12 Eylül 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

12 Eylül 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

12 Eylül TIMUÜURLENK -8? ... Timurun Düğünü * Ve He- Muharriri : .. .. diyeleri Pek Muhteşemdi Nikâhin kıyılmasım, yahut kızin Şahit olacağı ihtişamdan zevkıyap olarak kendisine bir kat daha asınmasını bekliyordu. Birinci gün muhtelif memle- ketlere mensup üç yüz esir tara- fiından zor oyunları yapıldı. Dün- yanın en uzak yerlerinden yakala- np getirilmiş olan bu adamlar, kılıçla - vürüştular, mizrakla çar- Pışlılar, biribirlerini deldiler, de- | lik deşik ettiler. Hepsinin tenle- gibi kan akıyordu, içlerinde can verip ö de bulunuyordu. Timur, onlardan en fazla hünerkârlık — gösterenlere para dağıttırdı ve galip, mağlüp, topunun — birden — hürriyetlerini iade ettirdi. Ertesi gün, ufak tefek oyun- lardan sonra, şeker eğlencesi ya- pPildi. Buü, bayvan şeklinde vü- cuda getirilmiş clan sayısız şe- kerlemelerin halk tarafından bum- malt bir ihtiras “ile yağma © mesinden — ibaretti. Meyd getirilen şeker masnaatı, fil, deve rinden su lan, pars, gergedan, at, Zürafa, denizkızı, doğan, turna, ördek gibi hayvan şekille- rinde yapılmıştı ve herbiri tem- sil ettikleri hayvan cesametinde olmakla beraber doksan dokuzar leylek, tane imal edilmiş bulunuyorlardı. | Uzaktan file ve parsa benziyen | şekerlerin yağma edilmesi haki- | katen eğlenceli oluyordu. Kimi bir kuyruk, kimi bir gaga, kimi bir kulak yakalıyan insanların iğtinam ettikleri tatlı parçayı ya- hya yalıya meydanı dolaşmaları herkesi güldürüyordu. Ayni gün cambaz yapıldı, ahali kanasıya eğlendi- rildi. Cirit, pehlivan ve ltomak müsabakaları başlıbaşına — birer gün işgal etti. Irak süvarileri, Moğol atlılarile boy ölçtü, Gür- cistan pehlivanları Hint güreşçi- lerile kuvvet müsabakasına çıktı, oyunları Erzincandan gelen tokmakçılar, Heratlı rakiplerile savaştı. İki gün de geçit resmi ile geçirildi. İran topraklarında yıl- larca mızrak sallamış, Moskova sokaklarında at koşturmuş, Ozi ırmağından su içmiş, Bağdatta hurma yemiş, Hindistanda kılıç oynatmış muharipler, renk renk | kıyafetlerile, efendilerinin önün- den saatler ve saatlerce geçtiler. SON POSTA Havadis ve Halk gazetesi Yevmi, | ye takdim | fel İdare; İstant Çalalçeşme sok a1 - 20203 anbul - 741 Telgrafı lstanbul SONPOSTA ABONE FİATİ TÜRKİYE ECNEBİ 1400 Kr. 1 Sene 2700 Kr 750 » GAy — 1400 400 , 3 » 800 ,, 150 » 1 » 300 , Gelen evrak geri verilmez Nânlardan cevap için mektuplara (6) dul ilâvasi lâzımdır. Ağres değiştirilmesi (20) kuraştur. Gazetemizde çıkı Pbütün hakları m Zaptiyey 25. mes'uliyot a resim ve yazıların ve garelemize | vin de ilâhi hünerleri Düğün günlerinin yirmi saatini silâhlarının — yaldızlarile iar. şerefli parla Sekizinci gün, — hediyelerin takdim ve kabul merasimi yapıldı Kastil Kırah Üçüncü Hanri Milân Dokası Esforzanın Fransa bükümdarı Altıncı Şarlın, Bizans Emparatoru Paleoloğun — elçileri ve yerli tarhanlar, valiler, ku- mandanlar, ulus - beyleri, altında bulman tacdarlar, birer birer hükümdar mahfelinin önüne gelerek hediyelerini veri- yorlardı ve bu hediyelerin ne- lerden ibaret olduğuna dair ev- velce hazırlanan defterler, hemen Tevekkül Hanıma gönderiliyordu. Bötün bu bediyeler, dokuz adedi Üzerine — mürettepli, — içlerinde: Doğ köpekleri, samur denkleri, zerdavalar, — kakımlar, — ayıbalığı dişleri, çifte dipli kunalar, tensi- ler, Tliğenler, izeler, vazolar, saal seccadeler, sorguçlar, Gzengiler,; kumaşlar, atlar, katırlar, köleler, balayıklar r Ecdadı i — yurtsuz ndarlardan olup yine onlar padişahtan taç meslek edin- hima- tespihler, hül çibi her kuvve maaş almavı şimdi de - Timurun katılmış olan Ermeni " * haz: ve miş, AYASINA * Gorkin lduğu e dokuz kız çocuğunu cariye olarak etmek — fedakârlığında bulunmuştu. Hediyelerin maddi kıymeti milyonları geçiyordu, bir kısmının manevi kıiymeti ise tah- nda idi. en mühim min imkânının fevi Dokuzuncu g gündü. O gün illi bir. Çin istihkâmı üz: taklidi yapıldı. Muharipler mızrak değnek, miğlfer yerine küçök bir yaslık taşıyorlardı. Ba oyunu mütcakıp kale barbi temsil olundu. Hükümdar mah- önünde yapılmış olan iki. ka- leden biri Türk ve diğeri yine Çin bayrağı taşıyordu. Şiddetli bir ok düellosundan sonra birinci kalenin hendeğinde yer almış asker, in — duvarları hücum ettiler ve duvarlarımı — yıktılar, kları sırada kalenin an- oyun olarak yerine olan nc üzerine ka- lenin saldırac kazı arasından bir düzüne domuz çıkt. Muhacimlerin üzerine atıl- di. Askerler, beklenmiyen bu | hücum karşısında şaşırmış görün- düler, kendi kalelerine sığınmak istediler. Fakat daha çekilmiye meydan bulmadan o kalenin de bir duvarı yıkıldı, içinden dört aslan fırladı ve lemhatülbasarda domuzları parçaladı. Ayni gün, Timurun daima himaye etmekte olduğu dervişle- seyredi di Bunların bir kısmı, — ağızlarına, ateşte kıpkırmızı bir hale getiri- miş demirler alıyorlardı. Bir ta- kımı bıçak yuütüyordü. İçlerinden biri en korkunç yılanlarla — dolu bir fıçıya girdi, dokuz bardak ayran içinciye kadar hayvanlarla beraber kaldı. Diğer biri göğsü- ne yirmi kişinin kaldıramıyncağı ağırlıkta bir taş koydurdu ve | bunu yine göğsü Üzerinde par- çalattı. Bir başkası yere saplan- | miş biçakların, kılıç demirlerinin | üstünden yalmayak — yürüyerek geçti. ( Arkası var ) *SON POSTA Prens dö Gal ismile anılan İngiliz Vekahtı, İngiliz milletinin kalbini teshir etmiş bir insandır. Hemen her - İngiliz, şimdi yaşı otuz beşi geçen bu bellibaşlı hanedan azasının adeta Aşıkıdır ve onu, henüz sarı saçları lüle lü- le omuzlarına düşük duran bir çocuğa karşı duyulan muhabbet | adam, evvelâ ve her şeyden ev- tâbileri | ve muhabere | onun bütün | hanedamına karşı taparcasına bir ine hücum | içeri | | serapa sinir yapmıştı. Bu neticeseX ve şefkatle sever. İngiliz Veliah- tının, bir gün başına geçeği mil- let tarafından sevilmesini icap ettiren sebepler az değildir. Bu vel, mükemmel, bir sportmendir. fagiliz milleti, en büyük zevk ve heyecanı duyduğu bir idman ve eğlenceye bu kadar kendini ver- miş bir insanı elbetteki sevme- mezlik yapamazdı. Yine onun en çok düşkün olduğu spor, binici- liktir. Prens dö Gal süvariliğe o- kadar heveskârdır ki, birçok ko- şularda bizzat yarış — hayvanları idare etmiş, bu yüzden yedi, sekiz mühim kaza geçirmiş, nihayet sevildiği milletin babasına müra- caat ederek; — Veliahtıma — bu derece İngı'lı'z'ler— Yçlialıtı—_î/iç tehlikelere Mmaraz görmek iste- meyiz! dedirtecek kadar cesare- ti delice cür'et Mmertebesine çı- | karmıştır. — Size, onu sevdirten | huylarından * burada bir kaydedelim. Harp Cephesinda 1915 senesi © idi. Garp alan İngiliz misal doğru mevki alarına cephesinde ordusunun muvasale şubesinin başına miralay Dikson isminde iyi kalpli | biraz haşin bir adam getirilmişti. Dikson tam bir askerdi. Fakat zâfı, İngiliz kıral merbutiyet göstermesi idi. Tey- zesinin kızı, kıraliçanın nedime- lerindedi ve zannediyordu ki bu nedime olan teyze zadesi, kendisinden bülün kıral ailesi efradına bahsetmiştir. Şimdi bütün emel ve arzusu büyük bir kısmı İngiliz ordusun- da vazife almış bulunan kıral- zadelerle veya yakın akrabalarile | karşılaşmak, onlara, kuzininden bahsetmekti. Bu suretle, prenses- lerin maiyetiüde Bir vazife alabi- leceğini zannediyordu. Ne yapsın? Bu mükemmel askerin hayatta bütün zâfından ibaretti. Prenslerin Feşinde Miralay Dikson, şimdi bütün cephe teftişlerini, İngiliz prensle- rinin — bulunabileceği — taraflarda yapıyordu. Fakat her defasında bir aksilikle karşılaşıyordu. Çün- kü gittiği cephe kısmından aldığı haber şu oluyordu: | * Yazık! Mister Dikson. Prens | Jorj yarım Haat burada idi. Az evvel çıkıp gitti. Bu malümat ve alay Diksonu | noksant işte bu siz kovalamacaların neticesinde bir nevi şeametin peşini bırak- madığına kanaat getirmiye baş- lamıştı. İnkisara uğramamak ve emniyetle hareket etmek - için aklına bir fikir geldi. Prenslerin bulunabileceği mıntakaların saat- lerini tespit etmiye teşebbüs etti. Fakat muvaffak - olamadı. Çönkü ordu istihbarat büre- su, bu hususta son derece kıs- kanç davranıyor, hiçbir. haber sızdırmıyordu. Bir Siperin Teftiş! Miralay Dikson ordunun yeni işgal ettiği bir siper hattının telefon — ve — telgraf vaziyetini | yordu | yerine | mı ? gözden geçirmiye karar verdi, Y ONSüyfa 9 Prena dö Gal büyük harpte zabit Üniformasile Küçük otomobiline atladı ve şo- före emir verdi: — “Çek! , Yarım saat sonra karanlık bir siperin içinde, genç bir yüz karşı karşıya — bulunu- Karanlık o derece fazla idi ki zabitin çehresini göremi- yordu. Esasen küçük rütbeli bir zabitle görüştüğü zaman Miralay Dikson karşısındakinin — yüzüne bakmazdı. Yine öyle yaptı ve sordu: başı ile Mıntakanızın vaziyeli nasıldır? Yüzbaşı büyük bir nezaketle cevap veri — İyidir, Ef: Fakal bir saat evvel geldiğim için sizi faz- laca tenvir edecek malümatım yoktur. Miralay homurdandı: — Acayıpl. Ve sonra sordu: muhabere — Nasıl olur? Siz bu kısmın | in İÇİ'oİ_cV—Se_verler P Çünkü Prens dö Gal Onların En Büyük Zevki Olan Sporu Temsil Eder Veliahtın Garp Cephesinde Garip Bir Macerası | kumandasını haizsiniz. Her an telefon ve telgraf şebekenizin vaziyetini bilmezseniz, emniyetle iş görebilir misiniz? — Efendim, elimde bu ta ritada mevcut işaretler şimdilik | bana kâfi geliyor. Arzu buyru- lursa nezdinizdeki umumi — harita ile benim pafta mi karşılaştıra- hm. İcap eden malümatı ed olursunuz. — Mıralay cevap medi. — Haritasını çıkardı, bir elektrik lâmbasının — sönük zıyası altında zabitin paftası ile mukayese etti. Bu iş, beş on dakika devam etmişti. Haritanın | Üzerinden başını kaldırdığı zaman yüzü daha yumuşamış, edindiği malümattan — memnun — olmu: Miralay Öönde, yüzbaşı arkada, siperin kuytu sıçan yolundan açık havaya çıktılar. Miralay Dikson yine muhatabmın yüzüne bakmıyordu. Bir ara gözü gerç zabitin köğsüne ilişti. Burada sıra ile bir sürü nişan madalyalâra ait renk renk kurdele dizileri vardı. Gayriühti- yari * ve homurdanır gibi süylendi ; “— Maşallah ! Yaşımıza rağ- men amma da çok nişan almışsı- nız. Ümit ederim ki bunların hep- pisini de hak kazanarak ver- ve yine elde | etmişsinizdir. Yüzbaşı, yine nazik ve yine mutavazı cevap verdi: “— Zannederim efendim. Bir selâm, bir mahmuz vuru- şu ve motorün gürültüsünü döne döne uzaklaşan bir toz kapladı. Miralay bir başka kısma — doğru istikamet almak Üzere şoförüne talimat vereceği sırada şoför dedi ki: * — Tebrik ederim Miralayım. Prens dö Gal size büyük - iltifat etti. Yarım saatten fazla konuşlu. , Birden — Miralay Diksonun gözü karardı, adeta üzerine fena- lık geldi. Dişleri arasından mırı- bulutu yine | dandı: — Hay aksi şeytan hayl! Bu ne aksi tesadif. Muhakkık ki ben talihsiz bir adamım. Bugünün Meselelerinden İlmi Istılahlar Nasıl Tesbit Ed_ilmelidir? ( Baş tarafı 1 inci sayfada ) isimlerin yam başına bizim barf- | lerle de telâffüz şekli yazılabilir. İnsan ismi haslarına — gelince; ben bunların da ait oldukları li- sandaki gibi yazılmaları doğru olacağı — fikrindeyim. — Meselâ: Herritott'yu bizde Erio olarak ya- zıyorlar. Bunu da doğru - bulmu- yorum. Mürekkep coğrafi isim- ler de aralarına bir. hat koy- mak — süretile ayrı ayrı yazılmalıdır. Kara-deniz, Ak-de- niz gibi.. — Arapça, acemce, ıstılahlar türkçe ıstılahlar konamaz —Tökçe mukabili olan yabancı | ıstılahların türkçelerini kahul Türkçe yerine etmeli ve ı halde, Ku RLnK| mukabili bulunmıyanlar | | da. alışıldığı için ipka edilmelidir. — Halkın yazı lisanında yaşadığı lisanına geçmemiş olan, , eski ve yeni — türkçe kelimeleri yazı İisanına nakle- debilir miyiz? — Evet, nakledebiliriz. ve bu suüretle yazı Jlisanımız hem sadeleşmiş, hem de zenginleşmiş olur.,, -— TAKVİM £— PAZARTESİ EYLÜL * 932 “en> 18) Rumt 10- Cema.evve'» TI P9 Ağustos- W Cü - 12 Arabt v>> 1348 N jvara'i) Valcı | Eenv Ki Z | Güa:p | 2aldi| 4 37|Asgama Ş3 — Oğa |8 M a |1 3 Wa 'a 0e|s 15İ imarax (9 28

Bu sayıdan diğer sayfalar: