20 Ekim 1931 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

20 Ekim 1931 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“Abdülhamit Mahmut Şev ket Paşanın Olümü Habe- Karşıladı rini (Her hakkı mahfuzdur ) 7 Nisan Erime szlıkla ga, sabahleyin sabır- N gazeteleri bekliyordu. €tekim gazeteler geldiği za- Man büyük bir telâş ve he- Yecanla aldı. İlk açtığı gaxze- tenin, birinci sayfasında Mah- mut Şevket Paşa hâdisesini anlatan büyük yazıları görür Körmez, hemen Harem daire- sine koştu. Öğleye doğru doktor Ab Beyle Abdülbamidin yanına girdiğimiz zaman, daha hâlâ Zarete okuyordu. Bizi görür Börmez, — elindeki (gazeteyi uzatarak; — Gördünüz değil mi?.. lar ne fena şeyler... Daha Nâzım paşa vak'asının lâkir- dsi bitmeden yeni bir dedi- odu zemini açıldı. Bunlar, €cnebi devletler üzerinde kim bilir ne fena tesirler yapıyor? Yazık. Memleketi ibtirasla, komitecilikle büyük bir felâ- kete sürüklüyorlar. Diyordu. Oturmuş ve cıga- raları yakmıştık. Bu mülâke- tın pek enteresan olacağını tahmin O ediyordum. Çünkü Abdülhamidin Mahmut Şevket Paşa hakkındaki düşünceleri- ni anlamak herhalde çek mühimdi. O, sözüne devam etti: — Mahmut Şevket Paşanın vefatı, cidden zayiattandır. Yerine koyacak adam bula- caklarına emin değilim. Böyle karışık bir zamanda memle- keti pekâlâ idare ediyordu. Ben, kendisini yakından tanı- rım. Zeki, çalışkan bir adamdı. Çok iyi de (malümatı - tarihiye) si vardı. Ona birçok İşler gördürdüm. — Bilhassa, (Esliha ) işlerinden çok anlar- dı. Yıldız sarayındaki silâh müzesini, bizzat o vücuda getirmiştir. Her işte büyük bir istikametle oçalışır ve muvaffak olurdu. Hele, (mav- zer ) Otüfeklerini satın ak dığımız zaman onun gör terdiği gayret ve faaliyeti hiç unutamam. Az kalsın, (Krup) | fabrikasile aramızda büyük bir ihtilâf çıkıyordu. Adeta, © milyonlarca lira, tehlikeye giriyordu. Bu ihtilâfı büyük bir dirayetle halletti. Fakat, asıl büyük bir hizmeti vardır ki buna yalnız biz değil, büttin ( cihanı insaniyet) Minnettar olmalıdır. İhtimal birçokları bunu bilmez. a yük bir merak ile sor — Ne gibi efendim? Sivri uçlu kurşunların iadı, Abdülhamidin o bu sözü hayrette kalarak tek- > miz mecbur oldum. — Nasıl efendim. Sivri , merhumum.,. —E.. Hamdadır | Sükünetle NAKLEDEN: ZİYA ŞAKİR 117 Dahili mahafız zobitlerin- den Feyzi B. Biz, mavzer tüfeklerini mü- bayaa ederken, acemilik do- layısile o mukaveleyi (o noksan ve yanlış yapmışız. Tüfeklerin çapı, mermilerin mesafesi ve silâhların fiatı biribirine ka- rıştı.. Bu - mukavele mucibin- ce fabrikanın bize vereceği silâhları kabul edecek olsak, alacağımız silâhlar kisa men zilli olacaktı, Biz, sonradan bunun farkına vardık. Bunla” rı kabul etmiyerek Odaha uzun menzilli silâh istedik. Halbuki silâhların mühim bir kısmı yapılmış olduğu için fabrika bu talebimizi reddetti, Yeniden yaptırmak lâzımge- lirse, bunlar için de ayrıca büyük bir fiat farkı istedi. Gaflet gösterdiğimiz için me- selede biz haksızdık. Bir sınltıya meydan (o verme- den vaziyeti ıslah etmek için Mahmut Şevket Paşayı Almanyaya gönderdim. Gitti. Orada fabrikada (tetkikat ve tecrübeler yaptı, uğraştı. Mermileri sivri uçlu yapmak- la (sürati iptidaiye)sini arttıra- rak tüfeklerin mesafesinden kazandı. Bu suretle hem dev- leti büyük bir zarardan kur- tardı, hem de insaniyeti ken- disine (minnettar (o bıraktı. Malâm ya, küt burunlu mer- miler, insan vücudu Üze- rinde büyük yara açıyor... Hele kemiğe tesadüf ederse mutlaka kırarak (tedavisine imkân bırakmıyordu. Halbuki bu sivri kurşunlar, vücudun hangi noktasına tesadüf ederse etsin delip geçiyor. Kalp gibi, dimağ gibi ölüm merkezi olan noktalara tesadüf o et- mezse, muhakkak © yaralı ko- layca tedavi oluyor. Faraza, küt burunlu kurşunların tesirile üzde kırk telefat olursa sivri kurşanlarda ölüm pa ba iniyor... Harp, derecenin ürek değildir. Düşman askerini, ( saftan ha- riç ) bırakmaktır. İşte, Mah- — Şevket Paşa, bu kurşun- ları icat etmekle milyonlarca İnsanın hayatını kurtarmıştır. Merhum, mutevazı bir adam olduğu için bu ihtiraından hiç istifade etmedi. Hattâ, fabrika bu icadı, âdeta kendine mi letti, Halbuki paşanın çizdiği plânların fabrika müzesinde büyük bir itina ile saklar makta olduğunu ben pek iyi biliyorum. Abdülhamit durdu. Gözleri, bulanır gibi olmuştu. Kaşları, bir iğbirar ile çatılmış olduğu halde başını hafifçe sallıyarak sözüne devam etti: — Mahmut Şevket Paşanın bir tek hatası vardır. O da, (31 Mart ) © bâdisesinde bissiyata ve tesirata kapıl masıdır. Beni, Selâniğe gön- dermek için çok acele etti. Bundan dolayı kendisinden memnun olmamaklığım icap eder... Fakat bu, şahsi birşey- dir. Şahsi şeyleri, memleket işlerile karıştırmamalıdır. Be- nim için fena olan bir adam, memleket için çok iyi olabilir. Ben, Allah için söylüyorum. Böyle bir zamanda ondan baş- ka bu işleri başa çıkaracak adam (göremiyorum. Yazık, hem de çok yazık oldu. * Abdü'hamidin Mahmut Şev ket Paşa hakkında söylediği sözleri aynen kaydediyo- e Fakat şunu da ilâve ediyorum ki bu beyanat esna- sında o Abdülhamidin. çebre- sine çok dikket ettim. Tees söflerinde kuvvetli bir ciddiyet ve samimiyet göremedim. Ne- tekim sözlerinde de bunu kendisi zımnan itiraf etti, Demek oki o Abdülhamit, Mahmut Şevket Paşayı takdir ediyor; fakat (31 Mart) hâdi- sesinde kendisine karşı aldığı vaziyetten (o dolayı kalbinde beslediği iğbirarı bir türlü silemiyor. Öğle imeğindii henüz ae Rasim B. mühim bir tepşirde bulundu. Mahmut Şevket Paşayı şehit eden © Bilerden dir. kısmı da, Beyoğ” lunda (Pire Mehmet) 9© kağında yakalanmış. Ayni zamanda, daba evvel ele geçen ve katillerin azılılarından olan Topal Tev- fik ile sair otev edi- lenlerin ifşaatından anlaşıl mış ki, bu suikast meselesi, yalnız Mahmut Şevket Paşa- nın şahsına munhasır imiş. » Bu hâdisenin böyle münfe- rit bir şekilde kalmasına rağ” men saray etrafında alınan tertibatın birkaç gün devamına karar verildi. (Arkası var) 4 | i | milli iktısat hayatında mühim Selim Rağıp —"|. (Baştarafı 3 üncü sayfada) sabıma onları mazur göremem. Bugün, iie celbedebii- mek için iki çare vardır: Gü- zel yol, rahat ettirici otel, Bu iki unsuru temin edemi- yen memleketler için bir seyyah celbi meselesi yoktur ve olamaz. Demek oluyor ki, İstanbulu, bir seyyah şehiri haline geti- rebilmek için, evvelâ onun yollarini yapmalıyız. Bilâistişna bütün yollarını, hem de asfalt olarak. Yel başı beraber diğer Seyyah meselesi İle yürüyen ötelciliktir. at nokta celbetmek ve gelen seyyahir beraberinde getireceği paray: memlekete bırakmasını temin etmek ancak bir suretle müm- kündür. Oda gözel oteller vücuda (getirmekle. Bugün İsanbulda, belli başlı üç, dört otel vardır. Daha evvel bu yazifeyi iki ticaret evi inhik sar halinde ifa ediyordu. Fa- Zkat bugünkü miktar bile ihti yaca mukabele (etmekten uzaktır. Bir defa, bugün için, otelcilik milli bir iştir. Onu, gelişi güzel, şunun, bunun eline bırakmakta mahzur var- dır. Çünkü bu vatan İle can- Z alâkası olmıyan bir ada- mın bu işteki menfaati, mun- basıran kendi ticarethenesinin kâri olabilir. Halbuki asıl me- sele, husus! menfaatle umum! menfaati tam bir suretle telif etmektir. Ticaret serbestisini mukad- des bir bak olarak tanımak- la beraber bu İşin umum! memleket menfaati ile alâkası olduğunu da kabul etmek bir zârurettir. Henüz alfabesi bile bizde malöm olmıyan bu tica- ret şeklini Venedikte kemal derecesinde görmek mümkün- dür. Orada, en eski ve tarihi binalar, umumi şekilleri mu- hafaza edilerek göz kamaştırı- cı birer yolcu konağı haline konulmuşlardır. Demek ki Turizm, küçük, bu- bir mevki işgal ediyor. Onu oyalamacılık şeklinden kur- tarıp memlekete fayda veren bir hale koymak zamanı geç- miştir bile. Iki Kumarcı Tutuldu Yusuf ve şoför Fethi İş minde iki kişi Tepebaşında kumar oynarlarken yakalan- mışlardır. — r ON DÖRÜNCÜ PATRON KUPONU Gazetemizde on beş günde hir vermekte olduğumuz —— Patronu bedava almak (istiyorsanız, bu kuponu kesip saklayınız ve 15 kupon toplayınız. Patronlarımız. ix meramun Olacalısımız. lar meşcedildikleri güm den İtibaren İstanbal karilerimiz bir hafta, taşra karilerimiz on gün İşinde kuponlarım gönder melidirler. Bu müddet geçtikten sonra kuponlar kabul edilmez. SMAMIDIN sen İM GK Em Bize kianderineiğ * Size Ta abiatinizi Söylüyelim | Halil Makmut bey: Mi- andır. Sar 7 deliği sever, Joemiz değil | di, söylerken ) acele eder ve ol İşaretleri yapar. Sıkım Muhiddin Ee Daima şel di 7 hayatın dahâ ziyade fenâ > cihetlerini, ku © surlarını gör i miye mütema- yildir, menfa» atlerini, İsraf etmez, işinde, intizam datmâ ve usuk Orhan beğ: Sise ve zor i fete his ve bayal mevme- larına © fazla mütemayildir . Çabuk ah ve lâöbali maz, girgin ve sokulgan değildir. H. Nimet B, cı ve alay- v8 Gamlı ve kederli şey- lerden hazet- mez, tehlike ve zarardan mücteniptir. Arka daşlığı sıkmaz, eğlen- ceyi ihmal et- mez. * K. H. beğ: (Fotoğrahnın derelni Hstamiyor) Verdiği sözü ifa eder. Mu- taassıptır, fazla ve derin dü- şünmek İstemez, usul merasime riayetkârdır. Parayı çok sever ve israftan müçte- niptir. ve * m. Hilmi beye: Fotoğrafınız tahlil edilmiş ve intişarda etmiştir. Eğer 6 nüsha elinize geçmemiş ise bu ciheti bildiriniz. İntişar tarihini bildirelim efendim. * A. münire hanım; Fotoğrafınız, bugüne kadar tahlil edilenler meyanında im tişar etmemiş ise sıra bekle- mektedir. Maahaza yakın bir atide intişar etmediği takdir- de zayi olması ihtimaline bi- naen bir diğerini gönderiniz efendim. Ali Rıza Bizi — Fotoğrafının derelni letemiyor — Hatırşinastır. £ Hürriyetine fazla düşkünlük gösterir. Hu- susiyeti hakkında hesap ver- mek istemez, müşkilât karşı” sında âciz ve beceriksiz de- ğildir. Gürültücü ve kavgacı olmaktan ziyade anlaşmıya mütemayildir. Muzaffer Efendi: Zekis dir. Suimua- meleye karşı büsbütün ak- sileşir. Cömerte liğe mütema- yildir. İntizam kuyudatını ih- İz eder. ME, Cezmi in Vakurdur. Şöhret ve ik- bali sever. Başkalarına minnet etmek- ten, tahakküm- leri altına gir- mekten endişe eder. Bedii ve selim zevki vardır. Müna- kaşa ve mü- cadeleden izi ww Efendi: Çe- ik ve acuk dür. Kendini gösterici nü- mayişkâr ha“ reketlere mey- dan verir, Şöb- ret ve ikbali sever, sinema ve tiyatrodan his ve hayale itap eden hayecanhı mevzu.ardan hazze- der, teşvika e gösterir. M. Sadık k Girgin ve kulgandır. işlerinde ace leyi ihtiyar eder. Çabuk alınır ve atak- ık gösterir. Kadın mevzw- larma lâkayt kalmaz, birşey 4 hakkında bir kir ve müta- Ica dermeyan «..cbilir, kendine ehemmiyet verilmesini İster. * Nedim bey: — Fotoğrafının dercini istemiyor — Asabi ve hırçındır. Kü- çük birşeyi büyültür, günlerce onun Üzerinde israr eder, mübalâğaya mütemayildir. Ar- kadaşlığı zararlı değildir. Ak danmıya tahammül edemez. « Emine Nedim hanım: — Fotoğrahnın dereini istemiyor — Sabur ve mütehammil bir ev kadınıdır. İsrafı sevmez, kanaatkârdır. Fenalıktan kinir, sofuluğa mütemayildir. Gördüğünü, bildiğini tatbik eder, işlerine kendiliğinden birşey ilâve etmez, » V. Niyazi Efendi: — Fotoğrafının dercini istemiyor — Çabuk inanır ve kanar, başkalarının tesiri altında ka" lir. Birşeyi tamik etmez, te sadüflere tâbi olur. İtiraz ve tenkit yapmaz, yaratıcı de İ ğildir. * Niyazi bey — Fotoğrafı esimin - Sakin ve sessizdir. Yapa” cağı işi fazla düşünür, Her- kese çabuk itimat etmek, mütereddittir. o Menfaatlerini İ| ve samimiyetini israf etmez.

Bu sayıdan diğer sayfalar: