9 Ekim 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

9 Ekim 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ar. 740 Lisan Konuşan Bir Âlim! Berlinde oturan Almanyanın maruf âlimlerinden doktor Ta- sillo Şölteysin birçok lisanlara vâkıf olduğunu bilenler çoktur. Fakat hangi lisanlara vâkıf ol- duğunu ve bildiği lisanların ade- dini bilen yoktur. Doktor Şültey bildiği lisanları sadece bir rekor kırmak “için öğrenmemiştir. O, sadece ( tetkiklerini :daha ko lay yapabilmesi için lisan öğrem- miştir. Doktor Şölteysin bildiği lisan- lann adedi tamanı 140 tır ve bu lisanları ana lisanı gibi More konuşmaktadır. o Doktor Şülteys bir Afrikalı V ile kansu wıya başlarsa, Afrikalı vahşi doktorun böyaz wka mensup bir adam olduğuna inanmaz. Çünki doktor okadar fasih konuşuyor” Bizzat doktor Şülteysin ifadesine na- zaran dünyada bilmediği biçbir Bsan yoktur. Hırsız Prenses standa Vilao civ rında genç ve & kadının b olan vaziy anci niş ve söyletmek ina için sarfettikleri gayretler böşi git- miştir. Nihayet kadının hüviyeti «bir tesadüf eseri olarak meydana çıkmıştır. : Çete efradı hapishaneye gön “derilmek üzere “ iken “hırsızları BE yrsisek içim toplanan köylüle- “rin arasında bulunan Anna ismin- © de ihtiyar kir kadin “Matiyayı örünce hayrelten gözleri faltaşı gibi açılmış ves “Ah, benim kıymetli prense- sim. ,, * diyerek Maciyanın ayak- larına kapanmıştır. Maâriya ise “ayaklarına kapanan Annays bir tekme atarak: “Dilin tutulsun “kart: şeytan.,, * demiştir. * Derhal erp edilen ihtiyar “kadın. Ma- © riya hakkında şu sözleri söyle- miştir: “Mariya Milefskaya Lilva- niyanın en asil prenseslerinden- “dir. Bir müddet evvel kocasını kederek ortadan (o kayboldu. © Kocası ve akrabaları prensesi — çok aradılar, fakat onu bulama “dılâr. Kocası onu son derece sevdiği, için “delirecek bir bale > geldi. pe İ olduğ | yeşil İ parıyan gözle ÖZ TÜRKÇE KONUŞANLAR Ali Ağa Diyor Ki: “Sorma Kayrı.. Bu Kış Köy Odasında Başka Lâf Yok!,, “Burada Bize Türkü De Söylettiler. Hepsini Kâğıda Geçirmişler. Biz Kelem Buzlak Çığırırız. ,, kendileri efendileri idiler. miklerinin çini üstünde bi parçası byadan gelen . Aha, şurada; otu- rânlarla bir arada geldük. — Kütalıyanın bangi; köyün- deasin? — Ben -“ Damları “karği » li- yim... Lâcivert kadife üzerine sırma işlemeli yörük elbisesi içinde, yanık yüzü eski bir heykel hara- besini andıran ihtiyar kadın öteki köşeden atıldı: — Biz de Odacukluyuz... — Ya sen baba? Sen ne relisin ? Başımı ağın ağır çevirdi: — Ben de bunların gonşusü- yum... maa — 1 — — diklerinin damamen hakikat ok duğu > anlaşılmıştır. Jandarmanın tahkikatına göre Prenses Marya Milefskaya kocasını ansızın. ter- kederek bir haydut çetesine irmiş, kisa bir zaman sonrada u, çetenin başına geçmiştir. Son”zamanlarda haydut prense- sin oturduğu evde yapılan tahar- riyat neticesinde kıymeti milyon- lara baliğ olan elmaslar, pırlan- talar vesaire bulunmuştur. Fakat asil kadın muhakeme konuşan Kütahyalı vo Ad. AET İl iğ ve üz türkçe hı köylülerimiz — Ovacık 'köyündensin de mek... EE kadın, Emine kadın ben.. Üçümüz Öve Bu Sü- | leyman da Damları kargılı,.. Yavşça mırıldand — Damları kargı... isim.. Süleyman Ağa atilde — Adı da güzeldir, kendi de... Bi görecek oluvisen kayrı ayrilaman bizim köyden... Köy lâfi açılınca Ovacık köy- lü Ali Ağa, adeta cavlandı. Ehil. Bos yere mi söylemişler! — Bülbülü altın kafese go- muşlar da yine ah, vatanım de- miş... Sordum : .— İstanbulu beğenmedin de- mek?.. Gevrek gevrek. güldü : . /— Aman efendi... Sen ne diyon? o Simabulu. — beğenmem olu mu? tekiler, Ali ağanın köyü niçin arzuladığını anlattılar: — Garip avreti yolunu bekler ie şinci., fakıt niylesin? Kimi Yöh'da “da hani. ik ötürü Ne güzel ağı “Biz böjle: Veriliş kiğ kadın birden kulak kabarttı; — Vah anam... Askerler geçiyos Emine haykırdı: — Dime Elif, — İşitmeyon mu boru seslerini? “ Bileydik, yolun (üstüne neticesinde haydutluğunun cezam döl da seyrederdiik... a vah, yah... ie san Me hapse” m El Emins kadın, mağrur bir ada ile söylendi: —Gısnetse © benii de iki yıl sonra eske ilen buralara gelir. Elif zehat verdi ? Sonra, yürekten —TI bağışl Ali rup bana sör yört Bizi ağız: dolusu, > dua etti: rım kimin var sa — Ace eni. n İstanbulu doy nasıl olsa gid Başı — Deoğr ha biyerleri emme... tozamadık gerip bizim Kadından yana yüreğim özüntüde... — Kaç yaşmdasin Ali Ağa... — Kala kâğdım muhtarın odasında, durup durur.. bi bakıp diyiviten olmadı ki... Biraz © düşündükten ilâve elti: — Yetmişini geçtik. emme, yetmiş bir mi, yetmiş iki mi, onun orasını bilmem... — Eh... Ali Ağa, köye dö- nünce (burada (gördüklerinizi kim bilir nasıl ballandıra ballan- dıra anlatacaksinız? — Sorma kavrı.. Bu kış köy odasında başka lâf yok.. Elif be, Sen bari derleyip toplayıver de, soranlara bi güzelce anlat. Ben, pek buluşturamam hani.. — Ali Ağa. Dil kurultayın dan ne anladın bakayım? Ali Ağanın verdiği cevaba göre köylü ile efendi ayırt olmı- sonra yacakmış kayrı.. Hani, söz tem- sili, onlara yörük deyip geçerler- miş. “Asıl Türk, biziz amma, gel var da anlat... diyor. — Gazi Paşayı gördünüz mü? Dördü birden atıldı: d — Buraya niçin geldök ya? Gazi bubatiizı “görmiye geldük. — yi doya İli e i görür gözüm o... dürüp du Terkosun Şerrine Uğrıyanlar Tophanede - İlyasçelebi hallesinde 15 numarada otü Behçet ve Beyoğlunda Şahd men sokağınd: beş numâri oturan Hacı Sait İL yler mü reken yazdıkları bir (mek Terkosun evlerine hâlâ su mediğinden, fakat buna rağ şirketin muayyen taksitleri m tazaman aldığından şikâyet * mektedirler, Karilerimiz bu dâ bir çare bulunmasın istiyorlağ Şeker Fabrikasından — Alt nufuslu «. aileii babasıyım. Bu sene şeker fabi kasile bir kontürat yaparak Fet Riza B. isminde bir zattan ladığım tarlaya pancar ektim mahsulü idrak eder etmez götü rüp fabrikaya teslim ettim, f8 şimdi fabrika paramı vermijiğ ve alacağımı; tarlasını kiraladı Fevzi Beyin ediyor, benim Fevzi Beyle hiçli alâkam yok, ancak onun ta kiralamış bulunuyorum, t borcuna mahsi leyi şelrer umumi me gözetenize yazmanızı rica ediği İ ram. Belki Umumi Merkez pt mızı verilmesi için fabrikay İ emir verir. : nüz mü? ş Ali Ağa anlattı. 4 Gördük. Doya & dağlarda w Gazi geldi. de bizi A Ağ diyec: li köyde — Bizi elüst Jâf eden "biz tarlar.. Ağzı hani... Burada, bize rkü © söylettiler.. “Hepsini kâğıda gi çirmişler diye" işittim. Bizim © raflarda, kayabâşı, büzlak çığ nız, Sazla koyda da söyleriz. Ali Ağa, Dolmabahçe ' sar da pek beyenmiş: — Allah, millete bağışlasın 4 Yedi düvelde “böyle saray yo? diyor. H Arada bir içini çekerek: # — Hey oğul... Sultan Has din gününde bizi buralara so lar mı idi. 5 Üryada mıyız, uyanik mıyız şurduk gitti; diy& hayranlığ ifade ediyor. Ovacık ve Damları “har, bu temiz: köylüleri, muhakki Ki köylerine dönünce tatlı bir rü” dan uyanmışa dönecekler.. Yi larına oyedi yerden tem edilerek oelpençe divan divane padişahların keyif çal ları bü kubbelerin altında, bestçe, korkusuzça dolaştıki söyliye söyliye bitiremiyecekl! Onları, Çınarlı kahvenin önü? irili ufaklı köy halkına bu i!&. belki de son İstanbul seyahs! hatıralarını tath tatlı anlı dinlemeği ne kadar isterdim Ğ a Jİ çi

Bu sayıdan diğer sayfalar: