19 Ağustos 1931 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4

Kalan görüntüleme: 0

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. Daha yüksek sayfa görüntüleme limiti ve diğer özellikler için abone olun!

Aboneler yüksek görüntüleme limiti, sayfa indirme ve diğer özel özelliklerden yararlanır.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Memleket Haberleri Marmarada — Korsanlık ı Hikâyesi l İstanbula_lî;)uz Geti- ren Bir Kayık Teca- vüze Uğramış Mürefte, ( Hususi ) — Avşa adasından kayığı ile buraya gelen Behçet kaptan isminde bir şahis Mürefte liman riya- setine şu şikâyette bulun- - Muüştuür: “— Tayıfam olan Avşa köyünden Hasan çavuş oğlu Hüseyin, bostan sahibi Avşalı | Topal İbrahim — ile birlikte İsatanbula karpuz götürürken - Marmaranın İstavri burnu ci- varında gece yarısı Kalemi — köyünde iskân edilen Kara- deniz mültecilerinden Mahmut Reis ile üç arkadaşı bir san- | dal ile üzerimize geldiler. Bize — hitaben: — Bunları denize atmak Tâzımdır; diyerek söylenmiye | başladılar. Fakat üç kişi ol- — duüğümüzü görünce tecavüze O cesaret edemiyerek - uzak- — Mesele, tabit tetkik edil- — mektedir. ' Talât behçet “Müreftede Kibrit 5 Kuruş - Mürefte, (Hususi) — Bir — aydanberi bü havalide şiddet- li bir kibrit buhranı baş gös- termiştir. Bundan — istifade - eden bir kısım esnaf kibritin kutusunu beş kuruşa kadar /" satmaktadırlar. İhtikâra Karşı Tedbir — İzmir, 19 (Hususi) — Yeni teşkil edilen Norveç vapur — şirketi faaliyete geçti. İlk va- Opur yarın limanımıza gelecek- tir. İsmi (Riyo) dur. — Her hafta bu şirketin iki yapuru gelecek ve ihracal emtiamızı nakledecektir. suretle navlun ihtikârının önü- ne geçilmiş olacaktır. Bir Kadını Öldürdüler — AÂmasya, — Aksalur küö- î-wıünden Bekirin karısı Emine * bir münazaa hneticesinde kö- yün muhtarı Ali — ağanır yşağı — Sevincerli — Hüseyin oğlu Mehmet tarafından bi- çalda öldürülmüş, katil Meh- met biçağıle beraber yaka- Konyada Un Fiatleri - Konya — Belediye encüme- ninin son kararına göre un fiatleri şöyle tespit edilmiştir. - Birinci nevi ünun bir bat- O manı, yani altı okkası 42 — buçuk kuruşa satılacaktır. Bu besaba göre okkası 6 kuruşa gelmektedir. İkinci nevi unun batmanına da (32) kuruş narh konmuştur. - Tosyalılar Memnun — “Tosya, (Hususi) — Bu sene pirinç mahsulü — memnuniyet verecek şekildedir. Havaların sıkak gitmesi ve muntazam bi şekilde yağmur düşmesi pirinç ziraati için çok faydalı ( Efgan İstiklâl Bayramı — Efgan istiklâlinin devri se- cevisi münasebetile — yarın, Bebekte, Turkuvarz gazino- sunda bir çav ziyafeti veri- ecektir. Siyasi mümessiller e m. eet Yatek edilmişler- PAZAR OLA * ) ei S a SON ç ö -— ea 4 ıîİ'İ'MFı_ - Aîgçusfâs Dil Anketi *. Bi | Yeni İsimler — Hasan Bey, çocuğun ismini ( Onggay Tekin Alp Demir Kurt Bozak. ) Kaoyduk. — Çocuğun kulaklarına iyi bakın. İsmini çağırırken zarı patlamasın. Bu Zamanda Ticaret Hasan B. ahbaplarından bi- rine tesadüf etmiş — ve sormuştu: — Bira- derleriniz ne âlemde efendim? Hasan Be- yin ahbabı şu — cevabı verdi: — Büyük birader ticaretle meşgul, Fakat küçük birade- rin vaziyeti çok iyidir, çünkü bir şirkette aylıkla çalışıyor. Bacı Arayan Adam Komşularından biri, Hasan ş Beye dert yanı- yordu: — AÂAh, diyor- du, şöyle hem yemek pişirecek, — hem de ev hiz- meti görecek iyi bir hizmetçi bu- lamıyorm, Nerede bizim o eski bacılar... Hasan Bey yerinden sıç- radı: - — Amman, dedi, —Arap hizmetçi mi arıyorsun? Hani şu “plâj,, dedikleri kumluklar var, ahali orada güneşleniyor, oraya koş, kadınların hepsi bacı Sıfır Ve Milyon Hasan Bey bir gün oğluna dedi ki: — Ayol... Seninle hali- miz ne ola- cak? Vaktin hep haylazlık- la — geçiyor. : Mektepte bo- yuna sıfır - alıyorsun. — Baba... Ben büyüdüğüm zaman milyoner olacağım. Sı- fırsız milyon olur mu? Şimdi- den sıfırları topliıyorum. 1 Akümacamla'ı eli dd — aa e l | Mersiye Geceleri Dalgınları ( : ; Kuçu Kuçulara ; Öldürüyor belediye sizleri, Ağlatır bu, yahu, en hissizleri, koşardınız. ardından, Görünce siz yolda ayak izleri. Yoktur bundan sonra size havlamak, Viranede her gün kemik avlamak, ısırarak — kudurtmak Köşelerde insanları tavlamak, Elveda ey sadik kuçu kuçular, Size ölüm saldık kuçu kuçular, Belediye uykusundan ' uyandı, “Ne günlere kaldık kuçu kuçular ! Pa. O. Pazu Kuvveti UÜd ÜÜRe? Hasan Bey — Ne 0? Komşu, sizin evin duvarı mı yıkılıyor? Komşu — Değil, Duvara lâvha mıhlıyor. Hasan Bey, bizim oğul sporcudur. Pazar Ola Hasan Be- yin Hikâyeleri Ahbabımın Güzel Karısı Size bir ahbabımın başın- dan geçeni anlatayım. Zavallı adam az kalsın yeni evlendi- ği güzel karısının kanına giriyordu. Ahbabımın ismini söylemem; “Ahbabım,, deyip geçelim. Güzel karısının is- mini de söylemem; “Güzel karısı,, deyip geçelim. Ahbabım güzel karısile ev- lendikten sonra, aradan beş güm mü geçer, beş hafta mı? Geçmiş gün, hatırımda kal- mamış. Gece yarısı yatakta yatar- larken, ahbabım, uyku arasın- da bir gürültü duyar, gözle- rini açar. Bir de ne görsün ? Güzel karısı çoraplarını, is- karpinlerini giymiş, aynanın önüne geçmiş, sessiz sedasız, ağır ağır giyiniyor, süsleniyor! Ahbabım uyüyor gibi ya- parak güzel karısını seyreder, fakat bir taraftan da yüreği mitralyoz gibi çarpar. Nereye M.. Ü gidiyor bu kadın? Evinden kaçıyor mu? Gizli ve fena bir niyyeti mi var? Niçin giyini- yor? Acaba gece yarısı uy- kusu kaçtı, canı - sıkıliıyor da vakit geçirmek için mi süsle- niyor? Yoksa yeni yaptır- dığı — ve — hiç geymediği esvabıni giymek için ertesi güne kadar sabredemiyor mu? Fakat ahbabım bir de ba- kar ki güzel karısı giyindik- ten sonra odadan dışarı çıkı- yor. Hemen Aahbabım gürültü yapmadan yataktan atlar, ça- bucak — pantalonunu çeker, terliklerini giyer, eline taban- casını alır ve ayaklarının ucu- na basarak güzel karısının peşine takılır. Ahbabım o ka- dını öyle seviyormüş, öyle se- viyormuş ki eğer kaçacağını hissederse onu ya alıkoyacak, — ya öldüreçek. Fakat ahbabımın güzel ka- a Ceza | katı da gördük- Mahpus — Hasan Bey, be- nim bugün cezam artıyor. Hasan Bey — Yeniden mah- küm mu oldun ? Mahpus — Hayır, kayna- nam ziyarelime gelecekmiş. Bir. VEvin Manzarası gün kiralık Hasan B. bir bir ev geziyor- du. En yukarı ten sonra dedi ki: — Ayol, bu evin hiç manza- rası yok. Bizim burada canımız sıkılır . Ev sahibi dedi ki: —AÂman efendim, kat'iyyen caninız sıkılmaz. Şu pencere sokâağım köşesini görür. İki üç gün geçmez ki o köşede bir araba, yahut otomobil kazası olmasın. Zayat Ze Yinema Hasan Beyin oğlu, bir gün: — Baba... Be- ni sinemaya gö- tür! Diye tuttur- muştu. Pazar Ola Ha- sın Bey dedi ki: C nm <- ha evveiki gün seni sokağa çı- — Üü kardım, bir _:ğ: .' yangın seyrettin; dün seni sokağa çıkardım, bir otomo- bil, bir de tramvay kazası gördün. Sinemada — bundan daha iyisini mi seyredeceksin? rısı evin bahçesine çıkar, bir ağaç altında yarım saat otu- | rur, ahbabım da onu başka bir ağaç altında — durarak yarım saat seyreder. Sonra ikisi birden yine yatak oda- sına girerler. Neden sonra anlaşılır ki ka- dın “uykuda gezme,, hasta- lığına tutulmuş. Ahbabım ba- na diyor ki: — Allahtan sokağa değil, bahçeye çıktı. Yoksa parma- ğım tetiğe dokunacaktı ve zayallı karım bir daha uyku- sundan uyanmıyacaktı. Ben de dedim ki: — Erkekler gece yarıların- dan sonra sokaklarda uyanık geziyorlar; — kadınlar, gezmişler, çok mu? veya Ankarada uykuda || Vusuf Ziya BsA Fikirlerini Söylüyor ( Baştarafı 1 inci sayfada ) Anlaşılıyor ki Yusuf Ziya B. Çağatayca, Uygurca gibi leh- çelerden — lüzumlu — lüzumsuz kelime almıya ve meselâ ayna gibi yaşıyan bir kelimenin -aslı Farisi ve ayinedir diye Çagatayca sını araştırıp kullanmıya hiçbir vakit taraf- tar — değildir. Istılahlar me- selesi hakkında verdiği iza- hatı kısaca formüle edi- yorum. Mademki bütün dünya Yunan ve Lâtince ıstı- lahları kullanıyor, biz de on- ları kullanmalıyız. Esasen mevcut ıstılahlara gelince, bunları ipka veya de- giştirmek meselesini lisan mü- tahassıslarına bırakıyor, hatta diyor ki; Şayet müselles yerine üçlü demeyi muvafık bulurlar- | sa, ona da razı olacağız. Esa- sen benim bundan sonra hen- dase — davalarile — uğraşacak vaktim de yok ya.. Bir şair sözü tamamladı: Mah keme davaları dururken değil Mi T.. , — Peki encümen meselesi hakkında ne diyeceksiniz? — Bence bir dil encümeni- ne suüreti kat'iyede lüzüum var- tr. Bu Cencümenin İstanbul çalışmasının ayrı ayrı faydaları vardır. Azasını Türk dilini iyi bilen, iyi konuşan ediplerle lisan mutahassısları — teşkil -— etmeli. Türkiyenin bütün muallimleri bunun ,bir. nevi muhabir azası İmalı. Encümenin en büyük işi ğence Türk dilinin hudutlarını yin etmek, lügatini yapmak- ır. Hatta bu faaliyetlerden okuyanlar ayda bir haberdar >dilmelidir. Yuüsuf Ziya Beyin son sözünü aynen kaydettim; “Her sahada adam kayırmak elâl olsun. Yeter ki bunu dil veselelerinde yapmasınlar.,, Hicazda Teisiz Telgraf Kahire, (Hususi) — Hicaz >ükümeti on yedi telsiz telgraf ıştasyonu tesis ettirmiştir. Bun- tardan birisi Mekkededir. Bun- ların işletilmesi için Mısırdan mütehassıslar gönderilecektir. Ağır Bir İttiham Ahmet isminde birisi Bakır- | köyünde oturan Hüseyin Beyin 8 yaşındaki kızı Reşidenin hastalanmasına sebep olmuş- - tur. Babası Ahmedi dava et- miş ve kız da Adliye doktor- luğunda muayene olunmuştur. Müddziumumilik Ahmet hak- kında takibat yapmaktadır. SON POSTA Yevmi, Siyasi, HavadIs va Halk yazsizı İdare : İstanbul, Nuruosmanlya Şerel sokağı 35-17 Telefani — İstanbul - 2)1)3 Potta kutusu: İstanbul - 711 ” Telgraf: — İstanbul SON POSTA ABONE FİATI TÜRKİYE 1400 ica, ECNEBİ 2700 kr, 1 Sene 6 Ây r Gelenevrak geri verilmsı. İânlardan mesüliyst alıınaz

Bu sayıdan diğer sayfalar: