28 Haziran 1931 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

28 Haziran 1931 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Gözile Kari Gördüklerimiz Kanalizasyon Hakkında Bir gazetedet “Kanalizasyona verilen para havaya mı gidiyor? Salâhiyettar bir zat bugünkü te- sisatı lüzumsuz buluyor., Serlâv- hası altında bir yazı gördüm. İstanbul Avrupa ghlıhıilo ka- bili kıyas değildir. Bir kerre her tarafı denizle muhat olduğu gibi $- 4 mil sür'atinde Boğaziçin- den gelen bir cereyan var. Saniyen şehir birçok tepecik- ler üzerine bina edilmiş olduğun- dan sathı mailler yağmur selle- rinde mecraları tabiatile temizler. Avrupa şehirlerinin kısmı azamı İse düz arazi üzerine inşa edilmiş olduğu gibl deniz ve akıntı da olmadığından bu şehirlerde mec- raları tathir için kanalizasyonlara ihtiyaç vardır. Belediyemiz bu noktalara dik- kat etmediği için bu yüzden mil- yonlarca liramız toprakların altı- ha gömülmüştür. a R GÖM Sanatnıızum Meselesi Doktor imzasile aldığı- mız mektuptur : 19 haziran 931 tarihli nüs- hanızda tesisi — düşünülen verem sanatoryomu münase- betile bir kariinizin mütalea- sını neşrederken Beylerbeyin- de, Çakaldağı tepesi veya Kuz- Gazhane tepesinin ter- cih edilmesi kaydolunuyordu. Ben, Beylerbeyinde, Çakal dağı tepesinde oturdum. Ciğer hastalığına uğradıktan — sonra doktorlar — bir dakika bile orada oturmamaklığımda israr ettiler. Oranın havası iyi olabilir. Yalnız bu gibi hastalara ak- si tesir yapar. Nefsimde tec- rübe etmiş bir insan sıfatile hâ- diseyi kayde mecburiyet hiset- tim. D. K. Çirkin Bir Âdet Akdeniz ve Karadenizden gelen her hangi bir vapur yol- cusu rıhtıma ayak basarbasmaz l bir. adı Here e bi rke ftım parası,. Bu âdet köprü parasından farksız olduğu gibi — hiçbir memlekette yol zannederim. Bilhassa ecnebilere karşı çok ayıp oluyor. Alâkadar makamın ereıumiycılı nazarı — dikkatini celbederim. Ferit Ali Karilerimizden Ricamız “SON POSTA, ya göndereceğiniz mektupların rarfları üzerine içindeki yazının mahiyetini işaret ediniz. / Bil- mece midir, Hanım teyzeye mi “aittir, idareyi ml alâkadar — eder, — tahrir müdürlüğüne mi hitap ediyor? Bu moktayı — kaydederseniz — vazifemizi kolaylaştırmış olursunuz. Karilerimiz- den bilhassa bu noktaya dikkat etmelerini tekrar rica ederle. T— TAKVİM — Gün 30 28- Haziran-931 Huzır $4 Arabi H- Safer - 1350 yakit-erani:vasati S L Akşam Yataı Tınaak Tz 1945 203811 48 &1S| 2 10 1217 İl618 İkindi| &33 SON POSTA Meslek Arayan Gençler Ve Hayatta Ve ler Okusun eslekte Muvaffak Olmak İçin, Muvaffak Olanların Tavsiyelerini Takip Ediniz — İmtihanlar bitti. Şimdi mektebi larla bildiriyoruz. Bunları okuyup Maruf — tacirlerden Kohen Efendi hayatta muvaffak olma- nin esaslarını ve sırlarını şöy- le anlatıyor: — Mülâhaza ve meyli tabii beni küçüklüğümdenberi ilim ve telebbü sahasına sevketmişti. Harbı umumi ve harbı umuminin neticesi olan gayri tabil vazi- yetler olmasaydı belki ilim ve tetebbü sahasından ayrılmıya- caktım. — Benim gerek şahsi tecrü- belerimin ve gerek meslek ica- bı olarak temasta bıılııııduîum Şark ve garp muhitlerindeki tarassutlarımın mahsulü — olan tavsiyelerimi birkaç vecize ile anlatmıya çalışacağım. Gözlerin Vazifesi 1 — Mesai hayatınızda daima — gözlerinizi — tepeye dikiniz: Bu tavsiye belki size E"ip görünür. Çünkü kulak- rruz — tavazu, kanaat gibi vesaya ile doludur. Halbuki emin olunuz hayatta en büyük sırrı. muvaffakiyet cesurane, azimkârane kanaatsizliktir. Yarım asırlık bir. müddet zarfında Türk vicdanı millisini yoktan var eden büyük adam- İarın en büyüğü olan Namık Kemal Beyin bu meşhur sözü- nü unutmayınız: “Yüksel ki yerin bu yer değildir,, Hayat merdiveninde hiçbir vakit iki ayağınız ayni basa- makta bulunmamalı, bir avağı- nız daima yukarki basamağa müteveccih olmalıdır. Her hangi işte olursa olsun size nasip olan vazifeyi feda- kârane, ifa etmekle beraber gözünüzü hiçbir vakit tepeden ayırmayınız. İşe Başlarken 1l— Her işe buşlangıçtan başlayınız: Fakat çok dikkat ediniz. Yukarda tepeyi arar- ken yerdeki kuyuları gözden çırmayınız. Binaenaleyh her atılmaz delicesine tepeye doğ- ru koşmiya başlarsanız. her adım başında olan kuyuların hangi işe intisap — ederse- —.. .—— eee tevazı vazife ile işe başlamak- tan, ve bu basit, mütevazı va- zifeyi seve seve ifa etmekten ekinmeyiniz. Şukadar ki hiç- ğir zaman size tevdi olunan vnzifeyi ifa etmekle iktifa etmeyiniz. Ne yapıp — yapıp fazla bir şey ilâve etmiye çalışınız. KnLgy Ve Güç III — Kolay mavaffaki- yetlerden sakın; Kuvvetli bir —e niz, icabında en basit, en mü- | bitiren bütün gençlerin bir endişesi vardır: Hangi mesleğe girmeli? Biz gençlere, hayatta ve meslekte muvffak olmanın sırlarını öğrenmek fırsatını veriyoruz. Ciddi meslek adamlarının hayat ve tavsiyelerini bir rehber gibi gençlere bu satır- kararınızı ondan sonra veriniz: * iltimas, fevkalâde bir hüsnü tesadüf sayesinde muvakkat bir zaman için mesleğini: liyakatiniz olmatığı halde ileri idebilirsiniz. Belki de hede- g:ıiı olan tepeye de çıkabilir- siniz. Fakat emin olunuz ki bu kolay muvaffakıyetlerin hiç bir vakit yarını olmaz. Kolay muvaffakiyetleri temin eden ümiller en büyük düşmanları- nızdır. Mesat hayalınıza rehavet mikrobu girdikten sonra azim ve iradeden hayır kalmaz. Bakara- da, piyankoda sırf tesadüften medet bekliyen kimselerin va- ziyetine düşersiniz. Türkçemirde diğer lisanlarda tesadüf etmediğim gayet ma- ı Kohen Efendi l b nidar bir tabir vardır: Miras- | biyeden mahrum adamlar gö- yedi. Bu tabirin ifade ettiği | rürsünüz ki bulundukları işte nefret ve istihkar çok ibret- bahştır. Bugün Ve Yarın V— Bugün yok, yarın var: Peygamberler — bile insanları | tisat emsal ve akranlarına tefevvuk ederler, servet ve — para sa- hibi olurlar. Bu da mahza ih- tisası neticesidir. Almanların ilim, fen ve ih- sahalarında en büyük hayir ve salâha sevketmek için muvaffakiyet sırları ittırat ve ih ahireti ileri sürdüler. Bir fikir, tisasa fazla riayetleridir. Bir Al bir mefküre uğrunda hayat- man hayata hangi sahada atıldis- larını feda eden bunca büyük | gon nefesini orada ikmal eder. adamlar, bunca kahramanlar İhtimal ki intisap ettiğiniz yine mahiyetini anlamıya lüzüm | işte sekiz on sene çalışır bir görmedikleri ve 'dlîfkiıcfm_' türlü muvaffak olamazsınız. Yeis mahsus bir ahiret sevki tabiisi- | ye fütura kapılarak sakın meslek le hareket ederler. Yalnız bugü- nü düşünenler, yalnız bugüne, bel bağlıyanlar hiçbir vakit ne kendilerine, ne de başka- larına nafi olabilirler. İş hayatınım bidayetlerinde sizi yeis ve fütura sevkedebile- cek pek çok hal ve hadisele. re tesadüf edebilirsiniz. İşte bu vaziyetler karşısında daima “bu gün yok, yarın var, diyı gözünüz tepeye dikilmiş ol gu halde - ilerlemeğe - devam * edeceksiniz. Yarını daima göz önünde bulundurursanız kazan- gnızın, iradınızın küçük büyük bir ni a —mecbur olursunuz. Yarını düşünerek ta- sasruf edebileceğimiz beş on kuruş sayesindedirki daha iyi | bir işe geçmek, icabında iş | aramak üzere başka memleket- lere hicret etmek i; serbestii harekâta malik olabilirsiniz. İhtisas V— İttirat, istikrar ve se- bat sayesinde her işte çekir- dekten yetişme zümresinden olmıya çalışınız: En kolay ve en basit görünen işlerde bile birinci şart ihtisastır. İhtisasın — hakiki —mahiye- tini tarif ve teşrih müm- kün değildir. Bazı cahil, buda- la, gabi ve hatta içtimai ters Ğ e kalkışmayınız. 'er şeyden evvel şu- ur ve seciye sahibi olmağa ça- lışınız: İşe başlıyan gençlerin maruz bulundukları - tehlikeler- den biri de şuursuz'uktur. Meselâ “bazı gençler görürsünüz ki tav- siyeli veya tavsiyesiz olarak bir müesseseye iş aramak için mü- racaat etlikleri zaman fevkalâ- Me şik ve süslü bir kıyafetle meğe ilina ederler. İş sahip- leri işinden ziyade şahsına, e- “Sastan tiyade görünüşe itina eden gençlere emniyet etmezler. Halbuki iş hayatında muvaffak olmak için sermayeden, zekâdan ve hatta ihtisastan ziyade muhite emniyet ve itimat telkin etmek vaziyetinde olmak lâzım — gelir. İşte Ciddiyet VU — Uşak iseniz patron gibi vazifenizi görünüz: Ma- lüm ya tali kördür. Patron ol- mak istidadında olan adamları üşak olarak ve uşak - kıra- tında Aadamları patron ola- rak hayata atar. Hüner kör taliin bu haksızlığını şuurlu bir azmü irade ile tamir etmektir. Uşak ruhlu adam iseniz size tevdi olunan her vazifeyi ma- kine gibi ifa edersiniz. Patro- nunuz da sizden memnun olur. İnsanların en büyük zevki aşkta, en büyük mtırabı yine aşktadır. Aşkı yalnız - cinsi manasile — almamalıyız... Bir insanın bir mefküreye bağlan- ması bir aşktır. Bir insanın bir işi, bir eseri yaratmak lgtı ona bağlanması bir aşktır. aşka vâAsıl olduğumuz gün mes'ut, — varamadığımız. —gün bedbaht oluruz.. Fakat ka: lar aşklarını, ekseriva müteka- bil bir ferde karşı sarfederler. Onlar için aşkın yegâne manası bir erkeği sevmektir. Buna inanan karilerden, Maçkada Pe- rihan isimli bir kadın yazıyor: “Kocamı ilâhi bir aşkla sevdim. Bir zaman annemin dizinde dinlediğim Allah kuv- veti, korkusu ruhumda neka- dar yer etmişse, bu adamın sözleri, gözleri, aşkı kalbimde öylece yer etti. Kalbimin dört tarafını demir bir zincirle saran bu adam, bir gün başka bir kadına âşık oldu. Kalbim bu demir zincirin içinde, kw- randı, ağladı, çırpındı, harap oldu... Senelerle gözyaşından ve ıstıraptan bir insan oldum. Bana nasihat ettiler. Neye kendini bu adam için üzüyor- sun. Hayat bukadar kısa de- gildir. ğııkıdıı dar değildir. Dünyada sevilecek başka in- sanlar, yaşanacak başka ha- yatlar da vardır.. O zaman gülmenin mes'ut olmanın sırrını yeniden keşfedersin... Ölmüş bir adam, sen tekrar yaşıya- bilirsin, işte sana hayat diye eline birşey verirlerse, bunu hangi ölü reddeder. Ben de hayata dört elle sarıldım. Ha- kikaten tekrar sevdim, tekrar dirildim, tekrar yaşadım. Fakat insanların ömrü kadar, aşkla- rın da ömrü kısa... O da ben- den 1:&.1 Ben yine yalnız. Yine meruk, yine ıstırabın ve göz- yaşmın eline kaldım yine ağ- hyor, haraboluyorum. Biliyorum. Hayat bu kadar dar, bu kadar değildir. Sevilecek başka mlar, yaşanacak başka hayat- lar da vardır. Fakat bir hayattan bir hayata geçiş, kalbimin damar- larını koparıyor. Hiç sevmeden, diç kan damarlarımı koparmadan yaşamak mümkün değil mi?,,.. His ve fikir denen sinir zâflarile insanlığı şekil alan insan için, sevmek ve bağlan- mak bir ihtiyaçtır. Hiçbir şeyi sevmeden, hiçbir şeye hıî(l:ın- madan imi yaşanamaz .. mi paraya, kimi çocuğa, kimi erkeğe, kimi — gayeye, kimi şöhrete bağlanır.. Bağlanmak sinirlerin — ihtiyacıdır. Yalnız sevgi bir tarafta iflâs ederse, öteki tarafa geçebilmek, kan damarlarını koparmadan yaşa- mayı mümkün kılar.. Yoksa bir erkekten bir erkeğe, bir aşktan — ötekine geçmek, bir ölümden — ötekine geçmektir. Fakat ölüm canlı her mahlüka mukadder olan tkidetir. Hanımteyze aşanamazMı: BLUZ Müsabakamız Blüz Müsabakamız Başladı. Takip Etmeyi Unutmayınız. Blüz müsabakamız günü başlamıştır. On beş devam edecek ve hergün bir cuma gün blüz. resmi neşredilecektir, Karilerimiz7 inci sayfada inti- şar eden blüz kuponlarını toplı- yacaklar. En ziyade beğendikleri üç blüzu bildireceklerdir. En çok rey kazanan blüzlara rey veren karilerimizden üç kişiye birer blüz hediye edilecektir. Bedava bir blüz sahibi ol- mak istiyorsanız bu müsaba- kayı takip etmeyi unutmayınız. İntişar eden blüz resimle- rini kesmiş olmamak için karilerimize yedinci sayfaya kupon koyuyoruz. Her gün ye- dinci sayfamızda intişar edecek. Patronunuzu Aldırınız Geçen hafta beşinci patron kuponlarını - topliyan - karileri- mize, bu hafta zarif bir elbise patronu veriyoruz. Bu elbise emprimeden ya- pılacaktır. Resmi evvelki haf- taki nüshamızda neşred!lmiştir. Patronu alabilmek için yedi kııron getirmek kâfidir. İstan- bul karilerimiz bugünden itiba- ren öğleden sonra idarehanemiz > uğrıyarak patronlarını alabilirler. Taşra karilerimizin 6 ku- ruşluk posta pulu gönderme- leri lâzımdır. Şimdiye kadar patrou alan karilerimizin bu patronlardı a memavn — olup — olmadıklarını — bildirmelerini rica ederiz PATRON KUPONU Karilerimizin gösterdiği ar- Zu Üüzerine () inci — sayfaya | nakledilmiştir. Oradaki patron kuponlarını toplayacaksınız. Tefrikamız: No 15 KIRMIZI FE NERLİ EVLER MUHARRİRİ: MARYSE CHOISY (Fransızca aalımı 200,000 mci tab'ından tercülme edilmiştir.) — Siz o gizli yerleri biliyor m isunuz? — Elbette, dedim, “ Pot , M İneirsa — Hani, dedi, öyle yerler yarmış ki, orada kadınlar ahlâk- sızca — ve gayritabil — şeyler yaparlarmış. Ben çok tabiiyim. — oralara — götürür müsünüz? Dedim, — Nereye? — Neresini biliyorsunuz. Hâlâ inkâr ediyor. Hayır diyor. Fakat evet manasına gelen bir hayır. onun methediyordum : — Ben bir Parisli kadınım. Parisi bilmiyorum. Parisi yak- nız Amerikalılar biliyorlar, Razı oluyor: — Peki, fakat kimseye söy- lemiyeceksiniz degil mi? Ye- min eder misiniz? Diyor. Yemin ediyorum. Bunun üzerine Misis Knoks izah ediyor: — Sizinle bir eve gideceğiz zayıf — tarafını ki fevkalâde bir yer. Orasını yalnız alışkanları tanır. Burası, kadınlara mahsus bir erkekler evidir. Adi tokmakçılar yok anladınız. mı? — Hayır, , hayır. Hep Efendiden insanlar: Çoğu Rus prensi. Tarife iki yüz franktan itibaren başlıyor. Fa- kat iki yüz franga fakir Paris talebeleri karşınıza çıkar. Rus prensleri daha pahalı, Zavallı Rus — Prensleri! Namlarına ne cinayetler işle- niyor. v » Arkadaşımın otomobili bizi Etual meydanına gütürüyor. Temiz, hendesi, güzel bir bahçe içinde saklı, ılık bir otelin önünde duruyoruz. Bu- rası bir şairin inzivagâhına benziyor; çok- çocuklu — bir aile yuvasına benziyor. Burası kalorifer, sabun ve Amerikalı kokuyor. Bizi bir kadın karşılıyor ve kibar bir tebessümle bizi kibar bir çaya çağırıyor. Bizi Mec- lise takdim ediyor. Bu mera- sim Amerika sefaretanesinin kabul — resimlerine benziyor, Hep prens X ler... dük Y'ler.. Kont Zler... Çay, bütün servetini ma- hallenin köpeplerine — miras bırakan - alıyor. Bir ihtiyar halanın cenaze yemeği gibi hazin. Edebiyattan, resim sergile- rinden, intil ttan, havanın güzelliğinden, doldurulması icap eden vergi defterlerinden bahsediliyor. Misis Knoks kulağıma eğildi: — Şu prenslerden birini seçiniz, dedi. Ben çok naziktir, arkada kalmak - isterim : hep R UÜU DİKİŞ MAKARALARI Sağlam ve ucuzd Dünya Köpek Nalça MARKALARA DİKKAT — Sizden sonra, ııizını,x dedim. Fakat israr etti: — Yoo... Yoo... Önce siz! — Dedi. (Arkası var ) ür. yöde Arayınız. ; ı | |

Bu sayıdan diğer sayfalar: