21 Ekim 1931 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

21 Ekim 1931 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kari Gözile Gördüklerimiz Üfürükçülük Müu? Okuyucusu bulunduğum ge- Zetenizin haksız muamelelere ve halkın aleyhine çalışanlarla bal- :ı- safdilliğinden iatifadeye kal- Ka sefillere karşı haklı olarak ı_' tidal| açtığını memnuniyetle Börüyorum, Bunu nazan İtibara alarak m':" gördüğün — ve — benl anlatmak l-h: meseleyi size !lıî-ı_ııı.ıun Pek uzak — olmiyan Bo l: Tinde bir hoca var. Evet bir hı.:: Anadolunun 'hulıııı'î a asında geçseydi hayret :_“'“dhn. Hayretimi ziyadeleş- l;"n cihet mezkür şahsın sem- inde — herkesin malümu — iken Zabıtanın felinden kurtulması.. bit hocanın evine her gün irçok ziyaretçiler gelir. Bu ziya- Tetçiler umumiyetle kadındır. Ya kocalarile geçinemiyor veyahut ir sevdikleri var.. Buna benzer birçok şeyler. Bu hoca muska Yapar, büyücüdür. Nefesi çok keskinmiş ?! Yıldızlara bakmak ta bilir. Her gün birçok safdilleri kan diran, bu yüzden belki birçok #caklar söndüren bu Hocafendi he vakite kadar işine devam edecek.. Merelinin aazarı dikkatini telbedeceğinize mutmein olarak bürmetlerimi — takdim — ederim efendim. Okuyucunuz Süküti Cevaplar Sahip Şeref Beye: Mektubunuzu, tahkik edilerek lâzım gelen muamele icra olun- mak üzere alâkadar makama gönderdik. Neticesini ayrıca bil- direceğiz: » Akbisar M. R. Beyer Darülfünuna —girebilmek - için mutlaka lize mezunu - olmak lâ- zımdır. İmtihanla talebe kabul edilmez. Fakat kayit müddetide kültelerde tedrisata Ancak lise mezunu iaeniz vakit geçirmeden müraca- at edebilirsiniz. * Ankaradan (Ekrem) imzasile patron kuponu gönderen karil- mize; Mektubunuza adresinizi yarz- mayı unutmuşanuz. Patronunuzu gönderebilmemiz için adresinizi bildirmenizi rica ederiz. -— TAKVİM -— Gün 31 -21Tş.evel- 93 Hmur 169 | l Dünyada sSonN Olup Biten POSTA Hâdiseler miye Muvaffak A_Olamadı Akvam Cemiyetinin hararet- N le oğraştığı Çin- Japon mese- lesi günden güne ehemmiye- tini arttırmaktadır. Son gelen telgraflar bu mesele etrafında- ki haberierle doludur. Dün ce işaret etmiştik ki Cemiyef bu meseleyi halledemezse büyük bir siyasi rezalet olacak de- -e:::ıın Cemiyetinin büyük Meclis Reisi M. Briyan Japon m r ibhasile bir mü'âkat yap- mştır. Son gelen telgraflar- dan en mühim olanlarını bu- raya yazıyoruz: Tokio, 10 (A.A.) — Resmi mahafil şu şu fikirdedir: Japonya'nın Cemiyeti 'Ak- vamı terketmesi ihtimal faide- sizdir. Her nekadar Japonya- nın bir Amerikalı müşahidin Cemiyeti Akvam meclisine iş- tiraki hakkındaki noktai na- zarı tebeddül etmediyse de Tokio ile Vashington arasın- da yapılan açık ve dostane mükâlemeler Amerikanın Ja- ponya üzerine bir tesir icra edeceğine dair olarak Japon- larda mevcut olan endişeyi izale etmiştir. Resmi mehafil Japonya Üzerinde — yapılacak her türlü cebir. ve tazyikın faidesiz olacağını Cemiyeti Akvam anlamış olacağı mü- taleasında bulunmakta ve Ja- ponyanın zahiren pek az - iti- lâfa yaklaşır gibi görünen hattı hareketini Cemiyeti Akyama başka devletlerin teşebbüse kıyam etmelerine sebebiyet vermesinin faidesiz olacağını ispat etmek Ümidile zaman kazanmağa matuf bir manev- radan — ibaret bulunduğunu beyan eylemektedir. Japonya, Nankin hükümeti- nin pek yakında Japon meta- libatımı kabul ve teslime ve Japonya ile doğrudan doğruya müzakerat icrasına daha ziya- de mütemayil olan Canton'lu unsurlardan — mürekkep — bir hükâmete mevkün terkedeceği zannında bulunmaktadır. Mançuri ihtilâfile Cemiyeti Akvamın vaziyeti İngilir ma- hafilinin nazarı dikkatini cek Amerikan gazetelerinden: Dünya istikbale bakıyor: Çekil, bozuyorsun, 0 v M Saelaaray M. Musolini Berline Gidiyor Almanyanın — dahili — siyasi vaziyeti ciddiyetini muhafaza etmektedir. Başvekil M. Brü- ning İtalya Başvekili M. Mu- soliniyi Berlini ziyarete davet etmiştir. Bu davet dolayısile İtalyan hükümeti reisi, M. Brüninge teşekklir etmiş ve kendisinin — seyahati tarihini bilâhare tesbit etmek hakkını muhafaza eylediğini ve yakın- da İcra edeceği seyahate kendisini temsile Hariciye na- zırıni memur — ettiğini beyan etmiştir. M. Grandinin seyahati ta- rihi 26 ve 26 teşrinievvel olarak tesbit edilmiştir. Nazı- - ra refikası ve hariciye erkâ- nından birçok zevat refakal edecektir. Açlara Yardım Berlin, 19 (A.A )“lkoniiııî deki bafta başlıyı ol kış münasebetile yırd_ııı_ faa- liyeti, fakirlere ve işsizlere 900,000 ekmek ve patates vesikası — verilmesini — derpts etmektedir. Bu vesikalar ucuz fiyatle patates ve ekmek satın ı'l- mak hakkını bahşetmektedir. Berlin, 19 (A-A) — Sovyet ticaret mümessillerile ÂAmeri- kadan büyük Okyanus ile Atlas Okyanusu arasında İf lemekte- olan gayet kuvvetli amilleri - olan müzakerat cereyan etme! Arabi Ruml betmekte berdevamdır. 8 Cemaziyelah.358 | 8 -Teşrinevel-ısar Pekin, 19 (A. A.) — Talebe gektt-crank-yasaı! | vakteezanf vasatt | dün Japonlar aleyhindebüyük | lokomotiflerin Tüneşazss| GA7 | Akşamız.— 1722 | bir nümayiş yapmıştır. Polis | Alman murahhasları Öğle| 687 (11.59 | Yatar 157 1854 | nümayişçileri dağıtmıştır. Hiç- | 9487 (14.59 | lmsak huıs| «s7 bir hâdise olmamıştır. dir. — TEFRİKA NUMARASI 18 YARIŞ — Devletli vezir! - dedi- Hacı 'nan oğlunu yanında alıkoymak Yanıma yakışmasa gerek | Hattat Hasanın yüzü ağardı, dudakları titredi, fakat tehevvik- Tünü hazmederek sordu: — Niçin bakalım Dizdar ağa? — Senin onu öz evlât edin- diğine şüphe yok. Lâkin halkın ::" Uzundur, torbaya — girmez. 'tdikodu olur. — Ben verzirim, halkın suyum gitmem, ne dilersem onu Yaparım, - b Halkın ayranlığını da - ka- tmamak Jânm. Yarın kapına Nerlerse iyi ml olur? YAZAN:ı * ** — Hani o günler, Dizdar Ağa, hani o günler? Ne yalan söyliye- yim, bir zırılli çıkmasına dua ediyorum. Çünkü buraya geldim geleli kılıftaki / kilica benzedim. Şöyle bir sıyrılmak, parlamak, kana bulanmak istiyorum! Nasuh Ağa, dayanamadı — Nediyorsun — devletli, ser- hadde git, Venediklilerden pa- langalarımızı geri al. — O vilâyet işi değil, devlet işldir. Hünkârın emri olmadıkça küffara saldıramayız. »— Ya keyfini ııtlıııl için vilâyetiiyi mi kalıçtan geçirmek istersin? Hattat Hasan, cevap vermedi. Hızlı bizli ellerini çırptı. - İşeri giren uşağa emir verdi : — Delilbaşıyı çağır! — /. Hacı Sinan da, arkadaşları da ceralandırılacaklarını — anlamış- lardı. Bu ceza, belki zindana atilmak; belki de boğulmak ola- caktı. Binaenaleyh gözleri karar- mıştı, yürekleri sıkılmıştı. Lükin hayatlarını ve haysiyetlerini mu- hafazaya teşebbüs etmiyorlardı. Tek başına bir bölük Macar aüvarisine karşı koyan Dirdar Ömer de, dili kadar elinin de şhur olan Nasub ağa 4 mukadder akibetlerini bekliy lardı. Müstebit hükümetler — idare- sinde yaşıyan halkın hemen hepsi, hak ve vazife mefhumlarını dü- şünmekten çekinirler. Zaten ise tipdat; halka hak vermez, bo- vlİngi;;erede !İntihabat |Mücadelesi İngilteredeki intihap dolayı- A aa Danli , ae halarlar !İmiştir : FLo?ı:r’ı I9(AÇA.) —M. Mac Donalt intihabat mücade- lesi dolayısile neşrettiği yeni bir beyan- namede milli hi- kümete itimat reyi verme - rini müntahiplerinden istemış ve demiştir ki: “Milli hükümet başlıca üç gayeyi elde etmeğe k- tadır. Bunlardan biri İngiliz lirası fiatinin müstakir bir halde bulundurulması, ikincisi ticaret mizanının düzeltilmesi, üçünc- sü de hırıî(tiııdıon;ı yıtpdl"î hürçlar hakkında beynelmile!l itilüflar y Te ur. e aht ları — alacaklı ve sıkıntıya borçlu !nllledenw;ic wmm na- szardan mahvetmek — suüretile | bütün dünya ticareti Üzerin- de çok fıılylkedi neticeler ve tesirler hasıl etmiştir. Lendra, 19 (A.A) — Haf tanın en mühim siyas! hâdi- sesi, akisleri siyasi mahafilde oldukça heyecanlı münakaşa- lara mevzu teşkil etmiş olan iye Nazırı M. Snovdenin irat ettiği nutuk olmuştur. Amele fırkası beyannamesi, ekseriyet safları arasında bir bolşevik vesikası gibi telâkki edilmekte ve birçok amele mensuplarını M. Mak Donal- dın siyasetine bağlıyacak ma- “hiyette addolunmaktadır. Mu- “halefet partisi içinde hazine nazarına karşı yapılan hücum- ların durdurulduğu görülüyor. M. Henderson ile Ciynes Citrine, — Bandsbury, — Gra- ham ve Johnson, M. Snovden yuna vazife yükletir. Halk ta va- zifelerin çokluğundan ve ağır- hığından şikâyet etseler bile hak istemiye — kolay kolay cesaret #demezler. İliklere İşliyen korku, © bedbaht kitlelerde bir nevi Mmuhakemesizlik, şuur — çarpıklığı yaratır. Saraybosnanın iki şöhretli Ağasını da muhakkak bir teklike karşısında — susturan bü — r halet idi. - Onlar, kendilerine sebepsiz olarak ceza hazırlıyan yaliye isterlerse hücum edebilir. lerdi. Fakat hükümet kuvvetile bilâhare — tedip — olunacaklarım düşünerek böyle bir cür'et göz- tecemiyorlardı. Muhtemel bir ceza korkusile muhakkak bir felâketi kabul etmek, şuur bozukluğun- dan başka neye hamlolunabilir? Çağrılan adam, odaya girdiği zaman Vall de, misafirleri de süküt ediyorlardı. Kalın ve çatık | Kadın Ve Kalp İşleri Akvam C;nî;;ıîîhülâfı Hallet- — Delikanlı, Sayfa 5 Sen de Bir Kız Sev! Sevmenin On Kaidesi Her genç sevmek - ister. Fakat sevmesini bilen genç pek azdır. Bir kadın kariim bana bir mektup göndermiş, erkeklere sevmenin on kaide- sini öğretiyor. Delikanlı bu nasihatleri iyi dinle. Bu kadın diyor ki: | — Bir kızı elde etmek istiyorsanız, onu fethedinceye kadar arkasını bırakmayınız. Ret cevaplarını daima menfi cevap diye almayınız ve kız övlenmedikçe ümidinizi kes- meyiniz. 2 — Kıskançsanız, hissinizi kalbinizde — saklayınız. — Kıs- kançlık rakibinizden korktu- ğunuza alâmettir. Demek ki kendinizi onun kadar cazip, güzel ve kuvvetli görmüyor? sunuz. Kız bunu hissederse, nazarında kıymetinizi kaybe- dersiniz. 3 — Kıza, ondan korktu- ğunuzu kat'iyyen hissettirme- Kız bunu hissederse, ir kedinin s.çanla oynaması gibi, sizinle oynar durur. Za- ten hiçbir. kadın korkak, isırık bir. erkekten hoşlan- ı:'ıın. Kadın, kendisine hürmet ve dehşet telkin eden erkeği sever. 4 — Mali sianızın. müsaade ettiği derecede güzel giyini- niz. Bilhassa temiz olunuz ve traşsız gezmeyiniz. Kadınlar, geyinişe ve zahire çok ehem- miyet verirler. Elbiseniz yırtık kısa ise, afeti- niz perişan ve pejmürde ise, zekâ ve dehanız kadını cezbe kâfi gelemez, 5 — Kıza daima kendisin- den bahsediniz. Onu en ziya- de alâkadar eden ve yormıyan mevzu budur, Eğer o kız ise, beceriksizliğinden, süsü seven bir kızsa güzelliğinden bahse- diniz. Hattâ kendi işleriniz hakkında ondan fikir sorunuz. Bu suretle onunda - sizinle alâkadar olmasına yol açmiş olursunuz. 6 — Kendinizden çok bah- setmeyiniz. Nişanlandıktan ve evlendikten sonra kadın ço- muz — ve evvelki haya- tınız hakkında malümat sahibi olmak ister. Fakat başlayıçta bu bahis onu sıka, 7 — Sevgisini kazanmak | I teminatına — karşı — şiddetle protesro etmişlerdir. Bu ha- dise, pek tabil olarak mat- buat kavgalarının — sadasını yükseltmeğe saik olmuştur. kaşlarile, yataklı biyiğile, kalın dudaklarile, geniş çenesile tam bir. cellât çehresi temsil eden Delilbaşı efendis'ni selâmladı ve gu emri aldı: — Şu iki aabekârı odunluğa koy, Hacı Sinamı da kapidışarı bırak ! Eski Vüzeranın odunlukları, ilan — en İşlek meş'um — methaller- den Ukba âlemine sefer ettirilen Türklerin adedi o0 binlere varır. Timdi Dızdar Ömerle Nasuh Ağa da ayni yola çıkarılıyorlar demekti. Lâkin ses çıkarmıyor- lardı, tazallüm veya tehevvür etmiyorlardı. Bilâkie kudretli ka- tili hürmetle selâmlıyarak ölüm- lerine kılavuzluk edecek cellâdın arkasından tıpış Jtıpış yürüyor: lardı. Maamafih Ümitsiz değillerdi, boyunlarına yağlı kement geçk İ | isteciğiniz bir kızı ne çok sık görünüz, ne de çok ihmal ediniz. Birçok gençler, sık ziyaretleri ile kızı vahatsız * ederek, segililerini ellerinden kaçırmışlardır. - 8 — Evlenmeden evvel bir k |a kat'iyyen münakaşa et- meyiniz. Bunun için ileride bol bol vakit bulursunuz. Kizm — hatalarımı görmeyiniz. — Hareketlerini — tenkit —etmes yiniz. Bir müddet için onu | Melâike zavnettiğiniz hissine — düşmesine müsaade ediniz, kıza tahakküme kalkışmayınız. — Bugünkü kız efendi istemez. 9— Cesur olunuz, hayattan : korkmadığınızı, onu — mes'ut — edebileceğinizi gösteriniz. 10 — Kıza aşktan ve mu- habbetten — bahsederken ve — ondan mukabil sevgi isterken çikolata ister gibi kuru ve hissiz olmayınız. Ağzınız dolu iken, yahut başka bir işle meş- gülken sevdadan bahsetmeyiniz — Birçok kız'ar (of) diyecekleri yerde ( hayır ) demişlerdir. — Çünki erkek fena zaman seç- — miş ve onu kızdırmıştır. —— | Bir kıza kendimizi sevdir- — mek okadar güç bir iş değil — dir. Biraz zekâ, biraz zaman ve mekânı kollamak bir kızın — gönlünü kazanmak için kâfidir. | Binaenaleyh bu kaidelerden ziyade aranan şey zekâ ve dirayettir. Garip Bir Kız Kaçırma İzmirden Nuri imzalı bir kari yazıyor: “Ben bekâr ve kimsesiz. bir adamım. Bir müddetten- — beri uzaktan uzağa tanıdığım, — hakkında tahkikat yaptığım ve nihayet evlenmiye karar verdiğim bir kızı ailesinden istemeği düşünüyordum. Bunu bizzat yapmıya cesaret ede- medim. Bir arkadaşımın an- nesini göndermeyi — münasip gördüm. Arkadaşım annesini gönderdi. Fakat kadın, kızı benim namıma değil, oğlunun namına istemiş. —Onlar da vermişler. Şimdi — nikâhları oldu, ben açıkta kaldım. Bu- na ne buyurursun Hanım- teyze | ,, Güzel bir kız kaçırma hâ- y disesi. Allah hayırlısını ihsan etsin, j Hanımteyze ——— rilse bile umulmaz bir mucize- — nin kendilerini kurt, getirebileceğine, — Benalukalıların — Tüdessir bir. teşebbüste bulunaz | saklarına — ihtimal veriyorlardı. — Tevekküöl, — turit demektir. Şu kadar ki hayatı anlıyanlar, ümit- — lerini " kendileri halk ederler ve — kendileri tenmiye ederler. Mane- | viyata kapılanlar, ümitlerini baş — kalarının üvueti holundumll:n'm'u.u.' bağlı — Fakat Hacı Sinan, arkadaşları — gibi sakin kalamadı. Onun yüs — reğinde evlât acısı vardı, ciğeri — yanıyordu. Bu - sebeple feryadı — kopardı, Valinin ayaklarına kas — pandı : | Ş - Ha a) di a. | dedü - oğlammu baka aa S Hattat H i i v hitıp":ı'ı'i'ıou değil, Delik — Götürl ( Arkan ver )

Bu sayıdan diğer sayfalar: