27 Ekim 1931 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

27 Ekim 1931 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İ Uzak Şarkta Tehlike Büyüyor Geçen gün, “Uzak Şarkta be- liren büyük tehlike,, serlevhasile Çin - Japon ihtilâfından doğan Vaziyeti izaha çalışmıştım. Günlün daha hâkim görünen hâdiseleri Brasında kâfi bir ehemmiyet atfe- tdilmiyen bu ihtilâfın neticesi, tessüirle — görüyorum ki Ytıh— min ettiğim gibi tı. Yâni J'l:“myıı.gî Cıışıııîyeıiç.k Akvam Meclisinin Çin — topraklarından askerlerini çekmesi için verdiği kararı kabul etmedi. Ve mesele ir çıkmaza girdi. Şimdi Bu Vaziyet karşısında ne olacaktır? Bunun içln buğgünden birşey “ıl::uneı. Akvam Meclisi dağı- ::' Reis M. deınıı,n ağzile İr beyanat yapıldı. Bu beyanatta mldhq!qr.m: P:ıı altısına kadar Japon askerlerinin Çin toprakla- tından çekilmesi temennisi izhar olundu ve o tarihte toplanacak olan meclisin, tılıılıknklııı: ır:: ettiği bu vaziyetle karşılaşm İıteııiıljl, Japonyaya, bir defa daha hatırlatıldı. Hatırlatıldı ama Japonya, © tarihe kadar bu arzuyu yerine getirmezse Akvam Meclisi ne yapabilecektir? Hiç bir şey. Netl- te bir hiç olunca Akvam Cemi- zeîiııiı nüfuzu da sıfıra inmiş mı? Bu noktayı burada br rakarak gelelim Japon ısrarından doğabilecek vaziyete: Japonya, yu veya bu vesile ile Mançuriden çıkmak istemezse nasıl bir vaziyet hasıl olabilir ? Şu vaziyet: Çin topraklarının yabancı ayaklar tarafından çiğ- fenilmesini — İstemiyen — başlıca Amerikadır. Bu arzu, Amerikanın Çine arşı duyduğu derin bir muhab- etin Hadesi değildir. Bu arzu, Amerikanın senelerdenberi Çinde takip ettiği açık kapı siyasetinin bir neticesidir. Yâni Çin henüz medenileş- memiş bir memlekettir. Orada, şu ve bu deyletin imtiyazı ol- maksızın herkes, serbest surette HÜcaret rekabeti yapmalıdır. Ja- ponya mançuride yerleşirse Ame- rikanın istediği müvazene bo- Kulmuş olacaktır. Geçen gün işaret ettiğim ve bugün üzerinde birdaha durduğum tehlike, işte bundan doğuyor. Yani Japnya Çinde hakkı Olmıyan yerlere yeri eşmek - iste- mekte ısrar ederse bütün men- İaati en fazla mütcessir olacak Japonya — Olu Dünyaya Meydan WOkuyor Tokyo, 25 — Japon Hüküme- H, Çin meselesi hakkında yeni bir beyanname hazırlamaktadır. Bu vesikanın Çinlilerin mes'uliye- | tini göstereceğini, ve Çin munta- zam kıt'alarının yaptıktarı taar- ruzlar önünde Japonların müda- faa tertibatı aldıklarını kaydede- cek ve Japonyanın ne arazi ilhak ve ne de harp yapmak niyetinde olmadığı bildirilecektir. Maamafih Japonya, Cemiyetl Akvamın kararı önünde inkisarı hayale uğramıştır. — Japonyanın maksadı uğrunda bütün dünyaya meydan okumaktan geri kalmıya- cağı beyan ediliyor. Pekin, 25 — 25 bin Çin tale- besi, bütün mağazaları gezerek mallarını haciz altına almışlardır. Hiçbir hâdise çıkmamıştır. İngilterede İntihabat 1ıKızışı_ı,'ıor Londra 25 — İntihabat günü yaklaştıkça hararet te o nisbette artmaktadır. Son nutuklar hep para meselelerinden bahsediyor. Belki bu hâdise, Fransa ile Ame- rikanın — müzakerelerinde, para işlerinde anlaştıklarına dair gelen haberlerden dolayıdır. Baldvin, Glâskovda bir mutuk söylemiş ve “ Amele Fırkasını beğe- nİrseniz — liranız — sıfıra — İner. Ya elleri serbest olanları veya elleri kızıl olanları tercih ediniz.,, demiştir. Snovden ise matbuata bir m'hPikf_:nduuık amele fırka- Dsinin iktidar * ö haricin itimam."'”ğğ:’_ğ,ğ_df_'ğ] detmiştir. Sol cenaha mensup, fa- kat milli birliğe taraftar olanların kazanacakları ihtimalleri artmak- tadır. Fakat gümrük meselesinde hükümet erkânının dahi anlaşa- mıyacakları zannolunur. Amerika harekete geçecektir. Böyl bir hareketin ne müthiş bir akibet doğurabileceğini tah- min etmemek için de bir umumt harp macerası geçirmemiş olma- mız İâzımdır. Selim Ragıp n Bi Mukden sokaklarında Japon tankları Fransa Hareketi Ve Kargaşalıklar Lefkoşa, 25 — Kolombo kru- vazörü bu sabah Famagustaya gelmiş, karaya bir bahriye müf- rezesi çıkarmıştır. Dün Larnaka ve Lefkoşada yeniden birtakım kargaşalıklar olmuştur. Larnakada polisin de yardımı ile London kruvazörünün bir müfrezesi nü- mayişçileri dağıtmıştır. Nümayiş- çiler bunların üzerine tüfek ateşi açmışlardır. İngiliz bahriyelileri mukabele — etmişlerdir. Nüfusça zayiat olmamıştır. Sırp - Bulgar Hududunda Sofya, 25 — Yugoslavya sefiri, Başvekili ziyaret ederek ahiren hudutta vukua gelen ve faillerinin Bulgaristanda bir irtibat noktaları bulunduğu — söylenen hâdiseler hakkında mumaileybin — nazarı dikkatini celbeylemiştir. Sefir, eden — tedbirler ittihaz edilmediği takdirde key- fiyetten Cemiyeti Akvamın ha- berdar edileceğini ilâve eylemiştir. Bulgar Başvekili, hükümetinin faydalı gördüğü bütün tedbirleri ittihaz edeceği cevabında bulun- muştur. ” *SON POSTA,, nın Milli Tefrikası : 3 AH, MİNEL AŞK! — Daha ne duruyorsunuz, hani kanı dindirecektiniz? Hemen mendilimi çıkardım. — Sizin mendilinizi istemem, diye bağirdı. — Peki, sizin mendiliniz olsun. — Pardesümün lekelefl_(l&ı yetişmiyormuş gibi Üstelik birde Mmendilimi mi kirleteceğim? — Siz bilirsiniz. Deyip yerime oturdum. Fakat ılnı huysuzluğa başlıyacak diye orkuyordum. Bu sefer avucunun İçinde parmağını sıkarak, başı öne düşük, sessizce oturdu. Kizık | toprağa gelinceye kadar bir ke- | lime söylemedi ve büyük bir ha- “teket yapmadı. Sanki hiç © deminki kız değildi. Ben de gaze- | MUHARRİRİ: SERVER BEDİ tede yarım kalan bir yazıyı oku- mıya devam ettim. | ,Tren Haydarpaşaya yaklaşır- | ken, kız. ayağa kalktı, başile | bana gayet terbiyeli bir selâm verdi ve hızla uzaklaştı. Ben I acele etmedim ve gazetemi oku- dum. Haydarpaşada yerimden kalk- mıştım. Gözüm kızın) biraz evvel oturduğu koltuğa - ilişti. Bir de baktım ki çantasını onutmuş. He- men çantayı aldım ve kızı bulmak | için koştum. Rıhtımda hızla gi- | diyordu. Yetiştim: | — Buyurun! dedim ve çan- uzattım. wngiddede durdu, yüzüme ters ters baktı — Nedir 0? dedi. — Çantanız. Trende - onuüt- ııınıı-ı_, Bekk trende çanta filân onutmadım, gidiniz. — Oturduğunuz — yerde - bu çantayı buldum. Sizin değil mi? - nTe D.hl:. iııll yörümiye başladı. Garın — merdivenlerini — iniyordu. Ben, elimde çanta, Üst basamak- larda, bir müddet afalladım. Kız arkasını dönerek bana baktı ve bir kahkaha kopardı. “Be- nimle alay ediyor. Bu çanta onun.,, ay";k arkasından koştum, Münakaşa ederek vapura girdik. — Siz deli misiniz? diyordu. Bu çanta benim olsa inkâr edor miyim? — Peki, hani sizin çantanız. — Yok. — Yok olur mu? — Neden olmazmış? Her ka- dının mutlaka bir burnu olduğu İit ei eeei eden ö A 'l ı Hâ Japonya Meydan Okuyor. Fransa Amerika İle Anlaşamıyor —e Ca Vei bt iseler Amerika İle Anlaşamadı Vaşington 25 — Fransız Baş- vekili geceyi Hariciye Nazırı M. Stimson un evinde geçirmiş, sa- bahleyin Beyaz saraya gitmiştir. | Öğleyin hâlâ Reisicümhurun ya- | nından çıkmamıştı. M. Stimsonun evinde, M. Laval, Ayındın Borah ile siyas! meseleleri görüşmüş, fakat anlaşamamışlardır. M. Bora- ha göre, iki tarafın fikirleri bu mülâkata rağmen biribirine hiç yaklaşmamıştır. M. Laval Fransa sefaretinde tekrar görüşmek ricasında bu- lunmuştur. Harp tamiratı, emni- yet meseleleri, borçlar gibi ha- yat! meselelerde — Amerika ile Fransanın — derhal — anlaşmaları mümkün görünmüyor. M. Laval ile Hooverin son mülâkatı saat bir buçukta bitmiştir. Lehistanda Heyecan Varşova, 25 — M. Borahın beyanatı Lehistanda — heyecan uyandırmıştır. Gazetecilerden ve Meb'us M. Stroskki, —Havas Ajansına — beyanatta bulunmuş, M. Lâvalın Amerikadan Fran- sa için atıfet dilenmiye gitmedi- ğgini, bilâkis Almanya ve bazı alacaklı devletlere yardım için bugün Fransaya ihtiyaç olduğunu, bu vaziyette ancak Fransanın | gibi bir de çantası mı olmalı? — | — Değil ama... — Affedersiniz ama fazla ka- ide haricine çıkıyoruz. — Ne gibi küçük hanım? — Bana hüçük hanım deme- yiniz, — Pardon. Ne gibi kaide karici? —Biz birbimizle taşınmıyoruz, | lakırdıyı da — uzatıyoruz. Daha doğrusu siz uzatıyorsunuz. — Bu çanta meselesi olma- saydı sizi rahatsz etmezdim. — Çanta meselesi... İşte söy- | lüyorum: Çanta benim değil. — Benim de değil. Ne ya- pacağız? — Gidip Gara teslim ediniz. Omuzlarımı silktim : değilim, vapuru da kaçiramam. Hem bu çantanın içinde ne o- duğunu merak ediyorum doğrusu. Kız bir silkindi: — Peki, peki... Açıp bakın... % Gönül İşleri Karilerimin Mektuplarına n Cevaplarım İzmirden M. A. rumuzile yazı- hyor: *20 Hlra maaşım — var. —Evimde annemle beraber yaşıyorum. 17 yaşındayım, Evleamek istiyoram. Fakat kanunlardan korkuyorum, Kanvslarımızda — değişecek öyle maddeler varkl |,, Kanunlardan şikâyetiniz, talâ- kı güçleştiren kısımları olsa ge- rektir. Maksadınız tecrübe İse, bunu evlenmeden de yapabilirsi- niz. Fakat evlenip iyi bir yuva kurmaksa, talâkı aklınızdan çıs karınız. Mes'ut yaşamak İsteyen kimseler için kanunlarda hiçbir mükülât yoktur, 'yalnız (70) lira ile yaşayabilir misinix? * Bir ecnebi şirketinde memur C. İ Beye: Kurtulmak için bu kızdan | vazgeçiniz. Görülüyor ki kız ve ailesi temiz: birşey — değildir. İstanbulda sevilecek kız mı kalmadı?. Bu — hâdiseyi bir izzeti nefis meselesi yapmanın mânası yoktur. Biribirinizi anlı- yamıyorsunuz ve anlıyamıyacak- sınız. Zararın neresinden döner- seniz kârdır. * Pangaltıda Kemal Bey: İstediğinizi yapmakta mazuruz. Gezetemiz bu işlerde sadece fikri sahada rehberlik yapmayı vazife sayar. Ondan ilerisine karışmaz. 4* İmzasız bir karim, kocasmın kendisini terkederek kaçtığından şikâyet ediyor. Bütün vasıtalara müracaat ettiği halde kocasıni eve getiremediğini söylüyor ve benden fikir istiyor. Bence yapacağınız şey mah- kemeye müracaat etmek ve ona vazifesini hatırlatmaktır. Mahkeme onu ya sizinle beraber yaşamıya veya nafaka — vermiye mecbur eder. harmteyze şart ileri sürebileceğini söylemiş, Almanya hesabına Dançing kori- dorunu istemenin hayret uyan- dırdığını kaydetmiştir. Çekoslovakyada Tenkitler Prag, 25 M. Berahın beyanatı burada şiddetle tenkit edilmektedir. Ben o kadar meraklı değilim. Dedi ve yanımdan ayrıldı, Şunu da söyliyeyim ki benim bu tarizlerimden senin mutlaka şıma- rık bir kız aklına gelir. Hayır. Bu haller onda © kadar tabil, o kadar sade ki. Bak söylü- yorum. Ben aşktan maşktan an- I.MCL Fakat bu kız hoşuma ti a Yanından ayrılmak — istemi- yordum. Vapurda onu aradım, En alt kamarada, en karanlık köşede, yapyalnız oturuyordu. Aşikâr bir sevinçle yanına koştum. Âni surette ölkelenme- sile kahkaha atması bir oldu. Sonra da, birdenbire, ciddileşti: — Rica ederim, dedi, beni | rahat bırakınız. — O kadar insaniyetperver | Bir kelime söylemeden, hemen yüzgeri döndüm. Arkamdan yine güldü. Bu kızın ciddi hiçbir sö- züno göre hareket caiz olmıya- cağını anlıyarak gidip yanına oturdum. (Arkası var) sidlğeüöetünn İ

Bu sayıdan diğer sayfalar: