2 Mart 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14

2 Mart 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA l Kalıraman bir Turkün maceraları r KIZIL KILIĞLI ASLAN Yazan: Ömer Rıza ()ğusta Dedi Ki: Sevgilir Benim Kadar Güzel Mi İdi? Çiçek Sizden Daha Güzeldi! Dedim ee ea İmparatoriçe İren'in Sarayında Sakin sulara hâkim olan bir taraçada durüyorum. Bu sulara “Bosfor,, diyorlar. Arkamda muh- teşem bir saray, ve muazzam bir şehrin ışıkları var. Denizin üzerinde ışiklar saçan gemiler ve daba ötede sahil boyunca benek benek ışıklar!... Ay, orlalığı — aydınlatıyordu. Etrafıma baktım, baktım. Tabiati seyrederken kendi yüzüme de bakmak için bir heves duydum. Kalkanımı ay ıpğına tuttum ve kendimi seyre daldım. Orta yaşlı bir dam olmuşum! Otuz, otuz beş yaşlarındayım. Çok değişmişim. Boylu poslu, kısacık sakallı, yüzü | tonçlaşımış, çevik bir askerim, Sol yanağımda bir muharabede aldığım bir yaranın İzi duruyor. Gözlerim, — gençlik — canlılığını, kaybetmiş kadar sakin! Bizana İmperatoriçesinin mu- hafıx kuvvetlerine kumanda edk yorum. Buraya nasıl geldim, bu memuriyete nasıl yükseldim? Pok iyi bilmiyoramz. Pek vazıh hatır« hyamıyorum. Neden mi? Bunu sonradan öğreneceksinz! Asyanın onalarından kopup gelen bir kasırga gibi buraya geldim. Aradan seneler geçtiği besbelli! Burada da senelerce bizmetten «onra bu mevkie yük- seldiğimi — biliyorum. — Yabancı olmam işime yaramıştı. Çünkü imparatoriçe hayatını — yerlilere emniyet etmiyor. Zırlhlarım muhteşemdi, genç- lik hatıralarımdan iki gey taşı- | yorum: Zümrütlü bir gerdanlık ve bir. kızıl kılıç! Zaten bu kılıç yüzünden bana: Kızıl Kılıçlı Aslan! Diyorlar. Bu kılıca karşı gelmek İstiyen bir kimsecik yok. Kalkanıma bnkırılı kendimi seyretlikten — sonra — taraçadan denize baktım. Ay, sularda ser- visiminler — yapıyordu. — Asyanın göbeğindeki yurdumu hatırlıya- rak oranın bu ay ışığındaki ha- Nal düşündüm. Turgutlar diyarı ne halde İdi? Acaba sütoinem sağ mıydı? Ölmüşmiydi? Acaba Çiçek H. kendine koca bulmuş muydu ? Beni unutmuş muydu ? Acaba Tekinin hayali, Çiçek H. n rüyasına giriyor muydu ? İyiden iyiye dalmıştım, bir- denbire yumuşak bir elin omu- züma — dokuoduğunu — hissettim. Başımı — çevirdim — ve kendimi bizzat İmparatoriçe iren ile karşı karşıya gördüm. — Ogüsta! Dedim ve İmpa- ratoriçeyi — selâmladım. lmpırı- toriçe, kendisine Roma lmpara- toriçeleri gibi Ogüsta denilmesini isterdi. Ben de ona Ogüsta diyordum. İmparatoriçe yarı ciddl yarı müstebzi ; Kızıl kılıçlı Kahkraman — Aferin! kumandan, dedi Beni amma da dikkatle muhafaza ediyorsun | Buraya biri girse de seni ikiye biçse haberin olmıya- cak.. Okadar dalmışsın.. — Hayır, Ogüsta ! dedim, Çünkü rumcayı mükemmel Böğrenmiştim. Hem okuyor, hem yazıyordum. Dovam ettim: —Taraçanın her ucunda birer nöbetçi bekliyor. Hepsi de size sadık olan yabancılardandır. Yer- lilerden bir kimse onları kandı- ramaz. Ve bunların gözünden kuş bile uçmaz. Zaten burası da benim noktam değil! Boendeniz zati başmetlerinin herhangi bir emri olur, diye bekliyorum, — Teşekkür ederim kuman- dan | Zaten benim de sana diye- ceklerim vardı. Hava çok ağır uyuyamadım. Devlet — işleri de beynimi yordu. Çünkü bugünler- de çok mühim, çok nazik işler | çıktı, Bari seninle konuşayım da zihnim biraz rahat etsin, dedim. Anlat bakalım kumandan ! Genç- liğinde neler yaptın ? Neler gör- dün, geçirdin ? Niçin memleke- tinden çıkıp, buralara geldin ? — Bir. kadın yüzünden O- güsta! — Yall. — Evet, Ogüstal bir kadın yüzünden! Bu kadın beni büyü- lemiş, sonra süt kardeşim ona tutulmuş, onun kurban edilmesine salk olmuştu. Bu kadını sevmi- yorum Ogüstal — Sevmiyorsan ne diye onun yüzünden bu kadar cefaya kat- land.n?.. — Onu anlatmak uzun sürer, Oğlüsta! — Bu kadın bari ldi?.. — Çok güzeldi. — Benim kadar mı? İmparatoriçeyi Ük görmiyor- dum. Fakat onu tepeden tırnağa kadar süzdüm. İren, eski sevgilim mi güzel Çiçekten birkaç parmak kısa İdi Ondan çok yaşlı idi. Fakat İren- | de güzel bir Rum kızı idi. Renk- leri birdi. Fakat onun daha koyu ldi. İmperatoriçenin ağzı, pek sertti. Bununla bera- ber şahane bir kadındı! Ömri- nün olgunluk devrinde idi. Sır- tındaki olbiseler, muhteşem ve altınlarla İşlenmiş, kenarları im cilerle süslenmişt. Altın saçları ensesinin Üzerinde toplanmıştı. Saçlarının üzerindeki, — altından yıldızla — işlenmiş örtü, saçlarının Güzelliğini arttırıyordu. — Kumandan! işte beni tepe- den tırnağa kadar söüzdün. Şimdi söyle bakalım! benmi daha gü- zelim yoksa senin eaki sevğilinmi? Covap verdim: — Çiçek sizden çok güzel- di, Ogüstal İren bana dik dik baktı. Dw daklarımı ısırdı. Belli ki kızmıştı. Ağzından fena bir söz kaçacaktı. Fakat kendini zaçtetti: — Bizanstaki bütün azizlere daha doğrusu bunların tasvirleri- gözleri | ne yamin ederimki ömrümde sen- | den tuhaf adam görmedim. Ayol, sen canındanmı bezdin ki bana İmparatoriçe İrene böyle sözler söylüyorsun ? 1.. — Canımdan bezdim mi?1. Ogüsta, belki öyledir. Emin olu- | muz ki ölümden sonra ki yaşayış, beni bu hayattan çok fazla alâ- | kadar ediyor. Ogüsta, biz Türkler Özü sözü bir İnsanlarızdır, — Demek ki demin söylediği- bİ tekrara cesaret ediyorsun? duymadın mı? söylenmemesi 14- zun gelen doğru sözler de vardır. — Bizansta buna benzer bir- çok şeyler duydum, Ogüsta, Fa- kat ben bunların birine de aldır- mam, Birine de kulak atmam, ve | yalnız vazifeme bakarım. — O kızm adı. neydi? Bir daba söyla. — Çiçek.. — Bu Çiçek başından atmış, onu bırak ta Bizanstaki metreslerini anlat. No biçim ka- rılar!.. — Öyle bir şeyim yok. — Süt kardeşim Tekin, bir kadın yü- zünden kurban gittiği için ka- dınlarla alış verişi kestim. ( Âkası var ) seni ! Mart 2 Çalınan Türk Çinilerinin Kıymeti Milyonları Aşıyor ğ ( Baştarafı i inel atfen göstermiştim. Bunlar Ber- linde Sanayii Tezyiniye ve Sana- yit İslâmiye müzelerinde &l'an du- ruyor. Ben birkaç kero eseflerle görmüştüm. Parisin Sanayü Tezx- yiniye müzesinde ve Londranın Viktorya ve Albert müzelerindeki Türk çinileri de sayısız bir mik- tardadır. Fransız konsolosunun çok seno evvel toplayıp Parizte bir müzeye satlığı şeyler çini parçaları olmayıp “Rodos tabağı,, denilen Anadolu çinilerinden yapıl- miş fevkalâde nefis tabaklardır. Belki bunların birtakımı imas retlerden ve camilerden çalınıp konsolosa satılmıştı. Burası ma- lüm degıldır Herhıido memleket. sayfada ten dişarı çıkarılmaları — gayr kanunl! idi. Memleketimizden ça hlnan halılar, seççadeler, ve yar ma kitaplar ayrı bir dertli bahlı teşkil ederler. Risalemde cami ve türbelerdi Topkapı Sara- yandaki çi tinin değil, fa- kat bunları tarif ve tadat eden resmi bir kitabın yirmi beş sene evvel — basıldığını — söylemiştin. Topkapı Sarayı Müdürü Tahsin Beyefendinin. mexkür risalemde Bağdat Köşkü kakkındaki fıkrayı tekzip etmesini pek tabil görü- rüm. Çünkü bu sirkat ben ken- disini “oraya müdür yaptırdığım zamandan çok evvel olmuştur. Hatta ben dahi bilmem. Çünkü bu cinayet takriben kırk beş elli sene evvel vukubulmuştur. ,, Kadıköy Havagazi Şirketi Süreyya Paşa sinemasının müsan 1re pişirme dersleri ihdas etmiştir. salonunda havagazile yemek » Dersler ayda iki defa verilir. ve meccanidir. En nefls ve mütenevvi yemeklerin pişirme tarzını öğretmek için Kadıköy Havagazl | Şirketi muhterem Hanımefendileri bu derslere | davet eder. devama — hürmetle İlk ders 6 Mart 1933 Pazartesi günü saat Üçte ve gelecek Bu akşam 21,30 da HİLE ve SEVGİ Halle 5 porde Terelime eden Sabri Bey UMUMA Mart ayı zarfında pas de M LI lll Bu akşamdan itibaren ASRİ Sinemada Kahkaha kralları STAN LAUREL ve OLİVER HARDY görülmemiş en son temsilleri İKİ SERSERİLER filminde iki saat mütemadiyen güldürecekler ve bütün keder- lerinizi unutturacaklardır. İlkveten : Brondvay'lar revüsü da- rafından tamamoen akillı köpekler tarafından edilmiş görük- memliş Fransızca sözlü bir komedi. METRO GÖLDWYN MAYER Filmleri ŞehirTiyafrosu | dersler her öon beş günde bir Pazartesi günleri verilecektir, FERNAN GRAVEY FLORELLE ve BARON FİLS AH YAVRUM ! filminde ETUAL Sinemasında Tamamten Fransızca sözlü EVLİLER »» SEVDALARI muhteşem filmini görmek tırsa- tını kaçırmayınız, son günleridir. Pek yakında MARLENE DiETRİCH'i en son ve mükemmel temsili SARIŞIN öreceksin filminde ; TANNENBERG HARBI BüYyük HARP GLORYA'da FILMİ Bu akşam BÜYÜK GALA OLARAK Kadın istiklâli üzerinde pek mükemmel bir Fransızca sözlü film, SERBEST RUHLAR NORMA SHEARER ve CLARK GABLE tarafından Metro Goldwyn Mayer mamulâtıdır. FOX JURNALDE: Papa'nın memuru, bütün dünyanın sadıklarına mukaddes pederi dinlemek fırsatına nail - olacaklarını tespit ediyor. Nırrn felâketi vesaire.. Aşkolsun san atkarlanmıza' KARIM BENİ ALDATIRSA?... bu Türk Opereti, büyük servetlerle vücuda gelen Avrupadaki misillerine nazaren bile bir ibdada ve bütün benzerlerinden çok güzeldir. DÜN GECE SAAT 9,30 da başladı ve yine İstanbul'da ALEMDAR, Kadıköyünde HALE Sinemaları. Sinema tarihinin kaydetmediği heyecanlı kalabalığa sahne oldu ! Alemdar'da: Matineler: 2-4-6 gece B,15 - 10 Hale'de : ” 2ı30 4130 9.3. .ıİÜ -10 —

Bu sayıdan diğer sayfalar: