22 Ekim 1930 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

22 Ekim 1930 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

22 Teşrinievvel Kari Gözile Gördüklerimiz Vergilere Dair Serbest Cüchuriyet fırkasınca vmnde- lerinden biri de vergilerin tahlilidir. Eğer bunu bir gün mevkil file vazeder- lerse eldden halkı korumuş olacaklardır. Çünkü bizde esan olan kezanç, musak- Kafat, arazi vergisldir. Halbuki bugün —lııııılııı tarb ve tahakkuk etmekte Olan bu vergilerin altından kalkmak Ve bunların muayyen takaltlerini temin #imek imkânı olmadığından mühim bir kumi taheli edilmemektedir. Bundan Golayı da gerek halk, gerek hükümet Büşkül mevkide kalıyor. Hükümet müş- kül vasiyette kalıyor ; Çünkü : mükellef- lere tarhedilen bu - verginin küzmen fahsll edilemeyip bakayada kalmasdır. müşkül — vaziyette — kaldığına #elinca: Kudretinin haricinde bir vergi Ür likellef tutulduğu gibi - vergiye Matrah olan misbetlerin pek ağır olma- Sdır, Buna binaen mükellef borcunu edemiyor. Bir de -ceza İlüve Sdilince haddizatında — veremediği bu Veryi daha siyade kabarıyor. Binnetice ellef ya hileli yollara sapıyor ve yahut ni kapayıp kaçmak mecburiyet! Tİbi teşebbüslerde bulunuyor. İşte bu Tn halkın 8. C. fırkası Tehine bareketi n yaraların bir am evel tedavi edileceğini Tnit ettiğinden değil mi ? Ex cömle bir burada kazanç vergisini Muan Gikkate alalım: Kazanç kanımu Vüziyeti — tüccariyelerine göre — tcaret Sahiplerini birinel ve ikinci kısım olmak B* iye ayırmıştır. / Birincl kasım ""ıııınıcy. tabi mülcssesattır ki delter _“"'-k mecbariyetinde, yanl kazanç ve "':""lnııı bir vesika veya Haturaya Medeceklerdir. Halbuki bu — kamım luı.ıı.nırdu, diye bilirim ki yüzde “tmişı bu kaldeye rizyet etmek imkâi- at bulamamaktadır. Misal olarak bir Ahtiyi ele alalım : bu Ücürethane günde el :""-Hı ve bunları perakende olarak da mazarı dikkate alınırsa bu Bükelleş perakende olan bu mübayan. ni me surette bir faturaya raptedebilir. Her me ise, olan oldu. Bugtin yapıla- Sak birşey varsa o da Serbest fırkanın Weumdeslal Halk fekasının da kabul ' zaruretidir. Çünkü bütçesinin mühim bir kasmanı Balkan bu vergilerile tanzim eden hükü- Be balka terkeylediği bu — vergileri Kasatinda — bilmelklir. “Yokan miktarı aşan bakaya He İş göremez. Bahattin AB“_berler, Cemiyetlerile lâkadar Değiller Mi? İ1-10.980 tarihinde cemiyetimiz he- _.ı“-ı—ıı Iatihap olundu. Üç bine SLamız mevcut İkan ancak yüz Gekur kişi imtihaba İştirak etti. 'Uşlarımızdan Dazıları heyeti ida- Bir iş yapmadığından — şikâyet :ı’:lıı. Biz de soruyoruz: Bu arka- Olm Piçin — cemiyetimizle — alâkadar ';7—'-7 Kabahat kimdedir ?.. .M:'*ııu.. Hiç olmazsa bundan *lükadar olmumlar ve her dertlerini :::'—. Ve işler “muvaffakiyetle Vai Arkadı Tenim Yeni Türkiye berberi SON & Rayiştag önünde Faşistler, reisleri A Willcr! selâmlıyorlar... | ekka pirinç, bir okka soğan, yarım | Ka kuz, on oldka kömür ilüh... tedarik | Almanyada mühim hadise- ler cereyan ediyor. Son inti- haptan sonra faşistlerle komü- harbin merkezi olmak istida- dini göstermektedir. Komünizm cereyanı Alman- nistler arasında başlıyan mü- ! ya'da çok kuvvetlidir. Rayiş- eadele, — Rayiştag — açıldıktan sonra çok hat ve müzmin bir şekil aldı. Meclis açıldığı gün (Nazi) denilen milliyet- perverlerle, komünistler — ara- sında meclis önünde nümayiş- MDalT e Fağinlir d ste ler ile Komünistler ınıur müna- kaşalar ve mücadeleler oluyor. Bu mücadelenin çok büyük bir ehemmiyeti vardır. Çünkü Almanya, Âvrupa'da hazırla- tag'da da Faşistlerden sonra en kuvvetli p Komünist- lerdir. Şîmdlligm fevkinde Sosyal demokratlar vardır. Asıl ekseriyet bunların, elindedir. Onun için kabineyi de, meclisteki tevazünü de bunlar temin ediyorlar. Fakat Sosyal demokratlar da birçok noktalardan zaaf eseri gös- teriyorlar. Sosyal demokratlar mevki- lerini kaybettikleri gün Al- bu iki grupun | POSTA K7 AM T; SA Faşistlerin nümayişle- rinden iki sahne.. münistlerin eline düşecek. Fa- şistlerin eline düşerse harp ih- timali var. Çünkü bunlar eski hükümetlerin aktettikleri bü- tün mukaveleleri yırtacak ve Lötün dünyaya karşı meydan sokuyacaklardır. O vakit Av- Yupanın — birbirine karışması ihtimali vardır. Komünistler galebe çalarsa, | o vakit te bu galebe bütün | Avrupa'da yeni bir ihtilâlin mukaddimesi olacaktır. Onun için bütün dünya Almanyadaki | vukuatı çok büyük bir alâka ile takip etmektedir. Pulatlı Camii Soyuldu Pulatlı, 17 (H. M.) — Dün gece Çarşı camiine hırsız gi- rerek mevcut kilim ve seççade- , Teri çalmıştır. Hırsız. buluna- Almanyada, Bütün Dünyayı Tehli- keye Sokabilecek Bir Takım Hadiseler Cereyan Ediyor.. Kadın Ve Karı Koca Arasındalfi Yaş Farkı Kalp İşleri Kızlar Yaşlı Adamlarla Evlenm Yaş Meselesi N. Feriha isminde bir kariim soruycr: “On altı yaşında bir kızım. Otuz yedi yaşlarında bir adam- la sevişiyorum. Bu adam be- nimle evlenmek istiyor. Fakat bazı arkadaşlarım yaşlarımız arasındaki farkı benim için mahrurlu buluyorlar? Halbuki kıskanç bir kızım, genç bir adamla evlenmekten korkuyo- ram. OÖnun için bu adamla evleneyim mi? Siz ne dersiniz?,, Kınm, benim — diyeceğim şadur 1 Evlenecek erkekle kız ara- mandaki yaş farkı memlekete göre değişir. Şarkta ötedenberi kazlar satılık mal addedildik- leri için ihtiyarlarla evlendirir- lerdi. Fakat fennin dediğine bakılırsa, bu izdivaçlar mutla- ka yürürken bir kayaya çar- par, parçalanır. İhtiyar bir er- kekle evlenen bir kızın mes'ut olması, uslu oturması, kocası- na sadık kalması mümkün de- ğildir, bunun sebebi de aşi- kârdır. Bunun için kızla erkek ara- sında yaş farlı azami beş sene olmalıdır. Bazı memle- ketlerde bunu bile çok görür- ler. Bilhassa Amerika, İngilte- re gibi yerlerde yaşların mü- savi olmasına, hatta bazan kadınların erkeklerden — yaşlı bulunmasına — dikkat — edilir. Bizde henüz bu fenni zaruret anlaşılmamıştır. Fakat iki ta- rafın yaşça küfüv olmasına itina edilir. Erkeğin yaşı 37, sizin yaşı- nız 16; aranızda tam yirmi yaş fark vardır. Arkadaşlarınızın dediği gibi, beş on sene sonra tehlikeye maruzsunuz. Bugün çocuksunuz. Hissinize mağlüp- sunuz. Sevdiğinizi zannediyor- sunuz. Çünkü gençlik hulya- larınızın birçoğunu tahakkuk etmiş göreceksiniz. Fakat bu hulyalar çabuk geçer ve yarın hakikatle karşı karşıya geldiğiniz zaman gülecek yerde ağlıya- caksınız. Birkaç senelik saadet eli Mi? Hafif lâcivert yünlü kumaş- tan yapılmış bir roptur. Düğ- meli pastalarla ön ve arka kıs- min plileri tutturulmak sure- tile zarif bir hat birliği vücuda getirilmiştir. liyeceksiniz. Onun için size tavsiyem kızım, evlenmekte acele etme- yiniz, daha gençsiniz. Küfvünüzü bulmak için zamanınız vardır. Hanımteyze —— TAKVİM — Gün 3121 -Teşrinievel-93011mır 169 Arabi Rumt 28-Cemarlelevel-134ş| 8-Teşrinlevvel-1346 —H — Vakit-Ezani-Vasatı | Vakıt-Ezani- Vasat! Güneş| 12.5$ | 6 17 | Akşam| 1.— | 17.22 Öğle | 637 1159 | Yata | 1a7 |1asa W | 987 ( 14.59 lmmak (11.16 | 438 he Mustafa Arif | nan büyük ihtilââ veya büyük İ manya ya Faşistlerin, ya Ko- | mamıştır. JIhsan için bütün bir hayatınızı zehir- e N PEYAMİ SAFA S—ON—İ;beA'm Edebi Romanı FATİH -HARBİYE Vıt“a Tiy u hep geriliyor ve gev- tupmğ” Kalbinde şiddetli bir Mndı bir, tramvayın İıı,,.. unutarak, — içine haref , Yoğmak, — büyük bir k Yapmak içil el mlb_ tidiyordu. için hamleler içbir &l .Wmlğı #Y yapamıyacağını a Vakit bütün vücudu Mi — Cigarası yarısına Ği halde, farkında ol- şe , Ogarayı yere :*ti. &,:::"'ü İçmeğe devam Bçesini "i":"ıîılıı ı';iın kem- Etrafını görmeğe başlıyordu., İki kişi komuşarak önünden geçtiler ve ona bakmadılar. Uzakta mektep çocuklarının haykırışlarını duyarak biraz daha toplandı, Sokağın kena- rında, bahçe haline getirilen kahvedeki masalardan birine | sallanarak ilerledi, bir sandal- yaya çoktü. Bir kere düşün- miye başlıyacak olursa, kah- vecinin suallerile rahatsız edil- şu olmuştu: “ Ne yapmak lâ- nm ? , Fakat buna cevap verme- den evel, vaktile ona tabil görünen, fakat şu anda yeni bir mana ile harekete gelen birçok şeyler hatırlamıya baş- ladı; Nerimanın Darülelhana uğramadığı günlerin sıklaşması, evine geç gidişleri, tuvaletine | verdiği ehemmiyetin artması Şinasile konuşurken sesine do- lan asabi titremeler; ve bunun gibi, teferruatı unutulan, fakat yekünunun intibar kuvvetli bir | surette hatırlanan küçük küçük | birçok hadiseler kendi kendi- lerini hatırlatıyorlardı. Son za- dikkat eden Şinasi, aramak demki ben Nerimanın de- ğiştiğini çoktandır. farkediyor- dum.. , diye başladı. Fakat kendi kendini itham etmiye mec- bur olmak korkusile muhake- mesine devam edemedi. Zaten şuurunda büyük çatlaklar peyda oluyor, oralardan içeriye bir- çok insicamsız hatıralar boşa- hyordu. Kendini bir daha top- hyarak, yeni bir zihin gayre- tile mubakemesine devam et- miye — çalıştı. İçindeki — sesi yükselterek tekrar ediyordu: * Mademki — ben Nerimanın değiştiğine çoktandır. dikkat ediyordum..,, Fakat araya gene birçok hatıralar girdi ve mantıki evvel Neriman Darülelhandan memek için hemeğ kahvesini | yorgunluğuna karışan gizli bir | erken çıkmışti ; gene ayağında ısmarladı, getirtti, bir daha — yakavac sağara Güşünmiye Kendi kendine ilk sorduğu korku İN& ker hadiseyi ayrı ay- rı eşelemekten çekinmi,; Hemen bir zihin gayretile muhakeme etmek istedi: “Ma- yeni yaptırdığı bu dekolte Tügan İskarpinler ve üstünde bu filizt manto, mektebin kapısında birbirinden ayrıldı- lar. O sırada Neriman Şinasinin yüzüne bakmadan yürüyüver- mişti. Belkide bu, gizli kararları belli etmesinden korkulan gözleri serbest bırakmak için- di; belki de bunun için başını başka tarafa çevirmiştir. ve bugünkü gibi korkarak uzak- “| laşmıştı. Hep güneşte parlıyan filize manto, ya Darülilhana elmediği günler?.. Bir kere, %iııuiuiu sorduğu ehemiyetsiz irşeye gayri tabii bir asa- biyetle cevap ve » Yirmi gündür sazını mek- tebe getirmiyor. Sokakta yü- rürlerken Nerir “can — rahatsız adım atışları. Bir gün mek- manlarda bütün bu farklara |silsileyi bozdu: Bundan yirmi gün| tebin kapısında, Neriman bir arkadaşile konuşurken Şina- sinin yaklaştığını görmüş, bir- denbire susmuş, ne konuştuk- larını söylememişti.. Hep gü- neşte parlıyan... “Şinasi! canım “akılıyor!,, diyip darmaları. Hep güneşte parlıyan filizi... Şinasi birdenbire ayağını yere vurdu. Mühim birşey daha hatırlamıştı. Fakat muhakemesine devam etmek te istiyordu: “ mademki ben Nerimanın değişmiye baş- ladığını..,, Şimdi de biraz evvel tramvaya atlayışı gözünün önü- ne geliyor. Hatta bunun arka- sından gayri hakiki bir takım sahneler tahayyül ediyor: ken- disi de Nerimanın arkasından tarmvaya atlıyor, Beyoğluna şakıyor, onun girdiği bir pastacı dükkânmda, arkada bir yere oturuyor, — kendini — gizliyor, randevu — dakikasına — kadar bekliyor, ve ... Bunları tahayyül ederken, ayni t Zamanda. yarım kalan mantıki çömle, bütün bu hayaller ara- spıda ses veriyordu: “ madem- ki bea Nerimanın değiştiğini çoktan farkediyordum, ,,

Bu sayıdan diğer sayfalar: