8 Aralık 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

8 Aralık 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Fransada Kaç Şişe Şampanya Yapılır ? Fransa üzüm memleketidir, Ü “| derler. Hakikaten BN bo!ılı çok üzüm yetişti- Şu, memle- | ç Yalnız - bü üzümler, bizde o- duğu gibi zevkle yenen tatlı cinsten — deği- dir. Umumiyetle ekşidir, kabuk- ları da kalın ve serttir. Sadece şarap yapmıya yarar. Fransızların mehareti bu —Üüzümleri tasnif etmekte, Iyi işlemekte ve lezzeti biribirine uymıyan, hiçbir zaman- da değişmeyen muhtelif - tiplerde şarap yapmaktadır. Fransada son birkaç yıl içinde kâfi derecede üzlüm yetişmemişti, bhariçten getirtmek ihtiyacı hasıl olmuştu, fakat bu sene çok bere- ketli oldu, bu defa da fiatı düş- tükçe düştü. Yapılan bir istatistiğe göre Fran- sada, şarap bir kenara birakılmış her sene 40,000,000 şişe şampan- ya yapılmaktadır. Bu şampanya- ların fiati 80 ile 300 kuruş ara- sındadır. Fransa bu şampanyanın en büyük kısmını harice satardı; bu yüzden çok para temin ederdi. Fakat bu sene bir taraftan her memleketin — kendisine — mahsus kete refah getirmedi şampanya yapması, öbür taraftan da Fransız şampanyalarını pahalı, bulması ve en nihayet hudutlarına dolayısile sokmaması Fransız bir defa olsuu bir şişe şampanya İç- melidir, şeklinde propaganda ya- pılmaktadır.) * Tınınmıq bir Fransız geçen- lerde tanmımadığı bir el yazısı ile yazılmış bir mektup alır, hayretle okur. Bu mektupta adı- nı biç hatırlamadığı bir adam, doğduğu — günün — yıldönümünü kutlulamaktadadır. Fransız düşünür, hakikaten bu gün doğduğu günün — yıldönü- müdür, binbir İş arasında bunu kendisi bile unutmuştu. Fakat acaba bu günü kutlulamak zara- fetini gösteren zat kimdir? Fran- sız mektubu evirir, çevirir, Üstün- de bir damga görür. Bu Damga (Amsterdam) şeh- rinde büyük bir otelin adıdır, mek- tubu yazan da o, otelin müdürü- dür. Fransız hâdiseyi hatırlar: Geçen yıl tatil zamanını Amster- dam şehrinde geçirmişti ve bu otelde kalmıştı. Meğer otel müdürü, oteline gelen her yolcunun hüviyet cüzda- nını gördüğüne mazaran orada kaydı olan doğum gününü çıka- rırlar, zamanında bir tebrik mek- tubu — gönderirmiş. Ne güzel bir reklâm usulü değil mi? $ bilen adamların harcı 1 — Gacetenin esas yaszısile Bir sütanun ikl satırı bir (santim) sayıtır. ee Sayfasına göre Bir santi- min ilân fiatı şanlardır: 3—) Bir şantimde — vasati (8) kelime — vardır. 4—İnce ve kalın yazılar tutacakları yere sanlünle ölçülür. — — * SON POSTA Dünyada Olup Bitenler -— — Kendi Yurdun Yabancı Topraktan Her Vakit İyidir Edirneyi Sel Bastığı Gece Meksikanın Bir Köyünde Duyduğu Teessürden Yaprakları Bükülen Ağaç Bir Köy Halkının Gözü Önünde Bağlı Bulunduğu Yerden Kaybolan Maymun Bir Franmz gazetecisi geyenlerde” bir “ devrillem ,, ve- yahatı yaptı, bilhmasa bize uzak ve çok yabancı yerlerde dolaştı, binbir garibe gördü, Hepsini birer birer kaydetti. Meksikada do- laşıyordum, On beş saat at yol- culuğundan ton- ra bir. — gece Palenk köyüne varmıştım, — Bir karsırga —mcağı | vardı. Karşıma çıkan İlk - köylü evine — girdim, yorgunluktan bitmiştim, boylu boyunu yere se- rildim, Bir adam yak- laştı, yanıma çö- melerek bir şişe uzattı, — ağzıma götürdü. Bir yu- düm aldım acı ldi, zehir — gibi idi. Yüzümü bu- ruşturdum. Adam fena bir İspan- yolca İle: y —İçmelisin, de- B di, iyileşeceksin! Içtim. Gerçekten iyi geldi. Bir çeyrek sanat sonra Üze- rimde yorgunluk kalmamıştı. Atı- mı kendim çözü- yordum, heybe- min dibinde bir kutu — konserve çıkarıyordum, yi- yordum. Ertesi sabah »v sahibimle da- ha İyi tanıştım, azçok fransızca da söylüyordu, belletmeye çalıştı. Burada birkaç gün kalacaktım, dinlenmek - isti- yordum, fırsattan İstifade ettim. * Bir akşam, karşılıklı oturmuş- duk, o söylüyordu, ben dinliyor- dum, bir aralık yüzümde — bir hayret eseri. görmüş olacak ki - sözümü keserek : — İnanmıyor musunuz ? diye tekrat etti, ve söyledi : Ben buraya, Hind kitabların- da bahsl geçen — “bilen ağaç,, 1 bulmak tçin geldim. buldum, şim di yanında yaşıyorum. Gözüm, aralık kapıdan dışa- rıya kaydı, siyah geceyi dinledim evsahibim : — Geliniz, göstereyim. dedi. Kalketk, az ötede, ormama daldı. O, yine söylüyordu : —*“ Bilen Aağaç, — yeryl- zünde — vukua gelecek — felâ- ketleri peşinden — hisseder, acı duyar. Bakınız Japonyayı - al- tüst —eden — zelzeleden birarz evveldi. Ağacın gövdesinde ve dallarında bütün yaprakların kıv- rıldıklarını gördüm ve dünyanın bir. köşesinde bir felâket olduğu- nu anladım. Birkaç gün sonra zelzelenin haberi yeldi. 1927 senesinde bir tayfunun ( Antil ) adalarını silip süpürdü- ğünü de yine ondan öğrendim. Gecenin — karanlığında ' kürü | bana — muhitini. “Bilen ağac,, ın etrpfinda bir tedkik otları ayaklarımızın altında çıtır- datarak yürüyorduk. Arkadaşım yine söylüyordu : — Bu ağaç insanların çektiği- ıstırabı bilmez. Yanııda bağıran- ları, çağıranları, olup - bitenleri gördüm. Bir tek yaprağı bile titremedi. Büyük muharebe çık- mıştı. Milyonlarca kişiden terek- küb eden ordular - biribirlerini yiyip biliriyorlardı. Ağaç bü dört sene zarfında tamamen hissiz kaldı. Onun duyduğu — teessür, münhasıran — toprağın — uğradığı tabil felâketlerden doğar. — Peki bu dakikada nası'dır? — Taze, — canlı ve sakin! Çünkü dünyanın biçbir köşesinde tabit bir felâket olmamıştır. Yeşli tünelden, küçük — bir meydana çıkmıştık. Aradığımız ağaç meydanın orta yerinde idi, ay ışığı altında serpilip yükseli- yordu. Ev sahibim birden haykırdi: Ağacın — yaprakları — kıvrılmıştı. Istırap çektiği anlaşılıyordu. Ben de heyecana kapılmıştım, son- yordum: — Mühim mi? — Hayır, o kadar değil! Felâ- ket mahallidir, az sürecektir. Bu- günün tarihini bir yere kaydedi- niz ve medeni dünyaya döndüğü- nüz zaman yarinki tarihte çıkmış olan gazeteleri okuyunuz! Çok sonra 'adamın söylediğini dinledim ve günkü tar.hte çıkmış ; Aşağıda okuyacağınız satırlar, bu zatin kaleminden çıkmıştır. Bu fen, bu bilgi asrında bir kısım insanların ne ile meşgul olduklarını gösterir: olan — eski gazete — nüshalarını karıştırdım, geçekten: — Türkiyenin Edirne şehrini su bastığını tân ediyorlardı. Hay- rete düşmedim, adamın Üzerimde yaptığı tesir o derece fazlaydı ki, ağacın kerametine ben de inan- mıştım, * Meksikanın Palank köyünde tanıdığım bu adam bana - birçok garip şeyler öğretti, tabiatla baş- başa kala kala insan gözünden kaçan birçok şeyleri öğrenmişti. Bunları fennen ve aklen izah ede- nhyurdıı. Fakat biliyordu: — Çocukken köyümde bir adamın ölmek üzere olduğunu daima bilirdim. — Nasıl? — Bir taş bulmuştum, bir adam ölecekmi, bu taş elim- de ısınırdı, sımsıcak - kesilirdi. y * Bu hikâyeler hakikat, - bilgi ve mantık memleketi olan top- raklarımızda — anlatıldığı zaman garip görünür, İnanılmaz, fakat benim o zaman yaşadığım yerler de, içinde bulunduğum muhitin bir parçası gibiydi. Yine orada, o ormanın kar- şısında yerler söylüyorlardı : — Bu ormanın, içine hiç. insan girmemiş yerlileri vardır, içinde maymunlar - yaşar, İnsan gibidir- ler, arka ayakları -Üzerinde yü- - rürler ve bir,kadın buldular, mı Birinci kânın & Kari Mektupları Tehlikeli Bir Kuyu Ve Fenersiz Sokak 1 — Aksaray civarında Sel- çuksultan camiinden Sülüklüye giden yol üzerindeki bostanın he- men hemen davarları yok gibidir. Küçük çocukların hergün oyna- dıkları bu bostanın büyük kuyusu da yolun kenarındadır. Acıklı bir kaza vukuu pek muhtemel olan bu bostan duvarlarının acele tamirl çok lüzumludur. 2 — Aksarayda Sorguççu s0- kağı ile Lânga caddesini biribiri- ne bağlayan sokak çok karan- lıktır, bir tek lâmba yoktur. Cad- denin Üzerinde . bir lâmba varsa da bu sokağa hiç tesiri olmuyor. Çok defalar gazetelere yarılmış olan bu mesele hâlâ nazarıdikkatl celbetmemiştir. Aksaray: M. Hüdi ve M. Şükrü Çamur Deryası Kasımpaşada Tahtagazl ma- hallesi Cami sokağı bir çamur deryası gibldir. Bu sokaktan Hâ- kim sokağına geçmek, bilhassa yağmur yağdığı #aman mümkün değildir. Civardaki evlerde pislik kokusnndan oturulmıyor. Oradan bir hark yapılıp dereye bir mec- ra verilirse çok iyl olur. Beledi- yemizin — nazarıdikkatini — celbe- derim, Yeni Noşriyat: Fotoğrat haberleri — Yeni çı« kan altıncı sayısında Mahmud Yesari İngiltere kiralının oğlu ile prenses Ma- rinanın tanişmalarını ve evlenmelerini enfes bir lisanla anlatıyor. Yine ayni sayıda Hikmet Feridunun güzel bir ropörtaji, cazip yıldız Birigitte Helm'in naşı| hapse makküm edildiği vardır. FAyrıca hakiki bir hapisane hikâyesini okuyunuz! Bundan başka haftanın yerli ve harici hâdiselerine ait güzel fotog- raflar bulacaksınız. Necmlistikbsl cep takvimi — 6 senodenberi çıkarılmaktadır. İçinde birçok ve türlü faydalı bilgiler ve tek- mil bir takvim vardır. Fiatı 10 kuruştur Tavsiye edoriz. Mavl alovler — Genç şairlerden Bay Necmeddin Veysinin birçok özlü gürlerini toplayan bu kilap, satışa çıka- nlmıştır. Fiati 36 kuruştur. kaçırıp götürürler. Artık o kadının ne olduğunu hiç kimse öğrenemez, bir gün köylüler bu maymunlar- dan bir tanesini tutmıya muvaffak olmuşlardı. Bir kulübeye koydular, içeride bir ağaca bağladılar. Kendileri de - dışarı - çıkarak kulübenin| etrafında beklediler, sabah oldu. Tokrar kulübeye gir- diler. Maymun kaybolmuştu. Yal- nız bağları duruyordu. Bağlara do- kunan Insanlar da kör oldular. * Palank köyüne vardığımın se- kizinci günüdü. Bir gün birden- bire hava karardı, bidenbire ge- * ce oldu ve ansızın şiddetli bir fırtına çıktı. y Ağaçlar - kırılıyor, — kulübeler yıklıyor, köyde ve ormanda ne kadar hayvan varsa hepsl birden bağrıyordu. İçime bir - dehşet geldi, sabaha kadar — gözümü yummadım. « Ertesi gün sükün avdet etmişti. Yerlilerden birine sordum. — Her defasında böyle olur, dedi. Bir insan — başka bir insanı öldürdü mü, ağaçlar ve hayvanlar müştereken dökülen kana acırlar, arkasından feryad ederler. Muhakkak- dün akşam da bir cinayet, oldu. —— —mer

Bu sayıdan diğer sayfalar: