24 Ekim 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

24 Ekim 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Afacanın Resimli Hikâyesi Mılııllıyı Topuz isminde yeni bir alacan taşınmıştı. Fakat Topuzun ku- Tumundan - bir türlü geçilmiyordu. ——— İşkembenin İçi , Malümya, Afacan çok zeki ir Çocuktur. Her işte tektir. - Birgün, mahallenin eskicile- | Tinden biri geçiyordu: — ESsyiler âlâyim! Bakir alirim, | Minder yun alirim, şişe alirim !.. —| Afacan bu sesi duyunca, o RBünkü sinema parasını çıkarmak edi ve pencereden seslendi: — Eskici, biraz bekle.. Afacan bodruma indi. Orada irçok şişe vardı. Hepsini topladı Ve kapı önünde bazirgâna uzattı: — Bunlara kaç kuruş verirsin? Yahudi bir şişelere, bir de Afacanın yüzüne baktı: Ne istersin bunlardan. — Altı şişe var değil mi ?.. Otuz kuruş ver.. — Aman be!. Bezim kediyi Yükleteceksin bize ?.. — Ne, beğenmedin mi?... AL- U şişeye otuz kuruş çok mu? Eh, git bul, öyle ise... Yahudi Afacanın pırıl pırıl Yanan gözlerinden anlamıştı ki, çocuk müthiş zekidir. İnsan- !ll' için yahudiler bir, Afacan da i kurnazdılar. Yahudi şişelerin | iliğine dayanamadı: | — Haydi, nazilen mal sat- | Ma.. Yegirmi beş kuruş vereyim e ver şunlari bana.. — Olmarz, otuz kuruştan aşa- vermem.. Yahudi bir iki dakika düşün- Ü ve razı oldu: — Pek alâm.. Dediyin olsun, senden bir şey sormakli- m ilâzim. — Söyle.. y Berî”eıyıcllriklen ayrilmal | annenin | Hiddetle | Afacanı kulağın- Artık mahal'enin bütün çocukları otidan çekinmiye başlamışlardı. Çünki önüne geleni bir yuyrukta deviriyor.. Çatmak istiyenler de ne yüz bıra- kıyor, e de kulak... Görenler Afacan kor- korka - eve geldiği — zaman annesinin' terter tepindiğini gör- dü ve bir köşe- ye sinmek iste- di. Fakat bu süt dökmüşlük gözün- den kaçmanaıştı. geldi, dan çekerek ba- gardı : — Söyle yı- murcak, misafir- lere — ayırdığım bir tabak reçeli kim yedi ? — Vallahi bilmiyorum an- neciğim.. — Sen ye- din.. Biliyorum.. Yerken — gören- ler var.. — Fakat ân- ne, ben kimze- cikleri — görme- dim... gelemesin ... istiyorum ama ve İlâkin öyle bir iş aranm kim, alâyim on paraya, yiyeyim, hem da satayim yene on paradan!, Afacan bezirgânın — uzattığı otuz kuruşu cebine attıktan son- ra bir lâhza düşündü ve sonra cevap verdi: | — İşkembeci ol yahudi.. İş- kembe al, içini ye , dışını, yene | aldığın fiata satarsın. Hasan Bey — 50 şer kuruş mu, dedin? Çok pahalı yahu!.. Köylü — Ne yapalım heyim.. Köyden buraya gelinciye kadar Bi verdik.. Afacan — Sir galiba ?.. (Atılarak) Sen tavakları birinci mevkle bindirmiş- Aracan — Sevgili Allahım... Ne olursun... Yarın sabah denize bir fırlıma ver de hesap hacamız Kadıköyünden mektebe Dersler Ge'se de gelmece de, Hocamız esnese de.. Bulunmaz hendesede, Kolayı koırantin,. * Hesap eden Gzülür, Diz bağları çözülür, Kerrat gibi büzülür., Hesap dersini atınl., Ya cografya mografya, İki olmaz bir As, Nerededir. Ama: Bilmezsen tuh sanal, * Tarih kuru masaldır. Denizde yüzen saldır. Vğnd-îk karnavaldır, Höcan olsun Nuh sana., * Haydi durmayın sayın Keramet sayıklayın, Bugün kaçıdır. ayın?.. Bilmezseniz İş fena.. * Bakın bayram yaklaştı. Sıfırlar bini aştı.. Jışın sabir. taştı. Ş::ıuvıık iş fena.. Kendi Ağzı İle ... gece sokakta : —Alffedersiniz Beyefendi.. Yol- .da polise, bekçiye rastladınız mı ? — Hayır, hiç görmedim ! — Öyle ise sökül bakalım cüzdanla saati |.. | kalkmıştı. Afacanla Cingöz bu zorbayı kor- kutmak için bir çare düşündüler. Bir gün Aflfacan çeşme önünde Topuza | yaklaştı. Gıdıklamak Cingöz, kar- şı — kaldırımdan giden sıska bir adamı rek: — Zavallı 1 dedi.. Afacan sor- du: — Neden za- vallı ?.. — Dört ay evvel çocuğu öldü.. O günden- beri hiç gülmü- yor ?.. göslere- — Nasıl olur canım ! —İnanmr yor musun ?. —Bu dört ay içinde bu adamı gıdikliyan olmadı mı?. Ge- dıklanınca da gül- müyor mu ?.. Bir Facia coğrafya — dersine Tahtada renkli bir harita vardı. Muallim henüz suali sormamıştı. Bu sırada gözlerini Afacan | haritaya çeviren Afacan heyecanla bağırdı: — Aman efendim |.. — Ne var, ne oldu ? — Otuzuncu — tul — dairesile 40mcı arz dairesi arasında bir tahtakursnu ölmüş |.. € t v aI ——— ( Baba Hindi | | — Kardeşim, dedi, sen kayvetli- sin. Biz şu ip. bir türlü çekemiyoruz. Şu iyiliği bize yapıver.. Topuz gu- -pkee ralar Banyolara Hazırlık Geçen bahar Afacan bir gün evdeki tavuklardan — birini almış, ayaklarım bağlamış, bağırta, ba- ğırta tüylerini yolmıya başlamıştı. Bu srada bahçeye Cingöz girdi, arkadaşının bu insafsız ha- reketini görünce kızdı : — Günah değil mi Afacan ? Neden zavallnın tüylerini yolu- yorsun ?.. Afacan tavüğun — sön tüyünü de kopararak cevap verdi: — Deniz banyolarına hazırlı- yorum Cingöz... Beş Kardeş Afacan Cingöze sordu: - ıSeııin kaç kardeşin varl. ki.. Benim beş.. — Amma yaptın ha... Senin de iki değil mi? — Evet amma, babam bana dayak atmak istediği zaman dai- ma elini gösterir: “Bak beş kardeşel,, der... Afacan Türktür Cingöz elinde bir gazete, ko- şarak geldi: — Afacen, bak senin isminle bir gazete çıkmış ! Nedir 0? — Afacan.. — Bakayım ? Afacan — yazılara, dikkatle baktı, baktı: — Yok, dedi, olmamış! — Neden? — Bu ben değilim ? —- Niçin? — Çünkü ben ne Almanım, ne Fransızım, ne de İngiliz.. Afacan halis muhlis Türktür. resimlere - | Böyle saçma olmaz.. Cingöz — FUUUUt!. Amma çocuk haT. Aftacan — Cenabet otomobil değil, kuluçka makinesil..

Bu sayıdan diğer sayfalar: