8 Temmuz 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

8 Temmuz 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

8 Tgunmq TİMURLENK İkiBinden Fazla MuharebeFili Korkunç SON: POSTA Muhrriri: Xpaf —a MN e Bir Savletle İstilâ_()rdusunq Saldırdı Mızraklar, Kılıçlar Fillğrrirl_Sert Derisinde Kırılıyordu Ve birdenbire sesini sertleş- tirerek ilâve etti: — Şunu da bil ve bildir ki oğluma birşey olursa Hindistanda canlı bir kul bırakmam. yürül Üç gün sonra Türk ve Hint orduları karşı karşıya — gelmiş bulunuyordu. Cihangirin yüz bin esiri birden öldürtmüş olması Hinduları hem tethiş, hem tehyiç ettiği için Delhi ordusunda ümit- sizlere has olan müfrit bir cesaret bavası uçuyordu. Herkes ya mu- zaffer olup intiam almayı, yahut ölmeyi tasarlamıştı. Mağlübiyetin mubakkak ölüm olduğuna kanaat getlirmek bu hummalı iradeyi doğuruyordu. Timur, bütün harplerinde yap- tığı gibi ilkin düşman ordusunu gözden geçirdi, alınan mevziler ve askeri tertibat arasında icap €eden mukayeseleri yaptı. Sonra kumandanlarile müzakereye girişti, nerede müdafaa ve nerede taarruz edileceğini - kararlaştırdı, — derin bir itimat ile harbin neticesini beklemiye koyuldu. Ruznameyi yazmıya memur olanlar, askeri müşavirler gibi yanında ve ya- kunında - bulunuyorlardı. Arasıra onlara teveccühle emirler yordu: — Görüyorsunuz. ya, sağda filân ve solda falan var. Kuvvet- lerimizin mecmuuv şudur. Düşman da şu vaziyettedir. İyi zaptedin. Hücum emrini Delhi hüküm- darı verdi ve iki binden fazla muharebe filinin korkunç bir ho- murtu ile istilâ ordusuna saldır- dığı görüldü. İyi terbiye edilmiş olan bu filler, gülle gibi değil, müteharrik birer kale gibi iler- Hyorlar ve tesadüf ettikleri ma- nisları tarumar ediyorlardı. Ne at, ne insan, bu canlı ve heybetli dalgaların sadmesine tahammül edemiyordu. Mezraklar, kılıçlar onların sert derilerinde — kırılıyor, — süvariler veri- Ve piyadeler, hortumlara takıla- | Tak havaya atılıyor ve yere dü- şenler, yüzlerce kilo ağırlık tem- sil eden kalın topuklar altında ezilip gidiyordu. * Timur, bir. müddet - fillerin vücuda getirdiği kargaşalığı sey- Tetti. Ordusunun, coşkun — bir nehir Öönüne — tesadüf — eden kuvvetli bir set gibi muharip hay- Vanları — göğüslediğini, lâkin © seddin yavaş yavaş sarsıldığını, Yıkılmıya yüz tuttuğunu sezdi. Bu sarsılış ve yıkılış, şüphe yok ki, müthiş bir facia olacaktı. Şöhreti, haysiyeti, saltanatı, ha- yalı ve her şeyi, bu amansız hortumların ve bu insafsız ayak- ların hamlelerine hedef olmuş gibiydi. Ordunun © kahir hamlelerle inhizama uğramasile beraber yaz- dığı tarih te sönecekti. Bu teh- lke gerilerde, Efgan ve Türkis- tan topraklarında yüz gösterse, muhtemel facianın hududu şim- diki kadar geniş olmazdı, - telâfi çareleri bulunabilirdi. Fakat bi rada, Hindistanın bu —meş'um noktasında kimden yardım - iste- nebilirdi, dağılan orduyu nere- Haydi | lerde — barındırmak — mümkün olurdu ? Cihangir, fillerin gittikçe zi- yadeleşen tazyikı altında sarsıl- mak emareleri göstermiye baş- hyan ordusunu gözden geçirirken bu ciheti de düşünüyordu ve | mütemadiyen: “ Sebat, sebat! ,, diye ileriye emir gönderiyordu. Filbakika dayanmaktan başka çare — yoktu. kabil miydi? Lâkin, dayanmak ı leler yaptırıyordu. Timur, bu imkân m 6 esini tetkik ederken gözüne bir A sürücüsü çarptı. Elindeki değ- nekle fili tahrik eden bu adam, o kudurgan nebhrin idaresine memur bir zebaniye, cehennemi bir mahlüka benziyordu ve filini öbür fillerden birkaç yüz hatve ilerde bulunduran müthiş ham- ( Arkamı var ) ” Türk Kda'ın; “Mîhhk » Midir ? Bütün Münevver Kadınlar Bu İthamı Reddediyorlar (Baş tarafı | inci sayfada) şehir kadını da müstehlik vaziyet- tedir. Fanl Ahmet Beyin muhte- rem zevceleri ve tanıdığı kadınlar öyle yüksek fuazilet nümuneleri göstermişlerdir. ki, bunlar, ona Türk kadınının müstehlik — ve mühlik olmadığı hakkında ölmez bir iman vermişlir. Kanaatime gö- re Fazıl Ahmet Bey, Türk kadınını itham edici bir maksatla müsteh- lik veya mühlik dememiştir. Oun gibi memleketin bünşesini yakı- nen tanınmış - olan bir zat bu ke'imeleri sarfedemez. Kendisile geçen gün | görüştüm. Mecliste bir terbiye meselesi konüşülürken söylediği bir cüm- lenin yanlış anlaşılmasından şikâ- yet ediyordu. Türk kadınının müstehlik ve- ya mühlik olmadığımı tesbit için uzun boylu — tetkikat — yapmak lâzımdır. Bu itibarla bu bhu- susta söz söyliyenleri de salâhi- yetsiz. görüyorum.,, Jülide Hanım Ne Diyor ? Genç avukatlarımızdan Jülide H. suallerimize şu cevapları verdi: —-“Fazıl Ahmet Beyin mühlik kelimesini ne maksatla ve hangi kadınlar hakkında — söylediğini bilmiyorum. — Bildiğim bir şey varsa o da şudür: Türk kadını, düne nazaran bugün daha müstahsildir. Hoyati zaruretler Türk kadınımı — her- gün biraz daha iş sahasına çekmekte ve iş sahasındaki ka- dın, hergün biraz daha kendine, nilesine, vatanına, milletine fay- dalı olmaktadır. Müstahsil kadının ahlâkan da mühlik olmaması icap eder. Bu- günkü — kadın, dünkü — kadına nazaran —daha muüktesit, daha sade giyimli ve sade yaşayışlıdır. Mekteplerde — yetişen genç kızlar hakkında da iyi müşahe- delerim vardır. Yeni yetişenler irfan, ve ahlâk sahasında kuv- vetli "Yötişiyorlar. ibsal — sahasındaki — kadın, evinde uğraşan kadın, yeni yeti- şen nesil mühlik — olmadığına göre Türk kadınına mühlik denil- mesini doğru bulmam.,, Behire Hakkı Hanım Diyor Ki: Biçki ve Dikiş Yurdu Müdü- rü Behire Hakkı Hanım bu mev- zu etrafında şunları söyledi: — “Kadının müstahsili, müs- tehliki, mühliki de var, mühlik olmıyanı da var. Ürk kadını umumiyetle iyidir. Başka milletlerin bazı kadınları gibi müsrif değildir. Bilhassa, son seneler zar- fında, büyük şehirlerdeki! Türk kadını da, köylerde çalışan ka- dınlar gibi müstahsil olmuştur. ! Evinde çalışan kadına müstehlik iyemem, Yeni yetişen kızlarda eski terbiyeyi arıyorlar, bulamadıkları için de mühlik diyorlar. Bu da doğru değildir. Genç kızlar. za- man'arının icap ettirdiği terbiyeyi alıyorlar ve gördüğüme nazaran da iyi yetişiyorlar.., Nezihe Hanimın Fikri: | Edebiyat Fakültesi stajiyerle- rinden Nezihe Hanım anketimize şu cevabı verdi: —*Ufak bir grupu hariç tu- tacak olursak diğer Türk kadım- lar;, bilhassa, Anadolu kadınları müslehlik, mühlik değil; birer müstahsil, hlıirer yaratıcıdırlar, ayatı 'a i eden bîrlıkıı’n hdıynlın?"v:râ.:kg müstehliktirler ve binnellîce müh- liktirler. Bunlar da ancak bir j - rimizde ufak bir ıümre' ıı)rcıhrl:- rından içtimai ve iktısadi haya- tımızda büyük tesirleri yoktur. Yeni yetişen genç kızlar, ekseriyet itibarile iyi yelişiyorlar. Hulâsa: Evdeki, iş hayatındaki, Türk kadınları ve yeni yetişenler mühlik değildirler, ; —— RADYO — 8 Temmuz Cuma İstanbul — (1200 metre ) 18 Gra- mofon, 19,5 alaturka saz Vodia Riza ve Cennet Hanımların iştiraklerile, 20,5 gramolonda, Madam Buttor; ASL, Ajana baberleri, saat ayarı, g,ıl:';::h saz, İnci ve Belkis Hanımların İştira: kile, 22 tango orkestrası. 894 metre ) 20 Tiyatro Ajana (429 metre) 20,80 Kome- di, 20,60 keman konseri, 21,30 könser, Roma — (& metre ) 20,15 Mem- 28,15 lekat haberleri, 91445 komedi, konser. Prağ — ( 483 metre) 20 Şen gece, 20,15 konferans, 21,5 keman konseri, 29 Serenad. Viyana — (Bİ7 metze) 90,20 Kon- | ferans ve habor, 21 Amerikadan nakil, | köylü konseri, 22,5 akşam kon- — ( 880 metre ) 90,10 Konfe- könser, eşi — ÇAM metre ) 20,40 Vilnadan nakil, 21 senfoni, 283 dans havaları. 9 Temmuz Cumartesi İstanbul — ( 1200 metre ) 18 grae mofon, 19,5 alaturka saz, Hafız Ahmet Böy beyeti tarafından, 20,5 gramofon opora parçaları, Ajans haberleri, saat ayarı, 21 Hafız Ahmot Bey beyeti ta- rafındaa ikinci kısım saz, 29 orkostra. Bükreş — (894 metra ) 80 Muhtolif konser 20,6 konferans, 20,45 şarkı £1,15 orkestra. Relgrad — (429 metre) 20 Milli şarkı- lar, 20,5 konlorana, S1 Strava ile Lehar den mühtelif oneretler. Roma — (441 metre) 21,45 Opara- dan naklan Marzen operası Prağ — (488 motre) 20,05 Aka- Hiç Yoktan Meydana Gelen Bir Eser Adapazarlılar, Bankala- rını Nasıl Teşkil Ettiler Bankanın İstanbul Şubesi erkânı ve baska muamscundan bir Intiba 18 sene evvel Adapazarında | küşat edilen Türk Ticaret Banka- sı dün İstanbul şubesinin 8 inci açılma yıldönümünü tesit etti. | Misafirlere, mevduat sahiplerine | ikramlar yapıldı. Bu münasebetle merasimde bulunan Meclisi İdare azasından Kavalalı Mehmet Kâmil, mürakip Behçet, Bankanın İstanbul Müdürü Namık Beyler, hazıruna Adapa- zar Türk Ticaret Bankasının ta- rihçesi hakkında biraz malümat vermişlerdir.. Bu malümata göre Banka 18 sene evvel Adapazarın- da teşekkül etmiştir. O vakit Adapazarı halkından birkaç kişi | Ermeni mürababacılarından kur- tulmak için toplanmışlar ve 75 bin Hira sermaye ile Adapazar Eslâm Ticaret Bankası ismini ve- rerek bu Bankayı tesis etmişler- dir. Banka evvelâ komandit ola- rak teşekkül etmiş, fakat bilâha- ra Adapazar Türk Ticaret Ban- kası ismile anonim şirkete ta- havvül etmiştir. Bugün tamamen tediye edil- miş 1. 200. 000 lira sermaye ile iş görmektedir. Hissedaran heyeti umumiyesi sermayenin iki milyon liraya iblâğı için Hükümete müracaat etmiştir. Muamelesi hitam bulur bulmaz bu sermaye ile iş cektir. Bankanın Meri beraber 23 şubesi vardır. İlk şube İzmitte açılmıştır. Bilâhara Hendek, Düz- ce ve Vilâyetin her kazasında halkın arzusu Üzerine küşat edil- miştir. Banka sermayesinin bir milyon lirası nama muhbarrerdir. -İkinci milyonu hâmiline ait olmak Üzere kabul edilmiştir. Bu suretle halk | fazla miktarda alâkadar olacaktır. Bankanın Adaparar, Düzce, E&- kişehirdeki binaları kendi malı- dır, Peyderpey diğer şubelerinde de banka olabilecek halde bina- lar yapılacaktır. Bundan başka Bdapazar Bankası, — Adapazarı Belediyesile Adapazarının tenviri işinde ortaktır. Büyükderbentte kendi malı olan kereste fabrika- | sını işletmektedir. Bir buçuk Aaydanberi Banka komisyon işlerine de başlamıştır. Sessiz ve sadasız çalışan Adapa- ——— deminin konseri, 23,20 radyo filmi Viyana — (517 motre) 19,30 konseri, 20,5 çifte piyano, 21,85 ko Peşte -- (550 metre) 2t Konser, stüdyoda komedi. Vargova — ( 1411 metze ) 21 Hafif musiki, 22 konsor, 93,50 dans bavaları —<— — 94 M. Selim :ı..: (Talebe) 5 Zeynep H.: Sayfa 9 zar Türk Ticaret Bankasının bu faaliyetinde, iş başılarının ve Umu: m? Müdüri Asım Beyin tecrübeli, vukuflu idaresinin bübük hissesi vardır. Resminizi Bize Gönderini; M 1554 Size Tabiatinizi Söyliyelim Raşel H.: Acul ve uysaldır. Çabuk — kızar ve darılır. ve çabuk barışır, Kızdığı zaman dik ve tok söyler, — sözle- rini esirgemez, sevgi — mesa. ilinde kıskanç dk gösterir. Davit Et.: Çolışkandır, — mem- faat temin et miyen — havai şeylerle imeş- gul olmaz. Ameli ve otu- rucü - olmiyan | işlerde muvaf fak olur; - raha» tına pek düş künlük göster- «s©z, tasarrula riayetkârdır. Çabuk parlar. (Fo toğrafının dercimi İsteniyor.) Zeki ve hassastır. Çabuk alınır, cesa- reti medeniyesini istimal mes'uliyetten — tenkitten arkadaşlarına pek sokulmaz, kulü- balıktan hazzetmez, kafasile — çu- lışmakta ve oturucü işlerde 1m>- vaffak olar. elmez, çekinir, bayani birev kas dımıdır. Gördü bildiğini — tat- bik eder, kendiliğinden birşey ilâ: ve etmez, din mesailinde taassul gösterir, tutumludur, para sahibi * olmasını bilir, eşyasımı hüsnü ise g0 tenal eder. Fotoğraf Tahlil Kuponuna Wlinci Sayfamız da bulacaksı » x.

Bu sayıdan diğer sayfalar: