30 Temmuz 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

30 Temmuz 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA GÜL HANIM Haçlılar, Mücahitler, Fedailer Arasında (7 Gül Hanım, Babasının Kılıcını Kaparak Saplamak İstedi ... Göğsüne Şayet sen bugece burada bizi mağlüp eder, topumuzu öldürmiye mumuvaffak olur, yahut topumuzu yakalatır ve işkence edersen dahi bu dediğimiz iş yine mutlaka olacak, bizim arkamızdan başka- ları gelecek ve bu işi başaracak- lardır. Onun için fazla kan dök- mekten çekin! Kumandan Haydar Bey bu sözleri söyledikten sonra Gül Hanıma döndü, '“ona da şunları şöyledi: — Gül Hamım! Maruzatımı dinlediniz. Siz de bana yardım edin ! Ve cevap beklemeden tekrar Duman Beye hitap etti: — Duman Beyl Vakit gaci- kiyor. Vazifemizi yapmak lâzım! Kararınızı veriniz! Duman Bey kanla kırmızılaşan kılıcına — dayanmış, — dinliyordu. Haydar Bey sözlerini bitirdikten sonra Duman Bey başımı kaldırdı ve cevap verdi: — Haydar Bey! Ben ihtiyar> hk ve hastalıktan yıpranmış, bit- miş bir adamım. Gözümü yumma- ma birşey kalmadı. Şerefimi müdafaa ederek ölmek, benim için ölümlerin en hayırlısıdır. Sözü kızıma veriyorum, gitmek istiyorsa gitsin! İtirar etmem! Gül Hanım, düşünmeden cevap verdi: — İhtiyar babamı bırakıp bir yere gidemem! Duman Beyde onun sözünü tekmilledi: — Ohalde bende şerefimi müdafaa ederek son nefesimi vereceğim! Haydar Bey, Gül hitap etti: — Prenses! Babanızın -kanım dökmek istemediğime şahit olun. Şayet bu gece babanızın kanı dö- külecek olursa bunün mes'ulü babanızın kendisidir ve sizsinizl — p14 Haydar Bey sözlerini bitirdik- ten sonra cebinden düdüğünü çıkarıp çaldı. Dışarıdan - birinin ayak sesleri duyuldu ve odaya arka pencereden elinde bir balta taşıyan uzun boylu biri girdi. Duman Bey, bu adamın yü- züne bakmıya bile vakit bulma- dan onun baltasının tersi omuz- larının arasına inmiş ve Duman B. felce uğramış gibi yere yuvar- lanmıştı. Bu yaman darbe Du- manın belkemiğini kirmış ve onu hareket edemiyecek bir hale getirmişti. Dumanın yalnız dili söylüyor, gözleri görüyordu. Du- man - kendisini balta ile vuran Hanıma adamı yördükten sonra ağır ağır | muırildandı : — Vay hain vay! Evime girip ekmeğimi yedikten sonra beni öldürmeyi kastediyorsun! Çünkü balta ile içeri giren ve onun tersini duman Beyin sırtına indiren adam Hacı Meh- | | lerimizi arzedeceğiz, bugün sadece metti. GEül Hanım, babasının yere düştüğünü gördükten sonra bir çığlık kopardı, babasının kılıcıni alarak göğsüne saplamak istedi, fakat Haydar yetişti, kılıcı kaptı ve Gülü koları arasına alarak | Yazan: odanın ortasına g'nhırdıı ondan , sonra ona: — Prenses! dedi. Siz Duman Beyin kızı ve Sultan Salâhaddi- nin akrabası olduğunuz için ka- tiyen yalan söylemezsiniz. Sizden söz istiyorum: Kendinize <zarar verecek hiçbir. şey yapmıyacak- sınız! Söz vermezseniz sizi bağ- larım. Beni mecbur etmemenizi rica ederim. Gül Hanım tereddüt etti. Fa- kat Duman Beyin ağır sesi tekrar duyuldu: — Söz ver Gül! Söz verl Gül Hanım da: — Babama itaat ediyor ve söz veriyorum! dedi Haydar Bey: — Teşekkür ederim, prenses! dedi ve iâve etti: — Bundan böyle sizin ben- deniziz. Dışarısı — biraz soğuk. Elbiseleriniz hangi odada?.. Gül Hanım parmağile işaret etti. Haydarın maiyetinden biri bir mum yakarak iki kişi ile birlikte gösterilen odaya girerek | Gül Hanımın bütün eşyasını top- ladılar, Emir Haydarın satmak üzere getirdiği halılara bağladılar. Bu iş bittikten sonra Haydar Bey, prensese sordu: — Dayınız size bazı mücev- berler hediye etmişti. Onları da götürmemizi diler misiniz? Gül Hanım, gözlerini baba- sının yüzünden — kaldırmıyarak cevap verdi: — Hayır, dedi. Bunlar nere- de duruyorsa orada kalsın! Başüstüne! — Hazırlığımız tamamdır. Emrinizi bekliyoruz! Gül Hanım, gözlerinin baba- sının — yüzünden — ayıramıyordu. Duman Bey boylu boyunca yere serilmiş yatıyordu. Haydar Bey mütcessirdi:. — Bıı Myh d—yukü. Ömer Rıza prınıu' fakat © hınzır. herifin darbeyi bu kadar şiddetli indir- mesini de istemezdim. Emrederse- niz pederinizi birlikte götürelim. Fakat tahammülü yoktur. Doğ- rusunu isterseniz pederinizin can vermiş olduğunu zannediyorum.. Duman Bey, kesik — kesik cevap verdi: — Hayır.. Siz beni burada bırakın. Kızm, ayrılabiliriz. Ben vaktile Eyubün kızmı aşırmıştım, Eyubün oğlu Salâ- hattin de benden kızımı aşırıyor. Haydi kızım.. Tekrar buluşuruz işallah. Gül, hıçkırdı. Haydar Bey adamlarına bak- tı ve emretti. — Dışarı çıkımız! Hepsi de çıktılar, ölülerle ya- ralıları alıp götürdüler. Haydar, Gül Hanıma yaklaştı. — Pederinize veda ediniz! Dedi. Kendisi de geriledi ve yüzünü döndü. Göül H. babasının üzerine eği- lerek öptü, o da ona: — Hakkında belki — hayırlı olur kızım, haydi, allah selâmet versin! Duman sonra mühim bir şey hatırlayarak sordu; — Hangisi? Gül.. Gül, babasının kulağına eğildi ve kendisine talip olan Doğan ile Kurttan hangisini seçtiğini fısıl- dadı. Duman Bey: — Âlâ! dedi. İnşallâh bahti- yar olursunuz! Duman Bey daha soura Hay- dar Beyi çağırdı: — Haydar Beyl Sultan Salâ- haddine de ki: Yaptığımın karşı- hğını bana yaptı. Her ne ise, Kızımla zaten ayrılmak üzere lerimi yumacağımı biliyorum. ( Arkası vıı- ) Resim Sergısı Açıldı latasaray Lisesinde açmakta ol- dukları sergi bu yıl da dün akşam saat beşten itibaren san'atı se- venlerin emrine amadedir. Kari- lerimize gördükleri ve düşündük- iki fotograf gösteriyoruz, bunlar- dan birisi dün ve bugün ismini taşıyan bir tablodur, ikincisi de mevzuları en ziyade — mahalli müşahedelerden alınmış eserleri topluyan bir köşedir. , | Kimler Evlenmeli, Kımler Evlenmemeh Kemal Cenap Bey De Kısırlaştırmıya Taraftar ( Baştaafrı 1 inci sayfada ) — Güzel, fakat izdivaçta ra- bit köşe ver mudır? Doktor da güldü: — Eh, köşe yok denemez, fakat “bucak,, var mı — bilmiyo- rum! Tuhaf — insanlarızdır. Laf | arasında “köşe bucak,,, “ağız mağız, “şeker meker, — deriz. “köşe,yi “ağız,.ı, “şeker,,i biliriz. Fakat “mağız,,, “bucak,,, “me- ker,, ne ifade eder, tayin ede- meyiz. — Onu ben de bilmiyorum amma, izdivaçta “köşe, varda kaçacak bucak yoksa fena. Muayenelerdeki — yolsuzluklar hakkında ne buyrulur? — Maalesef oluyor. efendim! meselâ, iyi tamdığınız bir. arka- daşınız. bir gün: — Eh artık evleniyorum, bana bir rapor uyduruver! Diyor! — Yo, seni iyice muayeneden geçirmeden istediğini veremem! Deseniz, sözünüzü şakaya alıyor, siz de üstüne düşmeye utanıyor- seniz raporu esirgemiyorsunuz... Fakat maalesef, çok defa, umma- dık taş baş yarıyor, şüphe etme- | diğiniz bir adamda türlü türlü hastalıklar meydana çıkıyor. Doktorlara Düşen Vazife — Bunun önüne geçmek için ne yapmak lâzımdır? ( Baştarafı 1 inci sayfada ) Hâlen Darülfünunda - 160-170 müderris, muallim, muallim mu- avini, 80 kadar da asistan var- dır. Yeni kadro da aşağı yu- karı ayni miktarda elemanları ihtiva edecek ve tedris heye- tinin maaş miktarı — (600) bin lira olacaktır. Bazı gazeteler maaş ye künunun (900) bin lira olduğunu — yazmışlardı. Bu ha- ber kat'i şekilde tekzip edilmek- tedir. Kimler Ayrılıyor? Yazdığımız gibi müderrislere — »erilecek mektuplar| hazırlanmış- tır, fakat henüz venlmemışhr .,....;mmu öğrendiğimize göre hdm lııııcmde kalacaklar şunlardır: Fen fakültesinden: Sait, Ab- 'Ede îyıltın: Ferit, Ali Ekrem, rlar. Yüzden fazla müderris, mu- allim ve muallim muavini yerle- rini muhafaza etmektedirler. Dişçi Mektebinin Yeni Kadrosu Dişçi mektebinin yeni kadro- su bugünkü vaziyete pdıı' : Proteze Rüştü Bey (i mektebi — müdürlüğüne: East — Beyj Protesze Hüseyi Hâmit — Bey, sunuz, sıhhatinden şüpheli de değil- (ipkaca), mü- I — Muayenelerde çok daha dikkatli davranmak... Evlenmeye karar veren bir adam, dakik bir muayeneye gelinceye kadar nelere katlanmayı teahhüt etmiyor ki !.. Kendisinden şüphesi yoksa mua- yeneden neye kaçıyor, kendisin- den şüpheli ise, hakikatle karşı- laşmaktan neye korkuyor anlıya- mıyorum. Bu muayenelerin, sisilei uzviyede işgal ettikleri mevki icabı daha serbest hayat geçir- meleri tabii olan erkekler için daha sıkı olması lâzımdır. Hayata, analarının dizleri di- binde oturan kızlardan çok fazla karışan bizler bittabi hastalık tehlikelerine daha — fazla ma- ruzdur. Nesli korumak lâzım — Nesli korumak için han- gi hastalıklarla malül olanların takim edilmeleri lâzımdır? — Hâd dejenerelerin sar'a- hların, anormal derecede asabi- lerin bozuk nesilleri, müstakbel cemiyetimizi kirletrremelidir! Koca bir cemiyeti korumak uğrunda, bu hastalıklarla malül olan mahdut bir zümreyi zürri- yetten mahrum etmerte kâfi de- recede geç bile kalınş bulunu- yoruz. Hâlâ mütereddt kalmak- taki mana ve makaadı anlıya- miyorum. .. — Üniversite Kadrosu derris muıvinlikierine: zullah Rasih, Suat İsmail, eğri dişler ihtısasına Orhan, Pertev Ata, hastalıklarna: Ümer Niııı.'ğııxyotu-ıpı müderrisliğine Kâzım Nuri, üz cerrahisi müderrisliğine Kâzım İsmail, kafa tedevi müderrisliğine Ziya Cemal Beyler tayin edilmişlerdir. Dikkat Edinizl! Bu lişte bize resmen verii gildir. Binaenaleyh — mev: zannetmekliğimize | bir iki noktasında bir i deüıldık olabileceğini W ihtiyatla telâkkisi de zaruridir. Niçin Ayrılıyorlar? Fey- dır. Bu itibarla tedris hayatından ayrılmaları ilmi lcıfıyetııılilduı— atfedilmemelidir. Seçmede yaşın, tekaütlük nıınını dolduruşun, harici meşgalelerin tesiri birinci derecede olmuştur. Ecnebi Profesör * Kâtiplik Darülfünunda 1'25 lira maaşı aslili bir wmumi kâtiplik ihdası düşünülmektedir. Bu kâtip müsteşar vaziyetinde olacaktır. Bıı vazileye şimdiden birçok kimseler talip olmuştur. Ancak bu vazifenin bir sene sonra ihdas edileceği söylenmek- | keli i | Darülfünunda Bir Umumi l tedir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: