28 Ocak 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

28 Ocak 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

On İki Adadan Yükselen Sesler Bir müddettenberi onüki adada talyan idaresine karşı helkın galeyan halinde bulunduğu —göze çarpıyor. Yunan menbaları, bu ga eyanın bütün iddetile devam ettiğini kaydederken alyan menbaları, Stefani ajansı ma- Tifetile, kuru ve Kti bir tekzib neş- rediyor. Bu hâdise, siyasal vak'aların 19 Zaviyelerine göre nasıl şekille- ü&uıdmzm..; bize, bir defa etmiş oluyor. Bu müni- m*ü*": keydetmek lâzımdır ki İtalya Ğ eti, bu adaları elinde bulun- urmakla kendisine tamamen yabancı T takım topraklara el koymuş vazi« Yette bulunuyor. Yunan Generalların- Dusmınis'in dediği gibi bu adae İtalya için değil iktısaci fayda- » Mühtemel askeri istifadeleri dahi 'yacaktır. Öyle ise, füzuli bir şa- Vaziyette kalmak ve mütemadiyon Yapılacak tahrikât kırşısında lüzüum- xhı zalim rolünü oynamıya neden _ı._ görüyor? Doğrusu, bu ciheti Z mak mümkün olmuyor. Fakat hakkak olan şudur ki ortada mem- Tüniyetsizlik getirmiş bir kütle var- va Bu küt'e, mütemadiyen haksızlık Tulüm gördüğünü bağırıyor ve bu Ykırış akissiz kalıyor. H inci asırda, İnsanın kendi 'Vvetinden başka güvenib inanacağı tey kalmamıştır, vessellâm. Süreyya İspanya İhtilâlinin Tasfiyesi —Bııı.ı._ 27 (A.A.) — Divanıharb AN suçu ile ittiham altında bulu- Ban sabık mazır. ve mebuslardan Santalo'yu beraet ettirmiştir. _ql::uıuımı iddiasına göre Santa!o teşebbüsüne karşi gelmiş ve »—_ı:::ı Katalonya hükümetinin ilânın- mi—ıı 6söz alarak halkı denildiği Ya toktilâle değ'l, süküneti muhafaza- Wik eylemiştir. * '*u:ı“"'" 27 (AA.) — Asturi'deki & etinin mürettibi addedilen —m“' Menendez'in dosyası — tetkik kten sonra, hakkında — ölüm .._""nı-ı tatbikinden başka kendisin- Aranı milyon da zarar ve <ziyan ihası istenilmiştir. Edebi Tefrika 59 Sofraya, adeta kinle bakıyors :; Çiçekleri koparıb yolmak; 'dakları, tabakları kırmak; her« #Yi topukları altında çiğnemek, .—;k '"î:ilı yanıyordu. tmek odasının kapısi - açıl- Miştıi Cevad Galib, göründü: “H;"Belıiu. Türkân, Hilkat, Ayıb _LS—. gelmiyecek misin? Taelağ ( T d geni , kakle Arkadaşının kolu kapıya doğra llrlklı:. i bi çekib götürürken yavaş sesle ğ'a ha a Sofracı ile konuşuyor, gn Kendini zorla, “güler yüz b L banları, karı, kiz. kahrış —,::"" zannetme... bunlar, vekli değişin Palaş ler alte yanın 'lııahnduı_ N.':'plml. Z — Artık usandım ! hcf'"l Galib, bir çocuk avu- gib sözüyeedre. e Sevmediğine —— 28 /1/ 935 ği aĞt Fransız | Nazırlarının Londra Seyahati I Londra, 27 ( A. A.) — Bay Flandin ve Bay Laval'ın, İngiliz sefiri Sir George Clerk ile yap- tıkları mülâkat, resmi mahafi'de mevzuubahs olmaktadır. Mezkür Fransız — nazırlarının yapacakları mülâkatta Londraya münakaşa edilmiştir. Bu münasebetle Uluslar Kurumundan çekilmek için evvelce vermiş olduğu tebliği iptal etmesi İcab edecektir. Uluslar Kurumu da, Almanyaya askerlik müsavatını verib vermemekte ser- best olacaktır. Almanyanın böyle seyahat Almanyanın, bir. şey kabul etmeyeceği peşinen tahmin olunabilir. her tarafından, son fırtınanın yapmış olduğu zararlara dair yeni malümat gelmektedir. Northumberland'da, Biyth'de, dal- galar, iki kılavuz gemisini sürükle- miştir. Bunların ne olduğu malüm değildir. Man adası havacılık meydanında, rüzgür bir tayyareyi yerden kaldırıb, duvara çarpmış ve parçalamsıştır. * Secttle, 27 (A. A.) — İngiliz Ko- Tombiyasında su'arın coşmasından ve toprak kaymasından Ötürü ölenlerin sayısı i bulmuştur. ’ı'l'ılgr:,l lvı .:Aîllı.nı hatlarının kesile mlş olmasından dolayı birçok köylerin akıbetinden haber alınamamıştır. Va. ıncu eyaletinde - vaziyet düzaliyor giblair. * Varşova, 27 (A A.) — Bir. kar fırlınası, Boriszov petrol havzasında ehemmiyetli -zararlar yapmış ve 20 kuyu hasara uğramıştır. Yüksekliği 5 metreye varan kar yığınından, münakalât inkitan uğra- mıştır. Denize Düşen Altınlar Londra, 27 (A. A.) — Düa Parls- | Âşık — Bu da geçer... Sen, sıkık ma, ben onları idare ederim. Salona geçtikleri zaman, lç çığlık çığlık bağırdıları — Iyi ev sahibliği doğrusul.. — Iİnsan misafirlerlni — karşı« lamaz mı ? L — Sofracılık — öğrenmiye ml ? Harun — Şinasi, dudaklarında zoraki bir gülümseyişle onların ellerini sıkıyordu : — Bu kadar sitem edecek bir kusurum, günahım yok, sanı- rim. Behice tavandan sarkan geniş kenarlı büyük kırmızı abajurun penbeleştirdiği gölgeler — içinde bile Harun Şinasinin renginin uçukluğunu — farketmişli. — Zaten apartımana girib te Cevad Gall- bin, kendilerini durgun bir çehre ile karşılamasından — Beyhanın gelmediğini ve hattâ gelmesinin gübheli olduğunu anlamıştı. Çocukça ve manasız bir. ge- marıklıktan başka birşey olmıyan bu sitemlerin, kinayelerin Harun Şinasiyi büsbütün üzeceğini - bili- yordu; buna, mani olmak istedi : — Şakayı — bırakalım; fena öi 5 Üatt vi ç Avrupada Fırtına- nın Yaptığı Zararlar| " Londra; £7 (A. A.) — İngilterenin Lod Corc Ve Çin - | Japon Harbi Eski Başbakan Çinin Japonlara Yutturulmamasıni Söylüyor Londra, £7 (A.- A.) — Birming- ham'da bir nutuk irad eden Loyd Core, kendi yenl - sisteminin ana hatlarını bir daha izah ederek her- kesten kendi fir- kasının menafiini memleketin — yük- sek monafüne rap- tetmesini dilemiş- tir. Uzak — şarktaki vaziyet hakkında endişelerini — ifade eden sabik nazır ercümle — demiştl: — Korkarim ki, hâdisat yavaş Lıvzı Amerika ile igiltere'nin bun- dan böyle bir inti. zar ve imhal siya- sasına devi melerine birakmıyacak — bir vaziyet ihdas eyli- yecektir. — Çin'in Parça, kendisini parçı yedirmekte olduğunu du Eski Berlin Polis Müdürünlün Emlâki Berlin, 27 (A. A.) — Sosyal - demokrat fırkasına mensub eski Polis Müdürü Bay Bernard Welssin emlâki müsadere edilmiştir. ten İngiltereye uçmakta olan bir tay- yârebin taymakta olduğu 6000 İngiliz Hirası kıymetindeki külçe altın denize düşmüştür. Tayyare, Manş denizini aşarken tırtınaya tutulmuş ve Eseks eyaletinde karaya indiği zamatı, yük bölmelerinin fırtınadan — parçılandığı — ve> içinde bulunza altın vesair eşyanım da de- nize düşmüş olduğu anlaşılmıştır. Öşüdüm. — Harun, bize hemen şöyle ayak Üstü birer konyak emrediver. Hılkatl gösteriyordu: — Baksamıza çocuğun dudak- ları morarmış adetâ... Iskele, hele kumluk, ne fena esiyor ! Cevad Galibi omuzundan dür- tüyordu: ğ — Sende şu sobayı biraz eşele... İsınalım... Bizi burada so- guktan öldürmeğe mi çağırdınız? Behicenin şen, teklifsiz sözleri, şakaları, havadaki maddi olmaktan ziyade manevi Üşüten soğukluğu biraz gidermişti. Harun Şinasi, odadan çıkımca, Behice, Cevad Galibin kulağına fısıldadı : — fena — çarpılmış... Beyhandan haber mli geldi? Cevad Galib, sönük sönük baktı: — Haber yok, amma... Ümld de yok gibi... — Nasıl? Çabuk anlat... * Türkânla Hılkat, onların yanı- na gelmişlerdi : — Gizli gizli ne “konuşuyor- sunuz? — Yoksa aleyhimizde mi? Behicenin biraz canı sıkılmıştı, Türkânla Hılkati kollarından ya- kaladı: — Gizli gizli, aleyhinizde ku- a ne olacak? Eğer eliniz- den geliyorsa, siz de bizim aley- himizde konuşun... ğ mk hiç te hoşuma gitmiyor, zira, bu parçaların herbiri kilometrelerce arazi ihtiva ediyor. Buna bir mihayet veri'melidir. ,, Loyd Corc Kabineye Girecek? Londra, 27 ( A. A. ) — Bay Loyd Corc, yeniden tanzim edile- cek olan milli hükümette bir mevki alabilecek midir? Gazeteler ve siyasal mahafil, bu meseleyi birçok defalar tetkik etmişlerdir. Observar gazetesi başmakale- siride, eski Başvekilin, kabineye iştiraki lehinde açık bir şekilde fikir yürütmekte ve Makdonald ile aralarında bir müküarenet husu- lünü teklif etmektedir. Hilkat, Behicenin elinden kur- tuldu, gövdesini geriye İterek uzun, sürekli bir kahkaha attı: — Bügün — Cevadın — talil var. Behicenin yıldızı barışık... Döndü ve Türkâna bakarak göz kırptı: — Birinin gönlü kırık... min talil yaver... yet Ellerini çırpmıya başladı: ki vaziyette muva- zene var. Topuklarının üzerinde ve bir hamlede Türkâm ııu:ıîf::: — Bu da bizim talimiz... Hep somurtkan yüz görerek keyfimiz kaçmıyacak, eğlenebileceğiz. Türkân, yanaklarına dokunan Hilkatın bliğia korktu; bu, bir sevincten ziyade bir kin ateşine benziyordu. Tür- kân, tutuk tutuk gülümsedi, ol duğu yerde mihlanmış gibi kaldı; bu ateş, onun damarlarını don- duruvermişti. « Hilkatin sevincinde, Behice; biraz da alay sezmiğti; fakat bunu hissettirmek işine gelmedi, ve: Yanıma gel! der gibi Cevad Ga- libin kolunu hafifce çimdikleyib çekti, gitti, duvarla pencere ara- sına köşeleme konmuş kanepeye ::l:le.rı duran tepsi, bir elinde yak şişesile =nııqıı. Ka- Piyi açmış olan : Sana zahmet '.olıuk’-"ı.:ıı. Siyah Taşlı Yüzüğün Manası Ne? Bir okuyucum benden taşı ve- ya halkası siyah olan bir yüzü- ğün ne mana ifade ettiğini sor- muştu, bilmiyordum, sorub öğre- nerek yazacağımı vadettim, Bu satırlar, başka bir okuyucumun, Bayan (Mihrizafer )jin gözüne iliş- miş, merakını uyandırmış, Üst üste gelen iki bende bir kamçı tesiri yaptı. me gelenin fikrini aldım ve öğrendim ki: — Azim bir ekseriyet için siyalı yüzüğün hiçbir manası yok- tur, Fakat elde başka bir sls olmadığı takdirde bir kısım halk için matem manasına gelebilir. Fakat bu da mutlak değildir. * “Yıldırım,, İâkabına — cevab verilmesini isteyen bir okuyucum soruyor: — Buna ne dersiniz? Mesele şudur: “Epeyce zaman evvel sevmeyi hatırından bile geçirmediği bir akraba kızından ateşli bir mek- tub almış, mukabele etmiş, evlen- | meyi düşünmüş, fakat mektubla “alevlenen,, aşklarının en şiddetli bir zamanında işitmiş ki, bu kız bir Bu bayan biraz — sıki mu- hitte — yaşamaktadır, — erkekle teması yoktur, romana da merak- hdır.. kendisini hayale kaptırmış, aklına ilk gelen yakın erkekle hayal! bir aşka girişmiştir, fakat karşısına hakikt bir talib çıkmca hakikate dönmüştür. Kendisine mektublarını İade etmek ve meseleyi unutmak İâzım. TEYZE Batan Vapurun Tayfaları Nevyork, 27 (A.A.) — Batan Mohavk gemisinde ölenler 34, kaybolanlar 12 kişldir. Ispanyol olan bütün mürettebat kurtul- muştur. birazdan, yine Ayşeyl gör, anla- yalım, olmaz mı? dedi. Cevad Galib, Behicenin hare- ketinden, ne demek İstediğini yarıbuçuk anlamıştı, fakat Hilka- tin sırnaşıklığından korkuyordu. Harun- Şinasinin elinden tepsiyi — LAT $ © aldı, ortadaki masanın Üüzerine — koydu ve genc kızlara ayrı ayrı baktı : — Mukavelemiz dönmek — yok. kalkımı. Ve ancak İşitilir bir sesle, bir nefeste sordu: — Ne söyliyeceksin ? Behice, nazeder gibi oturduğu yerde kırıtıyordu : — Hayır.. ayağıma Fakat : — İnanma.. Israr et! Der gibi kaş göz oynalıyardu. Cevad Galib, sahte bir hiddetle — başını sallamakta İdi: — Olmaz... Söz, kere çıkar... Ve Behiceyi zorlar gibi yerin- den kaldırmıştı Behice, dudakları — arasından : ağızdan bir — Ğİ Ç “Çarkası var ) ASNT A getiriniz. ——

Bu sayıdan diğer sayfalar: