12 Eylül 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

12 Eylül 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

( — Afacanın Resimli Hikâyesi Afacan — Hizmetçi bizim eski çalar saati aşırmış, bohçasına koyuyur. Dur ben şuna bir oyun eynıyayım da görsün.. Lâf Olsun... | Mahalleden geçen bir adam | Afacana sordu: | — Oğlum, burada bir fino köpeği gördün mü? Afacan biraz düşündü. — Kıvırcık beyaz tüylü mü? — Evet, kıvırcık beyaz tüylü... ora— —u Yol Nerâ','e ' Gider? Afacan şaka- laşmaktan — çok hazeder. Geçen gün sokakta ar- kadaşlarile kapı önünde yordu. O sırada $0- kaktan — geçen orta yaşlı bir ha- nım durup Afa- cana sordu: Oynu- Baksana oğlum.. Bu yol nereye gider? Afacan sırıta- - rak cevap verdi: — Hiçbir ye- re gitmez ha- nımteyze... — Â, çocu- ğum... Hiçbir ye- re gitmez olur mu ? — Olur ya Hanımteyze.. Ben kendimi — bildi- ğgim — bileli bu yol daima bu- rada durur!.. Komşu — E, neceğiml.. -— AFAC | te ©o cinsten mi diye go Afacan — Ne o, Hatice Ha- nim bohçanı mı hazırlıyorsün!. Hizmetçi— Senden kurtulmak için kaçıyorum, anladın mı yu- murcak! — Alçak boylu... Şöyle yer- den bitme bir şey... — Hah... Evet, aradığım köpek.. mi oğlum? Afacan omurzlarım — Yocoao... bir köşeği vardı da tam benim Gördün değil silkli. n de öyle in köpe 4 Afzcan, itctilde iyi dinlendin... Artık mektep açılınca çalışırsın! Afacan — Yanlış söylüyorsun komşu amca... Tatilde çok yoruldum... Mektep açılınca dinle- ANIN DEVRİÂLEM SEYAHATİ Afacanın chrı'kaııf 22 (Hulâsa — Ark lem sle Devrlü ne çıkan Afa da « Türkiy -| | şbur. Çocuk Si | san  nin en nema — yıldızıyım »— diye | atlği bir yalan sayesinde ka: r. birçok —para Şikago baydutları çocukla- rTa musullat oluyorlar, on kaçırıp binanın en üst katına hapr ları yüksek — bir vediyorlar. Tuzsuz Ahmet feminde bir Türk, Afacanı kurtarınıya çalışıyor. Hay- dütlat Ahmedi Türkiyenin moşbur bir pelis hafiyesi diye tanıyorlar. Kendi kendime düşündüm : — Acaba Cingöz ne halde? Cingözün ne tabansız olduğu malüm. Eğer oğlanın yüreğine inmedi ise iyi... - Anlaşılan bir müddet, hatta belki uzun bir müddet Şikago haydutlarına mi- safiriz. Maamafih, buradan sağ çıkacağımızdan da çok şüpheli- yim. Tayyareci Lindbergin çocu- gu hâdisesi bir türlü hatırımdan çıkmıyor. Acaba herifler bize kıyarlar mı dersin 7... Afacan yökken saati ortada Hizmetçi yarım saat sonra çalmak” üzere bohçaya yerleştirelim! | Hep Kabahat Afacanda | Hasan B. bir zaman dülger- | liğe merak etmişti.. Bir gün bak- | üm. Arkasına eski bir | giymiş, bir Aarsaya boydanboya | kiremit, diziyor.. — Ne yapıyarsun Hasan B.? dedim.. Hasan Bey yorulmuş gi- biydi, alnının terlerini elile silip: — Ne yapayım, dedi, bir bi- | na yapıyorum.. elbise | Hizmetçi — Hanım.. Afacanın yaramazlığından bıktım usandım.. kurdum. — Yine | Artık sabrım kalmadı! Bohçamı yap- tım gidiyorum.. Bir çöpünüzü aldım- sa ateş olup vücuduma yapışsın! Yağlı Müşteri! Afacan bir gün bakkal dük- kânınmma gitti. Kuzum, dedi. Okkası 120 kuruşluk yağdan 100 dirbem yağ, okkası 60 kurşluk şekerden 150 | dirhem şeker, 5 kutu kibrit 5 | kuruşluk biİ çilm!îl: / İstiyorum. — Canım bina evvelâ temek- | den başlanıp yapılır, yoksa en evvel kiremidinden başlanmaz — Sen merak etme, dedi Lters başlayıp ters bitirs rarı yok. Hele Afacan bir eve gir- sin, kendi, gibilerini bir araya top- ladımı bir haflada altını üstüne getirir. 0 Da O Demek! Alfacanla Cingöz Yüksekkaldı- | rımdan iniyorlardı. Bir aralık bi çıngırak sesi duydular, Bir d kânın önünde bir adam duru- yordu: — Efendiler, gelin, vabşi yı- lanları seyredin.. Duhuliye beş kürüş-: Cingöz: — Haydi, Afacan' gidip g8- relim, dedi. Afacan | çekti. — Adam sen de... Eğer yılan | görmek istiyorsan bizim evin bahçesinde solucanlar var. Baba- mın pertavsuzile bakınca solucan- larda yılan kadar gözükürl.. Ya- zık değil mi beş kuruşal.. Cingözü — Ahmet zannettiğinizden daha — tehlikelidir, dedim. Siz daha bir Türk detektifinin ne de- mek olduğunu bilmiyorsunuz... Ahmedin elinden uçan kuş kur- tulmaz! Ahmet bir müddettenberi sizi takip ediyordu. Bakın yakında sizin başımıza ne çorap örecek. İki haydut biribirine baktılar. | Tuzsuz Ahmetten yıldıkları mu- | hakkaktı. Bu geldi. — Arkadaşımı ne yaptınız ? — Arkadaşın karşıki odada... Onu da seninle beraber burada hapsedeceğiz. sırada Cingöz —aklıma — Peki burası neresi ? kolundan | | | Kaomşu kızı — Ben büyüyünce güzellik müsa- bakasına girip kitraliça olacağım! Afacan — Yavaş gel imtihanda geç te kıraliça olmak sonraya kalsın!. yecek değiliz. Burası elli katlı bir binanın en üst katıdır. Hiç nafile bağırıp çağırayım deme. Kimseye sesini işittiremezsin. Haydi ba- kalım, çok konuştuk. Jim bu sözleri söyledikten sonra arkadaşile beraber oradan çıktı. Kapı dışardan Odada yalniz kaldım. Biraz hava almak için kalkıp pencereyi açtım. Yangın kulesine çıkmış gibi gözlerim karardı. Bulunduğum bina o kadar yük- sekti ki aşağıda insanlar pire gibi görünüyordu. Etrafta tük alçak binalar vardı. Fakat onlar da o kadar aşağıda kalıyor- lardı ki bağırmak şöyle dursun, top atsan duyulmasına imkân yo'lu, — Artık sana her şeyi söyli | Anlaşılan herifler bizi bu kulenin küçük hanım.. güzellik — müsabakasına Hizmetçi Afacandan _;iklycl ederken saatin bohçanın içinde: *Üsküdara giderken bir mendil buldum,, şarkısını çalmasının res- midir. Bakkal Afacanın istedikleri şeyi bir kâğıda yazıyordu: — Bunları aldıktan sonra sana bir lira verirsem bana kaç para geri verirsin ? — 30 kuruş... — Hay Allah senden razı olsun... Böyle bir hesap vazifem Bu Da Bir Fikir Alacan küçük kardeşi ile dö- vüşüyordu. On- ları bu halde gören annesi A- facanı kolundan çekti. — Ne yapı- yorsun — oğlum... Ben sana tenbih etmedim mi ki kızdığın zaman elli sayı say di- ye. O yamana kadar hiddetin geçer! Afacan: —Sayıyorum anne.. dedi. Yal- nız ben elli sayı- yı bitirinceye ka- dar kaçıp elimder kurtulmasın diye Hde k_ınleşimin üs- girip füne çıkıp otur- dum!. üi tepesine hapsederek dünya ile | alâkamızı kesmişlerdi. kilitlendi. | tek | Aşağısını görmek için başımı biraz daha uzattım. O sırada pek | alışık olduğam bir ses: — Afacan! diye bağrırdı. Başımı çevirdim. — Vay Cingözcüğüm, sen mi- sin ? Bitişik odaya hapsedilen Cin- göz de benim gibi başını uzatmış — dışarısımı diyordu. pencereden seyre- — Aman Afacancığım ... Ne halde sia ? — Ben turp gibiyim! © dim. Sen naslsn? Ravul için? culuktaa memnun. kaldın — Bitmedi —

Bu sayıdan diğer sayfalar: