20 Temmuz 1931 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

20 Temmuz 1931 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

zıı Görünmesinden İkuyor, Fakat Belli t ŞAKİR |— 25 NAKİLİ: ZİYA (Her hakkı mahfuzdur) Abdülhamit, bu bususa dair bazı şeyler söyledikten sonra, Sözü; Rumlarla Bulgarlar ara- sındaki mddiyete İnakıl ettir- di ve a suretle sözlerine de- vam e : — Ali Paşa zamanında Rutyanin nüfurile, Bulgarlara (Eksarh) hk — vezildi. -Bunun Üzerine — Patrik, — Bulgarları (afo etti. İşte mddiyet, bu- tndan başlamıştır. Bunun kalk- ması da çok müşküldür. Hatta © zaman Ruw. Patriği, Rusya- daki Ortodokosları da aforoz edecekti. — Rusyadaki , Mmülteassıp oldi dan büyük bir fenalık - çıkabilirdi; güçhal ile, ik bu fikrinden vazgeçi- ıildi?î;;.lgır Kethüdası Dlmxilrof Türkçeyi güzel bilir; istidatlı bir adamdı. Bir gün bana geldi. Bu aforozun kaldırılması için Pat- rik nezdinde tavassutumu rica etti. İki millet arasındki bu ek için, ben ARÜNMRE Rr bunu reddetti. (Bu — benim elimde değildir. milletin ve ruhani — meclisin — elindedir. Zannederim ki, onları kan- dırmak ta mümkün olamaz ) dedi. Ben de — Farla — 1srar etmedim, Bulgarlar, Rumlar gibi değildir.. Onlar, daha ciddidir. Bugün ve bu gece, hıllc kimsenin pencere Öönüne git- memesini pAlwmllıııııiı bütün köşk halkma sıkı sıkı tenbih etti. Abdülhamidin — Silâkşor- darından Salih bey, Milli kıyafetile sine rağmen kalben çok en- dişenakti. Ben de onun bu 28 Nisan 326 fikrine —iştirak ederek.. Ve Öğleye dnğrn, Abdülhamit | biraz da teselli etmek istiye- beni istemiş. Kendisini salonda x buldum. Halinde bariz bir telâş vardı. Beni görür görmez: — Dediğiniz çıktı. Kuyruklu yıldızı akşam ben de gördüm. Dedi. ee denberi, ey hyls:ilu%m hakkında inti- şar eden rivayetleri, birkaç gün evvel Abdülhamide söyle- miştim. Merak etmiş, geceleri dürbünle havayı tarassut et- miş. Nihayet yıldızı görm —Pek âlâ, şimdi ne olacak?.. Diye sordu. Ben de bir muziplik olsun diye, çok ciddi (Baş tarafı 1 inci sayfada ) Bu hainler hiyanetlerine de- vam ederse, Hükümet te genç neslin inkılâbını muhafaza ede- cek kanun tedvin etmiyecek olursa o vakit bizden bekle- dikleri bir ademi itimat oldu- ğuna Hükümet te kani olsun. 'avo sesleri, alkışlar). Ziya Gevher B. (Çanakkale)- ve çok İnanan bir vaziyet | Muhterem arkadaşlarım; mev- alarak : zubahs olan şu davada kürsüye — İlmi Heyet ülemasının | Ççıkacağım evvelâ aklıma gel- vivayetine bakılırsa bir hafta , yıldızın kuyruğu, armı- :ı'ıı: Havamızı 2e- memişti. Ben bu muhalif mat- buat denilen gazetelere, benim muhterem diğer arkadaşlarım hirliyerek, hepimizi boğacak- | gibi senelerce uğraşmış ve on- mış, dedim. ların fikirlerinin ve ettik- — Pek 4lâ... Siz buna İna- | leri sistemin gömüldüğüne inan- mış bir arkadaşınızdım, tekrar müteessirim, vaktile Ali Kemal ne zaman zuhuür edeceğini he- | Ve arkadaşlarının -bize karşı sapladılar. Söylediler, Ve tam | olan hücumlarına göğüs gerdi- zamanında da yıldız. zuhur | ğimiz zaman onların mağlübi- ederek, söyliyenleri tekzip et- | yetlerini görerek onların artık medi. Bu, doğru - çıktıktan | fikir ve maksatlarının, yeniden tonra, neticenin de doğru çık- | teessüs eden yeni vatanda bir ması, çok mühtemel... daha yer bulamıyacağına haki- Cevabını verdim. katen kani idim. Maatteessüf Abdülhamit, buna tamamen | bu kanaatimde ben o matbuat inandı, Zahiren çok soğuk- | âleminin bir müntesibi olarak kanlı görünmek İstiyerek: çok aldandığımı gördüm. —Ne yapalım?. Herkese Şimdiye kadar lf_ıxîunhnm- ne olursa.. Bize de o ölur.. — | zın veo kanunlara istinat eden ah Diye tevekkül — gösterme- | müessesatımızın dır_ wıı niyor musunuz? dedi. — Eh, madam ki yıldızın Abdülhamit, Halley Yıldı- rek: Meclisteki Son Müzakere bıtlarını Aynen Yazıyoruz. Çok Kor- Etmiyordu — Umumi felâketlerden hiç korkmamalıdır. Böyle mü- him hâdiselerde, insan muhi- Dedim. Abdülhamit. buna ce- vap verdi; — Vakıa, - sizce ve bence öyle.. Ehemmiyeti yok. Amma, herkes bizim gibi düşünmez ki.. â; Âyân reisi Sait Paşa.! ilir; belki de şimdi Eeceîen uyku uyuyamaz.. O- adar korkak.. okadar me- raklıdır. 'Mahaza, bizim dini- mizde böyle şeylere itikat edil- mez. Yarın ne Allah bilir. Mensup olduğum Kaderi tarikatı (Şeyhülekber)i (Hazreti Ahmedülkaderi) ye — müritleri sormuşlar.. (İlminücum), (İlmi- cefir) sahi midir? Demişler. Şeyh, cevaben demiş ki: (Cefir; ceylân derisine derler. Hazret Fahrikâinat —zamanında — kâ- ğit yoktu. Bir gün, hazreti eygamber: kerimesi ( hazreti Fı!ını) ile halvet olmuş. Cey- lân derisine bir takım rumuzat yazmış. O rumuzat, fahrikâinât ile kerimesi arasında bir siş olarak kalmış. Onu, kimse bi- lemez). Bir takım zevat, on- dan bir mâna çıkarmıya yelte-, nirler. Güya bir takım rumuzat ile gaipten haber vermiye ça-. imanmamalıdır.? ise, yıldızların ah- valini bildiriyor ki, bundan da istifade edenler, gemicilerle îöl seyyahlarıdır. Bu da ayrıca a ilimdir. Bu ilme vâlaf olmıyanlar, yalnız onları semas da temaşa etmekle iktifa ederler.. ( Arkası var) nin Za- te gelmesi icap eden mühim bir mesele, bugün millet kürsüsüne aksetmiş oluyor. Çönkü o kadar ileri gidilmiştir ki en nihayet milli vicdan ile mücrimlerle karşı karşıya bulunmak mecbu- riyetinde kalınmıştır. Arkadaşlarım; birtakım müc- rimlerden bahsediyorum. Kar- şımızda hakikaten — birtakım mücrimler vardır. Ellerindeki birtakım baltalar, kazmalar, kargılar ile mütemadiyen milli vicdanı, gençliğin ruhunu, atinin istinatgâhı masum — dimağları mütemadiyen tahrip etmekte- dirler. Bunlar, yalnız — yapılan bir eserin yıkılmasını istiyen insan- lar değil, bu eseri sırf kendi- lerine hasrettiğimiz - kençliğin üzerinde en tahripkâr tesirleri yapmak İstiyen mücrimlerdir. Bütün bu tahribat, bötün bu dava kutsi bir formül içersinde devam ediyor: Hürriyeti matbu- at! hürriyet, Bizim görüşümüz bu hürriyeti matbualın fena halde suliistimal edildiğidir ve mevcut davadadır. O sulistimal davasıdır. Eğer bu insanların yazdıklarımı, sarsılmaz dimağı- mızı ve vicdanımızı muvakkaten ::â;—ılrd;ı.î:kh“d:gu“: H I susturmak imkânı olsada, sus- (Devamı var) BORSA Kstanbul 18 Temmuz 1931 — Kapanan fiatlar — NUKUT haterlin 1032,— Dolar Amerikan 1150 20 Frank Fraosz 167,50 20 Liret — İtalyan mi,— 20 Frank Belçika 116 — 20 Drahmi Yunan 44.—— 20 Frank İeviçre H, 20 Leva — Bulgar 90,25 1 Florin Felemenk H.— 20 Koran Çekezlevak 14440 — 1 Şilla Avasturya 29,50 1 Raylışmark Almanya di — 1 Zeleti Lehlstan n,s4 90 Ley Romasya 24,—,00 20 Dimar Yugeslavya 7600 1 Çerveneç Sövyet v KAMBİYO Lendra 1 İsterlin — kuruş | 1090,— Nüy, 1 Türk Hrası dolar . | 0,47,16 — Paris — 1 Türk İrası Prank | — 13,1,00 Milâso 14 w Liret | 9,0 d0 Brüksel 1 » » Belga Cinevre 1 » w Üa ae 65.) Amesterdam İ T. » Maddt — 1 Tür Mlram Berlin J 4 « Varşova 1 » İşçi Ve Çiît;;—le'oi Ha- berleri Nereden Doğdu' inde maları için- bir te l:.yn] :il:cut olduğu hakkın- da verdiğim haber türlü mak- satlara atfedildi. Halbuki bu haberi verirken me bir kastı mahsüs güdülmüş, ne de ortalı- ğa tefrika sokmak gayesi ta- kip edilmiştir. Maksat, ortada deveran eden bir şayıayı, tes- bit etmekti. y y Bu şaylayı, işçi ve ;;ıf;çi meb'usların — son — günlerde Memduh Şevket Beyle sıkı temasları ve Halk Fıirkasının diğer memleketlerdeki müma- sil teşkilâtların nizamnamelerini tetkik ve tercüme ettirmesi ğ " Diğer taraftan mşukuıııı son günlerde- ki — mesaisini işçi ve çifçi işleri üzerinde teksif etmesi de bu şayıamın masına ge- bebiyet —“vermiş bilir. Bu itibarla atıf ve isnat oluran maksatlar hakikatte mevcut olmiyan şeylerdir. Sabakattin turarak dinliyebilsek bütün ya- pılmış olan eserlerin, şanlı yl:— rihin ve arkada bıraktığımız bunca zaferler mes'ulü olarak mevki almak vaziyette bulu- nüyoruz, deta vatanın — ih- yasından — mes'ul — addolunu- yoruz. Akıl ve izanm ne garip tecellisidir. Arkadaşlar; ikide — birde buna — matbuat — muhalefeti, deniliyor. mühalifi — matbuat Muhalefet, berhangi bir şeyde mubhalefet, gerek — matbuatta, gerek siyasette muhalefet, bir esasın, bir umdenin, bir fikrin, bir eserin bize karşı ortaya konmasıdır. Bize muhalif olan insanların — eserleri, — fikirleri, sözleri, umdeleri nedir ki, biz onları kendimizin karşısında bir muhalefet mücssesesi ola- rak kabul edebilelim. Deği fikirleri, esasları, şuurları, danları, ahlâkt seviyeleri bile ıı::fmıyın hezeyanlarımı muha- et ve bunların neşrini mat- buat muhalefetinin eseri addo- lanacak, Bu sadece hürriyeti :nhibu.“mıkwî:dı:k e&lııll::h F Baç tan a mi olur ŞmBl: hürriyeti nıtbıı! alın en şiddetli (tarafları olan bir müessese, milli bir ruh taşıyan bir müessese İçe- risinde bulunuyoruz. Burada hakikt hürriyeti matbuatı ne takyit eden ve ne de ona ! EİKâYE Bu Sütunda Hergün — Size bir hikâye anlata- cağım. — Sizin başınızdan mı geçti? — Hayır, sizin başınızdan geçen bir hikâye, — Bunu bana anlatmıya ne hacet? — Çünkü —siz buşmızdan geçenleri benim kadar bilmerz- sinir. Şimdi — öğreneceksiniz. Sik sık evinize geldiğim v2- manlar, karınıza Gşık- oldum. Ah, hem de çıldırasıya âşık. Sizi aldatması için neler yap- tığımı, neler söylediğimi tasav- vur edemezsiniz. Bu husustaki pişkinliğimi düşününüz! bun- ları yaparken, söylerken yü- züm kızarmıyordu, çünki bü- tün ruhumla, bütün varlığımla füşiktım, - Sizin Leylânız başını sallıyor, kahkahalarla gülüyor- du. Nihayet niçin beni isteme- diğini açıkça söyledi: Sizi se- viyordu. Hem de niçin biliyor musunuz? Siz onun gözüne daima güzel görünüyormuşsu- nuz. — Fakat buluyorum. — O zaman da yüzünüz bugünkü gibiydi. Buruşuklar, tabit, daha derindi, fakat yüzü- nüz tıpkı tıpkısına bu idi. Ay- ni saç tuvaleti, ayni bıyıklar... Bunlara kır düştüğü vakit kes- tirebilirdiniz. fakat dokunma- dınız. Haftalarca, aylarca, ben sizin yüzünüzü — değiştirecek, harap edecek, bozacak, tırnak- hyacak bir bastalığa yakalan- manızı istedim: Meselâ çiçek çıkarmanıza dua ettim. — Maşallah. — Aşk bu azizim. Fakat ne çıkar? Size bir şey olmadı ki. Hafif bir ekzemaya bile yaka- Tanmadınız. Asıl çirkinleşen, fümitsiylik ve kıskançlıkla ha- rap olan bendim. Nihayet... bir gün... aklıma geldi. “Cim, imzasile karikatürler — yapan ressamı görmiye karar verdim. — Meşhur “Çim,, mi? — Evet. Kendisine gittim. Bir hikâye uydurmıya lüzum görmedim. Ona sadeco haki- kati anlattım: Kazınızı elde etmek için deli olduğumu ve onun sizi güzel bulduğu iİçin sevdiğini söyledim. “Cim,, otuz yaşında idi ve san'atkârdı. | İ J ben bunu tabii Tabit benim tarafımı, yani aşk tarafını iltizam etti. Ve karikatürünüzü — yapması için kendisine yüz lira verdim. — Ne dediniz? Ne dediniz? — Evet, ona sizin karil-a- Şebitlerimizin " Hatır ralarını Taziz İçin 27 Ağustos Perşembe Günü Gülcemal Vapurlle Bir Ça- nakkale Seyahati Yapılacak Seyahat — Şehitlikleri İmar Cemiyeti — tarafından — tertip olunmuştur. — Herkes — İştirak edebilecektir. Biletim Sirkeel- de Nemli 'zad> Cemal Beyin yazıhanesinde, Şekerci Hacı Bekir ve Tülbentçi Tüyü Mu- hiddin ticaretanelerinde satıl- maktadır. BİR AĞIZ — Sayfa 7 Nakili: Safiye Peyman törünüzü yaptırdım. Ne müthiş bir gözü ve kalemi var!” Bir yüzün, bir vücudün kusurlarını nasıl görüyor! Bir kulağın buruşuğunda, bir çenenin kam- burundaki en gizli çirkinlikleri nası! meydana çıkarıyor. “Yalnız, karikatürünüzü ya- pabilmeşi için sizi yakından — tetkik edebilmesi lâzımdı. Bu da kolay bir iş olmadı. Gün: lerce sizin peşinize düştü, ye- mek — yediğiniz lokantalarda karşınıza oturdu. “Nihayet — karikatürünüzü yaplı. Aman Allahım! Bu ves- mi görünce ressamı küucakla- mak istedim, Muhterem refi- kanız — müstesna, hayatımda hiç kimseyi bu kadar iştahla kucaklamak arzu etmemiştim. Bu resim tıpkı tıpkısına - size benziyordu, san'atkâr hiç mü- | balâğaya — düşmemişti; fakat size bir aâğız yapmışt, azizim, aman Allah, iğrençti, iğrenç | Karımız bir kere bu resmi gö- rürse bir daha sizi ağrınızdan kat'iyyen öpemezdi. : “Cim, nihayet bu karikatü- rü gazetelerde neşretti. Hem — de resminiz en meşbur adam- — lar yanında çıktı. O vakit adı, sanı anılmaz bir meb'ustunuz. Fakat karikatörünüz Talâtların Enverlerin resimleri yanımnda intişar edince bu yüzden meş- — hur oldunuz. x — Demek karikatürlerimi İüşmettlsei Bödlek : — Evet, yaptıran da, ge- — zetelere bastıran da bendim. Epey masraftan çıktığımı tahe min edersiniz, — Peki... Bizim hanımla maceranız ne oldu? — Ha... Gelelim işin sonu- t na... Sizin Hanımefendiye ka- — rikatürlerinizi gösterdim: “Bu — kadar çirkin ağızlı bir adam sevilir mi hiç?,, Diye sordum, Ne cevap verse beğenirsiniz? Dedi ki: “Ben kocamın ağzını, burnunu değil, zekâsını Beviyorum. — Baksanıza, — otuz beş yaşında meşhur adam — oldu. Her gazetede karikatür- îi ç Kai SADA ; leri var! , Ben bu cevabı. — aldıktan sonra yaşamak cesa- J retimi bile kaybettim. Dehşetli — meyus oldum. Kadınlara değil, — işime bile bakmıyordum. — Vah vah, dostum, sizin ü hesabınıza çok müteecasir ol dum. Bana gelince, itiraf ede- — rim ki size pekçok şey borçe İvyum ve bütün kalbimle size — teşekkür ederim. t A SEKİZİNCİ PATRON KUPONU No. 9 Gazetemizde on beş günde bir vermekte — olduğumuz — Patronu Pedava almak bu kuponu — kesip - saklı . 18 kayon toplayını. P: dan pek memnun olacaksınız. Patronlar neşredildikleri ge den Jilbaren İstanbul — karilerimiz Bir hafta, taşra karilerimiz on gün İçinde kuponlarını gönder melidirler. Bu müddet geçtikten sonra kuponlar kabul edilmez, —

Bu sayıdan diğer sayfalar: