29 Haziran 1931 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

29 Haziran 1931 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kari Gözile Gördüklerimiz Senede 20 Bin bal Göçüyor Efendim. Muhtelif gazetelerin Zongul- dak yüksek Maadin ve Sanayi Mektebinin| lağvı hakkında y: ! mış oldukları yazılar birçok ak- | #amınin rivayet suretile yazıldı- ıı.ndııı hakikatten oldukça uzak lmıştır. Bizler için hayati bir ehemmi- yeti haiz olan meselenin m: m şudur! Zonguldak Maadin endis mektebi 924 senezinde İktısat Vekâleti tarafından - tesla edilmiş ve orta mektep merunları İmtihanla ilk sınıfa kabul edil- miştir. Teşekkül halinde bulun- di için fazla nazarı dikkati celbedememiş fakat müdüriyetine Darülfünun Fen fakültesi müder- rislerinden Mehmet Refik Beyin getirilmesi ve a sene 1928 ilk Mezunlarını vermesi — dolayısile yavaş yavaş İrfan sahasında yer tutmıya başlamıştır. Müdür Refik Beyin aynı za- manda Zonguldak havzal fahmi- yesi umum Mmüdürü bulunması dolayısile mektebin inkişafı ko- laylaşmış ve talebe havzanın en fenni tesisatını haiz ocaklarında ak fırsatını bularak &meli faaliyetini —arttırmış — ve müderrisler — heyetinin — verdiği karar üzerine Avrupadan profe- sörler getirilmiş ve talebe haki- ki birer maden mühendisi ola- “ Pak yetiştirilmişlerdir. Başta mü- dür Refik Bey olmak üzere mec- Msi müderrisinin devamlı çalış- maları neticesinde Heyeti Veki- leye mezunların Avrupada ( 3 ) Ay. staj görmeleri kabul ettirilmiş, bu suretle mezunlara daha geniş bir sahal tetkik açılmıştır. 929 da ilk mezunin zümresini yetiştiren mektep bundan sonra mütemadi bir İnkişata mazhar olmuş yalmız lise mezunlarına İnhisar edilmiştir. 930 da Ankarada toplanan sanayi kongresinde müdür Reifk Beyin fevkalâde faaliyeti netice- sinde mektepte maaden mühendis- Tik kısmına ilâve sanayi mühen- dislik kısmı kabul ve madenlere (jeometr ) — yetiştirmek için de Oorta mektep — mezunları — alan maaden meslek kısmı açilmıştır. Esasen sanayi kongresinde memlekete — ( müstehlik — değil müstahsil ) yetiştirmek gayesile açılan bu kısımların faaliyete geçmesi neticesi metep olğun bir şekle girmiş ve Üç ay evvel de Viyanadan — diğer — profesörlere zamimeten bir. kimyayı snal ve Belçikadan da — bir işletme ve izabe profesörü getirilmiş, sanayi kısmı içinde bir profesör derdest! izam bulunmuştur. ( Devamı 7 inci sayfada ) Karilerimizden Ricaınız “SON POSTA,, ya göndereceğinir mektupların zarfları Üzerine içindek! yazının mahiyetini işaret ediniz. Bil- mece midir, Hamım teyzeye mi alttir, İdareyi mi alâkadar eder, tahrir Mildürlüğüne mi hitap ediyor? Bu noktayı — kaydedersenir — varifemiri kolaylaştırmış olursunuz. Karilerimir- den bilhassa bu noktaya dikkat etmelerini tekrar rica ederiz. Meslek Arıyan_ ngler Ve Alileleri Hayata Atılır Ders senesi sonu geldi ve imtihanlar bitti. Birçok genç- lerin ve ailelerinin en büyük endişesi bir meslek intihabı- dır. Son Posta bu. münase- betle genç karilerine ve alle- lerine kolaylık temin etmek için mesleklerinde muvaffak olmuş zevatla görüştü. Bizim tavsiyemiz, bu gibi gençlerin evvelâ bu yazıları okuması, #onra kararlarını vermeleridiri Mazhar Osman B. Diyor ki: *— Doktorluğa istemiye, istemiye, hatta nefretle girdim. Mülkiye idadisinde idim. Mak- sadım Mülkiyei Şahaneye - gir- mek ve idare amiri veya dip- lomat olmak idi. Pek küçük iken mektebi bitirmiştim. Mül- kiyei —şahane — müsabakasına talip oldum. Fakat yaşım kü- çük diye sokmadılar. Pek me- yus ve müteessirdim. Doktor- luğu hatırıma bile getirmek istemiyordum. Hendesei Mül- kiye mektebine girip mühen- dis olmaklığıma karar. verdim. Mektebi idadiden çıkmazdan bir sene evvel kaybettiğim valdem kendisini tedavi eden Cemil Paşanm genç yâşta pek parlak bir doktor oluşuna bütün kadınlar gibi gıpta etmiş olacak ' ki beni hasta döşe- ğginde hekimliğe teşvik ederdi. Ben üzülmesin diye yanında birşey - söylemezdim. — Lâkin odadan çıkar çıkmaz: Bir Nasihat “İmkânı yok doktor ola- mam!,, derdim. Bir gün Maa- rif koridörlürüüdü' genç yaşım- da maruz kaldığım haksızlığa karşı istida dolaştırırken ras- geldiğim idadi müdürü Abdi B. merhum dersanede öğrene- mediğim şu hakikati bana iki dakikada telkin etti: — Oğlum hangi memleket- te diplomat veya idare me- muru — olacaksın? Sen, bu doğru ve cesur — mizacınla belki mektebi bitirmeden ya sürülür veya asılırsın; mü- hendislik'te aynı şey. Han- gi şimendifer kumpanyasına, hangi elektrik şirketine mühen- dis olacaksın! Yol ve köprüle- rini kondüktörlere, binalarını okumak yazmak bilmiyen kal- kalfalara yaptıran bir padişa- hın zamanında yetiştiğini gör- müyor musun? Doktor ol; bi- Çare, mustarip insanlara yar- dim etmiş olursun. İki evli bir köyde bile hem ken- dine hem de muhitine faydalı olursun. Bu sözler, gençliğin gözü- mün önüne çektiği gaflet per- desini birdenbire sıyırdı. KIRMIZI FENERLİ EVLER MUHARRİRİ: MARYSE CHOISY (Fransızca aalının 200,000 ınci tab'ından tercüme edilmiştir.) Prens Kostakoff'u seçtim. İçinde ikamet edilmiyen bir otel odası gibi adi bir odaya çıktık. İlk hareketimle prens bil- mem kimi durdurdum : — Vakit kaybetmek için | — dize ücretiniri, bahşişinizi, her — #eyi yereceğim. Fakat beni rahat bırakın. Ben aşktan hoş- lanmam. Bön yalnız elinizi sıkayım, kâfi. İsyan etmedi. Artık mağrur değil. Çok filezof. Eline bak- tım. Hiçbir hususiyeti yok. — Çok müşteriniz. var mı ? Diye sordum. — Yerine göre., Taksitler SON POSTA A Bayfa $ Mazhar Osman Bey *“— Evet anamın arzusu gibi doktor olacağım!,, dedim. Dünyaya Yüz Defa Gelsem Tıbbiyel askeriye - imtihan- larına girdim ve işte görüyor- sunuz ki ben, mesleğini bida- yette, hiç sevmiyerek başlamış bir adamım. Fakat bugün o kadar mesleğime muhabbetim var ki dünyaya yüz defa ge- sem yüzünde de doktor - olur- dum. Diğer mesleklerin vade- deceği belki daha büyük şeref, huzur ve refah beni bu az- mimden ayıramaz. Gençlere Tıvsiyım' Bir meslekte muvaffak ol- mak için bütün gençlare söy- lüyorum : Hele bizim memle-, pp kette bu pek kolaydır, ancak basit bir sebat. Belki istikba- lin — muvaffakiyetinde, — fazla gayretin, parlak zekânın yeri olacaktır. Fakat şimdiye kadar yaşadığımız asırda biraz sebat, meslekten ayrılmamak, bülün muvaffakiyetlerin amili olmıya kâfi gelmiştir.. Genç arka- daşlarıma — Ümitsizlenmemele- rini yeis ve fütura kapıl- mamalarını, az da çalışsalar muntazam çalışmakla ve sebat etmekle kendilerini parlak bir atinin — beklediğini söylerim. Binaenaleye biz, hayat müca- delesinde daha iptidai sayılırız. Muvaffakiyet için en iptidai şartın sebat olduğunu gençlere öğretmeliyiz. Bir yerde muaye- nehane açıp orada muntazam saatte T'niıı başında bulunan her doktor müşteri tutmuş, kendini sevdirmiş, muvaffak olmuştur. İkinci Müvaffakiyet Âmili İkinci muvaffakiyet âmili ise herhangi iş olusa olsun aşkla | ve bütün kuvvetle sarılmaktır. de çok, — Çoğu ecnebi mi? — Evet. Amerikalı ve İngi- liz kadınları. Alafranga aşk öğrenmiye — geliyorlar. — Size karşı nazik davra- nırlar mı? — Oldukça. - (ğılı kazanıyor musunuz? — Günde birkaç yüz frank. Fakat yüzde bahşişini patron. — Günde kaç müşteri ka- bul edebilirsiniz ? — Beş, nihayet yedi. ( Ga- liba kendini methediyor. ) Dostunuz var mı? ken Sizden Evvel Lira İçin Bir İstik-- Girmiş Ve Muvaffak Olanların Sözlerini Dinleyiniz.. Okusun.. Gevşek kollar arasında san'et ' ve meslek —maatteessüf bü- yüyemez. Gerek sebat gerek | bu — merbutiyet bir Iıeliıııeı. ile #ade olunabilir ki o da samimi olmaktır. Bir adam Bir de hayatta meşgul olmak isterse halinden memnun ol- malıdır. Çünkü — kıskançlık, fazla ikbalculuk hem insanın sıhhatine sul tesir eder, hem de çok defa adamı yarıyolda bırakır. Gençlerin Kusuru Gençlerin bir kusuru daha vardır. O da kendi liyakatleri- nin iyice takdir olunmamasın- dan müteessir olurlar. Malü- matça ve dirayetçe kendilerin- den dun gördükleri diğer bir yaşlı adamın halk arasında daha mergup olduğunu gör- dükçe müteessir olurlar ve : “— Bu halk takdir etmi- yor kil.. Diyerek kendi kendi- lerini yerler. Mateessüf pek çok gençlerde gördüğüm, bu haleti ruhiye doğru değil- dir. O ihtiyarın senelerce verdiği — itimadı bir genç hemen kzanamayınca — müte- esir olmamalıdır. Bugün kıs- kandıği o ihtiyarı yarın ken- di fersah fersah geçerken o wkü şimdiden istemek doğ- ru değildi. Aymı hal gayri müslüm ve ecnebi san'atdaşlar gı:.mdı da varittir. Meselâ tor arkadaşlarımın çoğu “kalkın — kendi — seviyesinde hatta dün hırıstıyan ve ec- nebi dotorları tercih ettiğin- den müteesir olurlar. Ben ar- arkadaşlarıma: Sebat, Muvaffakiyetin Sırrıdır *—Müteessir olmayınız. On- ların — asırlardanberi — kazanıl- miş bir hakkı değilse bile bir taamülü vardır. Biz buna karşı gelebilmek için hiç olmazsa karşımızdaki - rakibimizden bir misli daba silâhlanmalıyız ki bu tercihi istemekte haklı ola- hm!,, derim. Onün için muntazam çalış- mak, işinin başında muntazam durmak, hiçbir vesile ile işin- den ayrılmamak, ilmi serma- yeyi hergün birazicık daha arttırmıya çalışmak muvaffaki- yetin tılısımıdır. Bu, yalnız hekimlik için değil, faaliyetin bütün şubelerine şamildir. — Yok. Çalışmamı güçleş- tirir. p Ben bildiğim kadar birkaç Rusça kelime hatırlamıya çalış- tıiin. Ona birkaç Rusça cümle söyledim. Fakat anlamadı. Rus Prensi Hazretleri bir kelime bile Rusça bilmiyor. işinde samimi olmalı, çabucak | bıkmamalı. İlk günlerin mu- * Misis Knoks erkeğini met- hediyor : — Bugün bana gözel oldu- ğumü söyledi değil. (Misis Knoks güzel bir kadın değil. ) Ey metbüsena mabedi, ey vaffakiyetsizliğile — bıkmamalı. mabedi, — sen ılıııııı Bir Evsizin İfşaatı Genç kızlar aşk meselelerini çok mahrem tutarlar, Bunlar- birisi, bana sırrını faş ediyor. Fakat mektubun imzası (evsiz) dir. Evli veya evsir, bi- göne.. Zaten ötekilerin verdik- leri isim de beni ve sizi aldat- mak için olduğunu biliriz. Bakın evsizin derdi ne imiş? “Hanım teyze.. Ben tok sözlü bir kızım. Hayatımdan bir iki aşk macerası geçti. Fakat şimdi — kalbimi — yokluyorum, tertemiz.. Onlardan hiç eser kalmamış.. Şimdi bir başkası- na sevdalandım. O da bana... Fakat ben onu (plâtonik), ef Iâtun! bir aşkla seviyorum. Bir senedir, eli elime değ- medi. Gözlerim gözlerile, söz- lerim sözlerile, kalbim kalbile konuştu. Hayatımın — yegâne zevki de budur. Şimdi bana izdivaç teklif ediyor. Bilseniz bu teklif bende ne fena tesir yaptı. Ben onu ölünciye kadar böyle temiz bir hisle sevmek istiyordum. İzdivacı akla bile getirmiyordum. Bence bir ka- dınla erkeğin aşkta bu maddi sahaya — girmesi, iğrenç bir şeydir. Elimi öptüğü gün aş- kımı ölür. O buna razı değil, ©o bukadar maddileştikten sonra ondan;-ayrılmak - İâzim. Onü unutmak, ondan soğumak için ne yapmalıyım? Kızların - haleti ruhiyesinde büyük bir tahavvül — var. Şüklye “Düdae -hi İayin aşkta gayesi evlenmekti. Aşk bir köprü, izdivaca varılacak gaye idi. Evsiz hanım köprüye gelmiş, — köprünün — üstünde konuşmuş, fakat işte bukadar. İleri gidelim, hayır... geri döne- lim.. Onu düşünüyor.. Nasıl soğusun... Bende çok tok sözlüyüm kızım.. Bende plâtonik aşka hiç inanmıyorum. Akan seller hep bir nehre gider. Plâtonik aşk ta, kara sevda da, hırs ta, masum aşk ta hepisi nihayet çok mavi bir nehre dökllürler. Eğer evsiz hanım bir sel olup nehre dökülmek istemiyorsa, köprüden soldan geri dönebi- lir.. Fakat hayat çok kuvvetli bir sedir. Bir gün kocaman bir nebir gelir sürükler ve kendini suyun içinde bulur.. Bu defada sele kapılmıyacağı malüm değildir. Sevmenin ça- resi... soğumanın çaresi... Bun- lar lâitır. kızım.. Büyü devri geçmiştir. Fanımteyze ——— — —zp ——— aşksız. kalanla, methüsenasız kalanlar, işkenceli vücutlarını | Kadın Ve Kalp İIşleri I | Siz De Eflâtuni Aşka | İnanır Mısınız?.». BLÜUZ Müsabakamız Biüz Müsabakamız Başladı. Takip Etmeyi Unutmayınız. Blüz müsabakamız zuma günü başlamıştır. On beş gün devam edecek ve hergün bir blürz. resmi neşredilecektir, Karilerimiz7 inci sayfada inti- şar eden blüz kuponlarını toplı- yacaklar. En ziyade beğendikleri üç blüzu bildireceklerdir. En — çok rey kazanan blüzlara rey — veren karilerimizden üç kişiye birer blüz hediye edilecektir. Bedava bir blüz sahibi ol- mak istiyorsanız bu müsaba- kayı takip etmeyi unutmayınız. İntişar eden blüz resimle- rini kesmiş olmamak için karilerimize yedinci sayfaya kupon koyuyoruz. Her gün ye- dinci sayfamızda intisar edecek. PATRON KUPONU Karilerimizin gösterdiği ar- zu Üzerine (7)inci — sayfaya nakledilmiştir. Oradaki patron kuponlarını voplayacaksınız. — TAKVİM Gün 30 29- Haziran-931 Hızır 56 Arabi Rumi 12- Safer - 1350 | 16- Hariran <13547 a Akışam|12. 11945 Yatsı | zosfm. 48 bmsak | 62502 11 yakrt-ezani-vasat! Güneş|0846 | 431 Öğle | 432 1217 İkindi; 833 |16.18 Otomobil Faciası Adana, ( Husust ) — Ka- dirli ile Saimbeyli arasında bir otomobil devrildi, içindeki beş yolcu ağır surette yaralandı. nereye serecekler ? (Arkası var ) R Ü S DİKİŞ MAKARALARI Sağlam ve ucuzdur. /S4.

Bu sayıdan diğer sayfalar: