16 Nisan 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4

16 Nisan 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

1L_!Zı'raat Bilgisi (*) ı Pazar Fidanları Her medeni memleketin çiçek ve küçük fidan pazarları vardır. Bu pazarlar bahçe meraklısı ha kın, çiçek yetiştermeyi sevenlerin çiçek ve fidan ihtiyaçlarını kolay- ca temin etmeleri içindir. Bu zarlarda satılan her fide ve danın Üzerinde ismini, cinsini gösteren etiketleri vardır. Etiket- #iz hiçbir fidanın buralarda satıl- masına müsaade edilmez. Bu, öyle bir tedbirdir ki hem alıcıla- rın aldanmamasına yarar bem de satıcıların bir nevi kontrola tâbi tutmak kabil olur, Üzerinde eti- keti olmayan bir fidan pazarda satılamaz. Üzerindeki etiketi yan- lş ve yabancı bir nev'e ait olup'ta halkı aldatmak maksa- dile konulmuş bir etiket ise bu harekete derhal ceza kanunu- nun maddeleri müdahale eder. Fidan satıcılarının teşkilâtları vardır., isim ve adresleri de belecdiyelerce malümdür. Bu itibrala — bunlar ayriahlâki yollardan daima uzak Eılırlır. Hatta belediyenin, zabı- tanın kontroluna bile ihtiyaç kal- maz. Fidan satıcıları müş'erilerini elden kaçırmak istemezler, Çünkü otların sayesinde hayatlarını ka- zandıklarını takdir ederler. Avrupa pazarlarında büyük süs ve meyva ağaçlarına rastgelinmez, bu büyük ağaçlar yalnız îı.ndıklır da satılır. Bunların pazar yerlerinde satılması yasaktır. Ağaç tedarik etmek isteyenler şebirlerin baricinde bu- lunan fidanl.klara gide'ek veya kataloglarını gecirterek İsteaari miktarda ağaç temin ederler, Sergiler, müsabakalar ağaç cins- lerini göstermek ve halkı tenvir etmek için açılır. Her bahçe ve | fidaolık müessesesi bu sergilerde yer tutarlar. Numunelik cinslerini teşhir ederler. Fidan almak isti- yenler bu müesseselere - sipariş verirler, Her alışveriş nüurıbi.l bir emniyet ve itimat ile yapılır. Pazarlarda büyük fidan ve ağaç satmak usulü yalnız İstan- etmiştir. hıklara — gitmelidir « — düsturunu Bulgarlar bile tatbik ediyorlar, Bizde çiçek mln_. şubattan nisa- na kadar köbne bir fidanlık man- zarası gösterir. Dağdan, bayırdan, bağdan bahçeden çıkarılmış kart ağaçlara varıncaya kadar, bu pazar yerinde her çeşit ağacı bulursunuz. Bu ağaçların hiçbiri kurumuş değildir. Hepsi yaştır. Hepsi de acemi gözleri aldata- bilecek kadar gürbüz görünür, Halbuki topraktan yeni çıkarılmış zannolunan bu fidanların içinde gövdeleri gürlerce don ve soğu- ga maruz kalmış, kökleri donmuş olanları tefrik etmek hiç te kolay değildir. Bu, ancak fidanlar di- kildikten bir ay sonra anlaşılır. Kökleri bozülmuş olanların göv- deleri yaş kalsa bile fidan tut- maz. Pazarlardan fidan alanlar daima şikâyet ı::whı.klı gugml:- ya ç eğiller- WWW müesses resmi ve bususi fidanlıklar vardır. Hü- kümet meccanen veya az bir bedel mukabilinde fidan tevzi ediyor. Fidan almak isteyenler ziraat idarelerine müracaat ede- rek istediklerini kolayca tedarik edebilecek yolları oradan öğrene- bilirler. Pazardan fidan almak usulü de ancak bu suretle yavaş yavaş ortadan kalkar. Hükümetin pazar fidanlarını kontrol etmesi güçtür ve neticesizdir. İyisi bu gibi pazar yerlerinde yalnız saksı içinde meyva fidanlarının satışına müsaade edip — kökleri çıplak fidanların — satılmasını — yasak etmektir. Lütfi Arif Ö Tiraat hvsusındaki müşküllerinizi serenum. San Postanım (Ziraat mü. Çahanmısı size sevap vereceliie. Mudanyada Belediye işleri Bu Sahil Mudanya (Hu- susi) — Belediye elli üç bin liralık küçük bütçesile birçok — büyük işler yapmış ve yapmaktadır. Ka saba balkı için pek mübim olan su ihtiyacı temin edilmiş, eskiden bakımsız bir va- ziyette olan iskele civarındaki boş arsalar ıslâh edilerek ağaçlar dikilmiş ve güzel mevsim çiçekle« rile süslenmiş bir park — haline gelirilerek tanınmıyacak bir şekle sokulmuştur, İskele e'varında ve deniz kenarındaki Cümhuriyet meydanı da düzeltilerek buraya da iyi bir şekil verilmiştir ki her gün iskeleye uğrıyan binlerce yolcu bu güzel manzaraları doya doya temaşa etmektedirler. Mudanyanın çalışkan belediye reisi Ali Sahip Bey burada sıhhat noktainazarından bir kasaba için çok ehemmiyeti haiz bulunan on yataklı bir dispanser yaptırmıştır. Otuz sekiz bin sekiz yüz doksan | liraya müteahhide ihalesi yapılan kasabanın elektrikle tenviri işi de bitmek üzere olup iki aya kadar tesisat ve buna ait diğer teferrüat kâmilen ikmal olununca Mudanya birkat daha güzelleşmiş olacaktır. Burada vücude getirilen asri itfaiye teşkilâtı da kayde değer, Belediye Bankasından yapılan on bir bin Hralık istikraz muamelesi Diyarıbekiı;'de Gazi Günü Tezahuratla Kutlulandı Diyarıbekir (Hususi) — Reisi- cümhur Gazi Hazretlerinin Diyrı- bekir fahri hemşeriliğini kabul buyurdukları gün Gazi günü ola- rak kabul edilmiş ve muazzam tezahurat yapılmıştır. Bütün bina- lar bayrakla ve Gazi Hazretleri- nin resimlerile süslenmiş, beledi- €e önünde on binlerce halk top- anarak Halkevi bandosunun çal- dığı İstiklâl Marşı ile merasime başlanılmış, Halkevi reisi Tahsin Cahit Bey tarafından bir nutuk söylenilmiş, müteakıben Halkevi- ne gidilerek tezahürata devam edilmiştir. Resimli 1 — Tokat ortamektep izcileri Erbaaya bir yürüyüş yapmışlar, 3 günde Erbaaya varmışlar, orada iki gün kalıp bir müsamere verdikten sonra dönmüşlerdir. Gidiş ve geliş esnasında izcilere merasim yapılmıştır. 2 — Anbadoluda ve Trakyada Kasabası Bir Hali»ni Alacaktır Madanyanın denizden görünüşü bitmek üzere olup bu para. ile Belediye binasından başlanarak vapur iskelesine kadar kâmilen parke taş döşenmesi, vapur iske- lesinin yeniden tamiri, iskele bas şındaki gaz deposunun yerine asri bir gazino ile mütecaddit dükkânlar yaptırlması mütesav- verdir. — Ötedenberi — üzerinde durulan ve yaptırılması zaruri bulunan deniz hamamları mese- lesi de halledilmek üzeredir. Ka- sabanın imar ve güzelleştirilmesi hususunda Belediye reisi Ali Sa- | hip Bey mühendis Celâl Beyle birlikte fevkalâde gayret göster- mişlerdir. Mudanyanın iç sokak- larında pek az Türkçe konuşan kimselere tesadüf edilir. Ahalinin ekserisi an asıl Giritli olması ha- sebile Rumca konuşmaktadır. Kasabanın garp cihetinde bir çok eski binalar harap ve içle- rinde barınılması çok tehlikeli bir haldedirler. Bu binalarda el'an oturulmakta ve büyük bir tehli- keden tegafül edilmektedir. Bu binaların ya yıktırılması veyahut ]rGeredede Gençlik| Hareketleri Gerede (Hususi) — Kazamız | Gençler Birliği faaliyetini arttır- | mıştır. Temsil komitesi bir müsa« | mere vermek, spor komitesi de i faaliyete geçmek üzere hazırlan- maktadır. Fırka reisi İhsan Be- | yin delâletile bir bando muzika | da teşkil edilmek üzeredir, Birli- ı ğin tarih ve edebiyat komitesi de teşekkül etmiştir. Fırka kütüp- | hanesi halka açılmıştır. Antalya Firka Reisi Antalya ( Hususi ) — Halk Fırkası riyasetine seçilen Şerafet- tin Bey ğurıyı gelmiş, vapurda l şehrimizin erkânı ve Halk Fırkası azası tarafından karşılanmıştır. mesire mevsimi | olması itibarile parmağımı duğun Bir Kaçakçı Köy Muhtarını Memleket Ha Seyyah Şehri bir tamir görme- leri icap eder. Mudanyada Gençlik Hareketleri Evvelce birkaç kulüp — üzerine çalışan gençler aralarında çıkan bir ihtilâf üzeri- ne dağılmışlar ve eskiden İdman Yurdu ismini ta- şıyan kulüp bu sefer Dina Spor ismini almış bu suretle arada vaki olan anlaşılamamazlığı orta- dan kaldırmışlardır. Bugün aza adedi kırk ikiye baliğ olan bu yeni kulübün gün begün azaları çoğalmakta ve bir çatı altına toplanan gençler fikir ve beden hareketlerinin — kuvvetlenmesine devam — etmektedirler, — Futbola, deniçiliğe ve — musikiye ziya- desile ehemmiyet verilmektedir. Gençlere — musiki — dersi — ver- mek için Bursadan — h- susi muallim gelmekte ve kıübün temsil heyeti tarafından da ara- da sırada müsamereler verilmek- tedir. Belediye tarafından klübe senede dört xüz lira yardım yapılmakta ve bu para ile musiki muallimi maaşı, bina İcarı ve klü- bün diğer mesarifleri karşılan- maktadır. Gençlerin başında — bulunan reisleri Şefik Bey çalışkan, genç fıkirli ve fa'al bir sporcudur. “Antalya'da .dürdü Antalya ( Hususi) — Burada bir cinayayet olmuş, Ekşiliden Gök Osman oğlu Hüseyin evinde haciz esnasında bulduğu tütün ve tabancayı gizlemeyip hbaber verdiği için köy muhtarı Halil oğlu Halli öldürmüştür. Hüseyin İhtisas Mahkemesine verilmiştir. İttiranın sonu Antalya ( Hususi ) — Kaş ka- zasının ÂAközü köyünde Recep oğlu Ahmedin evine düşmanlıkla sigara kâğıdı atıp « Ahmet ka- çakçılık yapıyor » diye iftira et- mekten suçlu Hayal oğullarından Yusuf oğlu Mehmet bir buçuk sene, Ömer oğlu Durdali da iki sene hepse mahküm olmuşlardır. Iııdı:ııhr. Gelibolunun mesiresi E%rilq :'ıvhı:fı Burada bir an gagasını andıran bi ya vardır. Hılkııı:“i:îindıî 3 — Gönenin mesiresi de çay kenarıdır. akan ve derin olmuyan çay su oyunlarına müsait küçüklerin de boşuna gi u taşın kudsiyeti vardır. afif Tarihi Fıkra Sera Mı, Süra Mı?! Osmanlı tarihinin büyük bir kısmını aferinlere lâyık bir him- metle kaleme almış olan meşhur Fon Hammer, aynı işi başarmıya çalışan frenk tarihçilerini s&ık sık techil eder ve onların Türk, Arap Acem — kelimelerini, — isimlerini yanlış okuyup yanlış yazdıklarını ortaya koymaktan âdeta zevk alır. Halbuki kendisi de bazan gülünç yanlışlıklar yepar. Meselâ: Essabrü miftahül'ferec — şeklindeki — arap Sözünü — eserine geçirirken son kelimedeki ikinci “ e,, yi sakin okumak gafletini gösterir — ve yaptığı gafı katmerleştirmek için de cümleyi “şu tarzda tercüme eder; Tahammül, aşkın dahi zev« kini tamamlar!.. Bu Arapça sözün Türkçe karşılığı ise “ sabreden murada erer,, den ibarettir. Bizde de henüz kelime âlimliği yapanlar var. —Bunlardan biri geçen gün bizzat benim bir yan« hşımı düzeltti. Ben, eski bir şa- irden bahsederken “ iyi bir kasi- desera idi,, dedim. Kelime müte- basusı geçinen dostum hemen atıldı, şu dersi verdi: —-Sera değil sira. Rübudeaden rüba, günudenden güna geldiği gibi Süruden da Süra gelir! Bilmem neden, “kaçen bu ta- ze maarifle eskiler alayım, de- medim, inatcılığa kapıldım, Kü- - tüphanemden Naci lögatini çıkar- dım, dostuma gösterdim: Seral.. Lehçeyi açıp ayni kelimeyi bul- dum: Sera, Türkçe kamusu yaka- ladım, © kelimenin üzerine koydum: Sera! Ve sonra ilâve ettim: —Sera, sürürdenden değiSar, yiden mastarındandır. Bunu an- lamak için de Bürhan ile Fer- henge bakalım.| Baktık, dediğimin doğru ok w bu iki kitabın şaha- * detile de anladık. Şimdi dostuma terettüp eden — vazife: «Yanılmı- şun» demekten ibaretli, değil mi? Halbuki o, yüzünü ekşitti. — Eyi amma, dedi, itiyatlar kolay kolay bırakılmaz ki. Ben otuz senedir. bu kelimeyi Süra diye telâffuz ederim ve talebeme de öyle belletirim. Şimdi ağzımı nasıl değiştireyim? Ders sırası bana — ge'mişti, bakkımı mükemmelen kuflandım, şu cevabı verdim: —Ağzınızı değiştirmeye hacet yok. Çünkü - dilimiz değişti, hem de kökünden değişti. Artık ne Seraya türkçemizde yer var, ne Süraya. Bu kelimeyi sizden yanlış- belleyenler için de — müteessir olmayın. Onlar da, ömürleri o- dukça, Sera veya Süra işitmeye- ceklerdir, kullanmıyacaklardır. İşte Ööz türkçe konuşmaktaki isabeti ve yüksek zevki Tarsusta Ziraat İşleri Tarsus (Hususi ) — Cenup mıntakasında ziraate zarar veren hayvanlarla mücadeleye devam edilmektedir. — Ziraat — memuru İbrahim Beyin merzareti altında tertip edilen mücadelede külliyetli miktarda muzuır hayvan — ölaü- %Ehu yağmurları - çiftçiyi ok sevindirmiştir. Ş.mdiye kadar 335 milimetre yağmür yağmışlır. Pamuk mahsulü çok iyi olacaktır. İ

Bu sayıdan diğer sayfalar: