16 Temmuz 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

16 Temmuz 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Dünya Garibeleri Bir Kadın Muharrir Tevkif Edildi Paris ( Hususi ) — Fransızla- rın maruf kadın roman muharriri 4Mariz Şuazl tevkif edildi ve 24 saat nezaret altında kaldıktan sonra serbest bırakıldı. Bu tev- -kifin sebebi şudur: Bir sene ev- vel Mariz Şuazi, kâtibi hususisi olan bir kadının vazifesine niha- yet vermiş, fakat kadına vermiye mecbur olduğu aylık ve tazmi- natı ödememiştir. Kadın bunun üzerine mahkemeye — müracaat ederek hakkını — istemiştir. Mariz Şuazi eski kâtibi hususisine taz- minat vermiye mâhküm edilmiş, birkaç gün sonra da eşyalarının bir kısımı haczedilmiştir. Bir müd- det sonra başka bir yere - taşın- mıya karar veren muharrir, hac- 'zedilmemiş eşyalarla beraber hac- zedilmiş olan eşyalarını da alıp götürmüştür. Zabıta bunu haber alınca Mariz Şuaziyi aramış ve *nihayet yeni ikametgâhında bu- larak tevkif etmiştir. Derhal ha- pishaneye sevkedilen bu maruf muharrir 24 saat sonra serbest bırakılmıştır. Hasır Şapkalar Londra ( Hususi ) — Harbı Umumiden sonra dünyanın her tarafında hasır şapka — modası geçmiş ve herkes hafif fötr şap- ka giymiye başlamıştır. Bu yüz- den hasır şapka imal eden fabri- kalar iflâs etmiştir. Geçen gün bir mektepte verilen müsamere- ye İngiliz Veliahtı geçen Cenubi — Amerikada — dolaşırken giydiği hasır şapka ile gelmiş ve berkesi hayrette bırakmıştır. Ertesi gün veliahtın hasır şapka ilo alınmış resimlerini ga- zetelerde gören ve (her hususta vehahtiı takip eden Londralılar hemen şapka mağazalarına hü- cum — etmişlerdir. Birkaç saat sonra Londranın hiçbir. mağaza- sında tek bir hasır şapka kal- mamıştır. İtalya şapka fabrikaları İngil- sene tereden mühim miktarda şapka siparişi almıştır. Eski Bır Haydut Madrit ( Hususi) — Uzun senelerdenberi — Pirene — civarını kasıp kavuran, bütün — takiplere rağmen bir türlü ele geçmiyen ve zenginler için karabelâ olan El Turon ismindeki eşkıya, ge- çenlerde mahkemeye sevkedil- mişti. El Turon, Pirene havali- sinde tam 35 sene eşkıyalık — et- miş ve bu müddet zarfında pe- şinde on binlerce asker ve jan- darma dolaştığı hâlde — yakayı €le vermemiştir. El Turon 35 senede yüzlerce zenginin yolunu keserek, şatolarını, - sayfiyelerini ve çiftliklerini basarak milyonlar almıştır. Şimdi 70 yaşında olan El Turon geçenlerde ansızın yaka- lanmış ve arası çok geçmeden muhakemesine başlanmıştı. Her- kes ihtiyar eşkıyanın ya idama ve yahut müebbet kürek ceza- sına mahküm olacağını zannedi- yordu. El Turon mahkemede baştan sonuna kadar - hayatını, eşkıyalığa — başladığı — günden yakalanıncıya kadar yaptıklarını birer birer ve hiçbir şey sakla- madan anlatmıştır. Heyeti hâkime kısa bir müza- kereden sonra El Turonu herşeyi dozru &l 62 İnsanla Beraber Denizin Dibine *TSON ” POSTAL UE Fransız Tahtelbahirt Nasıl Ve:”Nğden Battı b Çöken Gemiden Ümit Kalmadı Açık Kapakla Denizin Sathı Bir Hizaira Gelince, Müthiş | : Bir Sarsıntı Oldu Ve Gemi Gözden Kayboldu... Fransız bahriyesine — mensup Promete isimli tahtelbahir, birkaç gün var ki, esrarengiz şerait al- | tında, tecrübe yaparken birden- bire battı. Bundan lakriben bir sene evvel de buna ber- zer bir kaza, bir İngiliz deniz- altı gemisinin başına gelmişti. İngiliz tahtelbahiri, talim ya- | parken denize dalmış, bir daha suyun üstüne çıkmamıştı. Gemi- Din, muayyen zamanda, mensup olduğu limana gelmemesi, büyük | endişeler uyandırdı, Bu arada, bir tüccar gemisi kaptam, tah- telbahirin bulunması icap eden sulardan geçmekle iken bir denizaltı gemisinin suya dak dığını gördüğünü, fakat — bir daha su Üüstüne — çıkmadığını söyledi. Bu adam, İngiliz tahtel- bahirini, batmadan evvel ilk ve son gören şahitti. Gemi, mürelle- batından pek azı müstesna olmak üzere bütün — tayfalarile birlikte batıp gitti. Fransız denizaltı gemisi Pro- metenin başına gelen felâket te buna benzer bir kazadır. Gemi, 3000 ton kadar bü- yüklüktedir. Fransanın Şerburg limanında yapılmış, yeni konan toplarının — tecrübesi — yapılmak üzere denize açılmıştı. Talim ile meşgul olduğu mın- taka Levi burnu denilen semtti. Gemi, bu talim esnasında sadece su Üzerinde seyredecek ve de- nizin içine dalmıiyacaktı. Fakat hiç kimse emir verme- den, tahtelbahir, kendiliğinden battı ve kaza, çok ani olduğu için ancak yedi kişi kurtuldu, zabitan ve mürettebatı — teşkil eden 62 kişi gemi ile beraber denizin derînlikl'ııîıı_ı dalıp gitti. Bu facianın nasıl cereyan ettiğini anlamak için, tesadüfen kurtulan gemi mürettebatından bazılarının ve süvarisinin facia hakkında nazari itibare alarak yalnız 4 ay hepse mahküm etmiştir. Mahke- menin verdiği bu karar herkesi hayrette bıramıştır. Bataklıkta Şehir Birkaç ay sonra İtalyada Pon- ti bataklıklarının bulunduğu yer- de yeni bir şehrin inşaatına baş- lanacaktır. Asırlardanberi etrafa sıtma hastalığı saçmaktan başka hiçbir faydası olmıyan Ponti ba- taklıkları son zamanlarda bizzat M. Mussolininin emrile kurutu- amuştur. Sağda: Kazaya uğrıyan Promete lsmindekl Fransız tahtelbahiri Solda: İmdada gelen Artigliyo tahilsiye gemisinin dalgıcı denize Inearken... verdikleri malümatı naklediyo- ruz: Geminin kumandanı, Miralay Dümenildir. Kaza vukua geldiği sırada, aşağıda bulunuyordu. Bu sırada, kumanda — köprüsünden kulağına bazı gürültüler akset- mişti. Umumiyetle her türlü ma- nevranın sessiz yapıldığı gemiden, böy e harici bir güü tü yükselme- sini tayfadan — birinin — denize düşmüş olmasına hamletmişti. Derhal! kumanda köprüsüne koştu. Orada birkaç kişi vardı. Gemi de büyük bir süratle de- nize iniyordu. Kaptan, ilk evvel, şaşırdı. Çünki tahtelbahirde top ve muühtelif aletleri tecrübe eden kumanda heyetinden ayrı bir de fen — heyeti Bu şaşırması, dalma emrinin bu heyet tarafından verilmesi ihti- malinden ileri geliyordu. Çünki fen heyetinin kumandanı haberdar etmeden böyle bir manevra yap- tırmıya salâhiyeti yoktu. Fakat vaziyet okadar nazikti ki bu işi tahkik ile vakit geçirmiye imkân vermiyordu. Kaptan, derhal kapakların kapanmasını emretti. Bu emri, muavini olan binbaşı Biyenvönü işitmişti. Derhal tekrar etli. İki tayfa, tehlikeyi görmelerine ve bir daha yukarı — çıkmamaları ihtimali bulunduğunu da anlama- larına rağmen, derhal kapakları kapıyan aletin başına geçtiler, emredilen —manevrayı — yaptılar, Kapaklar kapandı, bu arada, içlerinden bir tanesi, sıkışmıştı, kapanmıyordu. Deniz suyu, büyük bir kuvvetle bu kapaktan içeriye dolmıya başladı. Bu sırada, geminin batması bir hayli ilerilemiş, denizin seviyesi, kumanda — köprüsünün hizasına gelmişti. Buradaki kapak ta açıktı, bu kapakla denizin sathı bir hizaya — gelince, — suların hücumundan — mütevellit — müt- İtalya hükümeti Ponti batak- lıklarının bulunduğu yerde yeni bir şehir yapmıya karar vermiş- tir. Bu şehrin ismi “ Littorio ,, olacaktır. Faşistlerin Roma Üze- rine yürüyüşlerinin senei devriyesi olan 28 Teşrinievvelde bizzat M. Mussolininin iştirakile “Littorio,, da bir Faşist sarayı, bir hükümet konağı, bir kışla, bir kilise, bir- kaç mektep ve bir elektrik Fab- rikasının temel atma merasimi yapılacaktır. vardı. İ | hiş kumandanı bir sarsıntı oldu, — gemi ile beraber köprü üzerinde — bulunan on iki kişi, sarsıntının — şiddetinden — denize fırlatılmışlardı. Gemi de, bu sar- sıntı ile beraber gözden kaybol- muştu. Denize düşenler, tahtelbahir- den fırliyan! birtakım can kur- taran simitlerine, küçük tahlisiye şamandıralarına sarılmışlardı. Fa- kat bir kısmı buna muvaffak ola- mamış, dalgaların şiddetine muka- vemet edemiyerek uzun boylu ça- baladıktan sonra boğulmuşlardı. O suretle ki, denize düşen on iki | kişiden ancak yedi kişi kalmıştı. Bunların feryadını, civarda dola- şan bir balıkçı gemisi duydu, hemen yardımlarına koşarak ye- disini de kurtardı. Fakat, aldığı emir Üzerine | bütün tecrübelerini deniz üstün- | de yapan va yapmakta olan tah- | telbahirin, anlaşılmıyan bir se- bepten dolayı, hiçbir dalma ter- tibatı alınmadan denize batma- sının sırrı anlaşılmadi. Alelâcele teşkil edilen bir tahkik heyeti, şimdilik mahiyeti pek karanlık kalan bu hâdisenin içyüzünü ay- dınlatmıya uğraşıyer. Fakat hiç beklenmiyen bir sıradâ denizin dibine giden 62 insanın kurtarılması için de hara- retli bir surette çalişiliyor. Fran- sada — bulunmadığı için — Fran- sız Deniz İşleri Nazırı, Artigliyo ve Rostro ismindeki iki İtalyan dalgıç gemisinin Fransa hükü- meti emrine verilmesini İtalyan Hükümetinden rica etti ve gemi- ler verildi. Tahtelbahir batarken telefon teli su Üzerinde kaldı- ğgından, tahtelbahirin battığı yer tayin edilebildi. Fakat bu tel vasıtasile, deniz altındaki gemi ile muhabere yap- mak hususunda icra edilen bütün teşebbüsler boşa çıktı. 75 metre derinliğinde ve 500 metre kutrunda ufak bir deniz gölünün içine düşen tahtelbahir- dekilerden hiçbir cevap alınmadı. İtalyan tahlisiyelerinin dalgıç- ları, denizin dibine inecek ve tahtelbahirin kenarlarına çekiç- lerle vurarak gemidekilerin hâlâ yaşayıp yaşamadıklarını anlamıya çalışacaktı. Fakat bu tecrlbeler- den hiçbir cevap alınamamıştır. Geminin içindekilerin hayatından da Üümit kesilmek — üzeredir, * Ş Gi ee HĞÜ AAMAARERĞE İ aei y ae yi şnen li güeü şae d Kari Mektupları Doktor Beyler Anadoluya Gidiniz İstanbuldaki doktor bolluğuna | karşı etibba odasının çare ara- makta — olduğunu — gazetenizde okudum. Küçük doktorlar, büyük doktorların az ücretle hasta te- davi ettiklerinden şikâyet etmektâa ve bu yüzden kendilerine ekmek parası kalmadığını ileri sürmek* tedirler. Gerçi benim doktoörluk- la alâkam yoktur. Fakat kafası işleyen, &ll tahsil görmüş — bir gencim, — Bu efendilere acizane bir tavsiyede bulunacağıın: Bugün —Anadalunun — birçok kasabalarındaki bağrı yanık has- talar doktor ihtiyacımı duymuşlar, büyücülerle efsuncuların elinden kurtulmuşlar, kocakarı ilâçlarının fayda vermediğini anlamışlardır. Fakat bu zavallı vatandaşlar bü- tün hüsnü niyetlerine rağmen ne bir doktor yüzü görmüşler, ne de hastahklarına bir — şifa bulabil- mişlerdir. Doktorlarımız, İstanbulda kal- mak ve yaşamak pahasına iki türlü vazifelerini de yapmıyorlar. Hem kendileri işsiz bir halde burada kendi mesleklerile hiç alâkası olmıyan İşlerde - çalışı- yorlar. Hem,de kansız benizli, hasta ciğerli, binlerce vatandaşın inilti ve istirabımı. duyamuyorlar, Ve bu vatandaşların imdadına koşmayorlar. Doktor beylere tav- siyem şudur: Biraz Anadolunun içine doğru giriniz. Oradaki muz- tariplerin istırabını dindiriniz. Bu- ralarda sade dua almazsınız. Mut- lak surette manevi ve maddi bir refaha — kavuşursunuz. — Doktor beyler Anadoluya gidiniz. Karilerinizden: Facia Dolayısile 10 Temmuz 932 tarihli nüs- hanızda Polatlı civarında vukua gelen feci hâdise — hakkındaki izahatının okudum. Tren kazası- — ni müteakıp bir köylünün| elin- den ekmek kaptığıma — dair olan fıkra hakikate muhaliftir, Yalnız şaşırmıyayım diye biraz su içmiştim. Vatandaşların uğra- dığı bu akıbet muüvacehesinde orada köylünün ekmek yemesi ve benim de almaklığım varit değildir. Hürmetlerimi takdim ederim. Polatlı tevkifhanesinde kaza trenl makinleti Falk Cevaplarımız Ayvansarayda Kadri Beye: Ankaradaki Marmara havuzu sun'i bir gölden ibarettir. Yalmız bu büyük havuza Marmara de- nizizin şekli verilmiştir. Denizden uzak olan Ankaranın deniz” iht- yaç ve iştiyakını bu havuz tatmin eder. Etrafına serinlik — temin eder ve içinde küçük sandallarla kürek çekmek ve — gezinmek kabildir. AR. eğer içerde hâlâ yaşıyan insan kalmışsa, — tahtelbahirde — mev- cut hususi tertibat sâayesinde, gemi sudan — çıkarılmadan, bu tertibat — vasıtasile içeriye hava ve mayi halinde yiyecek vermi- ye çalışacaktır. — Binlerce insan bu deniz faciasının zaruri kıldığı bu ümitsiz ve müşkül tecrübenin neticesini — yaşlı gözlerle bekle- mektedir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: