11 Nisan 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4

11 Nisan 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

* 4 Sayfa SON POSTA " isat Yİ b Memleket Manzarası Tönbit l Bigada Bir Ebe Taslağının Marifetleri İki Kitap BOIunun Hakkında Biga ( Hususi ) — Mahire H. şoför îhrıhim Efendinin karısıdır. Bu Hanımın vaz'ıhamli yaklaşıyor. Memlekette iki tane diplomalı kabile vardır. Bunlar güya- fazla ücret alı- yorlarmış — bahanesile çağın'mı- yerlar. Mahalleden pratik oldu- ğunu iddia eden bir ebe bulu- nuyor. Çocuğun doğum — zamanına daha birkaç saat var. Fakat atik ebe bunun farkında değil. Eler.ni zeytinyağı ile - yağlayip daha - vakti çocuğu almıya çalışıyor ve yağlı ellerile rahmi hayli kurcalayıp zedeliyor. Biçare Mahire Hanım, bu ebe taslağının elinde saatlerce kıvra- nıyor. ve çok elim ve ıstıraplı dakikalar yaşıyor. Bir aralık baygın bir hale geliyor ve: “Aman ebe hanım, artık bırak - karıştır- ma, ölüyorum , diye feryatlar koparıyor. Lâkin ebe nine oralarda mı ya, yağlı ellerile rahmi karıştır- makta devam ediyor ve: Sus kızım süş, ben nice zor çocuklar aldım.. Seni de şimdi kurtarırım.. Diyerek teselliye koyuluyor, ac- zini itiraf etmiyor ve İohusayı birakıp gitmiyor. Aradan birkaç Baat geçiyor. Mahire Hanım acılar içinde kıvranırken bu bilgisiz. ebe de bir taraftan çocuğu bulacağım diye rahmi altüst etmekten hali kalmıyor. Nihayet lohusanın tabütuvanı kesiliyor. Ailece bu karının bir şey yapamayacağına kanaat ge- tiriliyor ve çarnaçar serbest dip- komalı ebelerden Rana Hanım eelbediliyor. Rana Hanım geldiğinde has- tayı muayene ediyor ve î::ıiıı gemesine biraz daha vakit var olduğunu söylüyor ve ortadaki zeytinyağı kabını kaldırıyor. Bir t sonra yavrunun doğma lıkla alınıyor. Alınıyor amma, işin Sonu ne oluyor biliyor musunuz? Biçare genç ve ilk çocuğunu doğuran annc, o ebe taslağının hırpalaması yüzünden ertesi gece bin türlü ıstıraplar içinde ölüp gidiyor. Zabıta ve Cümhuriyet Müddei- omumiliği işi haber alhıyor ve tahkikata koyuluyor. İşin garibine bakınız ki bu ebe taslağı sorguya ekildiği zaman; şecaat arzeder- ıeıı merdi k ptisirkatin söyler ka- blinden “ Ben her zaman çağrı- hr ve beryere giderim, daha geçenlerde eşraftan filâncaların çocuğunu da ben — doğuürttum , diyor ve diplomasız icrayı san'atıdı, bi.âfitur, pervasızca ikrar ve itiraf ediyor. hurıdı mühimce işleri davul- larla ilân etmek mutaddır. İşte bu en mühim işin de böylece ilânı yapılmak lâzımdır. Belediyeden evvel ben şu satırlarla halkı ten- vir ediyorum. Belediye kabilesi hanımın maaşı vardır. Fıkara kim- selerin doğumlarından beş para almaz. Bilâkis yardım eder. Ve- ren olursa mürvete baha olmar. Lâkin çok para ister diye bele- diye ebesini almamak, lchusaları- ma bile bile ölüme sürüklemektir. Serbest m ebe hanım da zannetmem ki pek fakirlerden pa- ra istesin. Halkta bu fena ve kökleşmiş zihniyet her halde kal- dırılmalı ve cahil ebelerin elinden kadınlarımız kurtarılmaldır. Köy- lerde diplamasız sünnetçiler de faaliyettedir. Bunların da önü alı- mırsa halka büyük yardım yapıl- mış olur zannederim. — H.Ş mak üzere bulunmaktadır. İ —a e e sîmli_ MeıiıîğkçtqHîşıbrleri Bolu ( Hususi ) — Şehrimi- zin bir saat kadar — cenubunda pek eski devirlerdenberi meşhur olan iki kaplıca vardır. Tesis ta- rihi malüm olmıyan bu kaplıcalar tarihin her devrinde Bolu'nun şöh- retini pek uzaklara götürmeye vasıta ve sebep olmuştur. Boluda Tıca diye tesmiye olunan bu kapl- | ceların suları bir- birinden ayrı ay- rdır. Kimyevt ter- © kipleri bumzu ha- T dit, mağnezi, klo- rsodyom,kibritiye- ti amonyak, kar- bonit dö sut, kü- kürt ve potastan ibaret ise de biri diğerine nazaran kükürtçe, diğeri de çelikçe zen- indir. Kükürdü E.lı olan Küçük Ilcanm suyu- nun hararet derecesi 45, Çeliği fazla olan Büyük Ilıcadaki suyun hararet derecesi 34 dür. Birbirine 200 metro kadar aralıkla kuru- muş olan bu iki binanın İsimleri her nederse aksi olarak veril- miştir. Yani Küçük JIlıca, binası Ka ..-;._.'.,! ve hamamı it'barile Büyük Ihıca"- dan daha büyüktür. Hastalara sıhhat- ve kuvvet bahşeden, büyük bir sıytü şöhre- te malik olan bu ılıcaların ziya- retçilerinden vaktile müruriye ba- cı, ikamet bacı, yatma bacı, : : _4*'5'.;.;, BH kalkma bacı, gibi baç nam al- Meşlıur Ilıcaları TT finda birçok ver- ; giler — alıncığı, derdine deva a- S ai — ramaya gelen za- valh — hastaların soyulup soğana çevrildiği anlaşı- maktadır. Evliya Çelebi seya hat na mesi- nin ikinci cik dinde (Bu şehrin cenup - tarafı ha- Ü gol Ihcalarından TSinde bağlara yarım saat yakın bir yerde müfit ve muhtasar kârikadim bir ılıca vardır. Gayetülgaye şiddetli su- ©i hunet üzere olup cilt illetine na- fidir. Suyu içenin midesini ıslah vücudunu pembe misal eder. Bir- nefileri görülmüş bir ılıcadır, ehrin büyük ve küçüğü araba araba bu ılcaya gelip teadürüst olur.) denilmektedir. bre dört buçuk kilometre- den ibaret muntazam şose ile bağlı olan ılıcalara gidip gelme gerek şehirde, gerekse ılıcalarda bekleyen muhtelif otomobil ve arabalarla temin ed'._ktehollı:: ilcaya gitmek — isteyen — biç kimse vesaitsiz kalmamaktadır. Bir Hâkim Altı Ayda Almanca endi Eskişehir (Hususi) — Temyiz hukuk reislerinden Ak Himmet Bey 25 yaşında sakin, Kâmil vakur bir hâkimdir. Hukuk ilmin- de ve bilhassa garbın bukuki terakkiyatını takip — noktasında lisanın ne derece mühim olduğunu takdir. ederek — altı ay evvel Almancaya başlamış ve Alman- yadan iki yüz Kiralık kitap getir- terek bilâfasıla çalışmıya ve bütün zevk ve alâkasını bu lisanı elde etmiye hasretmiştir. İlk zamanlar da temyiz azasından Aziz Rüştü Beyden — ders alan bu ihtiyar, hâkim son zamanlarda — yalmız , başına çalışmasma devam etmiştir ı ve şimdi Almanca binlerce lüğat bilmekte, tercümeye bile başla- | 1 — Havzanın lpaşa köyü mekteplileri mu- %bneye gitmişler, gezmişler ve köylerine dönünce köy ağalarından allimleri ile birlikte asri bir mektep istemişlerdir. Köy lira garfederek mevcut mektebi ıslaha ve 'blyük miye karar vermişlerdir. 2 — Akşehirde İlkmektep talebeleri bir müsa- mere vermişlerdir. Bu müsamerede birçok yavrular yeriğ ve milli kıyafetlerle süslenmişlerdir. 3 — Adapazarında Kara Osman mektebinde bir bimaye heyeti teşkil edilmiş ve bu heyet 45 yavruyu Sarıkamışta Yaz Başladı Sarıkamış, (Hususi) — Bu se- ne Sarıkamışın ilkbahan — diğer senelerden daha evvel geldi. 15 gündenberi havalar ısınmıya, kar- lar erimiye başladı. Birkaç aydır işlemiyen Erzu- rum « Sarıkazmış tren yolu 4 gün Adapazarı'nda Belediye Bütçesi Hazırlandı Adapazanı (Hususi) — Daimi encümen tarafından 934 bütçesi 80 bin lira olarak tesbit edilmiş- tir. Bütçe yakında mecliste mü- zakere edilecektir. Yeni bütçede birçok memur maaşlarında tenki- hat yapılmakta ve maaşlar ücrete evvel açıldı. Bundan sora evvelki | tahvil olunmaktadır. gibi haftada iki defa yoku ve Tekaüdiyeleri bakkı müktesep posta katarları muntazaman gelip | haline girmiş olan memurlar ma- gidecektir. Nakliyattaki kızakların aşlarının Üücrete tahviline itiraz yerlerini araba ve faytonlar aldı. | etmektedirler. Bütçenin mecliste Zarada Gazi Günü “Zara, (Hususi) — Büyük 'kur- tarıcı Gazi Hz. Erzurum kongre- sine giderlerken Zaraya da uğra- mışlardır. Gazi Hz. nin Zaraya verdikleri 27 haziran gecesi müzakeresi hararetli münakaşa- lara sebep olacaktır. Akçaşahirde Hükümet Konağı A hir, — Nahi- ae L kümet konağı inşa edilmesi ta- 3600 azi günü olarak kabul edilmişe | Karrür etmiştir. Ba paranın tr. gün ve tezahürat a tes'it edilecektir. mektepleri ağaları de 600 ııııolı:ı- bayramı edilmiş, bayra- bir tertip ma bubh-b.ıi.:ılh iştirak etmiş, birçok çınar, akasya, çam ve kavak ağaçları dikilmiştir. lirasım nahiye halkı kendi ara- larında tedarik etmişlerdir. ğ aPT B MAP U aC aA JNO' bti Hai KA bimayesi altıma almış, bunlara çorap, elbise, ayak- kabı vesaire vermiştir. 4 — Kurban bayramı Diyarıbekirde çok güzel bir hava içinde geçmiştir. Resim bayram yerinde P ktedi BÜ gaa kaşkal Göndleri kirma Beiğ taralkdan 'Kahraman : plğüsi temed (odiliniştir. İamail Vehbi Bey Narullah Ata Knut Hamsun şüphesiz zamanımızın. en tanınmış — Ve hakb olarak tanınmış muharrirle- rindendir. Hattâ bugünkü dünya ondan yalnız güzel eserler değil, suallerine cevaplar da ister. Onun «Açlık» isimli romanının fransızca — tercümesini — okuy: hayli zaman oldu; fakat birçok sahneleri hâlâ hatırımdadır. Me- selâ aç adamın, gidip dükkânından, köpeğe — verilm üzere bir parça etli kemik iste- mesini, sonra o kemiği kemirme- sini anlatan sayfaları daima Üür pererek hatırlarım. Birkaç sent evvel Fransız - romancılarındı Emmanuel Bove'un «La coalition! ismine, yine açlığı tasvir edi harikulâde bir roman çıkmıştı; bu kitap ta Knut Hamsun'unki kadar — kuvvetlidr, — fakat Realist romam, hattâ hangi cinsten olursa olsun sadece ro manı seven herkes, — «Açlık»l okumalıdır.. Ondan büğün uzun | uzun bahsedecek değilim, çünkü Peyami Safa'nın tercümesi (| benüz elime geç i, okumağa vakif | bulamadım. Onu derhal karil rime haber vermeği lüzumlu görüyorum. «Açlıke herbangi bir kitap değil, okunması lazım olat eserlerdendir. Onu tercüme el için Peyami Safa'ya olmalıyız. Hamsun'un öbür kitap da tercümesinini - bekleriz. B. zaman — Hakimiyeti Milliye'd * zannederim Bedi Tahir Beyi « Pan » 1 tercüme etmişti. Bilme! halinde bastırmadı? nkh":î:” tercümeden — bahse' karilerime bir müjde daha vereyim: Nüzhet Haşimi Bey, Antoine de Saint-Exupöry'zin « Gece uçuşu » nu tercüme etmif: Bu da dikkatle okunacak kitap- lardandır. Bilhassa — gerçlerimizim oromanı okuyup — düşünmeleri lâmımdır; çünkü « Gece uçuşu sadece bir hikâye değil, çelik ruhlu bir adamın tasviri, b erkeklik dersidir, Bilmem Nüzhet Haşim , © kitap için Gide'" yıdbmuyıiîote ün etti mi? ( « Gece uçuşu» nu banâ göndermedi. ) Roman da, mukad vesikalardandır. ğrusu — ol ların — güzelliğinden — bahsoli namaz çünkü —onlarda —m cut olan şey, bizim edebiyal” ta ellik derken anladığımı büsbütün başkadır; m nu çıkarıyor ve bizi dıı.ı;. ge, hayatımızı eye e*,"l.ı Gerek Gide'in, gerek Saint Exupery'nin o ki vazi: tin lüzüumu fikrine varıyorlar. Bi ferdin cemiyet içinde erimesi kaybolmasını — istiyenlerinkindef Çök daha insanca ve kahramai cıdî,-l;'u&ı kendisini kinlılt. gil iğini yetiştirerek cemiye iliğe, =ııu vasıl — olmasıe ş(lıı&luheıerlerind ea çıkan gü

Bu sayıdan diğer sayfalar: