December 8, 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

December 8, 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA Kânunuevrel & wDıElomatlaraHukmeden GızİıKuvvetlekr Amanullah Han Taç Ve Tahtından Nasıl Düştü? Ali Şamıl Paşanın Günden Güne Parlamasını Çekemiyorlardı Onu Devirmek İstiyorlar, Muvaffak Olamıyorlardı Muharrirt * Her Hakkı Mahfuzdur —i — Haydi, sür. lınrini vererek oradan uzak- . Maamafih, bu mesele bura- madı. Derhal saraya aksetti. | İki tarafın şikâyeti dinlendi. Y ne iki tarafın tarziye vermesile üeticelendi. * Ali Şamil Paşa ilk zamanlarda Üsküdarda ( Karlık bayırı ) nda | oturuyordu. Bir yaz günü sabah- leyin bütün ailece bahçede top- Janmışlar, kahvaltı - ediyorlardı. Kadınlardan birinin gözü, yanın- daki komşunun duvarına ilişti : — A, Orada erkekler var.. Bize bakıyorlar. Dedi. Ali Şamil Pş. birdenbire fırladı. Döndü, baktı. Fakat duvardan — gözetliyenler, — derhal saklanmışlardı. Ali Şamil Paşa derhal kırbacını kavradı. Kom- şunun — kapısına — dayandı. Bu komşu, alelâde bir adam değildi. ( Şerif) lerden ve (Mekke Emiri- nin yeğenlerinden biri idi. O devirde, ( Şerif ) lere büyük bir kudsiyet — atfedilmesine, — gerek saray ve gerek halkça büyük bir mümtaziyet mevkli — verilmesine rağmen Ali Şamil, bütün bu ev halkını mükemmel bir kırbaçtan geçirdi. Hâdise derhal saraya aksetti. Birçokları Şamil Paşanın behe- mehal tecziye edileceğini bekler- lerken, bilâkis bu mesele de süküt ile geçiştirildi. * O devirde ( Antalya Mutasar- rifi ) olan Hüseyin Avni Paşa, Ali Şamil Paşanın biraderi idi.. Bir gün Hüseyin Avni Paşadan, Ali Şamil Paşaya şöyle bir tel- graf geldi: (Antalya eşrafından ve erbabı fesattan Ömer Efendi, Lüit va- puruna rakiben İstanbula hareket etmiştir. Nezdinde birçok evrakı muzırra vardır. Merkumun derhal | tevkifi ve Üzerinin taharrisi ile evrakı muzirrenin zahire ihracı ve muktezasının ifası mütemen- nadır.) Şamil Paşa, telgrafi önüne koydu. Sakalını eline aldı. Dü- şünmiye başladı. Bu, gayet mühim ve nazik bir mesele idi. Acaba kırbacı eline alarak yolcu salo- nuna kadar bizzat gitmek mi, yoksa birini göndermek mi la- zımgeliyordu?.. Nihayet kararını verdi. Yaverlerinden, topçu yüz- başısı Konyalı İbrahim Beyi is- tedi. Ve, İbrahim B. gelince de şu emri verdi: — 'brahim Efendi, kurban.. | Bizim birader ters bir halt etmiş.. Şöyle bir telgraf çekmiş... Vapu- run ne zaman gelecegini sor, öğren... Yanma bizim (kanun) | lardan birkaç kişi al. Git te, şu herifin icabına bak. İbrahim Bey, telgrafı notetti. Vapurun gelmesini bekledi. Va- biribirine | (Antalya | çabuk kendini toplayarak cevap | rafımı ara... | tımı yar, içine bak.. | | yim.. Mutasarrıf Avni pur gelince yolcu salonuna gitti. eşrafından Ömer Ef. ) salona girer girmez derdest ede- | rek salonun bir köşesine çekti. | Kulağına eğilerek usulcacık: — Aman birader.. Hemşeri- Şayet üzerinde evrak filân | varsa haber verde ona göre mu- amele edeyim. Dedi. Bu sualden, Önler tüyleri ürpermekle yiz.. Efendinin beraber çar- verdi: — Hemşerim, ara... Her ta- Hatta istersen, kar- Ben, öyle evraktan, mevraktan anlayan adam değilim. — İstanbula niye geldin?. — Haa.. Doğrusunu söyliye- Paşa ile aramız fena halde açıldı. Dahiliye Nazırına ve'sarayda tanıdığım bazı | zevata onu şikâyet için geldim. Bu cevaplar Üzerine İbrahim müsterih olarak Ömer Efendinin | her tarafını ve biltün eşyalarını inceden inceye teharri etti. Tabil, ihbar olunan evrak zuhur etme- mişti. Neticeyi Ali Şamil Paşaya bildirdi ve yapılacak muamemele hakkında talimat istedi. Şamil Paşadan derhal cevap geldi: — Herifi bırakın. Kendisi de kışlaya gelsin. İbrahim Bey, süratle Selimiye RIGHARD TAUBER -BİR AŞK NAĞMESİNDE TOSKA Operasını taganni ve tema | ediyor. Yakında MAJİK’te | serbest | hat verdi. | sana 'Vecihi Bey Mekte- | mışlardır. Vecihi Bey yeni tayy: | Bu tayyareleri vücuda getirinceye | fada edecektir. kışlasına avdet etti. Kumandanın | huzuruna çıktı. Şifahen de Şamil Paşa, gülümse- dikten sonra: — O Antalya'lı.. sen de Kon- yalı... Böyle bir evrak olanydi da, şüphesiz meydana çıkmazdı... Za- ten ben de bunu tahmin ettiğim Vallahi, mi | iza- için Beni göndermiştim..: doğrusunu — söyliyeyim kurban... Ben o telğrafa inanma- mıştım. Fakat ne yapayım?.. Kak dırıp atsam olmaz.. olabilir ki bir müzevir haber alır da, bizim başımız da belâya girer.. onun için herifi biraz sıkıştırmak lâzımdı. ( Arkası var aa — bini Genışletıyor Baştarafı 1 ine! wayf Bzere bir de ihzari şulıeıı vııdır Uçuş tatbikatile uğraşan bu şube çok rağbet görmektedir. Öğrendiğimize göre hükümet Vecihi Beye (Gorolon 27) tipinde bir mektep tayyaresi hediye et- miştir. Bu tayyare »ilot yetiştir- mek hususunda çok faydalı o maktadır. Esasen memleketimizde | yetişen pilotlar ekseriyeile ilk uçuşlarım bu tayyarelerde yap- reler karar yapmıya vermi: kadar uçuş talimlerinde hüküme- ita hediye ettiği tayyareden İsti- —a | İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatvosu | M “ L Un? Cemal Reşit Umuma 3 baftadasbiri oynan Bu ıkşımdııı meze ASRİ Güzel va sevimli LUPE VELEZ ile » ADALAR Sehhar giki, sıcak memleke ..ıı.ı—m- meşbur ANİTA v eksantrik İlâveten — MAJIK'TE BÜTÜN İSTANBUL MEKTEPLİ Hiç bir fil Temdit edilıniştir. edile Se Rejisörü : ERTUĞRUL MUHSİN — Muhariri: NİZAMETTİN NAZİF » ELHAMRA ve MELEK teeccen geşyedici filminde RUMBA'yı taganni ediyorlar. SINEMADA muhrik sesli LAWRENCE TİBBETT ŞARKISI ötler, şarap, kadınlar ve gaskılar e FRED SPRİNG tr osu *arıfından vumerolar. GÖRMEK İSTİYOR. KIZLAR ilm bu harika ile mukayese mez, hâdisesi : büyük Tamamen mam.ekeırvızde yapılan ilk muazzam TÜRKÇE film: BİR MİLLET UYANIYOR enin en sinema | kabinesi | olması dar | dindarlığı ile bütün asilerin mu- | habbet ve hürmetini | den bile haberdar değ ldı Fakat ( Baştarafı 1 incl sayfada ) l ay sonra tekrar döndü. Avrupa'ya kadar giderek kısa bir seyahat yaptığını söylüyordu. Sonra Delhi- | | ye gitti. Bir müddet orada kaldı. Binbaşı koks Delhi de iken | bir ara Hindistana gelen İngiliz | zat | kabul erkânından — bir şerefine parlak bir resmi tertip Bu Binbdş' davelli iştirak edilmişti. Koksda olarak etti. Bir köşeye çek zabitler, aralarında, umum! a den, Hint-Elgan münasebatı bahsediyorlardı. Bir ara, Efgan kıralının yakında Avrupa'ya | yapacağı seyahate temas etti. Kırahıa,. Londra'da parlak bir sörette kabul edileceğini iddia edenler - vardı. O vakte kadar söze karışmadan dinleyen Koks birdenbire Aatıldı. Öyle — şoyler söyledi ki dinleyenleri hayrete | rasimeye mevzu | düşürdü. Çüükü bu basit binbaşı, | haric! siyaset bahsinde, yanlış muhakkak — uddedilmek lâzim gelen iddialarda bulunuyor. ve meselâ Amanullah Hanın mev- | kiini sağlam görmediğini söyliyor- | du. Çünkü bütün Efganistan'da kırala karşı aleyhdar bir cereya- nıa baş gösterdi, iddia ediyor, şayanı hayret bir vakıa olarak gayri memnun kimselerin elinde mübim para ve silâh görüldüğü- | nü ileri sürüyordu. Binbaşı Koks iddiasını oka- ileri| götürdü ki — Kıralın seyahatı esnasında mühim bir | isyanın patlak vermesi ihtima- linden bahsetti, Zabitin bu sözlerini dinle hükümet erkânı bile, bu g muhakeme karşısında gölümse- mekten nefislerini meanedeme- diler. Bu suretle bir defa daha | maşıldı ki resmi zevatın ale: söyledikleri fikirlerle hakikat!i: tezahürü, İngiltere denilen mem- lekette başka başka şeylerdir. * Herkesiu malümudur ki Efga- nisteb İsyanı, Kıral Amanullah Ha- nn hemen bütün Ayrupa merkez- lerini gezerek parlak bir surette kabul edildiği zaman patlak ver- mişti. Hükümet kuvvetlerine karşı vuku bulan isyanin elebaşısı, ce- sur, fakat harp fenninden anla- mıyan Beçe-Saki isimli bir serker- de idi. Fakat yanında erkânı harbi- ye reisi vazifesini gören bir acem vardı ki herkes ona AÂli can diyordu. — Fevkalâde cesaret ve kazanmıştı. Muharebelerde az zayiat vermek için askerleri tayin ve mevzilere yerleştirmek — hususunda büyük bir isabel gösteriyordu. Bu İran- h serkerdeye dikkatla bakıldığı zaman, — bununla İagiliz ordusu zabitlerinden binbaşı Koks isimli şahsın arasında — fevkalâde bir benzeyiş — görmemek — mümkün değildi. — Maamafih bu cihetin ozaman için hiçbir. ehemmiyeti yoktu. — Çönkü hiçbir. Efganlı böyle bir adamın mevcudiyetin- ' İranlı garip bir tesadüftür ki Beçe - Saki Ali Can ile teşriki mesai ettiği zaman binbaşı Koks yine Peşaver'den gaybubet etmiş bu- lunuyordu. — Hareketinden evvel birtakım — gayri göstermiş, geceleri ğını, © gözüne göründüğünü ira'da tabil araz uyuyamadı- birtakım — cinler iddia etmiş, Lom- istirahat etmek Üzere izin almıştı. Binbaşı Koks'un tam bir ben- Ali Can, Efganlılar çin bile esrarengiz bir adamdı. Asi Efgan kuvvetlerinin silâh ve cephaneleri tükenmiye başladığı zaman ne yapıp cephane yaratıyordu. malümdur. olan u isyanın Hükümet mağlüp — oldular - ve l Can mühim bir para vere- rek son mukavemet — merkerzini de yıkıp attı. Çünkü bazı kabile reisleri Amanullahın — aleyhinde hareket etmek için para istemiİş- lerdi Asi kuvvetler nihayet Kâbile girerek Kıral Amanullah Hanı firar etmiye mecbur edince, bu hareketinin maddi ve manevi rahu mesabesinde bulunan Ali Can, Beçe - Saki tarafından aratılmıya başlandı. Çünkü ona, bu umulmaz muvaffakiyeti temin eden o idi, Hatta Ali Cani Efgm Harbiye Nazırı ilân eden Kıral fermanı bile imza edilmişti. Fakat yeni Harbiye Nazırını hiçbir. tarafta bulmak mümkün olmadı. Ali Can, arka- sında en ufak bir iz bile birak- madan ortadan kaybolmuştu. * Peşaver İngiliz kıtaatı serta- bibi, bir gece yatağından kaldı- rıldi ve alelâcele Binbaşı Koks'ın evine götürüldü. Sertabip ile be- raber hâdiseden haberdar olan diğer zabitler de hayrete düştü- ler. Çünkü hiç kimse Binbaşı Koks'in Pşavere döndüğünü işit- neticesi kuvvetleri | memişti. Sertabip, Binbaşıyı mu- | ayene ettiği zaman kolunda iki kurşun yarasile başında müthiş bir. kılıç darbesi eseri gördü. Ayni zamanda Binbaşı kuvvtli bir hummanın ateşi içinde yanıyordu. Binbaşı Koks bu yaraları bir kaza neticesi olarak avda aldığını iddia ediyordu. Fakat Sertabip bu fikirde de- gildi. Münakaşa uzadı, fakat Ko- ks'ın ısrarile mesele - yatıştırıldı. Bir müddet sonra bir İngiliz ga- zetecisi, Efgan isyanında Binbaşi Koks'ın Bazı karanlık roller oy- namış olması ihtimalinden bahsetti. İş matbuata yayıldı, bir diğeri, Binbaşı Koks'ın meşhur - taçsız Arap Kıralı Lavrens'ten başka birisi olmadığını ileri sürdü. Bu neşriyat şu neticeyi verdi Londra Harbiye Nezaretinin emrile Binbaşı Koks askerlikten tardolundu ve süt dökmüş kedi gibi Hindistandan bir vapura at- lıyarak Londraya döndü. Fakat onu Londra rıhtımında bekliyen husust lüks otomobilin - markası bir Rolls-Royce'du ve bu otomo- bilin kapıları üzerindeki plâkalar da ise şu iki resmi ve yalnız mümtaz zevat için kullanılan harf- ler göze çarpıyordu: (B. B.) — Büyük Beritanya. — SON — int İstiklâl — — Hint İst k.la Hareketi Ve İngiliz Entelicens Servisi Yazan: Berndorf - Yarin -

Bu sayıdan diğer sayfalar: