11 Eylül 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4

11 Eylül 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Çankırının Şifalı Suları Çankırı, (Hususi) — Vilâyeti- | miz dahilinde mebzul maden su- ları vardır. Kükürtlü ve çelikli maddeleri havi olan bu sular bilhassa nezle, içme, yıkanma diye üç kısma ayrılmaktadır. Nezle suyu Msık ve Şeyhler | 'köylerinde çıkan kaynaklardır. Bu kaynaklar nezleyi tedavi etmektedir. Suları karbonludur. Gazoz gibi köpürmekte ve kapalı bir şişeye konduğu takdirde şi- geyi patlatmaktadır. me suyu, Karaşoyh cive- rında çıkmakmaktadır. Bu su müshil — gibi tesir — ederek mideyi temizlemektedir. Yıkanma suları, İlgaz ve Çerkeş civarım- daki kaynaklardan çıkar, suları ilıktır ve romatizmalılara iyi gek mektedir. Bu membaların şimdi mevsimi olduğu için civar — şehirlerden Şıukınyı mühim bir akın var- ır, Membalar hergün yüzlerce kişi tarafından ziyaret edilmekte- dir. Bu membalardan mühim bir kısmı yalnız ağustosta su verir ve ağustös geçer geçmez suları kesilir. —Kemal Kadri Kulanın Kurtuluşu Kula, 5 (Hususi) — Bu sene kurtuluş bayramımız şimdiye ka- dar emsali görülmemiş tezahürat ile tes'it edilmiştir. Bütün esnaf dükkânlarını kapıyarak tezahüra- ta iştirak etmişlerdir. Vapılan merasimde istirdat levhası mükemmel surette can- landırılmıştır. Kıirşehir Ortamektebinde Kırşehir, (Hususi) — Uzun müddettenberi ortamektep müdür- lüğünü yapan Ömer Aydın Bey vekâlet emrine Aalınmış, yerine Konya —Askeri Lisesi Müdürü Âdil B. tayin edilmiştir. Ceyhanda Ziraat Ceyhan ( Hususi ) — Bu sene kazamız dahilinde ziral vaziyot, diğer senelere nisbetle çok iyi- dir. Bir okka tohuma mukabil vasati olarak oluz beş okka ka- dar buğday alınmıştır. Susam ve pamuk mahsulleri de iyidir. Tütün Mubayaası Başladı Kırkağaç 10 — ( Hususi ) Mehmet Sefer ve Amerikan tü- tün kumpanyaları bugün buraya eksperlerini göndermişler ve tü- tüvp mubayaasıma başlamışlardır. Gönende Küçük Mektepliler Çalı- şarak Para Kazanıyorlar Gönen ( Hususi ) — Bu mek- tubumda Son Poslanın muhterem okuyucularına Gönenimizdeki ufak çocukların meşguliyetinden bah- sedeceğim. Tahsil çağ nı gelmiş 8 - 10 yaşındaki küçükler mektep zamanlarında ders — saatlerinden erken — kalkıyor, sabahiın — alaca karanlığında makamlı makamlı bağırarak simit satıyor ve bu süretle beş on kuruş kazanarak ders zamanı yine derslerine de- vam ediyorlar. Bu küçükler sa- bah'arı kırkar paradan sattıkları simitlerin beherinde beş para kâr temin ediyorlar. Sabahki kârla- rının yekünu on kuruşu tecavüz Kazandıkları — para ile kalem, defter, kilap ve saire ih- tiyaçlarımı temin ediyorlar. Daha fakir tabakaya mensup çocuklar | anne ve kardeşlerinin bile şetlerini simit satarak mektedirler. $ etmez. mal- | temin et- | minde A L W'RP F (A n 4 ea . Z " AD y a N4 M 4 M v M Zafranbolunun Bağları Yaz Gelince Bütün Halk Serin Zafranbolu(Hu- susi) — İki da- ğın vadisinde sı- kışmış bulunan bizim Zafranbo- lu, yaz mevsi- oturula- fiyelere — çekilip yazı orada ge- —j çirir. Bağlar © mevkii, suyu ve meyvalarile pek $ - cazip bir husu- siyeti haiz — ol- duğu gibi “ Du- rna dağı tam yamacında kurulmuş oldu- ğundan havası da çok güzeldir. Zafranbolunun nüfusu 9000 rad- delerinde olup köylelle birlikte umum nüfusu 54500 kadardır. Bağların “Kavakköy,, arasında yapılan büyük hastahanede her sene binlerce hasta tedavi edilir. Kazamız, Kastamonu vilâyetinin garp kısmında olup Araç, Taş- köprü, Cide kazaları, Bolu ve | Üzüm Bağlarına Taşınıyor -- v -atvanbolu Memleket Hastanesi Çankın vilâyetlerile çevrilmiştir. Yeni teşkilâtı mülkiyede Zongul- dağa raptedilen Zafranbulunun Bartın şosesi çok işlek bir yoldur. Ormanları (361 ) bin kilo- metre murabbaı genişliğinde olan Zafranbolunun başlıca mahsulâtı şunlardır: Pirinç, arpa, buğday ve hu- bubat ile meyva,| soğan, zafran, | tütün. Son zamanlarda yumurta 5 Eylül Nazillinin En Nazilli ( Hususi ) — Telgraf haberi olarak ta bildirdiğim gibi l kasabamızın — kurtuluş tesadüf eden 5 eylülde heyecanlı ve sevinçli büyük bir gün yaşa- dık. Kurtuluşumuzun onuncu yıl- dönümünü muazzam ve heyecanlı tezahlirat arasında tes'it ettik. Her taraf donanmış, zafer tak- ları kurulmuştu. Gemlikte Bir Orman Yangını Gemlik ( Husust ) — Buraya yakın Narlıköy civarındaki orman- da müthiş bir yangın çıkmış, bütün gece devam ederek orma- nin mühim bir kısmı yandıktan sonra söndürülmüştür. Yangının, domuzların bann- masına mâni olmak için köylüler tarafından kasten çıkarıldığı söy- lenmekte ise de buna inanmak doğru — değildir. — Alâkadarlar bu hususta tahkikat yapmakta- dırlar. — M. G gününe : | | | AMT Günü LK eu dü Tezahürata mill! kıyafeti lâbis s#üvarilerimiz, mektepliler, kahra- man askerlerimiz ve bütün halk iştirak ettiler. Bu büyük gün münasebetile bir de - güreş mü- sabakası tertip edildi ve Dinarlı Mehmet pehlivan birinciliği aldı. Gönderdiğim resim kurtuluş bay- ramımızdaki tezahüratı canlandı- yriyor. —R. Öz. Mardinde Bir San'atkâr Mardin (Husust) — Şehrimiz- de senelerdenberi tevazula — çalı- şan bir san'atkâr vardır: Muallim İbrahim Bey. Bu zat tabil cesa- mette vücudu beşer imal etmek- tedir. Yaptığı eserler Avrupadan gelenler kadar mükemmeldir. İbrahim Beyin eserleri Maarif Vekletinin de takdirine mazhar olmuüş, vekâlet mekteplere yaptığı bir tamimde tedris için kullanı- lacak vücudu beşer modellerinin İbrahim Beyden mubayaasını tav- siye etmiştir. ihracatı da &- peyce bir yekün teşkil — etmek- tedir. ! Yeni yapılan ; Ereğli - Zongu- dak şimendifer hattı kasabamı- zın bir saat öte- sindeki ( Kara- büke) — kadar gelmiştir. Karza dahilinde 30 ca- mi ve mesçit, 2 (23) han, (40) değirmen, (60) su deposu, (81) tabakhane, (107) çeşme, — (915) dükkân, nefsi kazada ( 4 ), köy- lerde (33) ilkmektep vardır. Burada Muallimler Birliği her türlü esbabı istirahati havi bir yuvadır. Müdavimlerini kahveden sinemadan tiyatrodan her vakit müstağui kılmaktadır. Bu güzel yuvanın sinesinde toplanan genç- lerin spor ve fikir sahasındaki faaliyetleri takdir edilecek bir vaziyettedir. — Mehmet Enver Malatyada Zabıta Bir Evde 15 Kumarbaz Yakaladı Malatya ( Hususi ) — Burada maalesef kumara inhimak pek fazladır. Şehrin en işlek yerle- rindeki kahvelerde bile kumar oynanmıya başlamışken zabıtanın sıkı ve şiddetli bir şekilde mura- kabeye —başlaması kumarcıları gizlenmiye mecbur bırakmıştır. Maamafih kumarcıların bazı evlerde toplanarak gizlice kumar oynadıkları ve zabıtanın taras- sutundan kurtulmak için tedbir aldıkları hissedilmektedir. . Geçen gece bir gazinocunun evinde 15 müsellâh kumarcı cür- mü meşhut halinde yakalanarak adliyeye tevdi edilmişlerdir. Her Tarafİ—Yeni Açılan Bağlarla Bezeniyor Keoşan ( Husust ) — Kazamız ötedenberi rençper yatağı olmak- la müştehirdir. Filhakika ahali- mizin yüzde doksanını çiftçiler teşkil etmektedir. Arazimiz müm- bit ve mahsuldar olup her nevi hububat — ziraatine — elverişlidir. Bilhassa buğdaylarımızın nefaseti pek meşhurdur. Keşanın merkezi vaziyeti nazarı itibara alınarak burada da buğday mübayaası için Ziraat Bankasınca bir depo tesis olunursa çok İsabet ve çift- çilerimiz de bu suretle himaye edilmiş olur. Son Üç beş sene içinde halkımızda bağcılık ve bahçivanlığa da hararetli bir heves uyanmıştır. Harp senelerinde tah- ribata uğrıyarak çakıllığa dönen kasabanın — Üstündeki — bağların yeniden ihdasına başlanmıştır. O civardaki — çıplak — sırtlar ahiren meydana getirilen Jâtif bağlarla bezenmiştir. — H. H. kütüpbane, | Haftada Bir Gelişi Güzel Musahabe | | Çorapsız kadınlara, ıgJA bileklerine, Halis B hediye sitemine ve döşeme alımına dair. Hanımlar çorapsız. gezm işini - tâbirime müsaade ediniz" azıttılar. Eskiden deniz kıyı! köy, sayfiye sakinleri çoııplııâ evde bırakırlar, sokağa fırlarlar Şimdi bu moda, üzerinden elel trikli taramvay geçen caddele döşeli, dayalı vapur kamaraları! kadar sirayet etti. Bu, baldıra kadar çıkan çı laklık moda oldu olah, ince ip çorapların ne kadar güzel şeyli olduğunu farketmiye başladım. Çıplak kadın bacağında - şii yoktur demem, fakat bazı di marları, bazı bertaraf edilmiş t yerleri belli olan çiğ beyaz yahut buğday bir bacak, çıa zevk veriyor. | vâzıh bir şiir gibi insana Dün tesadüfen iki genç kart dımm arkalarından yürüdüm. BF risinin ayağında ipek çorap vardi ve birisi çıplak ayağının üzerint hasır taklidi iskarpinlerden giy mişti. Bu ikibacak, bona Ahmel haşimle — Mehmet di yi yanyana basılmış iki şiiri gibi geld Hele kaşları inceltilmiş, kir” pikleri düzeltilmiş, saçları ondüle, dudakları rujlu, tırnakları mani” kürlü ve oja'lı bir hanımın çıplak bacaklarının — nihayot — bulduğu ayak bileğini açıkta görmek, n€ acı bir müşahede - oluyordu. Kadınlar da bu ayak — bile ğinin güzel bir manzara gös termediğini — anlamış olacak* lar. Bana kalırsa yeniden yeniye moda olan konçları — kıvrılmıf beyaz — çoraplar, ne bacağı nt ayağı, fakat bu çirkin * bilekleri örtmek, erkek ve kadın gözünden gizlemek için icat olunmuştur. Bir gazetede çıkan uzun bif yazıya inanmak İ1âzun gelirser Kıraliçe Keriman Hanımın Bey- babası Halis Bey, Türk gazete- lerinin Dünya Güzeline 'lıedı'yı vermediklerine — telmih ederek diyormuş ki : “— Aman efendim. Sizin ga* zeteler hiç hediye vermiye falan zahmet elmesinler. Bize Paris gazeteleri bol bol hediye verdi- ler. Anlaşılıyor ki Halis Beyin kas naatince hediye vermek bir nevi *“farmı kifaye,, dir. Herhalde gazeteler hediye ver meği ihmal etmemeliydiler. Bu kar | dâr gündür, sütunlarına satir satır yazı, sayfalarına revk renk, boy boy resim temin eden bu gi- zelin hakkı başka türlü ödenemezdi Fakat düşünemediler. Çünkü böyle bir muaşeret ve nezakef kaidesini düşlünebilecek bir tek | centilmen gazeteci vardı: Burhan çahit Bey. Ne yazık ki o da bir defa şeytana uyup bir hata işledi ve Keriman H. — için “ gü- zel değildir! ,, dedi. x Uzaktan tanıdığım bir Tat vardır; galiba İstanbul hükümet da- irelerinden birisinde memurdur.Dü! kendisine çarşı içinde rastgeldim. İsimlerini unuttuğumuz aşinalara kullandığımız mahut lâkapla ken- disine hitap ederek sordum: Üstat, nereye böyle? — Sandalbedesteninden — bir halı, bir oda takımı ısmarlıya* cağım, dedi, bendehanenin dö“ şemesi, dayaması yolunda değil* dir. Halbuki Dünya Güzeli Keri- man Halis H. la da uzaktan uzağa bir akrabalık var. Yakında ça" zeteciler bize de sökün edecek* ler, hiç olmazsa adamcağızlar! kabül edecek bir salonum olsuni; doğru değil mi?. Toplu İğne

Bu sayıdan diğer sayfalar: