12 Kasım 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

12 Kasım 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TİMURLENK — M0 — * 4 Muharriri : Beyazıt Tahtın Üstüne Oturtuldu İşte bu yanış içinde bekliyor- du, Timurun “yeni hayat,, dedi- ği tecelliyi gözliyordu. Şehinşah hürriyetini ve saltanatını iade edemiyeceğine göre bu yeni ha- yatı şimdiden tahmin etmek müm- kün değildi. Belki bir saray, yarı serbest bir yaşayış verecekti, yahut mezarı gösterip: “İşte sa- na yeni bir hayat!,, diyecekti. Timur'un gönderdiği yüksek rütbeli bir Bey gelip te “buyurun Emir Hazretleri! Ulu Hakan sizi bekliyorlar,, dediği dakikaya ka- dar bu bekleyiş, bu helecanlı bekleyiş devam etti. Beyazıt, ira- desini zorlamakla beraber için için titremekten geri kalmamıştı ve bütün zekâsını tek gözüne toplayarak — davetçinin çehresini tetkik ediyordu. Bu adam, kem- disini nereye götürüyordu? Yeni elemsiz bir hayata mı, yoksa felâ- kete mi? Timurun adamı sâkin- di. Ne dudaklarında müstehzi bir tebessüm, ne gözlerinde manalı bir bakış vardı. Ayni zamanda teşrifata riayet ediyordu, bir pa- dişah huzurunda — bulunduğunu | ututmıyordu, tevaza ve ihtiram gösleriyordu. Şehinşah, bu suretle davet ettiği esirini, ev kadar büyük bir çadırın eşiğinde karşıladı. Sanki biribirlerile harp etmemiş!er, biri- birlerile söğüşmemişler, biribirle- rile kırışmamışlar gibi güler yüz | gösterdi, hatta Beyazıdın bizzat koluna girdi: — Buyurun aziz konuk, dedi, buyurun. Burası senin evin de- mektir ve ben seni, tıpkı evinde buluanuyormuşun gibi neş'eli gör- mek isterim. Şehinşah ile esirini Timur | saltanatının. hemen bütün büyük- leri takip ediyordu. Tarhanlar, kumandanlar, prensler -tamamen orada idi. Birkaç hücreye taksim | edilmiş olan büyük çadırın ilk | kışmında, zamanımızın büfelerini andıran tertibat göze çarpıyordu. Türk kımızından Kıbris - şarabına kadar herşey orada mevcuttu. İkinci kısımda sazendeler, hanen- deler sıralanmıştı. Kalabalık - bir Mehterhane tak:mı da ayni kısım- da zillerini, zurnalarını, davulla- Tinı okşiyarak emir bekliyorlardı. Üçüncü kışım son derece süslü bir salondu. İngiliz çuhası kaplı sedirler, Ceneviz kadifesile örtülü yastıklar, Şam işlemesi perdeler, İran işi hahlar. Hintkâri sedirler; bu geniş salonu — baştan başa | Tenk ve oya içinde bırakırıştı. Girilen yerin mukabilinde som tırmadan saçaklı bir perde görl- Tüyotdu —ye bu perde diğer bir h“troyi gözlerden saklıyordu. Şahinşah işte bu salonun or- | tasıma kadar yürüdü, Beyazıdı da birlikte yürüttü, devlet uluları | arkasından geliyorlardı. Cevizden | Yapılma elmas kakmalı tahtımsı İr sedirin önüne gelince durdu. iraz istihza sızan gevrek bir tesle o gediri Beyazıda gösterdi: | — Buyurun, oturun, dedi, siz | taht üzerinde doğdunuz, — taht Özerinde oturmalısınız. Ve kendisi nisbeten sade bir dedire doğru yürüyüp oturdu, Adamlarına da elile ayrı ayrı yer- ” göstererek oturmalarını em- Tetti. Beyazıt, kudretli galibin ğ kendisini tahta oturtmakla mahut tezkereye telmih ettiğini anla- makla beraber hiç tereddüt gös- termedi, tahsis olunan yere geçti, bir tutsak gibi değil bir hüküm- dar gibi vaziyet aldı, etrafında- | kileri gözden geçirmiye koyuldu. Timur, onun — pervasızlığına hayret ediyordu. Kendisi olduğu bhalde bütün şuw çadırda- kiler cnun düşmamı idiler, Bu düşmanların ellerinden her şey gelebilirdi. Dilerse şurada, şu tahtın özerinde onu boğazlıyabi- lirlerdi erlerdi, ciğerini ateşe verirlerdi. Bu hakikate rağmen Beyazıt, kendi sarayımda ve kendi köle- leri arasında bulunuyormuş gibi kayıtsızdı, endişesizdi. Bu, derin bir tevekkülden mi, yoksa koyu bir gafletten mi ileri geliyordu?. Timur, kısa bir mülâhazayı mü- teakıp ikinci ihtimali kabul etti ve kendi kendine mırıldandı: — Ahmak! Sonra da şu emri verdi: — Emic hazretleri buralarda doğdular, buralarda büyüdüler. Öz Türk elinin sözünü, sazını bilemezler, Kendilerine biraz Türk sesi dinlelelim. Beyazıt, cemile yapılırcasına söylenilen bn cümlelerin tazam- mun ettiği ağ k bir çehre termedi, kısaca te- — Memnan olurum, bhaz alı- Dm. Şimdi dış salondaki saz takı- mı, Arabm ve Acemin karışık nağmelerile bozulmamış saf bir ahenk içinde Türk şarkıları bay- | | kırıyordu. Bu ahenk, belki kıw- rak değildi. Lâkin ruhunu tabi- uttan ve yürekten aldığı için çok dokunaklı idi. Bazan yaralı bir parsın yanık, bazan eşini arıyan | bir geyiğin basretli haykırışlarını, bazan da hicranlı bir gözden dö- külen gamlı hıçkırıkları - temsil ediyordu. Beyazıt, ağır bir vikar içinde dinliyordu, teessürünü belli etmi- yordu. Fakat saçında ve sakalın- da bile garip bir dikeliş, ruhi bubranların uyandırdığı bir titre- yiş görülüyordu. Bir aralık ba- SON POSTA F METONU L DU AU Yevmi, Siyast, Havadis ve Halk gazetesi g İstanbuls: Eeki Zaptiye İdare: Çalalgeşüa' bokağı BÜL! Telefonı İstanbul - 20203 Posta kutusu: İstanbul - 741 'Telgrafı latan bul SONPOSTA ABONE FİATİ TÜRKİYE ECNEBİ | 1400 Kr. $ Sene 27C00Kr| 750 « GAy 400 « 3 » 800 ,, 150 » 1 « 300 , Gelen evrak geri verilmez BDünlardan — mes'uliyet alınmaz cevap için mektupl ara (6) kuruşluk dul Üsvesi Tazımdır. Adres değiştirilmesi (20) kuruştar. Gazetemiade çıkan rasimt ve yanlana bütün hakları mahfus ve gazetemize alttir, 1400 , başta ağır manayı da anla- | | g1 bir Operet , (Csmi henüz tekarrür etmemiştir). Sofyanın Cellâdı Hüseyin Efendiyi Öldürdü!er Sofyanın en şık caddelerin- den birinda bir dükkân vardır ki Üzerindeki levha her gelen geçenin nuzarıdikkatini — celbe- der, bu İlevhada şu — cümle yazılıdır; “ Cellât pazarı ,, filha- kika bu dükkânın sahibi, Bulgar bükümetinin resmi cellâdı olan Hüseyin Yasarof Efendi idi. Fa- kat cellâtlık vazifesi, büyük bir zamanını almadığı içindirki aslen Çingene olan Hüseyin Yasarof Efendi resmi vazifesi haricinde ticaretle de meşgul oluyordu. Fakat işinin azlığına bir işaret ol zere geçen sene ancak bir kişi idam ettiğini kaydetmek kâfidir. Hüseyin Efndinin &n çok gördüğü sene ise geçen sene- dir.Nererya kilisesine atılan bomba faillerinden beşini idam etmişti. Hüseyin Efendinin ticaret işi çok iyi gidiyordu. Ayrıca, Sofya hal- kının Hüseyin Efendiye karşı hususi bir teveccühü vardı. Mühim bir müşteri kütlesi temin etmiye muvaflak olmuştu. Fakat son za- manda Hüseyin Efendi siyaset işlerine merak saldırmıştı. Bir fırkaya intisap etti. Geçenlerde fırkann yemekli ve içkili bir toplantısında aza birihirine girdi. Bu & rada patlıyan bir kurşun Hü- seyin Efendiyi alnmdan di Bulgar hükümeti, ni asacak yeni bir arayor, cellât Naplo-Sıtotika Bergamada Bir K;çâk;ı—ş;:l)ekesî Yakalandı Bergama ( Hususi ) — Turanlı nahiyesinin Göçbeyli köyünde on | iki kişilik bir kaçakçı şebekesi yakalanmıştır. Yapılan taharriyat ne.icesinde 17 çuval sigara kâidi iki yük kaçak tötün elde edil- miştir. Bu mühim kaçakçı şebeke- sinin reisi olan Niyazi oğlu Saa- dettin kaçmıştır. Müthiş Facia Bir Hastanede Çocuklar Cayır Cayır Yandı Bern, ( A.A. ) — Akli meleke- leri muhtel 80 çocuğun barındığı bir. yurtta yangın çıkmış, yurt binası harap olumuştur. Bu ço- cuklardan dördü kömür haline gelerek ölmüş, 9 tanesi de orta- dan kaybolmuştur. 12 Teşrinisani Cumartesi lstanbul (1200 metre) — 18 Darüt- talim heyeti, 1945 alafranga, 19,80 Fransızca ders, 19,45 alafranga, :0 Darattalim heyeti, S1,5 alafranga, Bükreş — (84 metre ) 920,40 gra- mofon, £1,9) Kora gşarkılar, 29,16 dan& havaları: Belgrat (481 metzo) — 90 konle- ranı, 20,90 gramofon, 21 Rrika ismim- de bir. operet. Roma — Gi$l motre) 21 haber ve gramofon 21445 (Bir maskeli balo) ismladeki opora. Prağ— (488 metre) 20,20 yon gece, 21,90 — Kolonyadan — nakil, 23 son baberler. Viyana — ( BİT metre ) 19 kom> ferans, 21 Sovgili Ogustin isminde bir operet. Peşte — (850 metre) 20,80 konser, tiyatrosundan nakil Varyova — (IĞLL metrsi 20 Musar habe ve gramofon, 21 hafif konser, 21 dana havaları,| 'C"mhuriyet B Yi B0 yramı y rıum)i D KSK | Cümhuriyet bayramı memleketin dört köşesinde heyecanla tes'it edildi Cümhuriyet bayramına ait muhabirlerimizin gönderdiği inti- baları bugüne kadar neşrettik. Bugün yeni aldığımız dört resmi daha dercediyoruz. Resimlerimiz, Cümhuriyet bayramı günü Amasya, Bey- pazarı, Kastamonu ve Tokatta yapılan Iu!!ı!rıtı göstermektedir. —. Besim Atalay Beyden İb- rahim Alâeddin Beye Son CEvâp_Vğ Bir Teklif Ben usandım ve biktim sayamaktan yanlışını Sen bıkmadın sövmekten. Havanda su dövmekten, * O titriyen başını « Saran örümceklerden Kurtul (Alâcddin) xenf, Eseri aynasıdır kişininin fikrediniz Beş yüz elli yanlışlı |talebe lügatijniz meydanda duruyorken susarımıyım buna ben, * Yirmi bir bin kelime varken o kitabında *Yirmi beş bin,, diyerek yazıyorsun kabında Bu doğru bir iş midir? Buna başka şey denir.. Bana övünmüştün | çocuk şirlerinle| Dün kıydım yirmi beşe; yazıktır bi- le bile Birde ne göreyim ki me mâta var; ne vezin, sayfada bir-syalnış. Böyledir Bo a her eser ni yavrucuğum, — soruyorum ben sana; Her Gücenme Öyşünmekmi yaraşır böyle kitap yazana? | m eller söylesin buna na yakı- gırsa; Herşey yazılırmı ya, #öz gerek braz kısa * Sözünden be'li olur bir adamın değeri İşte yazılarınız; işte benimkiler L Terbiyem bıraksaydı #övüp sayınıya eğer Neler işidirdin sen; neler duyardın neler? * Çok — doğru — söylüyorsun — alaycı zarkadaşım Gün olur toz içinde kalmıştır üstüm, başım. Pantolonum ütüsüz, papuçlar boyasızdır. Parmaklarımda nasir kababarır. g’ıg:' .bı:l.ki arkk açlımış belki terla suladım Ti Üç yüz altmışk İTekiifini kabutei, | Yanlış kitapları yak; gel de Dalğınlıkla üstümü belki toza buladım Bunlar kir samlır mı?, Bunlar kınamılır mı?, Hem kazma hem de kalem kullanan bir el Beyim, m bu asrın elidir. Sana ne söyl yeyim? üç yal olmamıştır ki çok geçmedi arasış k muallim kongrası Huzurunda bağırıldın. n Söyliyemem; bilirsin? me adı ile ça gırıldın! Boyuna yaraşacak bir kaftan giydin evet: (Bilgi tarihimiz)de urutulmaz bu elbet. İşte kr buna denir; Kişi böyle kirlenr. İyi bil oğlum bunuş Bu kirin yok sabunul. Sen Türklüğümle orada Ben anay:, bacıyı şehit verdim burada alay - ediyorken Yeni harf aleyhine yazı yazmış bir adam » Beni - softa diyerek - hergün ediyor eni - softa diyere (ediyor iş haline girmiştir. ölmüştür ; gebermiştir. H Benim yüksek — dileğim eğri Sunlü düşüncen * bir tekl fim vardır, gl Binbi: çeşit yanlışl: Lütün eser irinle- Br (bilgi mahkemesi ) önüne biz gidelimi siz davayı orada serdedelim! ikas kalemi kırsınş buna ne dersin? Sana son Her ix Baksı: Namusuna kıraktımışı het kabuledersin! Je öylece ya ahımnz ucak- Jaşalım ! * ma b'r Öğüt verey'm em oğul! iye hocasi braz ler y oi oll Besim Ata.ay

Bu sayıdan diğer sayfalar: