu, dedi kiz — Aziz dostum, bu hürri- yet muhalif dediğiniz adam- lardan ziyade sizin işinize ya- radı, çünkü habire küfreden sizsiniz, eskiden bu kadar deli dolu söyliyemezdiniz. Bugün ba- kıyorum da en adi kelimeleri savurmaktan çekinmiyorsunuz: “Canavar, kuduz, haydut, fesat çı, şeni, tulumbacı , ve saire... “Sonra üstelik birde bizi küf- fretmekle itham ediyorsunuz. Demindenberi, ben sana bir çok deliller zikrettim, birtek çirkin söz söylemedim, buna mukabil sen birtek delil gös- termedin, fakat ,.. Öteki birdenbire kızdı, aya- ğa kalktı ve bağırdı: — Ben sana küfretmiyo- rum, yalan söylüyorsun, yalan.. Biraz terbiye ile konuş, man- tıkla konuş, insana akıl yara- şır, akılsızlar hayvanlardır, da- ha doğrusu eşekler. Beriki münakaşaya devam etmedi ve güler yüzle bana dönerek dediki : — Hürriyetten «korkanlar, bürriyeti istemiyenler, ımuha- Wflerin küfrettiğini! ileri 'sü- rerler; fakat ençirkin sözlerin kendi ağızlarından çıktığının farkında olmazlar." Bir fotoğ- rafınız varsa benimle müna- kaşa eden şu dostumun xes- mini alıp gazetemize koyun. i zatın başı kıpkırmızı olmuştu ve yakasını bollatı yordu. Alt dudağının kena- rında da bir köpük damlası, İkimiz birden güldük ve haval şeylerden bahstmiye başladık. —— na Mes'ul Müdür; Burhanettin Âl Saldı inle nik eb bien GüN ve deki a S i ” a s

Bu sayıdan diğer sayfalar: