3 Aralık 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

3 Aralık 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

M kererre KA YU LA KA RE YAKT RE AA LA LALAA GA LEAEĞA AAA LEMAA KA LAL AA ESAA AA AA ASA RE YA BE vEKA Cönbacak Hâdiye İki Ahbap Falabiyik bir. * boka dershanesi,, açmıştı. Sırık ilâm gördü ve derslere başladı. BODADARARAARARAARARAR AAA AD Hayvanlar Konuşuvor !. — Bu bizim efendinin çocuğu katil bir mahlükl. Şimdiye kadar her sabah birer yumurtamı yiyerek tamam 300 çocuğumu öldürdü |.. ğginden Sırığın yüzü gözü mosmor olmuştu. Birinci derste acemili- bıyığın .. Hırıltı Cingöz o gece Afacanlara gel- di, geç kaldık- ları için yatıya kaldı. Gece A- facanla beraber yattılar.Sabahle- yin Cingöz dedi ki: Ikinci, derste de Pala- derseri öğrenmiş ve mu- allimiai dövmüştü, Boks Dersleri Çünkü — Sırık gördü. — Dün gece | amma Afacan? — Ben mi? — Sen yal. — Yanılıyor- sun, ben deği- dim, Rü'yamda bir köpek gör- düm, — ürzerime doğru hırlıyarak koşuyordu. Onun hiriltisini — düy- muş olacaksın!.. horladın NİNNİLER — Dandana edeyim seni, Dağa gittim Gömleksiz koydun beni, Akşam baban gelirse Yolda Hem soni döve hem beni b Evde eu Dağda tavşanlar y Y:'ıı geldim yollar uyur, ular uyur, le oğlum uyur, Z— — —e dağlar uyur, B Karga karga gak — gelir, Karga bize ut getir, Karga bir şeyler etmiş, ” Saka baba su getir | MASAL l Kış Ejderi Çocok eskiden Altay ovala- rında, kocaman bir dağ vardı. Bu dağın tepesinde de büyük bir bahçe kurulmuştu. Bahçenin yük-« sek duvarlar, kılıçlı, oklu nöbet- cileri vardı. Bu bahçede * Kiış ejderi,, hapsedilmişti. Kış dışarı çıkamadığı — için bütün ovalar, bağlar, bahçeler, her yıl, bahar yaz içinde yaşardı. Bütün yıllar kışsız geçerdi. Türkler Kış ejderini böyle —bir yere — kapamışlardı, bırakmıyorlardı. Bir gün Oktay isimli bir ihti- yar, insanlarla alay etmek, insan- lara acı çektirmek için gizlice bahçeye girdi ve “Kış ejderi,,ne kendisini dışarı çıkaracağını söy- ledi. Bir düzen — düşündü. Bir sabah nöbetçiler gezinirken, dişa- mda bir at üstünde Oktay dolu dizgin geldi ve haykırdı: — Savulun, tamo (cehennem) geliyor. Şehirler yanıyor, insanlar ölüyor!! Ne duruyorsunuz?. Kış ejderini salıverin de, Tamoyu sön dürsün öldürsüni. Açın kapıları haydi!.. Nöbetçiler, Tamonun geldiğini duyunca, atlarına atlıyarak kaç- mıya başladılar. Oktay derhal atile bahçenin büyük — kapısına koştu — ve sürgüleri çekti, Kış ejderi, bütün rüzgürları, karları fırtınaları ile dışarı fırladı ve İlk defa olarak Oktayı yere serip öldürdü, dondurdu. İşte kış © zamandanberi ber yıl bütün soğuklarile böyle gelir! Erol * Fotoğrafçıda Afacanın bir amcası var ki, dehşetli uzun boylu bir şeydir. Belki bir kavak boyunda.. Bir gün Afacanla beraber fo- toğrafçıya gitti. Uzun boylu amca resmini çıkarttı. Fotoğrafçı sordu: — Resminizi büyülteyim mi? Afacan atıldı; — Sakin ha, biraz boyunu kısaltsan fena” olmaz fotoğrafçı amcal, — Mektup kimdet Afacan? — Hemşire zademdenr. Fakat | — İmzasını bir türlü okuyamadım. Acaba halam mı oluyor, yoksa amcam mı?, Afacan — Aman ne güzel baba, bir dıEı_.C_İLS;ıenı L Tei 37 ci l Cingöz imtihanlarda muvaffak olamamış, sınıfı geçememişti. Babası fena halda kızdı: — Haylaz, bütün sene ne yaptın? Cingöz boynunu büktü: — Tatili bekledim, beklemek- tenede çalışamadım babacığım!. İyi Bir Çare!. — Efendiamca, babamın selâmı var, gıramofo- nunuzu geri vermek Üzere İstiyor.. — No yapacak ?. — Uyumak için kapagını kapatıp, odanın bir M scak |.. vrür ğ 1 köşesine geveTöTÜ — Elbetti Çüpbacak Hâciye cışçi olmuştu. Bir yün dişi ağ- rıyan bir müşteri tabelâyı | — — Bak, geçen 12 daha kaç eder e anneciğim : çarpışırsa, hakikatler © kadar iyi çıkar!.,, Diyen l’ıın muallime hanımdı.. Onun için doğrusunu Böy- ranın zilini çaldı. Sorulur Mu? Cingözün ba- basına — Cıgara lâzım oldu. Cin- göze çıkartıp on beş kuruş verdi: — Git bir oa beşlik çıgara al!, Dedi. Cingöz tütün- ciye gitti: — Bana on beşlik bir cıgara verir misin?. — AL baka- hm küçükl, — Cingöz sor- u: — Kaç kuruş vereceğiz?.. © meraliveülerden yu- karı çıkarak 10 numa- Faklı napı aç maz müşterinin karşısına Çöpbacak şişmiş dişi ile çıkmasın mı ? Hayvanlar Konuşuyor!. Pelikanlar Baba Pelikan — Eğer akşama kadar uslu otu- rursanız, gaganızı kocayemişi ile dolduracağım!.. NİNNİLER —e Kargı karşı kayalar, Çifte çifte danalar, Dananın biri yaşlıca, Oğlum hilâl kaşlıcal. Karga karga gak demiş, Çık yollara bak demiş, Yazın, yazın saklarım, Kışın :ıııııl yakarıml.. Karşı karşi ayvalıklar Suda oynar balıklar Oğlum elini yıkayacak, Havlu tutun halayıklar FIKRALAR Terbiyo Dersi Afacan babası gelmediği ge- celer daima — annesile beraber yatar, Yine bir gece uykuya yat- mışlardı. Bir aralık kapı yavaşca açıldı. lçeriye bir hırsız girdi. Hırsız odada kimsenin olma- dığını zannediyordu. Elektriği açıverdi. Afacan'a —annesi — yatakdan fırladılar. Hanımteyze keskin bir çığlık kopardı. Afacan ise, hiddetle doğruldu, Hırsıza doğru bağırdı: — Sen ne terbiyesiz. adam- sın, bir kadının yanına girilirken, erkeklerin şapka çıkarmaları lâzım Akıl Mı' Bu? , mualüme hanım sana 10, lemiş te, sen 22 dememişsin. “Fikirler ne kadar çok geldiğini bilmiyor mısın? Çıkar bakayım şapkanıl.. Çocuk Aklı Afacanın babası İtfaiye çavuşu idi. Bir gün çizmeleri, kafasındaki tası, elbisesi, kayışlarile eve geldi. Afacana sordu: — Meselâ sen Cingözle bera«s ber evdesin, bir aralık odalardan birinde bir yangın çıktı. Yangını bana haber vermek için ne ya- parsın?, Afacan düşündü, düşündü, diü- şündü: — Kolayı var, dedi. Ben dere hal yola çıkarım. Cingöz de, sen otobüslerle gelinceye kadar yan« ginin devam . etmesine çalışır, yelpaze ile ateşi yeller!. Pastırma < Annesi Afacanı çarşıya gön- derdi: — Git on kuruşluk pastırma al da gel Afacan pastırmayı alıp getirdi, Fakat pastırma bayat, berbat bir şeydi. Annesi kızdı: — Aptal çocuk, sana bir şey aldırmağa gelmez. Beceremiyor- sun vesselâmi. — Bunun hali ne böylel. Bayat paslırma bul. -- Ben hiçte apdal değilim anne,. Sen pastırmacıya ne söyle- diğimi biliyor musun? — Ne söyledin!. — “Dua et ki, dedim. Ben stırma yemiyorum. Yoksa senin — İ |

Bu sayıdan diğer sayfalar: