SON POSTA MEYHANE ÂLEMLERİ Çara ; Dünyada Spor “Saat Gecenin Uçünü Buldu. Tabil yınanistanda Bu Halde Eve Gidilmez.,, Aris Takımı Ev Doktoru Kulak : ÂAkıntıları Hergün işitiyoruz: “Çocuğun kulağına banyo yaparken su ka- Çırdık; şimdi akıyor.,, Kulaktap akan bu cerahat zararsır” bir akıntı telâkki ediliyor. Günlerce Pamukla silmekle iktifa ediliyor; hihayet ateş ve ağrının başlama- sile hekime müracaat ediliyor. Kulaktan akıntı gelmesi bir has- îahkt"- Pek gayrisıhhi olan ev- trimizde apılırken — ve *dilecek noktalar vardır. Bunla- Tn hiçbirisini bilmiyoruz. B_auyo- b?' Sicağa alışan çocuğun vücudu odan ddet sonra sabit olmıyan 6 in hararet derecesi düşünce b Plun içinde nezle oluyor. Hab- | Çocuklarda burunla orta ulağı vasleden ince bir kanal buromp & d'Eustache) vardır - ki 'Dig aksine olarak gayet genişt.îr. me -Urundan kulağa hava gir- z ni temin eden bu kanal ayni kî:ln%nda mikroplu — sümüklerin kulaşa hakline hizmet eder, orta "afıaga giden mikroplar dört ta- o kapah bir tavla zarı gibi ütihağu boşlukta faaliyete geçer 1 tevlit ederler. Una Orta kulak - iltihabı di Bu suretle üç - tarafını ve bir tarafını kulak teşkil ettiği bu boşluk- p cerahat akmak için bir Yol, bir delik arıyor- Çıkınca Zar olan kulak zarını tahrip ::liâor' ve kulak — borusunu lak y tderek dişari akıyor. — Ku akıntısının sebebi yalnız bi Fun Nezlesi değildir, gripe, Kızıl, tkııî;:rlk' tifo, E:ışpalagzır v. s. has- Mik,, ”. esnasında kana geçen Oplar orta kulakta te_“uu 'k:l:t.ı iltihap husule getirir. Ve Di eğml davileri- ne , Ekatsiz ve kulak tedavi €lişık olmiyan ellerde k'-_' ıyll:.n"ken husule gelen ceriha- lıun mikroplanmasile de akıntı lebilir. B"'yel:in:sîlerdc kulak zari bf mukavimdir. Bunlarda kulak Bâri kendi kendine delinmez. Vakit kulak zarına mütehassıs h“f"ldan ufak bir müdahale ilî ulak Zarının arka tarafındaki Cerahate 'mecra verilir. Ş Cerahatli akıntı ile müterafi !“.ılık iltihaplarının müddeti bir îllâ Üç hafta kadar devam eder. n günü — tedaviye başltlfdlsl t'akdirde kulak zarı üzerindeki de- lik tamamile kapanır ve telff?r Müayene olunduğu zaman delı'gııı Eserine bile tesadüf etmek ınıl; kânsız bir. hâle gelir ve kula lu.'i tabilde olduğu gibıîı iîınr.k“_ Sin a iyidir, akıntıyı KE? Dek f:ll:::î:ı glgbi pek manasız bir zihniyet daha vardır. İçerisi kuru lıııl““ll?lası icap eden ve r tarafı kemikle mahdut olan' bir Oşluktan cerahat gelmesi hiç te aatîâ;ıs:îf akmazdan evvel ağrıyan kulak aktıktan Ssonra tamamile ağrısız -oluyor. Bı_ıuun Şin hiç ehemmiyet verılışııyor. akat düşmanı nasıl sessiz av- larlarsa kulak akıntısı da böy- edir. Ehemmiyet verilmiyen ktıîak akıntısı bir gün öyle gürü!tülu_;e hayat için vahim bir vaziyet ih- das eder ki bunun önüne anca Pek seri ameliyat icrasile geçile- bilir. : TEDAVİSİ — Tamamile he- kime ait bulunduğundan ve yapı- lacak bir tedbir o!madığ_ın:_lıî kanal çocuklarda büyüklerde- | tor akşamcı.. Yaş | lar amma, içlerinde sakalı | mende ağartmış kimse yok. Tabii ııKu_ Barba Pusulayı Tutuşîurı_ı_nca Biz Marmaraya karşı, sofrayı kur- | muş, çakıyorlar. Hepsi de kalan- Yaşlı başlı adafn' değir- içilen nesne Trakı... Birinci, ikinci kadehlerde mevzu, dereye tepeye dairdi. Kadehler, dolup boşaldıkç:_ı, çözüldü. k iştirak kendi isteme- çeneler de yavaş yavaş İsrarlarına dayanamıyara! ettiğim bu rakı m_eclısını, hesabıma boş geçırmek. isteme- dim. Bir biçimine getirip içki âleminin cilvelerine dair söz aç- tım; kafaların olgunlaştığı bir B"afî hır;li;:ıaade ederseniz, dedim, küçük bir teklifim var. Bua kşâm sırî ile birer olmuş _hıkâye _ınla- talım... İşret hâlile insan, l_nrçok tuhaflıklar yapar, arzusu hilâfına iyetlere düşer... güıüîıllî v:;:iı:ırma bir vak'a ile mak istedim : di “Bir tarihte benim, Samat- ya meyhanelerinde ıabahlgyışım vardır. Karlı bir kış gecesi... — Karşımda oturan ihtiyar, sö- zümü kesti: - — Durun öyleyse... Size genç- isimde başıma gelen bir vak'ayı ıaııîlıataynıı. Hep birden, — kulak kesildik. Eski akşamcı devam etti: — O zamanlar, on sekiıinde:- yoktum. Rakıya daha yeni at alıştırıyorum. Acemi çay- lâk gibiyim. qel. gel... Otuı-i,i o; tur: İç, iç.. İçiyorum- amma, yı gece yarılarına kadar değil. Gü- neş karardı mı, kümese g'ıı'ı)ır;— rum. Haddinse girme.. Valde mi ateş... ateşBir akşam, yine böyle tezgâh başı iki tek çakıp dönerken biri kolumdan çekti : — Otur. bel ? * yors_ı_ı_u Nereye gideceğim, eve... — Bu vakit ev olmaz. (llei, tta bir tezgâhbaşı yapalım. Malgîıurdu. olmazdı. derken yü- rüdük. Maksut, — bizim ahpabı görüuce sırıttı : — Oturacak mısınız? ! — Yok.. Ayakta içip gidece- var, kan Nereye — gidi- ğlz.Sıelime doldurdu: — Afiyet şeker olsum. eee ll daha!! — Bir daha Yeteıı': dedikçe Maksut dol- duruyor. Altıncı kadahte Sandık- burnu başladı fırıl fırıl dönmiye.,. Hâlâ önümüze geleni dikiyoruz_ Maksut işin sarpa sardığını an- dı amma geç anladı.. 7 ıBizim arkadaş bir köşede, ben bir köşede sızmışız. Uykum arasında yüzüme yumuşak yumuşak bir şey dokunuyor amma, ken- i değilim ki gözümü açayım. (Zh:dîoregıyerimden kımı!dıdun_ Vay canına!.. Turşu gibiyim be.. O yumuşak şey, durmaz yüzümü alar. Bir de ne bakayım, ayı İstanbulda birahane ve meyhane manzaralarından amma, köpeği nasılsa farkettim. Hâlim olsa hoşt diyeceğim, el ayak tutmaz ki.. Köpek benim kımıldandığımı görünce, yalamayı bıraktı, başladı bu sefer kötü kötü hırlamıya... — Varsın hırlasın.. diyip tekrar uzandım. Çok geçmedi, uykumdan öyle bir sıçradım ki medet Allah.. Bileğimden şakır şazır kan akıyor. Köpek ısırması da ne kötü şeydir ya.. Can AaCISI ile aklım başıma | "gelince etrafıma bakındım. O sırada nerde imişim bilir misiniz? Ka- basakala giden yolun ağzında.. Buraya nasıl geldim. Haydi gel- dim, sırtımdaki ceket nereye gitti ? Aman, papucun teki de ayağımda değil. Vay hınzır kö- pek !. Bu, mutlaka onun işidir. Kabasakaldan, — yalmayak — çık- tık — yola... Bari bir ec- zahane bulsam da - bileğimi sar- dırsam... Eczahane çok amma, hepsi kapal.. Evin kapısında anam beni o halde görünce iki gözü iki çeşme boynuma sarıldı: — Ah, sana kimler kıydı evlâdım? Gülmiye başladım: — Korkma... Birşey değil, köpek ısırdı.. —Hangi canavar köpekmiş o... — Merak etme.. Canım.. İki ayaklı köpeklerden değil! Artık inandırabilirsen inandır. Hikâyeler çorap söküğü gibi biribirini takip etti: — Tramvaya — bindik, gidi- yoruz.. Biletçi geldi, bilet istedi. Hangimizde paraya davranacak hâl var. Fitil gibiyiz. Biribirimize omuz vermesek sapır sapır dö- küleceğiz. Biletçi aklı sıra söz anlar beni buldu: — Parayı siz verin de sonra ödeşirsiniz? Olur, dedim. Sallanarak elimi cüzdana kötürdüm. İçinden bir lira çıkararak uzattım. Yolcular gülmiye - başladılar, biletçi kızdı: —Alayı bırak efendi.. İşimiz var, — Ne alayı... L_îrayı bozsana.. Ne doruyorsun? de Şafak Attı b yaptığı karalama kâğıdı.. ya aşağı inin.. çek veriyor.. Bozdur bozdur harca. * elimi sokuşumda parmağımı lira- elile hazırlar...,, ğgim kâğıdı yolculara birer birer gösterdi. Yan gözle baktım. Bi- zim oğlanın üzerine sakal bıyık Alla- hallah, bunu benim cebime kim koymuş?.. Tekrar cüzdana sa- rıldır. Çıkardığım kâğıt, bu se- fer sabici lira idi. Biletçide yine surat bir kariş: — Canım, ben sizinle mi uğ- raşacağım? Ya parayı — verin, Meğerse, bu da İira değilmiş. Yolcular biletçiye bakıp gülüşü- yorlar: — Fena mı? Sana para yerine Sonradan farkına vardım: her LO ların olduğu göze sokuyorum. Fakat titreklik başlıyınca, öbür gözden başka bir kâğıt çekiyo- rum., En sonunda biletçiye cüzda- nı atarak: — Al, dedim, südüne havale.. Lira hangisi ise al. Bu da başka tertip bir sar« hoşluk : — Gece yarısından — sonra meyhane dönüşü içimizden birinin aklına esti : — Bir otomobile binip, Be- yoğluna çıkalım ! Arabaya kurulduk. Taksimde inerken ben farkına vardım. Bi- rimiz noksanız... Fakat noksan olan hangimiz ? İşte o belli değil, Bizimle beraber — otomobile binen kimdi? Bütün ahbapların isimlerini birer birer — saydık. Mümkün değil bulamadık. Ertesi günü, otomobile bin- dikten sonra aramızdan - sıvışan arakadaşı görünce hatırıma geldi: — Aşkaolsun, dedim, dün gece bize akla karayı seçtirdin. Mey- haneden çıklık. Beraber otomo- bile bindik. Derken sen birden- bireyorlıdan sıvıştın. üzüme, hayretle baktı da dedi ki: —— saRn — Hay Allah razı - olsun.. Ben de rakıyı dün akşam kim- lerle içtim diye düşünüyordum. Üçüncü sarhoşluk vak'ası da hoştur : — İlk evlendiğim sene idi, Evden ekmek almak için fırına gönderdiler. Yolda bir dosta rastlayınca işin rengi değişti. Fırın yerine daldık meyhaneye... Yuvarla babam yuvarla... İki tane yüzlüğü — devredinciye — kadar saat te gecenin Üçünü buldu. Tabii bu hâlde eve gidilmez. Sabaha kadar bir iki yere daha girip çıktık. Ortalık ağarırken, koltuğumda ekmek eve döndüm: — Hanim, dedim, — kusura bakma, akşam yemeğine yetişti- remedim. Bari seninle karşılıklı kahvaltı edelim! O !:_"-" bugün, dışarda içmesin diye %bîğîmî“." Bt nım, meze sofrasını bana kendi ı'_ vi B LA 2 N AU (l — | Hürüp bitpazarında Şampiyon Oldu Atina, 11 (A. A.) — Pana- tinaikos takımı Paok takımını |e karşı 2 sayı ile mağlüp etmiştir. Olimpiakos takımı Aek takımını sıfıra karşı 4 ve Aris takımı Herakles takımını 3 &e karşı 7 sayı ile mağlüp etmiştir. ÂAris takımı, milli şampiyon- luğu kazanmıştır. Panatinaikos takımı ile Apollon takımı ara- sında yapılacak olan- bir maç bu iki klüpten hangisinin ikinci olacağını tayin edecektir. Avusturya Mağlüp Bolonya, 11 ( A.A. ) — Futbol Avrupa kupası Dömi Finali için yapılan maçta - Bolonya takımı First Viena ismindeki Avusturya takımını sıfıra karşı 2 sayı ile mağlüp etmiştir. Littoriale stadın- da yapılan bu maçta 20,000 — se- | yirci hazır bulunmuştur. Bir Cihan Rekoru Londra, 10 (A.A.) — Londra- da Stamfordbriç'te dün kadın atletizm şampiyonlukları maçında iki cihan rekoru kırılmıştır. Bos- ton Harriers klübüne mensup Mis Johnson 100 yardayı 11 saniyede Mis de Bary de 440 yardayı 55 6-5 saniyede katetmişlerdir. Fransada Bisiklet Devri Bordo 10 — (AA.) — Fransa etrafında bisikletle dev- riâlem — müsabakasının — üçüncü merhalesi — olan Nant - Bordo merhalesini Fransız Lödük kazan mıştir. İkinci Di Pakodur. Umumi tasnif: 1 inci Lödük, 2 inci Bandüeldir. Otomobille Vapur Arasında Londra 1O(A.A.)— Jat Benyon, dün 10 beygir vvetinde — bir otomobil ile Manora vapurunun Londra- Kalküte arasındaki 8,000 mil mesafeyi almak için sarfet- mekte olduğu zaman rekorunu kırmak üzere dün harekt etmiştir. Mumaileyhin bu teşebbüsü, cüretkâranedir. Çünki diğer müş- küllerden başka Şam ile Bağdat arasında hiçbir benzin deposu bulunmıyan 550 mil uzunluğunda- ki çölde seyahat edecektir. Tenis Müsabakaları Paris, 11 (A.A.) — Fransa ile Avustralya arasındaki maçın son kısmında çift — muhtelitler müsabakasında Fransız Matma- zel Resambert Cochet takımı ile Avustralyalı Kravford ve Ma- dam Kravford takımları - karşi- laşmışlardır. —— da kendi ağzından dinleyin: — Bir gece meyhanede - içi- yoruz. Âmma, hesapsız içiyoruz. Gelsin şişe ile rakı.. Gelsin ta- bakla meze.. Hesabın durmayıp kabardığı- na dikkat bile eden yok. Barba, pusulayı elimize tutuşturunca biz- de şafak attı. Tam dokuz yüz elli şu kadar kuruş.. Üçümüzü gö- satsalar, © kadar etmeyiz. Benim hatırıma bir kurnazlık eldi. Barbayı masamıza çağ âolu bir kad);:h kiras ettimîaE:: , ken, bir daha bir daha.. Bedava rakıyı buldu ya.. Barba, şerefe diyip çekiyor. Sekizinci kadehte fitil gibi oldu. O zaman, dayadık puslayı çenesine... Kendi içtiği- miz rakıların yarısını onun hesa- bına geçirince aklı başına geldi : — Yaşayın be hovarda müş- teriler. dedi. Hem kendileri — içerler, hem de — meyhaneciye ısmarlarlar.. — % Ğ Vakit .ımgm'a_“r TETANST a Oyak'anın kahramanları - arasında — bulunmamak için müsaade alma- —