24 Ekim 1930 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

24 Ekim 1930 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kari Gözile Gördüklerimiz ACI MUKAYESE SENEDE YİRMİ LİRA İLE GEÇİNEN AİLELER VAR! Hendim, 4-16-930 tarihli cevabınızda gösterdi- Üniz alükaya teşekkür ederim. Delmt okuyucularınıdan — olduğum Hin Türk ocakları merkezi umumisindem Tman maaşlara alt yazıyı alâka ile Saktp ettim. Bundan bir ay evvel bir şirket namı- 5e Anadoluda —bir seyahat — yaptım. kazasının “Tepeköy , üne de Viradım, Vaktin geç olması hasebile Halli ağa ismiade bir zatta itafir kaldım ; zavallı ağa bine yatacak Y temininden Aciz olduğunu hissettir- k'ı mekadar çırpındı. 20 haneli Mükür köyde para ile yumurta bula- Sdık, Hastalık tavukları karmış. Gece köy ihtiyarlarile — yaptığımız TUsahabede bu köyün ancak bir senede Vireceği kadar buğday çıkarabildikle- (0 da har sene değil) buğday satmak hiçbir zaman elde edemedik- l Ve diğer havayici zaruriyeletini de bazları tç kiyye kozadan bir kasast tn *kka afyondan tedarik ettiklerini Sllttılar, Üç kiyye koza (6) lira, bir. buçuk :':' #iyon (1€) Ura olduğuna mazaran ( Allenin bir senelik bütün ihtiyacı İümekten çayrı) buma yazi azaml (20) YA mütevakkıf. tlah 'ede yirmi Hira ile evinin ve aile- bütün ihtiyacımı defeden bu köylü | İle ayda (800) lör (500) ler alanları * noktadan ve hangi — işlerinden Sölayı mukayese edelim.. Yarabbi ne fark, me Tarkııı Alemdar caddesi Zeynep sultan sokak 25 Vi Fuat Dahiliye Vekâletinin Nazarı Dikkatine! Kayseride Erslempaşa mahallesinde Sistecir — Silâhdarl Osman — imzasile Ndğımız mektupta deniliyor ki : Ben yetimim, epey zaman burada içilik yaptım. Sonra kimsesiz bir da evlenerek bir merkep alıp Yerde seyyar satıcılığa (çerciliğe) &l .:"' Bir müddet sonra ierkebim Ği Eşyamı köylere sırtında Laşımıya ._._'4"-. Hiçbir. suçum yokken kara- 'ine Tötürüldüm. Sade bir şüphe Üze- ._,*'—H-Uı bir dayak yedim, Bu atan muavin Hüml efendidir. N dayakla beraber birçok — küfür :""'-lu sonra “Allaha aruıhal ver- A"'- seni bendan sormazlar, dedi. dalet kstiyoram. BEN NE YAPAYIM? Bi p, TENç, namuslu ve ufak derecede __'::-ı—v..m. kazamıza bir mab- .,.u’—ııuı Kazanç — kanunundaki Mt Ç Yasla ile bütln Türk mücsse- x.._:'ıııu Köylü ve zürrein muhtelif ı__"'rlı #mvalini baczetti. Bu gayri ._,'_İ Ahvali dolayısile Ankara villyeti ı*ku:".“' resmen müracaat ettik. Süllar, : Polatlı Malmüldürü memur antim, Ütün hadişat hakkında feslike ON POSTA Bizden İane İstiyen Veremle Mü- cadele Cemiyeti Lütfen Ne Yaptığını Geçen gün İstanbul Veremle Mücadele cemiyeti riyasetinden bir mektup aldık. “Cümhuriyet bayramı günü ayni zamanda Veremle Mücade- le cemiyetinin rozet tevzi günü- dür. O güne kadar gazetenizin münasip bir yerinde münasip surette halkın nazarı dikkatini celbetmenizi — rica — ederiz. , diyorlardı. Verem memleketin en bü- yük — derdidir. İstanbuldaki ve feyatın nısfını verem has- taları iyor. — Hayat iti, .:ıkii,l ve ııfı.lyet pimizi bu tehlikeli hastalığa müstait bir hale getiriyor ve en Sö büyük tahribatını Türkiyede | tün faaliyeti Avrupadan vere- yapıyor. Bu korkunç hastalıkla mü- cadele eden bir cemiyete yare dım etmek hepimizin insani borcumuzdur. Romet' günü için “halki ikaz etmek üzere bu cemiyetin faa- liyeti hakkında malümat almak istedik. Bir muharririmizi gön- derdik. Muharririmizin getirdiği malümat bizi hayrete düşürdü. Meğerse bu cemiyetin bü- bir haber çıkmadı. Bu hususta hakikati ifşa edecek ne tarik varsa delâlet buyurul masıni lstir- ham eylerim efendim. Haymanada Tütüncü sade M. Son Posta: Reson Maliye vekâletine müracast ediniz. YAVAŞLIK REKORU İstanbuldan 31 Ağuston — tarihinde tüccart mahiyette gönderilen mektup 24 Hylülde ancak Olresuna — vasıl 5,_4. *dilerek — defterdarlığa —irsal | olmştar. — Postanın — mazan — dikkatini O günden bugüne kadar hiç- | celbederiz. Bu teessürümüze iştirak eden ze- ların rehperleri anneleri, erkek Hanımteyze T —— ’î“ numarası 4 SON POSTA'nın Edebi PEYAMİ SAFA Romanı FATİH -HARBİYE :ğ'*eyin başı hAlâ ı Hiç, OT fakat - titriyerek Ka- N uyordu. Ludl'd.". ağır ağır başını İsteş Ve birşey söylemesini Blkg._ Bİbi “ Şinasinin yüzüne îh“' sordu ; B _lu kadar geç kaldığı Ğ değil mi? , li bir kere Yorsun ya, geçen ay, daha geç gelmiş'i. *ce ve Tet : €© Yarısından sonra... | u'?"_n evvelden ha- » Ben de bara- Faiz Beyin sesinde, kızının hayatına dair bir babadan daha çok şeyler bilmesi lâzım gelen gencin sualine karşı iti- matsızlık ve hayret vardı. Şinasi bunu hissetti. Fakat aldanmak zevkile karışık bir merhametle Faiz Beye gündüzki hadiseden bahsetmemiye karar verdi: — Bu akşam, dedi, Darül- elhandan beraber — çıktık. O Fahriyelere gitti. Ben ayrıldım. Galiba biraz saz yapacaklar. Demek Fahriye onu gece de alı- koydu. Şinasi, Faiz Beyin ne dere- me ait eser ve neşriyat getirt- mek, bir verem mecmuası neş- retmek ve Eyip'te şehremaneti- nin açtığı dispanserde munta- zam olarak biraz çalışmaktan ibaretmiş. Veremle mücadele cemi- yeti isminin bizde uyandır- dığı tesirle bu faaliyeti kar- şılaştırınca sukutu hayale üğ- radık. Bir — muayenehaneleri,| bir tetkikleri, bir dispanserleri Vefat Mülga Evkaf nezareti baş veznedari Şevki Beyin kızi ve serveznedar Halil Hulüsi B, zevcesi salihatı nisvandan Fatma Zehra H. evvelki gün uğradığı hastalıktan kurtulamıyarak ve- fat etmiştir. Allah gariki rahmet eylesin. * Merhumenin — cenazesinde hazır bulunan ve bu suretle ce inandığını anlamak için ona bakmıya cesaret edemiyordu. Başını önüne iğerek mırıl- dandı: — Olur bazan. Faiz Bey, gene, yalınız göz- lerini kaldırarak Şinasiye sert sert baktı, sonra derin bir ne- fes aldı. Artık bu mevzuda konuşa- maz oldular. İkisini de birleş- tirmesi — lâzımgelen hakikat, Şinasinin muvaffakiyetsiz bir tabiyesi — yüzünden, bir düşman gibi girmişti ve D onları birbirinden uzaklaştırı- | yordu. Bahsi değiştirmezlerse hiç konuşamıyacaklarını ikisi de anlıyarak başka bir zemin aradılar. Şinasi üstündeki siyah kaplı kitabı göstererek bildiği halde sordu: masanın ŞELİ 0N blevden içikii yler Mi?. KETAEMARN olmıyan, halkı vereme mücadele için ikaz etmiyen, e veremle mücadeyi Avrupa- daki eserleri takipten *baret şanan bir cemiyet ne yapa- bilirdi? Avrupada intişar eden öserleri takip etmek - zaten doktorların — vazifesidir. — İki doktor tarafından okunacak bir mecmua neşretmek her halde bu — cemiyeti — teşkile olan sebep değildir. O halde bizden para isti- yen, halkı yardıma davet eden bu cemiyet lütfen bizden bu parayı niçin istediğini — izah edebilir mi? Anlaşılıyor ki efendiler siz bu işi anlamıyorsunuz. Verem- le mücadele iİşi asri bir iştir. Siz kurunu vüstaf bir şekilde çalışmışsınız. Halktan para is- temek için onun sarf mahallini göstermek lâzımdır. Bu halk | Anne Kızının Arkadaşı Olmalıdır! Kızıma Aşk İşlerinde Ne Söyliyebilirim ?.. Bir Annenin Vazifesi Şimdiye kadar çocukların cinsi terbiyesi ihmal edilirdi. | Çocuğa namusiu, temiz ahlâk- h olması — öğretilir, fakat namuslu olması için ne yap- ması İâzim — geldiği bildiril- mezdi. Zaten içtimai hayatta da bu işte tabiatin emirle- rine tamamen zit bir variyet alvıştı. Kadınla erkeği, ateş- le barat gibi — birbirinden ayrılması İlâzım gelen - iki mahlük — addediyordu. Onun için kadını eve kapıyor, evi bile haremlik, selâmlık diye ikiye — ayırıyordu. — Kadının erkeği, erköğin “Kadını gör mesine tahammül edemezdi. Bu şerait dabilinde büyü- yen - çocuğa ebeveynin cinsi terbiye vermesine imkân yok- tu, anne baba bu hususta ço- cuğuna karşı tamamen yabancı dururdu. Fakat tabiat kanunları, ce- saik | miyet kanunlarından üstündür. Onun için bütün bu memnu- iyetlere rağmen kız ve kadın gene eşini bulur, gene tabiatin emrini yapardı. Yalnız ne olur- du? Tabii ve meşrü. yolları dan gidileceğine, gayri meşru ve gayri tabil yollara sapılırdı. Nihayet — süür : Şainanlardü bütün dünyada olduğu gibi bizde de tabiatin hükümlerine karşı durmak mümkün olma- dığı anlaşıldı. Çarşaf, peçe, kafes ve haremlik kalktı, hatta mekteplerde muhtelit tedrisata yerem ile mücadele için yar- | müsaade edildi. Kızların erkek dimımı esirgemez. Fakat bunun arkadaş — edinmelerine, — er- mahalline masruf olmasını bil- | keklerle bir arada çalışma- mesi şarttır. karşı tavassutunu rica ederiz efendim. allesi namına: Marufizade Cevat Ziyaettin -— TAKVİM —— Gün 3123 -Teşrinlevel-930Hır 11 Arabi Rumt 80-Cemazielevel-134 Vakit-Ezani- Vasatı —a Güneş(1. | 6.19 Öğte | 689 | 1159 İldiadi | 988 | 1487 Vakıt-Ezani- Vasati Akşam| 12.— |17.19 Yat | ısılıası Tensak |11.20 | 440 . — Ne okuyordunuz efendim? | dahp — Hiç oğlum, ne okurum larına müsamaha olundu. Fakat hâlâ çocuklara cinsi terbiye verilmesi lüzumu hisse- dilmedi. Hâlâ gençler bu işte karanlık içindedirler. Ne mu- allimleri, ne kitapları, ne de ana ve babaları onları bu işte ikaz etmiyor. Onlar yalnız ta- biatin sesini dinliyerek hareket ediyorlar. Tabii birçok yanlış- lıklar yapıyor, hatalara düşü- 10-Teşrinlevvel-1346 | yor, tehlikeler geçiriyorlar. Anne ve babaların bugün en mühim vazifesi çocuklarını ikaz ve tenvirdir. Kız çocuk- Ara sıra, halde, uyanıyordu. uykusu — derinleştiği ben ? Gene Mesneviyi karış- | yattığı yerden fersahlarca uzak tırıyordum. Can sıkıntısı. Ve biraz şark edebiyatından, biraz musikiden — bahsettiler. bir yere gitmiş te iki dakikada geriye dönmüş gibi, başdön- * dürücü bir sürat hissile göz- Faiz B. ney çalardı. Şinasile | lerini açıyor ve küçük seslere aralarında her uzun ve hararetli bir. ko- nuşma zemini yapan musiki zaman | dikkat ediyordu. Kulağı sokakta idi. Ayak seslerini teşhise — çalışıyordu. bile şimdi onlara alâka ver- | Uykusu ne kadar derinleşirse miyordu. Konuşamıyacaklarını anladılar. Şi müsaade Faiz Bey masasının üstünü düzelttikten sonra İâmbasını geçti, kapının eşiği kenarında istedi ve | derinleşsin, samiası uyanık ka- hyor ve gecenin karışık sesle- rini ayıklamıya uğraşıyordu. Nihayet yataktan kalktı ve pencerenin önüne oturdu. Ara- sıra, cumbadan başını uzatarak (aldı, karşıdaki yatak odasına | hava gazile aydınlanmış yo- kuştan imnen gece yolcusuna duran - idare kandilini alarak | bakıyor ve erkek olduğunu büyük yattı. lâmbayı söndürdü ve görünce başını içeri alıyordu. Yokuşun başında bir ato- mobil durduğunu, motör gürük Fakat uyuyamadı. Hep dalıp | tüsünden anlamış ve tekrar v Ne uzun, ne kisa, tam bi: günün harcı bir elbise. Etek lerin kloş ve plili olması baş- ka bir cazibe verir. çocukların larıdır. Anne, kızı bülüğa ereceği dan evvel başlıyarak ©- na # hayatın bütün tekâ- mül safhalarını birer birer anlatmak, bu işin günah ok- madığını, —bilerek — yapılmak lâzım — geldiğini — göstermek lâzımdır. Filvaki bu, biraz ilim işidir. Bizde anne ve babaların ceha- leti de bu vazifeyi yapmaları- na kısmen manidir. Fakat şim- dilik anne ve babaların bu va- zifeyi kabul etmeleri kâfidir. rehperleri — baba- cumbadan — bakmıştı. Fakat etomobil görünmedi. Gözlerini yokuştan ayırmadı. Neriman otomobilden atladı yokuşu hızla indi. Evin kapısına gelince kom- şuların — pencerelerine — baktı. Kalbi o kadar şiddetle çarpı- yordu ki, bu ses mahalleyi uyan- dıracakmış gibi ürktü ve elini göğsüne götürdü. Anahtarı kilide soktu, fakat geviremedi; kol demiri vurul- muşsa, kapıyı çalmak, evdeki- leri uyandırmak lüzımgelecekti. Bunu yapmıya kendinde kuv- vet bulamadı. Bu felâkelten kaçmak istese nereye gidebi- | leceğini tasavvur etti. Uzakla- şan otomobilin gürültüsünü iştt- tikçe korkusu artıyordu. ( Arlıası ver)

Bu sayıdan diğer sayfalar: