8 Ocak 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

8 Ocak 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tam Bir Esi SON POSTA ülhamit, Rus Çarını Karısının ri Olarak Gösteriyor Diyor Ki: Onu Hirçf Kimse Sevmemiştir. Babası Bile NAKLI — ZİYA ŞAKIR Her hakkı mahfuzdur — 194 - Abdülhamit, tekrar durdu: — (Çanakkale) dedim de yine aklıma geldi. Biz Boğazları ka- pamak — hususunda çok — acele ettik. Eğer harbe iştirak etme- sek bile, harp sonunda devletler bizden kimbilir nekadar tazmi- nat istiyecekler, Çünki devlet- lerle yapılan muahedelerde, Bo- ğazları ancak harp gemilerine karşı kapamak hakkını haiziz. Bunun — için ticaret gemilerini serbest birakmıya — mecburuz.. Hükümet erkânı bu gibi mühim meselelere çok dikkat etmeli. Halbuki bizimkiler bir — türlü itidal ile hareket etmeyi öğre- Bemediler. Vakığ cesaret İyi şey- dir, Fakat —şunu umutmama- hdır ki, cesaretin onda dokuzu ihtiyat, ancak biri de atılganlık olmalıdır. Allah vere de bu hare- ketler bizi de harbe sürüklemese.. Bakınız, bu kadar asker silâh altında bekliyor. Önümüz kış.. Hemen Allah, askeri hastalıktan esirgesin, Bari şimdiden askeri kışlalara yerleştirseniz. — Şayet kışlalar kâfi gelmezse, (zeminlik) ler yapılmalıdır. Şehir haricinde ve harp cephelerine yakin mev- kilerde zeminlik asker için en elverişli ikametgâhtır. — Ruslar, zeminliğe çok ehemmiyet verir- ler. Adeta bir ev gibi mü- kemmel — zeminlikler — yaparlar. (93 Muharebesi ) nde — Ruslar tarafından yapılmış olan zemin- likleri görenler bana tarif ettiler. Hayrette kaldım... Abdülhamit, yine — sözlerine birkaç saniye fasıla verdikten sonra devam etti; — Ruslar, herhalde çok iyi vaziyette değiller, Esasen Rus ordusunun Almanlara karşı te- favvuk etmek — ihtımali yoktur. Bu kabahat te (Çar) dadır. Çar, yapamadı, — Japonlardan. yediği kılıç darbesi üzerine ordususu #damakıllı tensik ve ıslah etmesi İâzımdı. ( Çar ), esasen malül bir &- damdır. Veliahtlık — zamanında Japonyada bulumurken — bir sui- kaste maruz kalmış ve başına bir kılıç darbesi yemiştir. Bun- dan dolayı, dimağında bir arıza vardır. Hatta bazan delilik asarı da gösterdiğini Tivayet ederler. Hatta, imprator olduktan — sonra bir gece yatak odasına gidiyors müş. Büyük bir salondan geçer ken birdenbire durmuş; ; — Babamın mezarını görü- yorum, Ekmeğinizi tartırınız, Narh tartı üzerinedir. Aldanmayınız !.. Diye haykırmıya başlamış. Yanında bulunanlar kendisini güç hal ile zaptetmişler ve bir (kâ- bus) geçirdiğini anlamışlar. Onun için (Çar) memleketine lâyıkile hizmet edememiştir. Hatta birçok sebep'erle (kendisini — milletine de — sevdirememiştir. — Karısını çok sever. Ona adeta bir (Sanem) gibi tapar. Kadının etrafını da birçok — menfaatperest zadegân ihata etmiştir. Daima fikirlerini terviç ettirirler ve köylü ahaliyi hökümete — ezdirirler. Halbuki bunlar — ya ılmamalı idi. Çar kadın sözüne —uymamalı ve ehalisine daha hüsnü muamele etmeli idi. Malümya, (ahaliyi cebren zaptetmek güçtür. İşte, neticesi böyle olur.) Garip de- ğil mi? Bu adam, çok talısizdir. Onu, hiç kimse sevmemiştir. Babası da sevmezdi. Ona Kaf- kasyada bir köşk almıştı. Daima orada oturmasını isterdi.. Babası, bunun gibi — değildi, iriyarı bir. adamdı. Küçük çocuk- ları çok severdi. Hatta onları alır ve omuzunda taşırdı. Gayet mert ve iyi kalpli bir adamdı. Tükürdüğünü — yalamazdı. Her sene yaz mevsiminde ( Yalta ) ya gelir, bir müddet orada kalırdı. O esnada bizden de bir heyet gönderilerek bize yakin geldiğinden dolayı beyanı memnuniyet etmek âdet olmuştu. Eir sene, Müşür Fuat Paşayı göndermiştim. Çar, Fuat Paşa ile görüşürken, pence- reden denizdeki Rus zırhlılarını göstererek; — Şu zırhlıları görüyor mu- sun 2, İstanbula gittiğin zaman (Metbuu Mufahham ) ına söyle.. bunlar, hep —onun — emrine amadedir. Bunu, böylece söyle.. Eğer süylemezsen, mes'ul olur- Diye (İbrazı nezaket) etmişti. Hatta vükelâsına da: — 93 Muharebesinden sonra artık bizim (Devleti aliye) den bir matlübumuz kalmadı. (Hem- cins) lerimi kurtardık. Şimdi (Dev- leti aliye) ile dost geçinmek lâ- zamdır. Dermiş.. Bunun için ben de Ruslarla hoş geçinmiye çalış- tım, Hatta (Ermeni meseleleri)nde Rusya ile aramızın açılmasına ramak kalmıştı. Fakat işi ben idare ettim. Esasen işin içinde İngiliz parmağı olduğunu bili- yordüm. I Sinema Ve Tiyatrolar I ALKALAR — Esir Meiika ALEMDAR < | tanbul sokakları ARTISTIK ASRİ AEKLER ELHAMRA — 27 numaralı caşas ETUVAL — Haydut şarkısı FERAH — Köaser, varyele FRANSİZ TİYATROSU — Yunan turupu GLORYA — Ölüm çenberi PTE TE < Tac deviren canyrar KEMAL B — Ruhum snasa MAJİK — Büyük varyete MLEK < Aşka tövba BALLİ — Herkes kendi bahtıra OrERA — Hacem ssrarı ŞIK — Küçük daktile DARÜLBEDAYİ — İş adamı ÜSKÜDAR HALE — Sumru Kadıköy SÜREYYA — Aşkı harretleri Abdülhamit, burada da sözü birdenbire —Ermenilere — intikal etlirerek devam etti: — İğşitmişsinizdir, bir (İzmir- liyan) Efendi vardır. Evvelce bizde (Patrik) idi. Şimdi (Açmi- yazin) de kataçikostur. Kendisi Ermeni komitelerinin rüesasından- dır. Ermeniler nezdinde (mukad- des) tanılır. Onu çok severler ve sözünden çıkmazlar. Dün gaze- telerden birinde okudum: Güya Ruslar Ermenilere hitaben bir beyanname neşretmişler. — Ben eminim ki bu, İzmirliyanın terti- bile yapılmıştır... Biz, Ermenilere hiçbir. zaman — Tulüm — etme- dik. Bilâkiş çok Jlütuflarda bu- landuk. — Onları aramıza aldık. Vaktile en süfli bizmetlerde bu- lundukları halde sonraları içlerin- den birçoklarını (Vezir) bile yap- tık. Şimdi bunları tnutup ta ta- rihlerinden, mazilerinden bahset- miye ne lüzum var?.. (İran) dan (Rusya) dan hicret ederek bize iltica ettiklerini unutuyorlar mı?.. İnsan tarihten bahsettiği zaman hakikati tahrif etmemelidir. ( Arkası var) Resminizi * Size Tabiatin 136 İSAK SALAMON EF. ; Aç- tığınız — fabri- kada muvaf- fak olup ola- mıyaca gınızi kestirmek fo- 'toğraf — tahlik lerinin haricin- de — sorulmuş bir — sualdir. Azim ve se- batın her işte muvaffakıyet —temin edeceğini hep biliriz, fena tesadüflerden korunmanız temenni olunur elen- dim, İK S A İ u K "7" B'a 138 MUSTAFA EF.; Neşesini nadiren — zayi eder, Bir işte *ziyade muvaf- fak olur, ta- hakkümden , sulmua mele- den çabuk a- hmır, — kendi hakkında de- dikodu yapılmasına razı olmarz. İkramcı ve cömertliğe mütema- yildir. FNM AY Fotağraf Tahlil Kuponunu 11 inci Sayfamızda bulacaksınız. Bize Gönderiniz, X* IZI Holivuta Nasıl —— ) Çünki önünüzde derin bir hen- dek vardı. Eğer siz oraya var- madan ben yetişemezsem, bay- vanla beraber parça parça ola- cağınız. muhakkaktı. O zaman sizin boğuk, acı, bilmem ki nasıl söyleyim, işitenlerin kalbini tır- malıyan bir feryadınızı işittim. Ve ben de buna cevap verdim. Bilmiyorum, bu cevabım - sizi tatmin etti mi?. Fakat bu cevabı vermek kâfi değildi. Artık, ölümle aranızdaki mesafe pek azalmıştı. Sizi a anda ölümle yalnız bırak- mak istemedim. Hemen atımın başına doğru eğildim. Kulağını dişlerimin arasımna aldım. Bütün kuvvetimle ısırdım.. Zaten topuk darbelerimin — tazyikı ile iyice kızmış olan hayvan bu can acısı Üzerine bütün bütün kudurdu. Burnundan ateş saçan bir çılgın halinde ileri atıldı. Artık tam yanınıza gelmiştim, İlk düşündüğüm şey, sizi beli- nizden kavramak ve kendi atımın üstüne almaktı. Fakat buna imkân yoktu. Çünki benim de âsabım ve kuvvetim bozuktu. Sizi kavrasam bile kaldırıp yanı- ma alacak kadar kuvvetim kal- mamıştı. Onun için, sizi bir adım daha geçmek ve atınızın dizgin- lerine sarılarak onu tevkif etmek istedim. Ya, buna muvaffak ola- caktım veyahut, ikimiz birden © derin hendeğe yuvarlanacaktık. Artık ne sizin ve ne de benim için halâs ümidi pek azalmıştı. * Söyliyelim ... 139 NECMİYE HANIM; Sakin ve hatırşinas- tır. Gürültücü ve kavgacı de- gildir, —anlaş- | mak ister, ça- buk alınır ve Mmüteessir olur. İntizamı — se- ver, işlerinde dikkat ve ze- kâ vardır. u 140 SAİM BEY ; Zekidir. Havai şeylerle meş- gul olmaz, ka- naatkâr — de- gildir, bir şeyi çabuk öğrenir, £Öcendiril diği “ zaman hirçin- hk — gösterir, iğbirarı kinsiz ve devamsız- dır. Zekâ ve hareketlerile kendini sevdirir. E 142 İSMAİL BEY ; Yavaştır. Lâ- kayt gibi gö- rünürse de te- cessüse müte- mayildir. Ça- buk — kızmaz, *mihnet ve me- şakkate — ta- hammül gös- termek — ister. 3 İşbozanlık D1 yapmaz, daha ziyade uysall.k ve tevazu gösterir. ŞARK YILDIZ Kaçtım.. Yıldızlar Arasına Nasıl Karıştım? Sıfa 9 YAZAN: Selma Z. İşte tam o anda, benim atım, sizin atınıza çarptı. Bu sademe sizi hayvanın Üstünden fırlattı, Maalesef, sizi tutamadım. Yere yuvarlandınız. N Büyük bir. tehalükle sordum; — Fakat siz... Çang, sekinetile cevap verdi; — Daha siz, yere düşerken, ben de bemen ayaklarımı silkerek özengiden kurtardım — ve sizin yanınıza atladım. Bu tehlikeyi görür gibi oldum. Gözlerimi açarak tekrar sordum: — Ne söylüyorsunuz. Mister Çang.. O vaziyette pasıl atla- dınız?. Bir yerinizin kırılmasından korkmadınız mı?... Çang, hafif bir tebessümle güldü: — Ben, (Mançuri) de doğdum, ( Moğol ) kabileleri arasında bü- yüdüm. Fazla olarak ta gençli- ğimde uzun müddet süvari zabite liği yaptım.! — Lâkin, ne olursa olsun Mister Çang, vaziyet gözlerimin önüne geldikçe tüylerim Üürperi- yor. Süvarilikte mekadar büyük meharet ve me'lekeniz olursa ok sun, yaplığınız şey, yine bir fe- dakârlıktır. Ah. Yarabbi, düşüm dükçe deli olacağım.. Ya, siz bana yetişmemiş olsaydınız.. Ya benim atımın önüne geçemesey- diniz?. Çang sustu. Önümüzdeki pa- yansz denizin ufuklarına dalan göz kapakları, hafif halif titri- yordu. * Artık tamamen iyileştim. Kazadın — evvelki halim şu tarafa dursun, adeta İstanbulda- ki sihhat ve kuvvtimi temamen yeniden iktisap ettim. Artık doktorlar, eskiden yaptığım ağır sporlara tekrar devam — etme« me bile müsaade — ediyorlar. boş vakitlerimi sinema gazete- lerini — okumakla geçiriyorum. Stüdyodan uzak bulunmakla be- raber, manen yine ©o hayat içinde yaşıyorum. Bugün, beni çok güldüren birşey oldu. Sabahleyin, posta gelmişti. En evvel, her gün büyük bir en evvel, hergün büyük bir merakla takip ettiğim (sinema havadisleri) — gazetesini açltım. Göz — gezdiriyordum. —Oradaki küçük havadisler arasında ne görsem beğenirsin baba ?.. İşte bir hatıra olmak Üzere oradaki satırları ayaca buraya kaydedi- yorum, | Takriben iki ay kadar evvel (Metre Goldvin Mayer ) stüdyosunda —atla bir — kazaya uğrıyan ve arkadaşları tarafından ( Mariyan, Marş I.. ) tesmiye olu: nan küçük —kızım — tamamen iadei afiyet ettiği — işitilmiştir. Bu kız şimdi, hamisi olan zengin Çinli ile ( Santariva ) sanator- yomlarında sakin bir hayat ge girmektedir. | Bu, şüphesiz benim.. Çünki herşey hüve hüvesine rutabık. Takriben ibi. ay evv.! kadar ( Metre Goldvin Mayer ) de atla ben kazaya uğradım. ( Zengin Çinli ) dedikleri de Mister Çang.. oturduğumuz yere de ( Santariva ) diyorlar. Fakat, bu, (Mariyan, —Marş !...) Nereden çıkta?... Buna bir türlü aklım ermedi ?... S 4 Arkası var ) ——

Bu sayıdan diğer sayfalar: