24 Mart 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

24 Mart 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ziraat Bilgisi © Bağ Yapmak İstiyorum? (© Zirmat hususundaki müşküllerinizi sorunuz. Soön Posta'nın * Çifiçi , «i #İze cevap verecektir. Bandıklıda G. A Beye: Son — senelerde — Sandıklı'da bağcılığa merak uyandığınmı ve kasaba cıvarındaki yamaçlarda bir çok kimselerin bağ tesisine baves — ettiklerini — yazıyorsunuz. Bu husustaki “mütalealarımı bik diriyorum: Sandıklının cenubundaki ya- maçlarda bağ tesis etmek sure- tile üzüm ve bunun mamulâtına olan ihtiyacı gidermek gayreti şüphesiz şayanı memmnuniyettir. Sandıklıyı ziyaretimde bu hayırlı mesaiyi tebrik etmiştim. Fakat fllokseranmın o taraflara da yürü- mesi Üzerine atadan görme bağ- cılığı değiştirerek yeni bilgilerle işe başlamak lüzumunu bilhassa kaydederim. Bağ tesis edilecek mahaller mutlak surette derince kirizme edilmiş olmalıdır. O havalideki bazı köylerde yapıldığı gibi yak nz çukur açarak bağ dikmek doğru değildir. Bu şekildeki bağlar ömcelerin yazın kuraklık — çekmesini ve mahşuüllerinin az olmasını mucip olur. Binaenaleyh bağ toprağımın derince bellenmesine Jüzum var- dir. Kezalik böyle yerlere yerli asma çubuklarının Üüçünü dör- dünü bir arada daldırmak hem külfetli hem usulsüzdur. Afyon vilâyetindeki nümune fidanlığın- dan meccanen Amerika asma çubuğu tedarik ederek bunları tek tek ve 1,30 metre mesafe ile bir sarada dikmelidir. Bu sa- yede ömceler topraktan daha iyi istifade ettikleri çibi hava ve ziyadan da mütesaviyen müstefit olurlar. Amerika anaçlarının yorli asmalardan daha kolaylıkla tut- tukları da bittecrübe — anlaşıl- t r. Sandıklı ve havalisi toprak- ları kireççe zengin olduklarından çubuk — dikmezden evvel bağ toprağının 20- 40-60 — santim derinliklerinden alınacak Üç nü- munenin ziraat memuru vasıtasile tahlil ettirilmesi ve bu topraklara en muvafık gelecek - Amerika asmasınn — Afyondan celp — ve tamimi lâzımdır. (Riparya X Ber- landiyeri ve Berlandiyeri Novo Meksikana) — nevileri — İyi - netice verebilir. Bidayette- toprağa uy- gün seçilmiyen Amerika çubuk- , ları bilâhare sarılığa tululırık_ kururlar. Amerika asmalarını dikildik- lerinden iki #ene sonra soğuğa mütehammil yerli cinslerler aşı- larsınız. Bilhassa siyah renkli Üzümler muhitinizde İyi netice verir, Bakım — meselesine — gelince: Kireçli olan topraklarınızda utvi gübrelerin büyük kıymeti vardır. Sonbaharda çürümüş gübre çeke- rek Kasımda derince bir belle mütesaviyen gömmeniz muvafık- tır. Her halde budama işinde de dikkatli — olmanız bir. ata sözü İktizasındandır. — Bağcılıkta tesa- düf edeceğiniz müşkülleri bize sordukça bunları anlatmıya amada olduğumuz gibi bu hususta ma- halli eski çiftçilerden va ziraat memurlarından da faydali fikirler alabilirsiniz. « Hülâsa tabiatın müsaade ettiği yerlerde ziraatin her şubesinden istifade —etmek —asrın — şiar- dır. Harbı umumltden -evvel sene- SBONnR POSTA -— Dünyada Olup Bitenler — Filipin Adalarının Garip Amerikanın Büyük Okyanos- takl mühim merkezlerinden biri de Filipin adalarıdır. Bir harp olduğu zaman bu adalar, Japon- yaya karşı Amerika donanması için çok kıymetli bir hareket noktası olacaktır. Son zamanda, Amerika bu adalara sözde istiklâl verdi. Fakat Amerika donanması yine bu adalardan istifade ode- cek, yine bu adalar, Amerikadan başka yerden mal almıyacak, falan, — filân.. Yani istiklâlden başka herşeye benziyen bir is- tiklal.. Maamafih, işin müstemlikecilik tarafı bir köşeye bırakılırsa, bu « adalar halkının son derece iptidal oldukları ve aralarında pek garip âdetleri bulunduğu görü- lüyor. Bir defa Filipin ahalisi, ova ve dağlık arazide yaşamak nok- tasından ikiye ayrılır. Dağlılar ovalıları, ovalılar dağlıları sev- mezler, Sonra, her köy, her vadi kendine mahsus Adetlerile diğer- lerinden ayrılır. Adeta her köy, başlbaşına bir 4lemdir ve diğer köyleri kendisi için düşman bilir. Bilbassa dağda yaşıyan bir kabile - vardır ki adı İgor'dur. Bunlar, Filipin adalarımın, Bte- denberi en vahşi insanları ol- makla meşhurdurlar. Zaman xa- man civar köylere baskın ve- rip muharebe yaparlardı. Fakat 'bu mücadeleler ve akınlardan maksat mal aşırmak — değildi. Adam kafası kesmekti. Kesilen bu kafalar, kesenlerin evi önüne ve sırıklara dizilir, evinin önünde me kadar Fazla insan kafası bu- lunursa, ev sahibinin şöhreti o nisbette büyük olurdu. Filipin adaları vaktile İspan- yolların elinde bulunduğu zaman, İgorların bu kanlı akınlarına mani eee de 52 bım tön ÜÖzüm istihsal eden memleketimiz İstiklâl harbinden sonra ancak 45 bin ton istihsal edebilmiştir. Halbuki Yunanistan 106 bin tondan 120 bin tona Kaliforniya iİse 8 bin tondan 245 bin tona çıkmışlardır. Ra- kamların bu kat'i ifadesi karşı- sında bütün memleket çiftçilerine düşen var kuvvetle çalışmaktır. Buşka memleketler ancak sar- sılmaz bir mesai ile terakki yo- lunda İlerliyebilmektedirler. Çıftçi ş KİZ Igorlar, kelttalari önünde otururlarken c tında, Pipo içen bir İgor Cecate ai M <3 v olmıya çok çalışılmış, fakat mu- yaffak olunamamıştı. Bu adaları Amerikalılar aldıktan sonra gayet güzel yollar açtılar, bu süretle köylere gidip gelme imkânları hasıl oldu ve İzorları da yola getirmek mümkün olabildi Her- nekadar şimdi, eskiden olduğu gibi grup, grop köy baskınları yapılmıyor, kafalar kelilmiyorsa da, arasıra esrarengiz bir surette öldürülmüş ve kafası bedeninden ayrılarak alınıp götürülmüş insan cesetlerine de tesadüf olunuyor. Bunun sebebi şudur ki İgorlar #on derece kincidirler. ve kinleri babadan hatta dededen evlâda intikal eder. Amerikalılar, bunların adet- lerini — yumuşatabilmişlerse — de, kıyafet moktasından bir yenilik yapmıya muvaffak “olamamışlar- dır. İgorlar, eskiden olduğu gibi hâlâ bellerine küçük bir peşta- mal kayar, fakat vücutları çıplak gezerler. Bu iptidaf kavmın kendine mahsus garip —Adetleri vardır. Igorlar, kadına biç mevki ver- mezler. Köylerinde, umum! bir ev, köy evi vardır ki akşamları erkekler günün havadislerini, olup biteni konuşur, ekim - ve hasat meseleleri hakkında kararlar ve- rirler. Bu köy evi, her köyün tam Adetli İnsanlqrı ortasında bulunmak şarttır. Bun> dan başka genç kızlar için de ayrıca geceleri toplanılan umuml bir ev vardır ki buna Olag der- ler. Akşam karanlığı basar bas- maz genç kızlar, esrarengiz bir surette evlerinden çıkar ve Ola- gin yolunu tutarlar, Bu - kızlar evinin büyük cazibesi, bilhassa, burada olup biten şeylerin ha- riçte söylenmesinin yasak olma- sından ileri gelir. Evlenme çağında bulunan er- kekler de bu eve gelerek hoşlar rına giden kızlarla görüşüp ko- nuşurlar. Bunun neticesi şudur ki İgorlarda evlenme bir nevi tecrübe esasına istinat eder, Se- vişip anlaşan çiftler birleşerek ayrı bir eve yerleşirler. Fakat bununla evlenme rasimesi tamam olmuş sayılmaz. Çünkü İgorların evlenmesinde, tecrübe — müddeti üç sene uzatılabilir. ç sene tamam olup ta be- raber yaşıyabileceklerine kanaat getiren kadın ve erkek resm! düğün merasimi yaparlar, fakat düğün yapmak için, elbetteki bu müddetin geçmesini beklemek te her zaman İâzım değildir. İcabına ve lüzumuna göre hare- ket olunur. Eğer bir erkek, bir İgor kızile anlaştıktan sonra bilAhare yüz çevirirse genç kızın bundan şikâyete hakkı yoktur. Fakat nişanlısını tekrar ele geçirmek için türlü hilelere başvurur, daha fazla süslenir, sonra erkeğe ait bazı eşyayı gizlice alıp saklar. Erkek, bu eşyayı kadınm ak dığını — hissederse, — kendisinden istemek — mecburiyetindedir. — İşte o zaman, genç kız bütün maha- retini, sırasında kolunun kuvve- Hini kullanarâk - seydiğini tekrar elde etmiye çalışır. İgorlarda, iki taraf anlaştığı halde ve bera- ber yaşayabileceklerine kanaat getirmelerine rağmen iki taraf- tan birinin arzusile evlenme ba- ga koparmıya kâfi gelebilen sebepler: Çocuk — yapılmaması, kadının fazla çenesi düşük olması, kaynananın gevezeliğidir. Maamafih — İgorlar, — bazan, para tamzile çocuklarını zengin kız ve erkeklerle evlendirirler, Ba takdirde, bu ailenin saadeti ölmüş demektir. Evde kavga eksik olmaz ve her kavgada bunun ilk sebebi bağıra bağıra Böylenir. Fen Ve Hayat Radyoaktivite Niye Derler ? Birçoklarının ağzında bir rad- yonktivite sözüdür gidiyor. Fakat bu kelimeyi kullananlara soracak olsanız elbette ki radyoaktivite- uin ne olduğunu ne bilir, ne de anlatabilir. Geçmiş bir gündü. Tanıdığım bir zat, Yalova su- larından bahsederken: — Yahu, —dedi. Yalovada radyoaktivite denilen bir madde varmış, iusana pek yarıyormuş. Bu vadide, birçoğumuzun mâ- Jâmatının, bu dost sözünlün ihtk va ettiği cehilden eksik kalmıyar cağı şüphesizdir. Bu münasebetle hayat üzerinde büyük rol oynıyan bu Ffenni tabirin ne olduğunu gözden geçirmiye karar verdim. Radyoaktivite, radyom gibi bazı basit maddelerin kendilikle- rinden ve biçbir tesir görmeksi- zin enerji neşretmeleri hassasıdır. Bu intişar hassası daimidir ve hiç bir suretle bu hal, ne tadil, ne tacil, ne de tehir olunabilir. Radyom denilen madde kendi benliği haricine bu suretle bir takım cüzüler fırlatır ve bunların her biri bir istikamet takip eder. Bu istikametlerin hepsi bir arada telâkki edilince buna intişar huz- mesi derler. Bu huzmelerden mahrum olan radyom atomları bir takım cüruf hasıl ederler ki bun- lar da çabucak radon denilen maddeye veya gazlı atom haline inkılâp eder. Radonun kendisi İse radyo- aktivite hasıl edici bir hale ge- lir ve bunlar radyom müştekakı İsmini alır ve alfabo sırasile A, B, C diye sıralanırlar. Bu tebede dül sırasında radon atomları bir takım enerji neşrederki bu ener- jiler, radonun geçirdiği istihâle devresine göre muhtelif nüfuz hassasna malik intişarlar doğu- rür. Radon suda erir. Bundan dolayı tababet, bu maddeden çok istifade eder. Nitekim, bazı ma- den sularının hâiz oldukları — şifa verici hassa, bu sularda radon bulunmasındandır. Bugün tearübe ile ıspat edi- müştirki radyoaktivite hassasına malik —bazı |cisimlerin tahallül etmeleri sırasında, bunlar bir ta- kin enerji neşrederler ki bu enerjiler, canlı höceyrelerin haya- tiyeti Üzerinde bazı tesirler yar parlar. Radyomdan hasıl olan radon gazının hayatı muvakkat- tir. Bir ayda, bu gaz yok olur. Diğer taraftan radyom, kendi husust mahiyetini gayet yavaş kaybeder ve muayyen miktar bir radyom, ancak 1730 senede asli büviyetini değiştirir. Onun içindir ki bunun mürekkebi olan tuzlarla kanser hastalığına tutulmuş hö- ceyreler tedavi edilir. Radonu havi maden sularile de bünyenin omumiyeti kuvvetlendirilmiye ça- hşkır. Maamafih, bu gazin bünye Üzerinde yaptığı kat'i tesir ta- mam bir surette anlaplıp tesbit edilmiş değildir. Derler ki, bu ger, romatizma, diyabet, tensi-' yona karşı faydalıdır. Ayni za- : manda göğüs anjini buhranlarını da azaltır. Maamafih, bu gazle yapılan bazı tedaviler çok iyi netice ver- diği gibi, bazı ahvalde de hiçbir tesir yapmadıkları görülmüştür. Ayni zamanda radyom ve müş tekkatının büyük bir dikkatle kullanılması da, ayrıca elzemdir. Fennin henüz kâfi — derece aydınlatamadığı sahalardan - birl de işte bu radyom ve radyoak- tivite sabasıdır. M

Bu sayıdan diğer sayfalar: