5 Haziran 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

5 Haziran 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

V 6 bikirin Zaro Ağadan Daha Yaşlı Bir İhtiyar: Temo T_emo Ağa, Zaronun, Gönüllü Olmak İçin Yaşını Büyülitüğünü Söylüyor Bitlis, ( Hususi ) — Tesadüfi bir seyahatle buralara kadar gelmiş olmam, beni, Zaro Ağa- hin ağabeyi addolunmak - icap eden Temo Ağa ile tanıştırdı. Bu ihtiyar adam Kerp köyünde Oturuyor. Temo Ağayı, Şeyh Meh- met adlı birisinin tavsiyesile gör- miye karar verdim, Şeyh Mehmet, Tepzin köyünün ağasıdır. Bu köy 20- 25evden mürekkep ve hemen hepsi sabık şeyhin oğullarile to- runlarıma aittir. Bu adamın okadar büyük bir şöhreti var ki yemin ettikleri zaman bile “Şeyh Meh- medin başı için ,, diyorlar. Yukarda da söylediğim gibi şeyh Mehmedin tavsiyesile bin bir meşakkate katlanarak Kerp kö- yüne gittiğim zaman, ilk işim, Temo Ağayı fotoğcaf makinemin karşısına oturtmak istemek oldu. Fakat o, büyük bir mülâyemet ve inatla başını salladı: — Olmaz, oğul, bu yaşa gel dim, daha rvesim çektirmedim. Bundan sonrada çektirmem. İster istemez arzusuna muta- waat ettim. Ve torunlarından birinin ter- cümanlığı ile konuşmya başla- dık. Çünki Temo Ağa Türkçe bi- miyordu, ümmi biş adamdı. — Temo Ağa kaç yaşındasın? O, omuzlarını - silkti, zihnen birtakım hesaplar yapar göründü, içinden çıkamayınca cevap ver- medi. Fakat tercümanlık yapan torununa — uzun boylu birşeyler anlattı ve torunu da bana döne- rek dedi ki: — İkisi de delikanlı iken Za- ro Ağa ile gürşemişler. Zaro Ağayı yenmiş. O zaman Zaro, arkasını sıvamış “sen benden küvvetli ve yaşlısın !, demiş. Bu hâdise de gösteriyor ki Zaro ile Temo arasında bir mik- tar yaş farkı vardır. Bu sırada yine tercümanlık yapan torunu vasıtasile sordum: — Zara Ağa (160) yaşında olduğunu söylüyor, ne dersin. Sözlerim, ihtiyara tercüme edi- lince gayrühtiyari güldü, bu gülüşle yözünün buruşukları bir kat daha artlı, şu cevabı verdi: “ — Zaro gönüliü asker olmak için yaşını tashih ettirmişti. Bunu iyi biliyorum! Temo Ağaya sordum: — Peki sen asker olmadın mı ? — Hayır. O zaman evim, aşağıki yolun kenarında idi. Ge- Hip geçenler bana misafir olur- lardı. Bu yüzden askere gitme- dim, Temo Ağa Yeniçeri ocak- larının lâğvini gayet iyi batırladığı gibi kendisinin 160 - 165 yaşla- tında bulunduğunu gösteren bir takım hatıralar da — anlatıyor. Bunlardan bir tanesi Mutki ka- Sabasının kazaya tahvil edilme- Sidir. Temo Ağa o zaman yeni ev- lenmişti. (Bu havalide o zaman 30 - 35 yaşından evvel evlenilme- diği de herkesin malümudur. ) İlk tayin edilen kaymakam bu adamın evinde kalmış, sonra Mahalli memuriyetine gitmiştir. Mutkinin kazaya tahvil edil- Mesi ise 150- 155 senelik bir Meseledir. İdare tarihi bunu böyle kaydeder. Zare Ağa (San Avrupa seyahatinde) yoğurt, süt reklâm yaparken Şu hale göre 160 - 165 yaşında olan Temo ağadır. Zaro ağa ise, ena nisbetle 15 - 20 yaş küçüktür. ayrılmak için Temo ağanın elini tuttüm. Öyle bir sıktı ki canım yandı. Köyden ayrılırken Temo ağa beni evinin kapısından teşyi edi- yor, babam yerinde birtakım ih- tiyarlar da divan durmuş, bekli- yorlardı. Kim olduklarını sordum: — Torunlarım! dedi. Ben ilerlerken 0 arkamdan hayıflanıyordu: İki sene evvele kadar Bitlise yaya gider gelir- dim, şimdi gidemiyeceğim gibi geliyor! Durmuş AN —— RADYO — 5 Haziran Pazar İstanbul — (1200 metre) 18 gramo- fon, 19,5 Bedayi müsiki hoyeti, 20,5 gramofen,fağans, saat âyarı, ZI tambur ri Relik Bey ve arkadaşları, 22 tango orkostrası, Bükreş — (394 metre ) 20 Saraydan kız kaçırma ismindeki opera. Belgrat — ( 429 mötre ) 20 şarkı, 20,5 radyo oörkestrası, 22 opara parça- keman konseri, 23,5 akşam konse Roma — (44t metre) 21 Waher, saat, hava raport, gramofon, 21,45 Kar ç çekleri ismindeki opera, Prağ (488 metre) S0 örkestra, 21 Bratislsvadan nakil, — 23,55 gramo- fon, Viyana — ( 517 metro ) 19,38 Ro- manya intihaları, 90,40 Angonan kızı isınindeki aperet, 23 Viyana şarkıları, Peşte — ( 550 metre ) 20,45 Spor haberleri, 21 stduyoda tiyatro - 22,30 orkestrası. Varşova — (1411 metre) 20,50 Halka ismindeki operet, gece yarısından sonra dans havaları. Berlin— ( 1635 metre ) 21 Operadan nakil. 6 Haziran Pazartesi İstanbul — (1200 metre) 18 Gramor fon, 19,5 alaturka musiki, 20,6 grama- fon, 21 alaturka saz, 22 orkestra. Bükreş — (394 metre ) 20 Saloü orkastrası, 20,5 kanferans, 20,45 Har- fon Sola, 21,03 salon orkestrası. Relgrad — (429 metre) 20 gramofon, 920,50 akşam konseri, 21,40 piyano, 22,30 Viyanadan nakil. Roma — (441 metre) 21 Haber, gramofon, 22 Del Petrolionun 19 uncu sonfonisi, 23 Hafif musiki. Prağ — (488 metro ) 20 dan itiba- rton ÜOstravadan nakil, 22,05 Trio, 22,30 piyano konseri, 23 son haborlar ve gramofon. Viyana —( S17 metre ) 20,35 hava raporu. 20,30 filarmoni - eemiyetinin konseri, 22,6 şarkı ve musiki, 23 kon sor. SON POSTA —— Resminizi Bize Gönderiniz, M ık SizeTabialinizi Söyliyelim. 3 Emin Bey: İşgüzar ve aculdür. Böş — dürmaz, kendisine bir i:; bulur, arkadaş- İhığı sıkıçı de- giklir, çabuk ahbap — olur. Kadın mesai- Tinde kıskanç- hk — gösterir. Fikirlerinin ka- bulü için mü- nakaşa ve iddiadan çekinmez. u 2 H.Naci Bey: Vakurdur. Baş ola- rak çalışmak: ta ve çalıştır- makta muvaf fak olur. Otu- rucü - işlerden hazzetmez, baş-- İğ kalarına min- net — etmekte müstağni davra- nir — gürürünü feda, tahakkü- me tahammül edemez. Bazan tok sözlü olur ve sözleri batar. 7 Nezir Bey: Azimkârdır. Bazan inaltçı olur. Menfaatlerini sever, — kolay kolay — feragat | edemez, — inti. zam — kuyuda tni — kismen Ç ihmal — eder, İf Pek üzüntüye gelemez. 8 Kâzım Bey: Zekidir, hayale da» ha çok yer ve - rir, his ve he yecan mevzi- larile alâkadar | olur. Zevkise- limi — vardır, fili cesaret ve mücadeleyi (J davet edecek Ç hâdiselerden İ uzak — kalmak ister, pek sıkıntıya gelemez. 11 N. Alâeddin Et: (Talcbe). — (Fo toğrafının dercini istemiyor. Tatlı yaramazdır. Hoşlanmadığı — şeylere karşı çabuk, itiraz eder, Pek ka- naatkâr değildir. Küçük bir şeyi büyülterek nakleder. Tasarrufa ri- ayetkâr değildir. E 6 Halit Bey: Hovardaca ve cür'et. kârane — hare ketlerden hoş lanır. Ağır sö- ze tahammül edemez. Zevk ve içki âlem- Hi lerini — sever, » elinden iş ge- lir. İğbirarım çabuk unutmaz, rahalına — pek düşkün değildir. Fotoğraf Tahlil Kupenunu 11 inciSayfamızda bulacaksınız. Peşte — ( 550 metre) 20,80 Yüksek imusiki mektebinden nakil. Varşova CIĞIC metro ) 20,45 gazetesi 21 balk konseri, Berlin — (1635 metro ) 20 Siyaset bahisleri, 30,33 Lenla ve Bolşevizim hakkında bir konforans, 20 konser, 22,10 « Viyanada Nuretibeğ* isıhi * al- tında öperet havaları. Fakat Cafer onları himaye ediyor, beni tezlil etmiye çalış- yor. Çünki bizzat halife olmak istiyor. — İftira, ağır bir iftira! Lütfediniz. de beni sonuna kadar dinleyiniz. Caferin saltanat zararına, yegâne düşünceniz olan saltanat zararına servet kazandı- gını, saltanat hazinesini soydu- ğunu inkâr edebilir misiniz ? Ba- kınız, rica ederim; onun emlâ- kinin varidatı bütün saltanatın hasılatına müsavi gibidir. Elimde vesikalar — vardır. — Bizimkilerin senelik gelirleri yirmi beş milyon dinardır. Halbuki saltanat bazi- nesine maşrık hududundan ta mağrıp hududana kadar - olan yerlerden yılda ancak yirmi mib yon dinar giriyor! (2). Beni Ha- şim hanedanıma mensup olan biz- lere aylıklarımızı sadaka verirce- sine biner on biner sayıyorlar. Halbuki onlar, bu vezirler ha- lifeden” daha müdebdep, daha muhteşem bir hayat sürüyorlar. Bu gasbin, bu tecavüzün verebi- leceği neticeleri düşünmüyor mu- sınız? — Bermekilerin serveti haki- katen büyüktür. Bunu ben de biliyorum. Fakat itiraf etmeli- yiz ki, onlar paralarını hasislik göstermeden sarfediyorlar. Ara- mızda kim var ki Caferden, yahut pederinden, yahut biraderinden bir hediye almış olmasın? Cafe- rin hazinedarı söyledi: ,Yılda on iki milyon dinar, sadaka ve he- diye dağıtıyorlarmış! Bu suretle para yine hükümete, 'ricaline ve halka avdet etmektedir. Caferin halife olmak istediğini ileri süre- rek Harunürreşidi şüphelendir- mek, hiddetlendirmek — kolaydır. Lâkin bu iddiayı tevsik etmek güçtür. Hoş, Caferin katlide okadar basit bir iş değildir. Çünkü çok taraftarı var. — Demek ki, saltanatımızı soysa da, hilâfele göz dikse de, ensemizde pilâv pişirse de mazur! O halde aile namusuna leke sürmekte hakkı — varmış. Kendisini tebrik etmeliyiz! İsınail, bu sözden bir şey an- lamadığını gösteren bir hareket yaptı ve İbnülhâdi izahat verdi. — Cafer, Haşimi kanmı da telvis etti, Abbaseyi mükerreren analığa çıkardı. — Yalan!.. Vezir gösteremez! — Gösterdi ve hâlâ gösteri- yor. —Emirülmüminin hazretleri bugün Bermeki kanı taşıyan yeğenlere maliktir. Zaten Cafer, işte ba yeni emirler için salta- natta İnkılâp yapmak istiyor. Anaları Haşimi olduğunu ileri sürerek kendi — çocuklarını ha- life yapmayı tasarlıyor! İsmail, bütün kanı damarla- rından cebren süzülüp alınmış ve değersiz bir adamın damarlarına zerre zerre nakledilmiş gibi renk- sizleşti ve gürledi: — İşte buna tahammül edil- mez. Dediğin sahih ise Cafer ölmelidir, Bermeklik ışığı sön- melidir. İbnülhadi teminat verdi, Ab- basenin doğurdauğu — çocukların, Hasanla — Hüseynin — Medinede büyüdülmekte olduklarını söyle- bu cüreti ı 'ı HARUNURREŞİT BZ 11? BAA Yecan: & K MA Tarihin Esrarengiz Sayfaları di. Bunun üzerine ihtiyar Haşimi derin bir düşünce geçirdi: — Vaziyeti, dedi, hüsnü idare etmeliyiz. Emirülmüminine, na- musunun çamura düştüğünü söy- lemek - tehlikelidir. Bunu, ben yapamam. Sen de yapamazsın. Öyle bir adam olmalıyız ki Ca- fere kini, bizden de, kuvvetli ol sün. Ve bir nebze teemmülü mü- teakip ilâve etti: — Sen, sabık vezir İbnürrebi ile görüş. Fakat Abbase işini bir denbire açma. — Yalnız herifin Cafer hakkındaki gayzımı kö- tükle. Öyle sanıyorum ki İbnür- rebi, Bermek oğulları aleyhinde vesika — toplamakla — meşguldür. Bizim bilmediğimiz birçok şeylere vâkıftır. Kendisinden Caferi ithar edecek bir hakikat öğrenebilirsen bana haber ver, halifeye söyliye- yim. Bu suretle başlıyan hücumu yavaş yavaş genişletiriz. Sırası gelince Abbase işini de ortaya atarız. Ö, son hamle olsun, an- ladın değil mil Haydi, durma git, Ibnirrebii gör. İbnülhadi sabık veziri mahut Fenhasın evinde buldu. Bermek oğullarının insaf bilmez bir düşman olan İbnürrebi, esir tacirinin evinde halayık -pazarlığile meşgul idi. İbnülhadinin de, güya cariye ak mak Üzere oraya geldiğini gö- rünce bemen istikbaline koştu, bir sürü tebasbuslar yaptı, nefsi için ayırdığı balayıkları kıymetsiz bir takdime olarak, <ni ihda ettiğini söyledi ve nihayet Fen- has tarafından bir eğlence tertip edilmesine müsaade diledi. Fenhas, vaktile Harunürreşide yaptığı gibi bunlara da sofralar kurdurdu, sazlar hazırladı, rak- kaseler getirdi. Genç prensle sabık vezir, geniş bir sa- lona geçtiler, eğlenm'ye koyuk duülar. İkisi de afaki mevzular Gzerinde — dolaşıyorlarda * MNM müşterek düşman üzerine intikal ettiremiyorlardı. Cafer, ıssız kö- şelerde, onları sanki korkutu- yordu. Bermek oğullarının. bu iki düşmanı, arzularına tamamen zıt mevzular üzerinde gezinirken ka- faları da tüssülüyorlardı. Belki nebiz, onların tereddütlerini gi- derecekti, içlerindeki gayzı orta- ya döktürecekti. Fakat bir te- sadüf, nebizin de yapamıyacağı vazifeyi ifa etti ve ayni hedefi kovalıyan iki adam, birdenbire gönüllerini açmak imkânını buldu. Bu tesadüf, bir kadının İb- nürrebü, ta ©o eve kadar gelip aramasile vukubuluyordu. Kadın, bir tesbih göndererek yürüudunu İbnürrebie bildirmişti. Sabık vezir, bu nişaneyi görür görmez kıpkırmızı oldu. — Müsaade — buyurunuz. ya seydi, dedi, bir ziyaretçi ile görüşceeğim. İbnülhadi, lâtife etmiş olmak için sordu: — Dişi mi, erkek mi? — Dişi, fakat cariyel Genç prens bu sefer kaşlarını şilamalar:, onların — ayağına — ggite meleri ne vakittenberi âdet ollu? (ALsası var Bi

Bu sayıdan diğer sayfalar: