9 Ocak 1931 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3

9 Ocak 1931 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kari Gözile Gördüklerimiz Ziraat Talebesinin Taziyesi Muali'm ve ihtiyat zabiti “Kublâyıe Beyin — yüksek — inlilâbimiz — uğrunda hayatını feda etmesi ziraat gençliği - yüksek tecselir uyandırmıştır. Milete ve onun büyük reisi aziyeler Mmuhitin: tekdim ederir. Istanbul Ziraat Mektebi Talebesi Bir Memurun Şikâyeti z tütün İahitarının eski bir Ha'buki, kabahatim — ilti- halim olsa namusumu htiharla temiz! nisa: Dervişali — mahallesinde Ara- acılar sokağında M numarada sabık ilün iahlsarı mubasiplerinden Nesrat N POSTA: Bu k 3t ediniz, sici i sürünlüz. Bir Oktruva Şikâyeti Ben Tire itasyonunda Aydın Demiryo'ları — müdüriyetinden isticar ettiğim büfenin bir kö- şesinde gazoz imal ediyorum ve bu sayede idaremi temine çalışıyorum. vergi ve tekâlifi sair: 'ormuş gi- bi iki se diyesi oktruva namı altında senevi yüz elli lira bir para alıyor. Halbuki oktruva resmi hi içten şehir dahiline giren emtia — içindir. Bütün ma- kamata müracaat ederek hak- kın — tezahül nca ettim. Hepsi neticesiz kaldı. Alınan para nedir? Ve hangi kanuna ve karara müstenittir. Tenviri- mi bekliyorum, acaba hakları var mı? Tire istasyonu kahveci Ali Çavuş SON POSTA: Gazozun imal edildiği yerde oktruva alınmaz. Başka yere gönderir- seniz ora belediyesi alır. eli Te Maliye” Vekili Beyden Rica Oturduğum dükkâna 180 lira senevi icarı Üzerinden mu- amele yürütülmüş. Bundan ev- velki seneler ise 99 lira üze- rinden alıyorlardı. Bu sene ise vaki itirazlarıma binaen 88 lira azanç vergisi vermekteyim. çkeı'e ise dükkânın izbesi için de ayrıca kıunç vergisi geldi. Fakat senevi verdiğim icar ve o nisbette gelen ka- zanç — vergisi mevzubahis iz- beye şamil olmak gerektir. Beyefendi, vergisi verilen bir dükkândan tekrar ikinci bir defa daha vergi alınır mı? Bu haksızlığa mani olma- nızı rica ederim. Bursa, Cümhuriyet caddesinde 96 No, da kepekçi Ismail Hakkı Tefrilsa No. Zî Amerikada sene başında İngiltere'de (Amy Johnson) isminde — bir tayyareci kadın | vardır. Bu kadın geçen sene ilk defa İngiltere ile Avustu- ralya arasında tayyare seferi yaptı. Onun bu seyahati iki üç sene evel Bahrimuhiti geçen Lindbergin muvaffakiyeti kadar | | ehemmiyetle karşılandı. Şimdi de bu kadın Londra- dan Çine birtayyare seferi yap- mıya karar vermiştir. Bu se- yahati başlı başına yapacak- tır. Seyahat tehlikelerle do- ladur. Fakat bu — tehlikeler Mis Consonu yıldırmıyor. Kendisinin — cesaretini kır- karşı bu cesur kadın şu cevabı veriyor: “Ben bu kararı bugün ver- medim. Filvaki kimseye söyle- medim, fakat çoktan beri bu seyahati düşünüyordum. Rus- miya — çalışanlara Karilerimize İstenilen cevapların çabak verilebilmesi için SON POSTA ya mektup gönderen karilerin müracaatlarının taallük ettiği meseleyi zarfın üzerine yaz- maları lâzımdır. Meselâ Hamımteyze, fotoğ- af, bilmece, kari — şikâyeti, çok çocuklü, vesaire kayıtları istediğimiz — kolâylığı temin edecek işaretlerdir. Bu nokta- nin- ihmal edilmemesi yine karilerimizin menfaati iktiza- sıdır. Tavsiyemizin nazarı dik- kate alınmasını hassatan rica ederiz. Elez BO Dunyada Olııp Biten Hadiseler Bir Kadın Tayyarecinin Cesareti- İ Ingıltere İle Fransa Anlaşıyor bBankalardan para almak Londradan Pekine uçmak istiyen Mis Amey Johnson lardan İlâzımgelen müsaadeyi de aldım Bu seyahatin ihtiva ettiği bütün tehlikeleri de düşündüm. Bilhassa Moskovadan — sonra geçeceğim çöllerde, 1ssız ve iptidal — yerlerde uğriyacağım müşküller pek çoktur. Fakat butehlikelerden kork- muyorum. Bu tehlikeler beni se- yahatimden vazgeçirtemez. Yanı- ingiliz tayyarecisi ma revolver alacağım. Boğuşmak için burade idmanlar yapacağım. Fakat daima önde gideceğim. Beni birinci olmaktan kimse alıkoyamaz.,, SERVER BEDI — Allah aşkına, nasıl oldu | bu? Anlat, kuzum anlat. — Cavım raber bir eve gittik, — Nasıl ev? — Ayıptır, kızlar böyle şey- ler sormazlar, öğrenmezler. Omuzlarımı silkerek bağır- dim: — Püff...| Bana vız gelir... Sen bir kere suratıma iyi bak- sana.. Bende utangaç bir kız bali var mı? — Canım işte... ler... işitmişsindir. — Nasıldır bu evler? Sus... — Anlat, utanmam. Mahut ev- İyi ama ben anlatmıya l olacak? Be- | utanırım. — Beni bir kere o sokak- lara göküü sene... Fazıl ağzıma| — bir vurdu: — Ben dedi. Bu erkekçe hareketi hoşu- ma gitti. Maamafih — dudak büktüm: — Korktum sanki senden l1 mi? Sen götürmezsen başıma giderim. tokat adamı — döverim! leğ değ ben Fazılın — suratı - birdenbire | asıldı. Bende hep nezih duy- gölar aradığı için ahlâksızlığa karşı havesim - canımı sıkmıştı. Fazia ileri gittiğimi anladım: yalnız Bu kadının bu beyanatını, — Canım, şaka göyledim, | sen de ama saf şeysin ha... Hemen inanı verdin? dedim. Yüzüme tatlı tatlı baktı: — Ne bileyim ben... Gayet | tuhaf bir kızsın... Senin ne tabiatte —olduğunu — bir türlü | anlıyamadım ki ! Tam bu sırada, ben, hayre- timden bir çığlık kopardım. Kapının eşiğinde kimi, kimleri görsem beyenirsiniz! Hayri Beyle annem! Eşiğin —üstünde — afallayıp kaldılar. Ben makaraları koyverdim. Katılıyordum. — Elimi bastım. Öyle müthiş gülü- yordum ki onlar — gittikçe şaşırıyorlar ve ne bir. adım, ileri, nede bir adım geri biliyorlardı. Ben nihayet ayağa kalktım: karnıma | ata- — Buyurun, efendim, buyu- Ü - el Zai lll dd AĞ Ha ee aeti eee £ aa için nöbet bekliyenler | insanların - tehlikelerle müca- dele için gösterdikleri azme bir misal olarak naklediyoruz. | Fransa -İle İngiltere i Anlaşmıya Çalışıyorlar Paris — Fransa —mevcut parasının altın karşılığı itiba- rile en bahtiyar memlekettir. Bankalarındaki tarı parasının *133 ü nisbetin- dedir. Bununla beraber son günlerde faiz miktarını iki bu- altın mik- '| çuktan yüzde ikiye indirmiştir. Bu kararın sebebi, İngiltere ve Amerikada faiz miktarının || indifilmiş olmasıdır. Bir taraftan da İngilizler mali müşkülâtm — müştereken bir anlaşma yapmak üzere Parise bir heyet göndermiştir. balli — zımnında İngilizlerin - bu zahiren — güler Fransızlar, lı:ıe;(ılenue | yüz ğbılermc dle beraber, için için muhalefet etmektedirler. Çünkü — İngilizlerin — maksadı Fransızların altın menbaların- dan istifade etmektir. TAKVİM — Gün 91 9 —K.'ı.unı “93İ Kamm 62 Arabi 19 “Şahan < T80 Rum? 2 « Kücevvel-1345 Akşami Yatsı aa 18 35 14 45 | İmsak İiz. 42 5.40 run! diye bağırdım. Hayri Bey annemden evvel kendisini toplamış ve gülmiy? başlamıştı. Fakat velde hanım manzarayı bir türlü hazmede- miyor ve birkaç gün sonra üvey kardeş olacak iki insan arasında — şimdiden — bukadar muhabbet cilveleri görmekten korkuyordu. — Maşallah, dedi, sizin bu- rada işiniz ne ? Ben hemen cevabı yerleş- türdim: — Sizin işiniz ne ise bizimki | de o! — Biz konuşmıya geldik. — Biz. de tepmiye gelmedik ya! hora —-İ n konuşacak şeyle- rimiz var. a — ÖLT MÖL RARE Hsocanızı Seçerken Bize Sorunuz " Sağlars” D3 Kalp Kalbe Karşı Ne Demekhr? Cevaplarımız Sevyda ck:r:rıyı mütekabil olur. Bu karşılıklı sevda hatta lisammıza şu cümleyi sokmuş- | ur: “Kalp kalbe karşıdır. ,, Bu darbımeselin — manası şudur: İnsan sempatize olduğu insana karşı zayıf ve iltifatkâr- dır. Bu karşı taraf hissedince, müte- hassis olur. Başlangıçta lâkayt bile olsa, bu alâka onu da gitgide alâkadar etmiye başlar. Bu suretle iki taraf birbirile meşgul olmak ihtiyacını duyar. İşte kalplerin karşılıklı - anlaş- ması bundan doğar. Yoksa kalpler arasında ezeli ve hilki bir anlaşma tasavvur etmek bir hayal olur. Bu izahatımla Ş. E. C. rü- | muzlu karie cevap vermiş olu- yorum sanırım. * Üsküdarda $. M. Hanım: Sir sevilmiye, kendinize ehemmiyet örmiye muhtaçsınız. mardakiler hep al olaunlar. Hatta bunda ço ble israrınız vardır. Kocanız bir gün sizi bıralır da yaltır sokağa çıkarsa, sizi ihmal ederse bedbaht olura: için sizi keven, alze sik muhabbet gösteren gençle evleniniz. Bakırköyde Z. R. Hanım: Siz zahire aldanmıyan bir kazsınız. k bir adam, güzel giyinişi izi Bir taraflan kocamın yola venmeyiniz. İn- li aslah değildir- eliminizi kullanı: enziyet — birlelle Sanlar kolay kolı ler. Onun için mız ve tabialen evleni Ankarada Nıdlde Sevgî H.: Siz kocu intihabında t mz kocanizin mütevassıt b Dalkamanala mapmanla kmasğni hik genç asizi bedbaht edebilir. Siz daha fiyade hayat içinde yuğurulmuş bir gençle mues'ut olab'lirslaiz. t sileden, R. R rümuzulu kaire: Siz muvaffak olacak bir genç ara- yanız. Çönkü' aiz hem zesgin, —hem meşhur olan bir gencin karısi elmak istersinler. İstersiniz ki girdiğiniz mec- Nalerde size ffânin karısı geldi. de sinler ve hürmet etsinler. yaracağınız erkeğin mesleğini — tetkik ediniz. Evvelâ ba meslek ona şöhret veya para temin edebilir mi? Sonra © gesç bu meslekte muvaffak oluyor mu? Eğer bu iki suale müsbet cevap ala- biliyorsanız © gençle evleniniz. * Üsküdarda Ülker Hanım: Siz hayalci değilsiniz. Kâğıttan — şa- tola- yapanlarla alay — edersiniz. Siz evienirken kocamızın da size benziyen bir erkek olmasına dikkat ediniz. Ta- biten yaşıyamazsınız. herkesten iyi bildiğiniz Içi da ona göre seçiniz. * Şişlide A. A. T. Hanım: Siz sakin, geçimli bir kızsımız. Pil- — Sizin ne işiniz olur? — Biz hazırlık yapıyoruz... Bak elimizdeki paketlere! Ma- ğaza mağaza dolaşlık, öteberi aldı!., yorulduk, hem biraz din'aneceğiz, hem de konuşa- cağız. — Eve gidip dınleııuıl — Daha alacağımız şeyler yar, . Hayri Pey anneme bir san- dalye uzattı, kalenderce bi tavırla dedi ki: — Canım, otur. şuraya Al- İah aşkına. kardeş burada iki lokma bir | şey yemiye gelmislar.. ilemize lâzım, efendim! Kendi de oturdu, dirsekle- rini masanın üstüne koydu ve suartarak başın bana yaklaş- tırdı: —E.. — bizlin “oğlanla konuşuyordunuz. baka'ım? Ben, gayet ciddi görünerek: ae iltifat ve bu zaafı | unda bir genç olmasına dikkat | Onün - için | Cençler, kardeş | Bu resim, (rop manto) d-- nilen asorli bir takımdır. Ya- kada kürk yoktur. Yakanın içi, eteğin üstünü ve blüz kısınını teşkil eden kuma dır. Bel kemeri de maştandır. Tayyör kumaşı mavi olursa çok kaçar. yaki kendi kendi yolunuzda gitmek istersinir ama, kavga etmeksizin yola gelmekte de güçlük çekmerzsiniz. — Önün için «iza zengin veyahut " ziyade güzel, sev Bilhassa menfaat ve rek olürsa men'ut olm yoktur. beyendiğinizi yapmak ve — Aşıkdaşlık —yapıyoruz , dedim. Hayri B. bu cevabı kahka- halarla karşıladı. Annem gü müyordu. — İstikbalde bir çok şeyler olacağını yor ve — şimdiden düşüyordu. Aanemden mıyan Fazıl: — Sinemadan dedi. Bunu söylemenin sırası mı? Hem de faydası ne? Annemin kuruntularını mı azaltır? Annem kaşlarımnı çotarak: — İyi yapmışsısıa! Jedi. Benim hiç aldırış ettiğira yoktu. Hayri B. de bâlâ gülü- yordu. Annem de niğu)'e! sustu. Biraz oturdular, tıkındılar ve eve memizi tenbih gittiler. va anlı- endişeye gözlerini ayır- geliyoru. bir erken ederek şeyler / (Arkası BdM İi xa

Bu sayıdan diğer sayfalar: