29 Kasım 1930 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

29 Kasım 1930 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

değil midir? Şu vaziyet da ben, bu işlerin ve Sekil ene ki haklı değil miyim? “mo; Bunlardan başka aile aklar, namile İstanbulda alt yerde mutfaklar ettirdim ve bir kap bir kuruşa verilmek tamam doksan bin fr miyecek ve açlıktan il. Acayip şey; sabık Düzırı vaktile neler yap- ta bizim bu işlerden ha- İZ olmamış... *mdi, Kemal Beyin şu be- ii itiraflarından mübim le çıkıyordu. Ortada idaresine devredilen ya- pe liraya yakın bir ” ki bu ehemmiyetli Kemal ihti- 4 ei — 7£ £, 7 # cevap ile işin için- Syılmak istedi, dedi ke ayır, iaşenin verdiği Yüz bin liradır. Ora- başka on para Sevabı benim gibi, ar “an bir çoğu da kâfi erdi. Bu arada Ayın- / çoeb'usz Ali Cenani B. e Beyin bu işlerdeki SR , anlamak istedi: ebu,“ B., dedi, Kemal it ifeyi deruhte ettiği emur sıfatile mi, yoksa 5 Matile mi deruhte etmiş- Reis kısa bir cevapla bu noktayı izah etti ve: — Tacir wfatile deruhte ettiklerini söylemişlerdi, dedi. Ali Cenani Bey devam etti: — Tacir mfatı olduğuna göre, ber tüccarın ayni vazi- yette olması lâzımdı. Acaba herkes bu ticareti yapmakta serbes mi idi? Mükemmel bir sual... Âli Cenani Bey mühim bir nek- taya ilişmiş oluyordu. Fakat Kemal Bey cevap yetiştirmekte gecikmedi: —Evet, ben bu işlerle meşgul iken herkes serbes (o idi ve hatta iaşeye lâzım olan yirmi vagondan fazla olan vagonları ticaret odası bir müddet tacirleri tahsis etmişti. Fakat bu yirmi vagonuda almak mümkün olmadı. Çünkü bu vagonları tedarik etmek kolay değildi. Tuhaf şey; Kemal B, tica- SON POSTA Âlide Hesap Veriyorlar. BORS A 7 abık İaşe Nazırı Bir Çırpıda Bin- lerce Kişiyi Nasıl Beslemiş ?... retin serbes olduğunu her fır- satta tekrar ediyordu. nitekim bu sözü daha evvel karşımızda istiçvap edilen eski Ticaret ve Hariciye nazın Ahmet Nesimi Bey de söylemişti (Fakat o Zaman bhadisat bu iddiaların tamamen aksi şekilde tezahür etmiş, ticaret denilen sihirli gömlek bazılarma inhisar gibi hediye edilmiş, bu arada piya- sanın eski ve emektar tacir- leri ya pek müşkül vaziyette iş görebilmişler veyahut meslek- lerini terke mecbur olmuşlardı. Bu arada muhterem efen- dilerinin lötüfkârliği sayesinde harp zengini ünvanım ihraz İ ederek (o halkın o lokmasından İ çaldıkları milyonlarla otomobil ve şampanya sefası yapan eski — Peki ama efendim; ya bu işlere ne buyrulur?!.. Kaçakçılık Yapan Bir Şebeke Millet Hazinesine Müt- hiş Zarar Veriyordu Bu Şebekenin Elebaşıları Kimler? | Baş tarahı 1 inci sayfadaj TEMA Tiryestino vapurlarından biri İstanbul limanma gelmiş ve| ertesi gün bu vaporla gelmiş olarak gümrük idaresine bir takım silâh beyannameleri ve- rilmiştir. Bir gün sonra yani 12-13 gecesi de Dolmabahçe rıhtımına çıkarılarak oradan Otomobillere yükletilmiş ve Asmaaltında bir Yağcı mağa- zasına naklolunmuştur. Bu san- dıklar, resmi bir daire namma getirildikleri için içlerindeki si- lâhlar boşaltılmış, içlerine te- Hadise bu suretle kapatılmış iken bu kaçak silâhları buraya © sokmıya o muvaffak olanlar mübim bir ihtiyatsızlık yapmışlar ve hiç lüzum yok iken bir kümrük muhafaza memuruna on lira bahşış vermişlerdir. Bu memur, ertesi gün bir meyhanede rakı içerken bir âmirine tesadüf etmiş, orada ağzından bazı şeyler kaçırmış, bunun üzerine âmiri bu me- muru sıkıştırmıya başlamıştır. Bunun üzerine memur itiraf etmişki limanda bir silâh kaçakçılığı yapılmış ve kendisi on lira bahşiş almıştır. Muhafaza amiri bu haberi alır almaz düşünmüş, taşınmış, kaçakçılık yapabilecek bütün eşhas ve müesseselere zihnen resmiğeçit yaptırmış ve ver- diği bir karar ile bu müesse- selerden bir kaçına müracaat ediyor, iş tehdit vadisine gi- riyor. Halbu ki tehdit edi- len adam bu İşi yapmadığı için memurun balta olmasına İ hiddetleniyor ve zabıtaya ha- ber veriyor. Bu suretle de iş tahkik saf- hasna girmiş oluyor. Fakât müesseseye müracaat eden memur malâmatına müracaat edildiği zaman inkâr ediyor, biraz sıkıştırılınca nihayet iti- rafa mecbur kalıyor. Bunun (Oüzerine (o rüsumat memuru bütün silâhçı dükkân- ları gezdirilmek suretile ka- çakcılığı yapanlar birer, birer teşbis edilmiş oluyor ve tev- kifat başlıyor. Müthiş Bir Sui İstmal Meselenin ilk tahkik safhası öğretmiştirki bu kaçakçılık işi senelerdenberi devam etmek- ! tedir ve birçok dairelerde bu şebekenin elleri vardır. Vak'aya çok süratli vaziyet edildiğin- den bunların muhabere ve hesap evrakları kâmilen ele geçmiştir. Bütün bu şebekenin başında uzun senelerdenberi hükümete mütahitlik eden ve mağazası Tahtakalede bulunan bir tica- rethanenin bulunduğu (tesbit edilmiştir. Mükâfat Alanlar Bu mühim mesele etrafında yapılan tahkikatı muvaffaki- yetle idare ettikleri için bü- kümetçe bazı kimselere para mükâfatı verilmiştir. İkramiye alanlardan Gümrük başmüdü- rüne 500, İthalât müdürüne 300, Üç resmi memura üçer, yüz; iki polis memuruna yü- zer lira verilmiştir. e Mesele tahmin ve tasasavvur edildi- ğinden daha çok karışık ve mühimdir. İstanbul 27 Teşrinisani 1930 — Kapanan fiatlar — NUKUT grseiegigikEŞi 1 Türk lira delar Türk biras Frank . Lr Belga Frank | Leva Firin Posta Marke Zelei Rusya 1 Çervoneçi kuruş Kari Gözile Gördüklerimiz Dertname Başvekil İsmet Paşaya Paşa Hz. Muvaffakiyetlerinize bir ye- nisini ilâve etmek isterseniz, düşmanların istilâsından kur- tardığınız vatandaki büyük bir kısım evlâdı vatanı da hayatta belki en kahir düşman olan müzayaka ve zarvretin biaman pençesinden kurtarınız; yani gayri mübadil denilen ve varlık içinde büyük bir yoklu- ğun bütün ıstıraplarını seneler ve senelerdir yüklenip artık kendilerinde (hiçbir tabüta- hammül kalınamış olan zaval- hhğın dununda binlerce aile- if lerin çok, pek çok, lüzumun- dan Fazla çok gecikmiş hakla- rını ibkak ettiriniz, Devlet makinesi bir saatin şarkı gibi değil ki makinele- rinden biri biraz oaksayıp bozulursa işlemekten (kalsın. Umuru ibadm temşit hiçbir adamın sıhhati veya bastalığile alâkadar olmamak lâzmgelir. Şu gayri mübadülere tevziat tır yolunda bir rivayeti yeis- âver deveran ediyor. Bu riva- yetin o hudusundanberi bütün gayri mübadiller Vekil Beye her dakika şifayı âcil temenni ediyorlar, Fakat ya Allah esirgesin bu bedbahtların duası çabuk müstecap olmazsa... O zaman emin olun ki, birçok gayri mü- badiller de, intizar ve inkisar içinde nihyat sekenei makabi- re iltihak edenlerin yanma göçüp gidecektir. Artık muh- terem reisi hükömet: Sen de dâdetmez isen biz kime feryt edelim? Baki fazla tasdiden ihtiraz, tazimatı kemteranemin İutfü kabulünü niyaz ederim. Esbak Vaşington sefiri saerham Ali Ferruh beyin oğlu Ali Müçteba X AZİMET — Çocuk has- talıkları o mütehassısı Doktor Semiramis hanımla zevci Dr. Ekrem Behçet Bey dün tetkik ve tetebbüde bulunmak üzere Avrupaya hareket etmişlerdir. i alan üç adam, Binbir Gece Masallarını Andıran Bir Vak'a Garson Arif Ef. Acaba Rüya Mı Gördü Dersiniz?. Sultanahmet parkı karşısın- | da sea ile birkaç kahve | vardır. Burada Maruf Bey isminde bir zata ait (Ferab) isimli bir de kıraathane mev- cuttur. Bu kıraathanede garsunluk eden Arif EF, evvelki gece saat birde kahvesini kapadık- tan sonra Türbedeki evine giderken önüne Rahmi ve İb- rahim isminde kahve müşteri- lerinden iki kişiçikmış ve Arif efendiyi evlerine davet etmişler. Arif, evvelâ evine gitmek mecburiyetinde bulunduğundan filân bahsediyorsa da ısrar karşısında ovihayet (beraber gitmeyi kabul etmiştir. beraber bir ha; e Gl ir yere geliyorlar ve küçük bir odaya girdikleri zaman bir masa Üzerinde hazırlanmış rakı | buluyorlar. Biraz boş, beş ve az sonra rakı âlemi başlıyor, ilk kadehi rahminin elile yuvar- yan Ariftir. Fakat içtiği rakı- dan birşey anlamıyor. Çünkü bu, rakı değil sudur. Garson hayretini izhar ede dursun vaziyet degişiyor ve Rahmi ile İbrahim vaziyetlerini değiştiriyorlar. Rahmi diyor ki: — Ulan Arif, sen benim aleyhimde çok fena şeyler söylemişsin ; (oşimdi o seninle kozumuzu paylaşacağız! Arif hiçbir şey söylemediğini ayemin-! lerle temin etmek istiyorsa da | söz dinletemiyor. Ve kavga bu şekilde de sam ederken odadaki dolabın kapağı açılıyor, ortaya başı kavuklu tuzun boylu bir adam çıkıyor. Bu adamı gören Rahmi ile İbrahim, bu garip kıyafetli adamın Önünde secde eder gibi eğilip şu şekilde şikâyete başlıyorlar: — Ya şeyh, bu adem aley- mizde fena şeyler söyledi. Ne ceza verelim, Şeyh efendi ciddiyetle ce- vap veriyor: — Cezasım siz tayin edin. Bunun üzerine Rahmi ta- bancasını çekip öldürmiye kal- kişiyor. Fakat İbrahim böyle âcil bir karara muarızdır. O Arifin namusunu berbat ettik- ten sonra öldürülmesi tarafta- ndir. Fakat bu teşebbüsler şeyhin müdahalesi ile bertaraf edili- yor, ediliyor ama Ariftede sifir tükeniyor, bu sırada şeyh efendi” ellerini birbirine çarpar çarpmaz içeri bir beşinciadam iriyor ve ses seda çıkarma- di Arifin elini kolunu bağ- hyor. Sonra şeyh umume hitap ediyor: Ben gidiyorum, şimdi siz ne İsterseniz yapın! Ve şöyle bir pazarlık başlıyorı * — Kahveci Maruf Beyin 10 bin lirası varmış, bunu ha- ber aldık, bu parayı kumarda kazandı. Eğer bu paranın bu- lunduğu yeri haber verir isen seni affederiz. Ayn zamanda hissene düşen payıda veririz., Arif bu teklifi ret edince mufassal bir dayak faslı baş- hıyor. Üyle bir dayakki nihayet biçare (kendisinden istenen hizmeti kabul etmek mecburi- yetinde kalıyor. Herifler, bu vadi aldıktan sonra biçareye şüyle bir göz dağı daha veriyorlar: — Burasint tekke zannetme, burası polis merkezinin işkence odasıdır. Eğer dediğimizi ya- parsan şabane yaşarsın, yoksa ölüm muhakkak, ve gözleri bağlanarak sokağa çıkarılıyor. Arif, dişarı çıkar çıkmaz polise müracaat etmiş ve o ji gece şeyh rölünü (yapan Hasan ismindeki adam yaka mıştır. Fakat zabıta bu adamı serbes bırakmıştır. Bir adama mufassal bir da- yak atmak şakaya gelemiye- ceğine ve Arifin de akl başında bir adam olduğuna göre hadisenin böyle tatlıya bağlanması biraz garip görül se yeridir. Maarifin Doktorlarından Soruyoruz: Veremli Bir Muallimi Nasıl Dinlemezsiniz?.. Baş tarafı 5 inci sayfada) | | pe | Bu beyet ne yapsa beye- | nirsiniz” — Seni gidi, seni, demişler. Sen Serbes fırka işlerinde ça- lışıyordun. mi? Şimdi de hastalıktan bahsediyorsun? O- | lamaz, sen hasta, filân değilsin. | Ve ne muayene, ne birşey, raporu alıp bir tarafa koy- m lık tinde Halk acıl a) e fırkası Di ktibini bile | gölgede pr sıhhat | urlarına diyoruz ki: ir. Efendiler. farkacılık Da- mına bu adamı ölüme sevket- miye haklınız kağ Yap tığımız iş çok çirkin, çok feci- dir. etin dispanserinde, radyoskopi aleti önünde ciğer leri eksilmiş görülen bir mu- allimin raporunu, vazifesini bi- len hiçbir doktor nazarı dik- kate almamazlık yapamaz. Br nün aksine hareket etmek hak ve salâhiy: etini size kim vermiştir? Lütfen hesap verir misiniz? İş Arıyorum İzmirde uzun müddet muh- telif ticaretanelerde çalışmış faal iki genç herhangi bir müesseseds seyyar veya sabit muakk'p olarak iş aramak- tadırlar. Kanaatkârdırlar. Demirkapıda Yeni Edirne otelinde Şakir ve Eedrı kardeşler

Bu sayıdan diğer sayfalar: