4 Mart 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

4 Mart 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA Kahraman bir Türkün maceraları OKİZİL KILIÇLI AŞLAN Yazan; Ömer Rıza Çıçek Hanımla Evlenir Misin? Bu Ne Nimet, Ç çek Hanım Benim Gözümde Bir Melektir! Dedim İlk İki Kısmın Hulâsası Gece Bosfora — bükim - taraçala İmparatoriçe - İle konuşuyoru Zümrütlü bir gerdanlik ve bir krul kilıç tapıyorum. - Bir. ka- din yüzünden buralara geldi. giml söyledim. İmparar toriçe, ben mi daha göüzellm, veki sevgilin mi daba güzel dodi. Eak! sevgilim Ç çeğn daha güzel olduğunu ecyledim. Kızdı. Süt kard şen Tekin bir kadın yüzün- den kurban gittiği için kadınlar He alış verişi kest mi dedim. Kadınlardan neden nefret ettiğimi söyledim. Dınparatoriçe, boyaun. dakl gerdaaliği bir. Yadıa mi werdi? dedi. Hayır, dedim. Gere danlığı İsteti. Veremiyeceğ'mi, bu gerdanlığın kadınlara uğur- suzluk — getireceğini — söyledim. Bızdı, tekrar letedi. Bu gerdanlığı bir mezardan çıkardıktan sonra bir rüya gürdüğümü, rüyada bu gerdanlığın diğer parçasını takan kadınla karşılaştığımı, fakat bu kadını bir. dahba güremed ğiml söyledim. Gorlanlığı tekrar istodi, boynuna takmıyacağına söz verdi. Verdim, bemen boynuna taktı, ve « Nasil, tüyana giren kadını tanıdın mi? » dedi. İmpratoriço nefisti. Fakat « hayır! » dedim. Kızdı, taraçadan çekilip İ Gerdanlıik, kiliç, mezar, Ciçek, 'Tekin, #ütalne nedir? Bu mvum- maları biror birer anlatayımz ! — Nasıl? Rüyana giren ka- dinı tanıdın mı? İmparatoriçe nefisti, fakat: — Hayırl Ogüsta, dedim. Ne diye bu gerdanlığı taktınız. Size bir uğursuzluk getirirse, onu tak- maman'zı rica ettiğimi hatırlayın | İmparatoriçe kızmaştu — Hatırlamıyacağım| hatırla mıyacağım! dedi ve taraçadan çekilip gçittir... Nişanlım Çiçek Hanım Gerdanlık, kılınç, merzar, çe çek, tekin, süt ninem. Ve benim s#eyahatim! bunlar, birer muaar ma! fakat anlatayım. Fakat bunun için çocukluk hayalımdan başlamalıyım. O ha- yattan fazla bir şey hatırlamayo- rum. Evmiydi? çadırmıydı? ne olduğunu fark edemediğim bir yerde oturuyorduk. Gölmü, denirz- mi, nehirmi, ne olduklarını pek fark edemediğim sulara yakındık Oyanın ötesinde bir takım dağ- lar tepeler vardı. Ve ölüleri ora- ya gömerlerdi. Hoş, ben o zaman ölülerin ne olduğunu bilmezdim yal yalaız süt ninem bu dağların birinde “seyyah,, Ünvanını ver- dikleri bir ölünün yattığını söy- lerdi. Göya bu adam yüzlerce sene evvel yaşamış | Birim ve komşularımızın bir türü İnekleri ve koyunları vardı. Bunların — sağıldığımı seyretmek, başlıca zevkimdi. Bunlar, ahır midi, çadır midi, ne olduğunu hatırlıyamadığım bir yerde topla- nir, ben de gözümü bir deliğe uydurarak — bunların sağılmasına bakardım. Bir gün biricik Turhan, beni bu halde yakaladı ve geri çektl Meğer kendisi bakmak, sütünü sağan kızı hep tekmeliyen bir Ineği görmek İsti- yormuş! Ağabeyimin beni en tatlı eğlencemden mahrum etmek istemesine kızarak bağırdım, ça- gırdım, süt kardeşim Tekin im- dadıma yetişti, ikimiz de ağabe- yimle dövüştük, burnunu kanattık, Derken annem Gönül Hanm geldi, hepimizi azarladı, topu- muz da ağlamıya başladık. Çok geçmeden babam da &vdan dön- dü, annem ona yaramazlığımızı anlattı. O da bizi payiadı. Yor- gun ve aç olduğu için bizi döv med İşte çocukluğumdan bütün ha- tırladığım budur | Bundan sonra kendimi adaya benzer bir yerde gördüm. Göl mü idi, derya midi, neydi pek iyi hatırlıyamadığım, sular üze- rinde gemilerle seyahat ederek buraya varmıştık. Herkesin Ata bey dediği bir reisi ziyaret edi- yorduk. Ata bey, kerli ferli, saçlı sa- kallı bir adamdı. Bana onun bu- run deliklerinden biri ötekinden Büyükmüş gibi görüzdü. Hatta sanıyordum ki gözlerinden biri ötekinden — küçüktü. Sonradan onun bir muharebede bir yara yüzünden bu hale geldiğini anla- mıştm. Zaten o mrada herkes, biribirile dövüşlüiyordu. Saçı ağa- rıp ta ölenler azdı ! Bu ziyaretimizin #sebebi ağa- beyimin nişanlanması idi. Turhan; Ata beyin kızı Çiçeği alacaktı. Ata beyin bütün oğulları muha- rebede öldükleri için Çiçek onun biricik evlâdı Idi. Çiçek kadar iyi hatırladığım bir sima yok. O na gürel kızdı. Gür saçları, topuk- larına kadar İniyordu. Boynunda altıadan. gerdanlıklar, parmaklar rında altından yürükler, kolların- da bilezikler vardı. Yüzü, bir yabani gül gibi yuvarlaktı.. Hep önüne bakıyor ve hiçbir şey gör- müyor gibi duran masum gözleri hiçbir şeyi kaçırmıyordu. Dudak- ları kıpkızıldı. ve hep gülümsü- yordu, Ömrümde bu kadar se- vimli bir insan görmemiştim. Ağabeyim nasılsa bu kızdan — ea ramanamcın “Düdğa — sinemacılığının —en parlak yıldızı MARLENE DİETRİĞK Şimdiye kadar yapı rin en ; Üzeli) SARIŞIN VENüS filminde hakiki ve yakıcı sosile Fransızca - Almanca ve İngilizce şarkı sövlemektedir. eserle- ağabeyim | haşlanmamış, kulağıma iğllerek, bu kızın şaytan bir kız olduğunu, onu alacak erkeğin bapna belâ geleceğini hıaldarıştı. Ben bu sırada yirmi, yirmi bir yaşında idim: Ağabeyimi çık dırmış sandım. Bu kadar güzel bir kaz için bu kadar saçma sa- pan sözler söylenir midi | Bir- denbire aklıma geldi. Buraya gelmeden evvel, ağabeyimi, inek- lerin mandırasında komşu kızmı öperken görmüştüm. Ağabeyimin Çiçek bunımı beğenmemesinin sebebi, bu olacakt | Fakat Çiçek hanım da ağabe- yimi beğenmemiş ve sevmemişti. Onların bu hali, babamı da, Ata beyi de kızdırmıştı. İkisi de atıp tutmuşlar, fakat onlar aldırma» mışlar, bu yüzden evlenmeleri kalmıştı. Geri — dönecektik. Geceydi. Ata bey benim Çiçek hanıma derin derin baktığımı sezmişti. Gözümü onun sevimli yüzünden ayıramıyordum. OÖnun — yüzüme bakıp gülmesi benl çıldırtıe yor, ben onun karşısında bir ye lanın teshir ettiği alık bir kuşa benziyordum. İlk önce Ata beyin kızacağını sanmıştım. Kızmadı. Bilâkis aklına yeni bir şey gek miş gibi babamı bir tarafa çekti. Onunla bir şeyler konuştu. Sonra beni de çağırdılar. İkisi yanyana oturuyor. Anaem de yanlarında duruyordu. Babam bana sordu; — Oğlum Aslan, Çiçek ha- nımla evlenmek İster misin ? — Evlenmek mi? Bu ne n met, ne saadettir. Çiçek hanım benim gözümde bir kadın değil, bir melektir. Annem güldü. Ata bey ile babam fısıldaştılar. Ben korku ve Ümit İçinde titriyordum. Ata bey Kiraz etti: — Bu senin İlk oğlun değil, ikânel oğlun | İxinci oğul ile ilk oğul bir olur mu ? Babam cevap verdi, — Benim ikisine de yetecek malım var. Annesinin altınları da Aslanındır. Ata bey İtiraz etti: — Fakat bu senin oğlun ae ker değil! Sax Ozerinde destanlar okuyan, koşmalar düzen bir yarı adam ! Babam cevap verdi; — Ata beyl beni dinle! Ba- zen söz kılıçtan da keskin olur. Hele akıl, herşeyden Üstündür. Bununla beraber oğlum, Aslan cesurdur da. Bizim soyumuzdan | korkak — çıkmaz. Ata bey itiraz etmekte devam etti: — Buyoğlunu çok cılız görü- yorum. Bu sefer annem cevap ver- di. Bellidi ki k zmıştı : — Sizin bütün — diyarınızda oğlum kadar yakışıklı bir 'deli» kanlı görmedim. Ata bey ona da söz yetiştirdi: (Arkası var) İ | Mert 4 Sekiz Saat Süren Gürül- tülü Bir Toplantı Milli Talebe Birliği Kongresi Münakaşalı Ve Şiddetli Oldu Dünkü koöngreden bir manzara Milt Türk talebe birliği kon- gresine dün Halkevinde devam edilmiş, sabah saat dokuzdan akşam beşe kadar müzakere ya- pılmıştır. Müzakereler en ziyade birliğin ederaayon veya konfederasyon şekillerinden birl haline kak- bedilmesi keyfiyeti üzerinde ce- reyan etmiştir. İçtimada evvalâ kongrede bu- Yunan fakülteler ve yüksek mek- tepler murabhazlarının selâhiyet- leri mevzuubahsolmuş, bu nokta helledildikten sonra intihap enci- meninin raporu okunmuştur. İn- tihap encümeni raporunda fede- rasyon ve konfederasyon şekilleri hakkında izahat vermiş ve kon- federasyon şeklinin kabulü cihetini, bu şekle göre yeni bir idare heyeti intihap edilmesini iltizam etmiştir. Rapor okunduktan sonra mulr- telif murahhaslar söz alarak ra- porun leh ve aleyhinde münaka- şalarda bulunmuşlardır. Münaka- şalar bir aralk okadar şiddetli bir şekil almıştı rkl sükünetin ia- desi için celsenin tatiline lüzum görülmüştür. iğleden sonra yapılân İçtime- da yine münakaşalar olmuş, nibar yet murahhaslardan birinin teklk H reye konularak kabul olüne muştur. Bu teklife göre kongreye iştirak etmiyen mülkiye ve mü- hendis mektepleri ile t.bbiyelile- rin ve diğer yüksek mekteplerin bir hafta zarfında murahhaslarını Intihap etmeleri ve bu murahhas- ların Seniha Hanımla Namık, Be- şir, Kemal, Adnan Beylerden teşekkül eden bir beyetle konuşas rak yenl vaziyeti tespit etmeleri icap etmektedir. ntihap encümeni; murahhas» ları olmıyan mekteplere bu hafta gidecek, murahhasların seçilme- sine nezaret edecek ve cuma güaü bu murahhasların da iştira- kile kongreye devam olunacaktır. Dünkü kongrede Gaziante; gençler birliği ile Ankara Huku! talebe cemiyetinden Türk dili | bakkında gençliğin coşkun hare- ketini takdir ve bu barekete iş- tirak ifade eden telgrafları okun- muş, hararetle alkışlanm ştır. DAVET Kadıköy Havayazi Şirketi Süreyya Paşa sinemasının müsamere salonunda havagazile yemek pişirme dersleri ihdas etmiştir. Dersler ayda iki defa verilir. ve meccantdir. En nefis ve mütenevvi | yemeklerin pişirme tarzmı Ööğretmek için Kadıköy Havagazi Şirketi muhterem Hamımefendileri bu derslere devama bürmetle dayet eder, İlk ders 6 Mart 1933 Pazartesi günü saat Üçte ve gelecek dersler her on beş günde bir Pazartesi çünleri verilecektir. (HALKIMIZIN SEVGİLİSİ HAZIM-NAŞİT HALİDE DÜĞÜN GECESİ Türkçe sözlü - şarkılı - taklitli komedi filminde Pek yakında sizi kahkahalarla güldürecek ve eğlendirecektir. Bu akşam 21,30 da HİLE ve SEVGİ ı.m. 3 perde Yazan: Şiller Torcüme eden lIIlII L l ...H" Mart ayı sarfında paszartesi günleri de | Htırtut ımmıı

Bu sayıdan diğer sayfalar: