20 Eylül 1930 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

20 Eylül 1930 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA üklerimiz Ülü Gazi Hazretlerine AÇIK MEKTUP Maltepe askeri lisesinin 8 İnel sınıf talebesindenim! Sıhhi ahvalim dolayısile mektepten ihraç edil- dim. Kimsesizim. Bu vaziyet kar- #sında sokak ortalarında kalmıya mahkümum. Sanatoryonda tedavi edilme- me, tedaviden &onra İlselerdeön irinde okutulmama emirlerinizi ti ham ederim, muhterem ulumuz Pş. Hazretleri, Maltepe askeri lisesi talebelerinden İbrahim Oğlu Yusuf (Eskişehir ) EYTAMIN MAAŞI Takdir buyrulur ki bir varifeye in- tisap ederken asker, sivil memurla dev- i bir mukavele akto- İshur. demektir. Memur namusidirane hizmette bulunmayı, bilmukabele devlet bunların ifasına karşı musyyem bir WÜdlder sonra vefatta ailesine bakmayı taahhüt eder. Bugün Türkiyede ailesini millete #ünet etmiş binlerce insamın kız var- dar. Bunlar aldıkları manşla ölünciye kadar ancak geçiniyorlardı. Bunların Maaşlarını hükümet maa zam on seneyi birden - vererek lâkolarm kestirdi. Palkat bız şekil ancak yüz kuruşluklara İt arasında Kadar teşmil olundu. Hükümet, tasarrun fu başka yerlerden yapmam icap eder- ken bu şektide hareket etti, Bu süretle Mevzi olunan para bir İşe yaramadı. BİR MUTEMET DAHA Ödemiş mutemedi doktor Mustafa Bey d. Ee yezetelerde ismi geçenlerden eğildir. Mumaileyh ödemişte her teşekkiilde bay veya başların başı olmuş, belediye i dahi nefsinde cemederek hal usandırmaştır, tima'ât iddissile bir aralık mah kemeye düştü. Kesif bir halk kötlenisami- in mfatile muhakemesine ciddi bir alla Küterdi, Fakat muhakemesi mahalli” ahare e ve diğer bii evcakı tahkikiye & vekâletinde uyudu. kale, ini madde suretile Halk Fırkan merke! umumisine, İzmir viliyeti mule- metiğine, mütettişliğe, Başvekâleti ce , Dahiliye o Vekâleti celilesine vuku bulan şikâyet ve ihbarat hiçbir melice hasıl etmemiştir. Mob'ite her işi bizzat veyahut tesirle basılı kendi fikrine göre çevirdiğini Yörca halk, şküyetin semeresiz. kaldi İren söküm tercih eylemiştir. Halk “kasnin nazan dikkatini celbediniz. Ödemişte Hacı Tahir zade Fehmi CEVAPLARIMIZ Denizli vilâyeti Buldan kazasında Molla oğlu Mustafa Beye — Eğer çek him havsatnler olursa bildiriniz. İzmit ç$ Eirem Beye — Mektubu- BE çok mahiyette olduğundan derceclilmeşi ştir. Adapazarı > karilerimizden M. F. Beye — Bize büviyetimizi ve adresinizi *Pie bildiriniz. Muhabirlik hakkında Sönra cevap veririz. Mektuplarınızın çabuk der- ilmesini istiyorsanız kısa Yazınız. le “SON POSTA,, NIN Tefrikası: No 34 Wu Arsen Lüpen'in İMDAT GELİYOR Pehirde dolaşıyorlar, pa öğleden ora Raul Lilbon'a ve civar lere doğru gezinti yapıyor, hı lülerle konuşuyordu. Köy“ ©r Ravle anlattılar ki son “nelerde civarda hırsızlıklar Soğalmıştı, Köşklere mahâretle ni iyor ve mücevherler, pa- iş Şalınıyor, resmi tahkikat P meticesiz kalıyo Öylüler şunu dı aiti- ina bütün bu sirkatler, sep şapkalı biri tarafından Yapılıyor, Bu gölger. sörenler kaya iş ki henin şapkası renkli veya “siyahtır. A- | Almanya Intihabatında Yapılan Propagandalara Dikkat Ediniz. a ide V7 Vel ll 4 PN mördar | Tl pi YEL İİ sl pi Sösyal Demolratların Duvar İlânları Almanyada 14 eylülde umu- mi intibabat yapıldı. Bu inti- habata çok büyük bir ehem- miyet veriliyordu. Çünkü son senelerde komünistlerin faali- yeti şiddet kesbetmişti. Zaten Almanyada komünizm cereyanı günden güne kuvvetleniyordu. Bir darbede iktidar mevkiine gelebilirlerdi. Böyle bir galebe | takdirinde ise bütün Avrupa- nın siyasi rejimi -sarsılabilirdi. Rusyadan sönra Almanynın komünistler eline geçmesi her halde Avrupayı korkutan bir şeydi. Onun için bütün Avrupa Alman intihabatının neticesini merakla bekliyordu. Diğer taraftan Almanya da MUHARRİRİ MORİS LÖBLAN Son Sergüzeşti muzu dam zayıf, ince ve ortadan çok uzunmuş. Birkaç defa da ayakları- nın izlerini bulmuşlar. Gayet büyük ayaklarmış ve kalın köy- li kunduraları giyermiş. Bu büyük şapkalı adamın hikâyesi, köylerde, bir efsane İgibi söylenip durmıya başlanmış. Beşu da bu tahkikattan ha- | berdar edilince, Katerine gece yarısı hücum eden ve bahçede ! gölgesi görülen adamın uzun boylu ve yüksek şapkalı oldu- ğunu söyledi. Biraz düşününce bü batıranın kuvvetli olduğu- komünistlerden korkmıy. oaş- İntihap Mücadelesi Yapmak O İstiye Bizler (İçin Bir Ders Olabilir... Hükümet Fırkasının Duvar İlân. etmek isterler. & 4 — Hükümet partisk Bu, yeni bir fırkadır ve henüz tec- #übe devrindedir. . 5 — Sosyal (demokratlar. Bunlar emperyalizme muhalif- Türler. Fransa ile anlaşmak iş- terler. 6 — Komünistler : Bütün Bir Genç Kız Niçin Evlenmelidir? Hangi Kızlar Evlenir Hangileri Evlenmez.. Niçin Evlenirler.. Evlenmek mevzubahis ol- duğu zaman, bahusus bir kız için, kendi vaziyetinin, yaşadı ğı cemiyetin nazarı dikkate alınması lâzımdır. Bir genç kız düşününüz ki on se kiz, yirmi yaşına geldiği halde hâlâ ailesinin vesayeti altında- dır. Onun bütü iradesi, bütün kafası ailesidir. Bu genç kizın bir gün hayatta yalnız kaldığı- nı düşünün. Vaziyet gayet açık. Üç, dört yaşında bir ço- cuk sokakta kaldığı zaman ne yapar, o da aynen onu yapar. Binaenaleyh bem bu kızın, hem de ailesinin yegâne gaye- si onu evlendirmek ve bir ev sahibi yapmaktır. Bizim cemiyetimiz çok eski bir alışkınlığın tesirile bâlâ kadına hayatta erkek kadar bir mevki veremiyor. Naza- riye o itibarile bunu (kabul etmiştir. Fakat tatbikatına ge- lince en münevver erkekleri- miz bile kadının bu hürriye- tine taraftar görünmüyorlar, Hayatta yalaz kalan bir erkek cemiyetin ona verdiği bütün haklardan herkes gibi istifade eder. Fakat yalnız kadın için böyle değil. Ona herşey haramdır, en tabii hak- lari bile. Herkes ona şüpheli gözlerle bakar. Sırf yalmızlığı etrafının bir dedikodu halka- sile çevrilmesine sebep olur. Genç kız haklarını kullanabil- mek için bir erkek hamiye muhtaçtır. Bunun için de ev- lamışt.. Onlar da birleşip”'müt- muahedelerin biç addedilmesi- lenmesi lâzımdır. -ehit bir cephe almıya mecbur oldular. Bu suretle Almanya daki intihabat meraklı bir saf- haya girmiş oldu. İntihabata iştirak eden fır- kalar şunlardı: 1 — Milliyetperverler. Bu fır- ka sulh muahedesini kabul etmiyordu. 2 — Muhafazkârlar: Bun larin programı milliyetperver- ler programının aynıdır. Yak nz cebri vesait kullanmıya muhaliftir. 3 — Nasyonal sosyalistler: Bunlar faşizm ( taraftarıdırlar ve Almanyada faşizmi tesis nu görüyor ve aldanmadığını iddia ediyordu. İşte bütün tahminler ve tasavvurlar bu uzun boylü ve garip bir tarzda giyinmiş ada- mın etrafına toplanıyordu. Bu adam, istediği vakit istediği yere giriyor, iz bırakmadan uzaklaşıyor, civarda dolaşıyor, sağda, solda çalışıyor ve oha- valinin seyyiat işliyen bir de- hası telâkki olunuyordu. Raul, arada bir Voşel ana- nın kulübesine gider, oralarda hâlâ bir şey bulmayı ümit ederdi. Bir gün, Raul, öğleden sonra, |Voşel ananın kulübesi içinde duran tahtaları kaldırdı ve orada eski bir kapı tah- tası bularak tetkik etti, Bu kapının üstünde, tebe- şirle “çizilmiş ve bir kısmı ni isterler. İşte intihap kavgası bu fır- r arasında cereyan etti. Her fırka ekseriyeti kazanmak için azami gayret gösterdi. Gazetelerle, duvar ilânlarile, konferans ve nutuklarla pro- pagandalar yapıldı ve nihayet intihabatın neticesi şu oldu: Sosyal demokratlar 6 milyon, komünistler dört buçuk milyon rey kazandılar. Diğer fırkalar akalliyette kaldılar. Bu suretle Almanya sola doğru. bir adım daha atmış oldu. Hindenburg'un son za- | manlarda vücuda getirmek is- tediği faşist idareyi beyenmedi. silinmiş bir resim vardı. Raul iki kız kardeşi de oraya oçağırltı ve resimleri onlara gösterdi: — Bakımz, dedi, işte o adamın resmi... İşte kocaman şapkası... Katerin mırıldandı: — Garip şey.. Bunu kim yapmış olabilir? Raul cevap verdi: — Bu resmi yapan Voşel | ananın oğludur. o Tahtaların üstüne tebeşirle böyle resim- ler çizmek onun eğlencesi imiş. İhtimal ki Mösyö Gersen- le o adam bu kulübede aradaj bir buluşuyorlardı. Belki de, Voşel ananın oğlu, söğütleri yerinden sökmek için oradan geçen başka bir iki oduncuyu da yardıma çağırdı. Ertesi gün, Voşel ananın ' le doğru sokuluyorlardı.. Çün- * Fakat eğer kadın; cemiye- tin prejujelerine istinaden ver- diği bu kükümlerin fevkine çıkmış, etrafını saran dediko- duları (o duymıyacak (Okadar yükselebilmiş, eğer hiç kimse- ye dayanmadan kendi kuvveti |, kendi iktidarı, kendi sayi ile yürüyebilecek bir hale gelmiş,se o zaman onu himaye eden bir erkek olmadanda yaşı- yabilir. Yukarıdaki genç kızlar için evlenmek bir ihtiyaç, bu son tip genç kız için ise, bi- raz bürriyetinden feda etmek mecburiyetinde olduğu için fedakârliktır. İşte benim genç kız karilerim, kendinizi bir Krep jorjentten yapılmış 'ki beyaz blüz nümunesi ve bu blözler için biri kadife, diğeri yünlü kumaştan yapılmış iki fistan numunesi. Tekzip Hür Gazete iki gün evvel bestekâr Muhlis Sabahattin Peyle bir mülâkat neşretmiştir. Muh- lis Sabahattin B. hiç kimseye bu yolda beyanatta bulunma- dığını bildirerek bu mülâkatm tekzibini rica , etmiştir. Gün 30 19 - Eylül - 1930 tüm 137 Arabi i 25-Rebiülahar-134$ Vakıt-Ezani- Vasat Güneş| 11.9 544 Öğle | 5.54 iL. 8 kindi | 93:437 | imesk 9.8 (1.3 tartınız, ondan sonra «lin- mek mecburiyetinde olup ol- madığınızı kendiniz de anlar- siniz. : Hanım Teyze j kulübesinde yeniden tetkikler | daha buldu. Bunlar, üç söğü- İ dün, kayaların, güvercin kulü- besinin, iki şapkanın krokisi idi. Aralarında bir de tabanca resmi vardı. Katerin vaktile Voşel ana- nın oğlunun şatoya gelerek marangozluk işle (yaptığını, kilitleri bile tamir ettiğini ha- tırlıyordu. Raul dedi ki; —Bu mesele ile alâkası olan beş kişiden dört tanesi sağ değil: Montesyö, Gernes, Vo- şel ana ve oğlu. Yalnız © şap- İ kalı adam kaldı ve onun tev- kifi muammayı halledecektir. Bertrand ve Katerin daima sinirlidiler ve daima bir teh- likeden ürküyormuş gibi Ray- yapan Raul birçok resimler | kü bu esrarengiz adam, ber an, ağaçların arasından, ka- : yalıklardan, otlardan, hatta yerden bitecekmiş gibi onları hayalile bile korkutuyordu. Kız kardeşler için Ohareket saati de yaklaşıyordu. Ağus- tos ayının sonlarında güzel günler o gelmişti. o Yemekten sonra terasta oturuyorlardı. Beşu yanlarında değildi. O, uzakta, Şarlotla beraber, uzak- ta, ağaçlar arasında dolaşırdı. Bir gece, hava o kadar gü- zeldi ki, Raul ve iki kız kardeş kayığa bindiler ve nehirde kü- çük bir gezintiye çıktılar. Ka- yık, en küçük bir ses bile çr- karmadan sularda kayıyordu. Hafif bir ayışığı ile karışık müphem bir yıldızlı gök aydın- lığı nehre tatlı ve korkunç bir güzellik vriyordu. (Arkası var) £ “ ş

Bu sayıdan diğer sayfalar: