11 Haziran 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4

11 Haziran 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İN i d ö Şileyi Nasıl Gördük? Şileye girerken Karadenize doğru yüksekten iniyorduk. Sa- hilde küçük küçük adacıklar gö- rünüyordu. İlk tesadüf ettiğimiz bina hükümet konağı oldu. Ka- 8abanın yukarsında yalnız başına kalmış (gibi duruyor. Sokaklar kaldırımlıdır. Siyah, ahşap evler sık sık dizilmiş,“gayri muntazam sokaklara vaktile gelişi güzel yapılmış. Bu manzarayı görünce Vali Beyin ilk hatırına gelen şey yangın tehlikesi oldu. Bu vaziyet karşısında Şileyi kurtarmak çok güç olacaktı. Ni- tekim sahile yakın bir sırtta 12 sene evval yanan Rum mahallesi meydanda idi. O vakit İstanbul gazetelerinin eski yazıların en büyük puntosu ile “Şile Yanıyor!,, serlâvhah (yazılarım hatırladım. İstanbulun bile itfa vasıtası Şile- nin bu mahallesini kurtaramamış, birkaç bin nüfus açıkta kalmıştı. Vali Bey Belediye reisinin nazarı dikkatini o celbetti. Reis hasır şapkası elinde kırmızı mülâhham yüzünü örten ince kesilmiş be- yaz sakalını sıvazlıyarak: — “Allah muhafaza yarabbil,, dedi. Kasabaya giren geniş sokak- tan biraz daha iniyorduk. Sık ağaçlı, etrafı duvarlı muntazam bir yere geldik. Rüzgâr esiyor, bülbüller ötüyordu. İlk nazarda geniş bir park olduğunu zannet- tik. Belediye Reisi: etsin — “Mezarlıktır, dedi, şimdi buraya gömmüyoruz. Vali B. burasının mutlaka pılmasını ve lâtife olarak — aba park © yapılmazsa bilmem merereye âit tahsisatı vermiyeceğini söyledi. Reis sı- kıntılı duruyordu. Nihayet “Ça- lışırım!,, dedi. Fakat sonradan öğrendim ki belediyenin senelik varidatı 3000 lira imiş. Şilenin ilkmektebi sahile ya- | kın yüksek bir mahalde yapılmış. İçi ve dişi güzeldir. Bilhassa ek işleri salonu bilâistisma herkesin takdırını celbetti. Şilenin el tez- âblarile dokunan nefis renkli epleri üzerinde çocukların ipek oymaları ve tezyinatı şayanı dik- katti. Mektep Müdüri bu sene bu kreplerin İstanbulda Milli Sanayi sergisinde teşbirini rica etti. Mektep, deniz kenarına yakın olduğu halde lâğımı yoktu. Alt kat kokuyordu. Mahalli varidat bunu yapamıyordu. Vali Bey bu- nu yaptıracağını vadetti. Belediye Reisi bundan cesaret (alarak bikaç adım ileriledi. Elile aşada deniz kenarında büyük bir Işayanın içine yapılmış küçük mezbahayı işaret etti: —“ Sahilden beton bir iskele ile oraya gidilir. Senede 60 liralık resim alırız. Aldığımız bu vergiye Vilâyet encümeni de ortak oldu. Burade asri mezbaha olmadığı vesilesile verginin yarısını alıyor. Günde ancak 3 koyun kesilen bir yerde asri mezbahanın işi nedir? Nasıl demişlerse öylece yaptık. Bu mezbaha kasabaya göre pek âlâ asridir!, Gölüşdük. Belediye reisi Vilâ- yet encümeninin mezbaha hâsıla- tina ortak olmamasını İstanbul valisinden rica etti. Vali Bey: — “Müracaat edin icapedeni yaparız, Dedi, rd # ni VAPE 2 Denizli(Hususi)- Pamukkale deni- len ve tarihlerde “ Hiyerapolis ,, namile maruf olan harabeler Denizliye (o yaya dört saatlik bir mesafede ve Menderes nehri- ni geçtikten son ra gelen “Ecirli,, köyün in hemen sırtlarında yük- selen beyaz dağ- ların üzerinde- dir. Bugün gör- düğümüz hara- beler Romalılardan sonraki za- mana aittir. Burada asırlardan- beri 33 derecelik hararette ha- mızı karbonlu ve kireçli sular kaynamaktadır. Bu kireçli suların husule ge- tirdiği büyük kireç kayaları ka- zılsa belki de altından daha eski zamana ait büyük şehir harabe- leri çıkacaktır. Kükürtlü ve kireçli olan bu ılık sulara civar köyler halkı yaz mevsiminde akın akın gelirler ve bu suların birktiği büyük havuz- larda nöbetle yıkanıyorlar, bugün Kayseride Ziraat Vaziyeti İyicedir Kayseri (Hususi) — Vilâyeti- miz dahilinde bu sene ziraat va- ziyeti oldukça iyidir. Bu sene alınacak mahsulden köylünün is- tifade edeceği (anlaşılmaktadır. Yazlık zeriyat bitmiştir. Yalnız bazı taraflarda tek tük uğraşanlar kalmıştır. Kışlık hububatta başaklar tam manasile kemale gelmiştir. Yak nız geçen ayın sonlarına doğru birdenbire husule gelen şiddetli bir soğuktan bağlar kısmen mü- teessir olmuştur. Bu sebeple bir kısım filizler yanmış ve yastıklar bozulmuştur. İzmirde Almanyaya Üzüm İhracatı Niçin Azalıyor ? İzmir, (Hususi) — Berlin Ti- caret omümessilimiz (tarafından Almanyadaki üzüm istihlâk ve ticareti hakkında mühim bir ra- por gönderilmiştir. Bu rapora nazaran 1929 se- nesinde * Türkiyeden Almanyaya özüm ihracatı 17,866,500 kilodur. Bu miktar 930 senesinde 18,859,000 kiloyu bulmuş, fakat geçen 931 senesinde 13,673,000 kiloya düşmüştür. Bu rakamlara göre geçen sene oAlmanyaya üzüm ihracatımız azalmıştır. Buna sebep olarak evvelâ cihan buh- ranı, sonra da üzüm çıkaran memleketlerin yapmış oldukları rekabet göstermektedir. Bu raporun içinde &n ziyade nazarı dikkati celbeden kısım Hall Lgıfı | rakip memleketler arasında İran EK OSON POSTA Kİ Denizli civarında Pamuk kalesi bir harabe olan Hiyerapolis ka- dim taribte çok sevilen bir şe- hirdi. Burasını ziyaret eden sey- yahlar şerefine birçok tezahürat yapılır ve eğlenceler tertip edi- lirdi. Onun için burası pek çok seyyahların ziyaretgâhı olmuştu. Bilhassa suyunun renkleri tes- bit etmek gibi hassasından vak- tile çok istifade edilmiş ve yün sanayii müterakki bir hale gel- mişti. : Şimdiye kadar yukarda muh- tasaran anlattıklarım taribi mem- İ baların bize verdiği malümattır. Antalyanın İsmail Hocası Antalya ( Hususi ) — Resmini er ie İsmail Hoca Anta yamızda hemen herkesin tanıdığı saflıiğile © meşhur bir o simadır. Alnında senelerin izlerini taşıyan bu saf gönüllü adamın birçok dertleri vardır. Meselâ geçen gün bir ev yaptırmak merakına düştü. “ İlle bir evim olsun. , Diyordu. i Bu arzusuna ermek için birtakım teşebbüslere de girişti. Fakat bazı i lâtifecilerin omuzipliği, bu saf | adamcağızı arzusundan vazgeçir- di. Antalyalılar İsmail Hocayı çok severler. Seyfi am a m m Hükümetinin de mühim bir mev- ki tutmasıdır. "HABERLETİ Denizlinin Pamuk Kalesi Asırlardanberi Akan Sular, Bugün Pamuktan Dağlar Halindedir Geçenlerde De- nizli Muallim mek- | tebi talebesi An- karadan gelen li- seli izci arkadaş- larına Pamuk Ka-| leyi göstermek için bir gezinti tertip ettiler. Kalabalık bir kafile halinde Pa- mukkaleyi tet- kik ve ziyarete gittik. Ta w zaklardan bem- beyaz yükselen tepelerile (o göz- lerimizi alıyordu. Yüksek ve bembeyaz kireç sü- turlarından süt gibi köpüklerile akan sular göz alıcı canlı bir abide gibidir. Bu suların esrarlı | hassaları da vardır. Tecrübe için bir salkım üzüm daldırmız. İki gün sonra salkım bembeyaz ke- silir ve mermerden bir hekel | şeklini alır. Halk bu bhassadan | okuduklarını tekrar eder. demi$ | Şi İ bazan ifadennin karışıklığı i çok istifade ediyor ve muhtelif | i armut ve elma şekilleri yapiyor- | > yapıy' | cekleri vaitleri sezmek için fazla çeltik ekilmiştir. lar. Havuzda fazla kahp mermer- | den bir heykel kesilir korkusile sulara bir iki daldıktan sonra derhal çıkarıyoruz. Mercanettin Caribi Eskişehirde İki Çocuk Boğuldu Eskişehir ( Hususi ) — Şehri- mizde iki boğulma faciası oldu. İstasiyon o civarında © şimendifer fabrikası arkasındaki tahta köp- rünün biraz ilerisinde yüzmek | istiyen İl yaşında bir çocuk suya atıldı, fakat yüzmek bilme- diğinden kendisini kurtaramadı ve feci şekilde boğuldu. Bu ço- cuk şimendifer Ofabrikası aile mektebi talebesinde 205 numaralı Ahmet Efendidir. Dün de başka bir facia oldu. Akarbaşımda un değirmeninin bentlerine düşen bir çocuk bir az sonra boğularak öldü. —. Adanada Ziraat Amelesi Kaç Para Kazanır? Arpa ve buğday hasadı do- layısile .civar vilâyetlerden Ada- naya külliyetli miktarda amele gelmektedir. Bu ameleler çiftçilerin hafta- lik olarak teklif ettikleri ücreti bir türlü beğenmiyorlar. Neticede amele komisyonunun kararı üzerine haftalık (ücreti azami (375), asgari (160) kuruş olarak tesbit edilmiştir. Amele bolluğu karşısında bir- çokları iş bulamıyacal korktuklarından çiftçilere müra- caat e ede tesbit ettiği fiattan a aşağı çal m söylemişlerdir. tn Adanada pirinç ziraati Adana, (Hususi) — Cebelibe- reket, Tarsus, Kadirli hatalisinde bu sene, geçen seneye nisbetle fani vr ideh ! lik sözler var; fakat “tesad kopardıklarınız ehli Çabuk Toplanmış Meyvalar Nurullah Af Alfred'de Vigay'ye | ihtiy& bir muharrir: “ Benim yaşımdi insan yeni kitap okumaz, Bu sözü ilk duyduğum zam anlamamış ve çok öfkelenmiştisi geçtikçe (öfkem — artıyo itiraf edeyim ki, anlamı)? başlıyorum. Her senenin meyvalarını bit sene evvelkilerin lezzetini w madan tadabilmek ve hepisinif getirdiği - yeniliği sezebilm: Ah! bu daima, daima ki olabilseydil | Çoğumuz, geçtikçe, ya bep yeni peşindi koşup dünü hiç hatırlamıyan biret çocuk, yahut fersiz gözleri yalar* hafızalarına çevrilmiş birer ibtiYâf oluyoruz. Genç kalmak we amma nekadar zor şeyl | Bazan kendime cebredip “ yeni yazıları okumak istiy Ekseriya biç yerinde olınıy# bir gururu aksettiren iki m o kararımdan vazgeçiriyor, yi ki: “Bugün dursun, rl o! rum |, dedirtiyor. Bunun ikisi # bep bir kapıya varır, ii Haksızım. Gençleri anla onlarda olgun, en güzel bir şey bulamıyacağımızı bis bile hiç olmazsa ihtiva edebi!€ raşmamız lâzım değil mi? He bu gayretimiz, her zaman deği” se de bazan mükâfatını görüyor” Küçük bir kitabın a ge sında acemi, fakat hakiki İ şair buluveriyoruz, ç Tahsin Halilin Ması/? isine kitabını da böyle zor okudu” fakat biraz ilerledikten son bazı satırlar, istiareler, beni dö” duruverdi: “Onun için ki yolcu taşıyan kira arabasın* farksız. Gidiyor, gidiyor... yete gidiyor... Ve herkes bu bada, ömrünün parasına ve düfün borsasına göre sey# edebiliyor.,, Vakıâ lüzumsuz, ? borsası,, insanı kavrayıveren bir istiare değil mi? Zaten Tahsin Halil hep bö mecazlar, istiarelerle yazıyor. X hassa nesirleri... Son zamanlâf bu kadar “ateş - böcekli, P* az tesadüf ettim. Okadar Ki sanı nihayet osikiyor, O. bazı cümleler (Obirer mW, ma halini alıyor. Kitabı. güzel Okarçalarından biri “Uykular,, : okuyun ; insan 1 ilerliyemiyor, müselsel teş” Ni istiareler karışık bir su yolü (e kil ediyor. Fakat muharrir ©*€ ça maharetli, kendisi kayi yor. Parçayı tekrar okur” 4 biribirinden ayrı gibi dur?” , renk renk balonların ” i i i belirsiz, fakat sağlam bir ağ lunduğunu görürsünüz. Tahsin Halilin kitabını. zanneti” “ge Bazan, henüz derin deği” e derinleşmek istidadını gölü! tefekkür Oo mahsulleri de, ğe “Dünyanın döz olduğu bi aşk virde... Her sabah bi eler güneş doğuran ufka, ike pir mn inzivasından minnet ari Mik ça indr kendine a malüm kılmayı bilen insan devrinde..,, Manzum ( parçalar, “Serenat,, daha 87 Ahenkli "parçaları vari. Tahsin Halil bilmem na ey ayl,, diyebiliyor? Muharrir yaraya iyi. #İ Cevap veriyorum: “fa iyi Gal verebileceki va vr A

Bu sayıdan diğer sayfalar: