8 Ekim 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

8 Ekim 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Muharriri: A. R. No.: 58 Kurtulan Kıral !.. Şarlken Birdenbire Sarsılmış, Başına Bir Topuz Yemiş Gibi Koltuğa — Yaşasın, mert ve alicenap Türkler.. Bizden en küçük bir teminat bile istemeden, bizi kur- tarmıya geliyorlar. Yerlerde si- rünen (Zambak), (Hilâl) in nurları ile yeniden hayat bulacak.. Ve bedbaht Kıralımız, altı aydanberi inlediği © meş'um zindandan kurtulacak.. Haşmetmeap!.. Vaziyet, her türlü zan ve tahminin fevkinde olacak derecede vahimdir. Zati haşmetinize akıl öğretmek haddim olmamakla beraber, mahzâ ye- gâne selâmet çaresi olmak üzere şunu hatırlatmak — mecburiyetini hissediyorum : Henüz bu mese- leden haberdar olmiyan - esir Fransuva ile - mümkün olduğu kadar fazla menfaat kopar- mak şartile - derhal bir. mu- ahede aktediniz. Onu, Türkler cebren elimizden almadan evvel, siz esaretten affediniz. Ancak bu suretle hareket ederseniz; bütün hıristiyan âleminde küçük düşmek - zilletinden kurtulabilir- siniz. En sadık hürmetkârınız Don Joze Şarlken, fena halde sarsılmış.. Başına ağır bir topuz yemiş gibi sersemliyerek koltuğunun üstüne yığılakalmıştı. Her tarafta borular çalınıyor.. Takım takım mizraklı İspanyol süvarileri, caddeleri — dolduran halkı, iİntizama sokmıya çalışı- yordu. Halkın ağzında, şu sözler dolaşıyordu: — Zavallı kurtuldu. — Fakat.. Az çile çekmedi. — Adam sen de.. Parisin mis gibli kokan madamları, matmazel- leri — arasına karışınca — hepsini unutur. ( Borgonya ) yı - bize varmiş.. artık.. Artık şarabı. daha bol içeriz.. - l.lı.. ||lı.. ımpırı!onuınm— hafızları göründü. Kıral, bunların arasında geliyor... Şimdi, sulhu imza ederken kimbilir ne kadar müteessir olacak... — Evvelâ, © zindandan haya- tını kurtardığına şükretsin de... Halk, — doğru — söylüyordu, Fransa kıralı Birinci Fransuva, pek ağır şeraiti ihtiva eden bir muahedeyi imzalamıya razı olmak Suretile esaretten kurtuluyordu.. Her ne pahasına — olursa olsun, hapsedildiği o zindandan bir an an evvel çıkmak iİstiyor.. Buradan kurtulduktan sonra - son ümit ve istinatgâhı olan - Türklerle bir- leşerek Şarikenden parlak bir intikam almayı tasavvur ediyordu. kıral.. — Nihayet * Şarlken, depdebeli bir alayla sarayına — getirttiği Fransuvayı, büyük bir ciddiyetle karşılamış.. Türk ordularının harekete gel- | mesinden dolayı kalbi kan ağla- dığı halde Fransuvaya hissiya- tından hiçbir şey anlatmamıştı. | Bu ihtiyar tilki, hissiyatı insani- yesinden bahsederek esir kırala: — Haşmetmeap!.. Sizi daha fazla Üzmek istemiyorum. Artık sevgili (Paris) inize avdet ede- bilirsiniz. Yalmız şu muahedeyi imza ediniz. Dediği zaman bedbaht Fram- Yığılıvermişti .. suva'nın kalbine son hançer dar- besini de saplamıştı. Tali'in bu acı darbesine de katlanan Fransuva, gözlerini ka- pamış.. hararetli bir kumarda, herşeyi fedaya hazır olan mag- lâp bir kumarcı gibi muahedena- menin altını imzalamıştı. İnce bir deri üzerine yazılmış olan şartlar, pek ağırdı... Birinci Fransuva, Nopoli kırallığı ve Milân dukalığı üzerindeki bütün hak ve iddialarından vaz geçiyor.. büyük bir servet memba: olan koca dukalığını da Ispanye kıralına ve- riyordu. * Madridin büyük meydanların- da şarap fıçıları boşalıyor.. Kas- tanyolet sesleri, kitara sadalarına karışarak büyük kiliselerin duvar- larına aksediyordu. Her şeyden gafil ve bihaber olan halk, bu muahedenin imza- lanmasını da Şarlken'in emsalsiz bir zaferi telâkki ediyor; bu gi- dişle bu büyük İmparatorun ya- kında (Bizans tacı) ı da giyece- ğine dair nutuklar söylenerek, neş'e ve sürur içinde şarap fıçı- ları devriliyordu. * Ve.. Madritte, büyük bir neş'e ve sürur içinde bu şarap fıçıları devrilirken, Istanbuldan tozu du- mana katarak çıkan ulaklar, yıl- dirim - sür'atile dağları, ovaları aşıyor.. -Avusturya - Macaristan hudutlarındaki Türk akıncı ku- mandanlarına şu haberi ulaştırı- yordu: — Cenge, hazır ol !... (Arkası var) Hakem Mahkemelerinde Muhtelit Hakem Mahkemeleri dünden itibaren faaliyete geçmiş- lerdir. Bitaraf rcis M. Bök şeh- rimize gelmiştir. Verilen malümata göre, Muhtelit Mahkemeler 1935 senesi başında ilga edileceğinden bütün mahkeme er o vakte ka- dar ellerindeki işi bitireceklerdir. görsremenan ei | eresesereı e | | Son Posta İ Eaki Zabtiye, Çatalçeşme sokağı, 25 İSTANBUL Gazetemizde — çıkan — yazı ve resimlerin bütün hakları mahfuz ve gazetemize aittir. ABONE FiATLARI | Abone bedeli değiştirmek ea Gelen evrak geri verilmez. ilânlardan mes'uliyet alınmaz. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk pul ilâvesi lâzıcadır. gindir. Adres S kurüştür. tusu: Sanposta 20203 AELERK ALAY | İ SON POSTA Biletçi — Heyyy, buraya bak!, Ne yapıyorsun?, — Suuusl... Balıkları kaçıra- caksın be!.. —L Dünya İktısat Hılıılull_ İktısadi Düzen İçin Çare Aranıyor Cenevreden bildiriliyor : Para Cznevrede | Mikyasında altın bir. töplünit l:ıııını sadık ka- lan — memleketle- yapıldı rin murahhasları burada toplantılarına başlamış- lardır. Fransa, İtalya, İsviçre, Belçika, Lüksemburg ve Hollanda murahbaslarının iştirak etmekte olduğu bu konferansın mesalsi bilhassa bu memleketlerin bey- nelmilel ticari münasebatın İnki- şafında ne süretle âmil olabi- leceklerinin meydana konulması etrafında — cereyan et mektedir. Konferans mesaisine devam etmek Üzere komisyonlar teşkil olunmuştur. Bunlar, beynelmilel sahada — ve bilhassa konferansa iştirak eden altın bloku memle- ketlerinde seyyah İşlerinin tanzimi; ithalât ve ihracatın coğaltılması ve nakliyat iİşlerinin daha esaslı bir şekle bağlanması meselelerile uğraşacaklar, tetkiklerinin netice- lerini konferans heyeti umumiye- sine bildireceklerdir. Bu raporlara büyük bir ehemmiyet verilmekte- dir. x Polonya ipekli mensucat sa- Lehislanda | tarli di micalese ipek fabrl- sahipleri arasında kuları grevi gündelik yüzünden bir ihtilâf çıkmış ve bu yüzden sanayi hareketi durmuştu. Birkaç haftadanberi devam eden bu hal, sön günlerde iki tarafın mütekabilen isteklerinden birer kısmını gerl birakmaları sayesinde, nihayet bulmuş ve fab- rikalar çalışmıya başlamışlardır. Patronlarla amele arasında yapı- lan son anlaşmada amele ücret- leri eskisine kıyasla yüzde yedi nispetinde İndirilmiş bulunuyor. * Amerika Ticaret odası, cum- “| hur reisi M. Ruz- A":;ğ: .î:_ vııltı birtakım ııi—ı nın sualleri l.ııı;ğe:"lı:ı:'“ynuı- yoruz: Ç — Ne vakit ve ne suretle bütçe muvazenesi temin edilecektir? 2 — Doların kıymeti yeniden düşürülecek mi? Ne kadar? 3 — Şahsi teşebbüs teşvik edilerek resmi murakabe asgari haddine indirilecek midir ? 4 — Hükümetin ziraat poli- tikası nedir ? Ticaret Odası suallerin ba- şında, bunlara verilecek cevap- ların «iktısadi ve ticari hayata emniyet vermek ve gidilecek yolu kestirmek» İçin elzem bulundu- ğgunu da ilâve etmektedir. Heybeli Faciası Motör Kaptanı Faik Ef. Dün Tevkif Edildi — « Baştarafı 1 inel yüzde ) görülmüş ve polis tarafından ka- raya çıkarılmıştır. Ceset çarşaflı bir Hanıma nittir. Cebinde 15 kuruş kadar ufaklık para ile bir nüfus kâğıdı bulunmuştur. Nüfus - kâğıdında Yenişehir kazasının Menteşe kö- yünden 1279 doğumlu Emine ka- yıtları okunmuştur. Polis ve müd- delumumi dün ölenlerin listesi - içinde Menteşe köyünden Kaban Ali Ağanınn baldızını bulduğunu da tesbit etmiş ve fakat bu Ha- nimın İsmini öğrenememişti. Ada sahilinde bulunan cesedin Üzerin- deki nüfus kâğıdı bu düğümü çözmüştür. Ceset, müracaatında ailesine teslim , edilmek üzere muhafaza — edilmiştir. Müddeiumumflik Emine Hanı- mın cesşedinden başka dün akşam saat beşe kadar başka — bir cesedin bulunduğunu tesbit ede- memiştir. Ölenlerden üç kişiden başka- sının büviyetleri tamamen tesbit edildiği İçin cesetlerin Morga nakline lüzum görülmemiştir. Feci Bir Sahne Facla haberi evvelsi gün Ya- lovada Son Postanın neşriyatile yayılmış ve derhal yolcuları bu- lunan köylüler ve muhtarları bir vapura atlıyarak Yalovadan Hey- beliadaya gelmişlerdir. Vapur saat altıyı yirmi geçe Adaya yanaşmış ve o sırada Müddelumumi karadan kurtulanların çoğunun ifadesini aldığı için Istanbula geçmelerine müsaada etmiş bulunuyordu. Vapur Güvertesinde Feryatlar Bu vapur, Heybeliadanın ls- tanbul tarafına son vapuru - İdi. Kazadan kurtulanlar da Ada is- kelesine gelmişler ve meccanen vapura binmeleri de temin edi- mişti. Yalovadan gelen vapur iskeleye yanaşirken kadın, cocuk ve erkek sesleri feryatları biribl- rine karışmış vapur yolcuları ve iskeledekiler üzerinde müthiş ve tüyler ürpertici bir tesir yapmiş- tır: — Ah oğlum orada mı? — Ahmet! Yavrum Ahmet! — Kuzum polis efendi baba- mın adı Kadri... Allah aşkına kurtulmuş mu? Yalovadan gelenler adaya çık- mamışlar ve güverteden vapura binen kazazedeleri birer birer ve heyecanla — gözden geçirmişler. Kurtulanlar ailelerile kucaklaşmış- mışlar ve kurtulmıyanların ailele- rinin feryatları yöklere çıkmıştır. Yolcularla beraber gelen köy muhtarları yaya kayığına binen yolcuların listelerini getirmişlerdi. Müddelumumi Nurettin Bey de aynı vapurla İstanbula dönüyordu. Ölenlere ve kurtulanlara ait tes- bit ettiği Histeleri karşılaştırmış ve kazanın kakiki bilânçosu orta- ya çıkmıştır. Yalovadan vapurla Istanbula geçtiği söylenen bir yolcunun da kayığa bindiği ve onun da ölenler arasında bulunduğu öğrenilmiş ve kaza kurbanlarının adedi ( 33 )e baliğ olmuştur. Ehlivukuf Ne Diyor? Müddelumum! — Nurettin Bey facıanın bir ehlivukuf raporile tes- bitine karar vermiş ve deniz tica- ret müdürlüğü kontrol kaptanı Sabri, —deniz ticaret mektebi sabık — müdiri umumisi Hamlit Naci, Heybellada denit harp mektebi — muallimlerinden Yüzbaşı Nami beyleri ehlivukuf tayin etmiştir. Ehlivukuf saat üçte komiserlik odasında toplanmış ve evvelâ Fir ruzan vapurunun süvarisi Hüsnü beyi sonra, motörün kaptanı Faik reisi ve geminin ikinci kaptani Mustafa beyleri dinlemişlerdir. Ehlivukufun İlk Kararı Ehlivukuf bakkaldan bir ip aldırarak masa üzerinde çarpışan gemi ve motörle kayığın taslak- larıni yapmış ve aldığı netlce Üzerine hâdise mahallinde bir ke« şif yapmaya lüzum görmemiş kro* kiler Üzerinde tetkikatını yaparak raporunu vermiştir. Hüsnü kap- tan da bizsat yaptığı bir harite üzerinde kazayı canlandırmıştır. Suç Kimin ? Bu facla suçu da her suç gibi bir samur kürk oldu. Gemi ve motör kaptanlarından hiç birisi üstlerine almıyorlardı. Fakat öğ* rendiğimize göre ehlivukuf motör- de ve kaptanında şu noksanlari tesbit etmiştir: 1— Motörün hakiki sahipleri kartt Salih reis ile Pendikli Ibrahim beydir. Faik kaptanın da motör“ de bir hissesi varmış. Kara Salih rels veremden hasta olduğu içiü esasen bir makinist olan Falk efendi motörü kullanmıştır. 2 — Faik efendinin — elinde kaptanlık ruhsatnamesi yoktur. 3 — Motörde arkasına bağ* ladığı kayığı gösterecek - işaret fenerleri yoktur. 4 — Faik Ef. dümeni deniz vt seyrüsefer işlerinden hiç anlam” yan Mustafa —onbaşıya — birake mıştır. 5 — Motör üç tonluk olduğu halde arkasına çekiş kudretinden fazla yolcu taşıyan bir kayık bağlamıştır. 6 — Firuzan — şilebinde — elli mumluk işaret fenerleri bulunduğu, için bunları daha uzaktan görmek ve vapurun Üzerine gelmemek lâzımdı. Gemldeki kusurlar Yine — öğrendiğimize — göre Firuzan gemisinde de şu gibi noksanlar tesbit edilmiştir: 1 — Motör tabiatile gürültü yaptığı için birkaç yüz metre uzaktan bu gürültü işitilebileceği gibi motörde mevcut fener de daha evvel görülebilirdi. 2 — Gemi kaptanı yakında kuvvetli tahlis vasıtalarile müceh- hez birçok gemi bulunduğu halde imdat düdüğü çalarak bunlardan istifade etmemiştir. Motör Kaptanının Sabıkasıi mı Varmış ? Tahkikat —esnasında — motör kaptanı Faik Efendinin birkaç deniz sabıkası olduğu ihbar edil* erz miştir. lddia edildiğine göre Falk kaptan iki sene evvel Köprü önün- de bir sandala çarpmış ve Mu- sevi bir yolcunun boğulmasına sebep olmuş. Muhakemeleri de- vam ederken af kanunundan isti* fade etmiş. Faik kaptan geçen" lerde yine ayni motörü Sedefadaısn! bindirmiştir. Nezaret Altındakiler Müddelvmumi Nureddin Bey dün akşama kadar geminin " (Devamı 11 inci yüzda ) BEernrr

Bu sayıdan diğer sayfalar: