30 Kasım 1930 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

30 Kasım 1930 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kari — Gözile Gördüklerimiz Bu Hareket Doğru Mudur ? ) Dün gece Beyarıttan geçerken bir balık nazarı dikkatimi celbetti. İki Balle efendi biraz şarhoş görünen bir Mi karakola götürmek istiyorlardı. Üdüm gitmek istemiyordu. Polisler bu K n kollarını büktüler, yere yatırdı. q_*’üvn-:u başladılar. Acıdım alçim .__“mıum.. dedirm. Rica ederim bir NN memuru olan polisin bu harekell ' eudur ? Üsküdür Rum Mehmetpaşar Çeşme Sökak ? No, da Ahmet Halim Bir Esnaf Soruyor hMmM tarihli gazetenizde Afyon- "4 hizari meb'usu AN Beye esnaflar İYeline zit — sör sualleri —.“A" yazı ğunuz lüm. — Bir. esnaf ı'ıııı_ münasebi bu hususta birkaç Söylemek Evvelâ : Esnaf ıW-um beyeti idaresi İntihap mu » yoksa tayin mi? Ru heyetl Ida- esnaftan yalarz para ma ? Bütün- sene” bizler bu İyete para vermek yazifesini vewt- ::luıııı. Fakat buna mukabil de şim- * kadar hiç faydasını görmedik, BU yalan - olmaz. — Arkadaşların anmazı ahp ne yaptıklarını sormak isterten kümızdır zannederim. Kadıköy Haydarpaşa caddesi No, 112 Manav Mehmet Necip Çeşme Mezbahası Havayı Bozuyor KÇESME — Bura mesbahası, bütün bir ;_:_h havasını bozacak kadar pistir. N sebebi, kasapanenin şehir dahi- aman, burada ve satışın barada yapılması- hayvanların &, ı_':yı.ı zamanda kesilen hayvanların D 'üdan çıkan yavruların ayağına " taş bağlanarak denize atılıyor. ."ıaı MAĞT manzarayı - görmiyen yoktur. 'an dikkati celbetmek isterim. Nedim ir Tütüncünün Ricası _ı:ı..u... Çarşamba Ankaraya Bak, Başta Başvekil olmak Üzere lea açvel P *ıı.:"' temas etmişler, istok tütünleri ietiyorlarmış. x:_"' de bir. tütüncü sıfatile ve ayni Nle yu varakpareyi takdim ediyorum: Türü BaR N,, İnbisar idaresinin senevi mü- ı,_';.ıı.huma tütün miktarı hemen muzyyendiri farla — mübayaa — Meselesidir. Tütün inhisar idaresi Düğ malları mübayaa — ettikten MA Türran —mahsalünül de mübayaa” e kabiliyetini kendinde görüyorsa AÇA mesele yoktur. Aksi takdirde l Paşadan ricam şudur: k.İılhl seneleri ağırlıklarını ancak & ğari ı.,:ıedı»..ı görülmemiş derecede Slarak yetişen) ba (380) senesi Vüpig Töhsulünü sattıktan sanra kısmen edebilec tahmin eden zür- Bafra, Alaçam, tülerinden Bir heyet î' ika numarası: 39 Bu, Bir Binadır, SON FOSTA : Fakat Buna, Dört Duvar İçine Yerleştirilmiş Bir Verebiliriz Şehir İsmini De Nevyorkta bu #sene (85) katlı bir bina yaptılar. Bu bina, şimdiye kadar yeryüzünde cs- kiden veya yeni yapılmış binalarm en büyüğü ve en yük seğidir. Mimarının bir mucizesi addedilen bu bina, akıllara hayret verecek derecede büyüktür. Bu- na dört duvar arasında bir şehir ismini vermek daha münasiptir. Bu (85) katlı binayı on beş ayda yaptılar. Uzunluğu (İ248) kademdir. Beş milyon dolara, yani -on milyon liraya mal olmuştur. Zemin katı sokak seviyesinden (33) kadem aşağıdadır. Binayı yapmak için (30) mühtelif mesleğe mensup (3000) kişi çalışmıştır. milyon tuğla, 2 milyon kadem uzunluğunda elektrik teli, 78 mil uzunluğunda su borusu, 200 bin kadem mikâbı taş, ve 50 bin ton çelik kullanılmıştır. Binanın içinde 65 asansör var- dır. Bu asansörler mütemadi- yen işler ve yukarı katlara insan taşır. Binada on bin kişi bulu- nur. Daimi surette girip ç- kanların miktarı yirmi bini geçer. Hülâsa bu bina başlı başına bir şehirdir. Bizim büyük kar sabalarımızdan birine muadil addedilebilir. Elli Liraya Bir Otomobil Almak Mümkündür İngiliz gazetelerinin verdik- leri bir habere göre son hafta içinde Londrada yeni bir oto- mobil meşheri açılmıştır. Fakat sakın bu meşhere git- tiğiniz zaman karşınızda 930 senesinin son sistem otomobil- lerini göreceğinizi zannetmeyi- niz. Bilâkis, bu yenimi n dena bir akibete düşmem zürra mahsulü tamamen mübayaa edil- dikten sonra tüccarin malları nazarı l li Taaaala aa l A tülüncü'ri 'vdan A. Haydar |Kari mektuplarımızın de- vamı 7 inci sayfadadır.| PEYAMİ SAFA SON POSTA'nın Edebi Romanı FATİH -HARBİYE İş.k::.zend hiç cevap vermez, | VAA çalmıya devam . eder. | % Ü hava daonların seviş- ğıllmınlııı ait bir hatıra. y & meyus bir. halde ora- $ıkar, otomobile atlar, Yibi apartımana gelir, kı. MA kapanır ve bütün bun- 'il,?" mektuba yazarak re- "e intihar eder. N khlhmyeyi anlattıktan son- K p" ilâve ettiler: W Bu vak'a evvelki gece 'k,',n?*min gördüğün kadın, Wh ” annesidir. Kızla biz de K Sazanlarda — tanışmıştık. May E“lip giderdi. Üç gün _k"dı senin şu otur- ,Soltukta oturmuştu. V ıhh?'lî titredi ve baloyu fi- Sf k"“lâ_!u. Bu hikâyeyi ade- kk, ndi mukadderatına ait Kibi dinlemişti. Ne benzeyiş! Rus kızımın şahsında kendisini, Rus artistinin şah- sında Şinasiyi ve Rum genci- nin şahsında Macidi görüyor- du. Milliyet ve isim farklarından başka hiçbir şey yoktu. Sür- 'atle anlatılan bu hikâyeyi e- bediyen kendi kendine tekrar- lamak ve söylenmiyen teferru- atı hayal ile tamamlıyarak bü- | tün bu hayatı zihninde yeni- | den yaşamak istiyordu. Kızlar, bu hikâyenin en adi felsefesini çıkardılar: — Para mara... Boş Saadet başka şey, dediler. Sonra, b -disenin Nerimanda uyandırdığı dalgınlığı görünce: — Ne garip hikâye değil mi? Adeta sinema | diyorlardı. Neriman birşey — söylemi- yordu, Başım kaldırdı: lafi Bina için (10) mamen kullanılmış atomillere mahsustur. Gene - İngiliz gazetelerinin anlattıklarına göre bu meşherde yürüyecek halde olmak şarti- le beş İngiliz lirasına, —yan ürk parası ile elli İki Şirket Ha_kkmâa Takibat Şehrimizde iki büyük şirket isimlerini ticaret siciline başka | şekilde kay irmişlerdir. Bun” — Kız Rus artistini sevi- yormuş ta ondan! dedi. Sonra ilâve etmek istedi: *Yoksa para dima paradır.» Fakat bunu söyliyemedi. Kızlar: — Demek ki, dediler, par radan daha kuvvetli şeyler var. Fakat o, Neriman, ” Şinasiyi bu derece seviyor: midi ? Dayısının kızları, birbirlerine bakarak gülümsüyorlardı. Ne- | riman bu bakışlardan — birini görerek — silkindi. Hikâyenin tesiri altında, kendi tavırlarını teftiş edemediği için mahrem düşüncelerini dışarıya hisset- tirecek — sadedilâne — küçük hareketler yapıyordu. Utandı ve müsaade istedi. Apartımandan çarçabuk çıktı. Kızlar arkasından lardı: — Yarın gel de baloyu ko- nuşalım!! Neriman sokakta koşuyor- du. Epey yürüdü. Harbiyeden bağrıyor- Fatihe giden tramvaya bindi. | taşıyan solgun yanaklar; v Üü Tramvayda hiç kimse yoktu. pliraya bir | mümkündür. Pa | meşherinde her neden ise sa- elli iki | hayalını İçine, vasat büyüklükte herhangi bir şehrimizin hal- kını, hiç sıkıntı çekmeden — hep birden yerleş- tirmek çok mümkündür, hatta kolağdır. otomobil -bulmak Maamafih bu eski otomobil hibinin - hoşuna gitmediği için satılığa- çıkarılmış hatta 930 modeli otomobiller de vardır. evrak İstanbul birinci ticaret emesine tevdi edilecektir. Bu şirketler hakkında ayrıca malümat vereceğiz. Neriman oturdu ve- yüzlerinin podrasını, dudaklarının kırmı- zısımı tazelemek için her yal- nızlığı — firsat — bilen birçok kadmlar gibi hemen çantasını açtı, aynasını çıkardı ve göz- lerine yakından baktı. Ayna karşısında gözlerine dolan yeni derin bir hüzün karışıyordu. Neriman buna hayret — etti. Ayna, ona, kendi şuuru-dan daha kuvvaetli olarak, deruni aksettirmişti. - Göz- lerini an için kapadı bir ve hayalinde birtakım siyahlık- | lar kımıldadı. Bunlar, rüzgârda sallanan birtakım siyah tü- lerdi. Biraz dalgalandıkan son- ra hareketsiz kaldılar ve ya- vaş yavaş ihtiyar — bir kadın şeklini aldılar. Bu ihti- yar kadının sarı yüzü de ya- vaş yavaş üm etti, bir mişin çürümüş yerleri gibi ız gölge halinde iki göz lirdi ve çukura kaçmış, bol göz tere: yaşlarının oluğu zel Rus kızının annesi, yaslı ihti- yar kadın. yaptığı |'bir Annelerin K.ızlarla Münasebeti Annelerin Kurbanı Olan Genç Kızlarını Kıskanan Anneler Akla anne gelince ilk du- lan şey hürmet ve muhab- ttir. Onun için bir annesinden — şikâyet — ettiğini işittiğimiz zaman hayret ve teessür değildir. Fakat hayat insanlardan daha kuvvetlidir. — Annelerle kızlar arasındaki geçimsizliği tabil gösterecek bazı ruhi se- bepler vardır. anıteler kızlarının ba- gında bir belâ, bir afettir. Bazı anneler — kırzlarına kıs- kançtır. Bazı kadınlar da kız- larına karşı müstebit veziyet- tedir. Evvelâ anne, kızının yetişip füıellqüğini ve ciraftan ilti- at topladığını görünce onu kıskanmıya başlar. Çehresindeki buruşuklar, — erkeklerin ona karşı ihmalkâr , halleri, kadını muazzep eder. Bu azabın acı- sını kızından çıkarır. Onu eve kapamak, erkeklere — göster- memek ister. Bunu yaparken kızını himaye ediyor gibi gö- rünür, fakat hakikatte yaptığı kıskançlıktan — başka — birşey değlıdir. mra, anne ile kız arasında bir nesil farkı vardır. Aradan geçen zaman zarfında Adetler, telâkkiler değişmiştir. Kız yeni bir hayata namzettir. Halbuki anne, kızını kendisi gibi gör- mek ister. Onun da bir nesil evvelki kızlar gibi yaşamasını temenni eder. Kızın eski âdet ve telâkkilere uygun olmıyan hareketlerini fena görür. Bu görüş kırla ananın arasını açar, İşte bu sebeplerledir ki ba- zi kızlar annelerine karşı asi vaziye tedirler Onların her türlü nasihatlerini istihfaf ile karşılarlar. Anneler çocuklarından hür- met ve muhabbet bekliyorlar- sa, evvelâ onlarla arkadaş ol- masını öğrenmelidirler. Hanımteyze Neriman, allığına ve podra- sına elini sürmeden aynayı çantasına koydu. Kendi içinde kuvvetli bir hayat uyanıyordu. Bu, onu, dışarnın faaliyetlerin- | den, tramvaya girenlerden ve- ya kapıları açıp kapıyan bilet- Ürln Ha b ai Ka |OU 3irade, oralamıya - barl dı. Tramvaya girenlerin ken- | disine çok dikkat ettiklerini sezemiyecek kadar - dalgındı. Karanlık bir meyhane, Ki- tar çalan bir adam. O da, et- rafındakiler de hiç kımıldamı- yorlar. Bir resimdeki insanlar gibi. Ve bir ses: “Ben bir Dalçağım!,, diyor, incecik bir ses. Ben bir alçağım. Hiç kim- se kımıldamıyor. Ben bir alça- ğım. Çünkü... ( diyor dayısı- nin - kızları) bu — münevver kadın, herkesin miyet verdiği şeye miyet vermiyor. Fakat nih ehem- yaçları var, bunlar birike birike onu çok rahaltsız - ediyorlar. Rabat, para, eğlence, herşey... Fakat nafile. Hakiki kıymetler duymamak — mümkün ş ehem- | ve siyah kadifeden Bu rop ile sokağa manto altına giyilir. TAKVİM — Gün 30 30-Teşrinisahi-930Kasım 12 Arabt $- Recp --1319 Ruml 17-Teşrinisan! -134$ Öğle 7. 201132 İtandi| 9. 46| 1aaa bunlar - değil. yoğlu caddelerinde nasıl koşu- yor! Etekleri uçarak ve insan- lara çarparak, Nasıl koşuyor, nasıl! Ve nasıl arıyor ilk er- keğini... Ve nasıl buluyor ve nasıl ağlıyor ve nasıl yalva- riyor, Ben bir alçağım, ah, ben bir alçağım. Tramvay doldu. Neriman, etrafında kimlerin oturduğunu görmüyordu. Düdük ve çan çalındığını duymadı. (Ben bir alçağım ). Fakat — tramvayın hareket ederken yaptığı sar- sıntile uyanmıştı. Hemen elini çantasına götürdü, sonra etra- fına baktı. Biletçi daha gel- memişti. Yine Şinasi gözünün önüne geliyor. Şeh: araflarında bir meyhane. nasi — orada kemençe Sırtı. biraz daha kamb mış, başı sazına doğru biraz daha çökmüş, elleri daha hırpalanmış, daha sinirli, yüzü daha zayıf, daha sarı, fakat Şinasi daha mağs rur, çünkü daha muztarip, VArkası vari

Bu sayıdan diğer sayfalar: