7 Nisan 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

7 Nisan 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

7 Nisan İrakta İç Sıyasa Kavgaları Bir müddettenberi komşu İrakın iç siyasasında rahatsızlık alâmetleri belirmektedir. Bunun bir neticesl olarak Divaniye havalisi kabilelerin- den birkaçı hükümet merkezime karşı alenen İsyan bayrağını çekmişlerdir. Bağdat hükümeti de bunların üzerine kuvvet göndermeye meebur olmuştur. Vaziyet şimdi bu şekildedir. ve elinde kuvveti tutanın bu müşkülleri yenmesi kadar tabil bir gey olamaz. Fakat istiklâline henüz kavuşan, İagi- Hz mandası altında çetin bir imtihan geçiren İrakın, vatan menfaatlerinin şu veya bu şekilde telâkkisi yüründen dahilt bir harbe girişmek tehlikesini göze alması kadar acı bir şey olamaz. Bu acılığın dehşetini komşu Yuna- mistan tatmış ve hâlâ da tatmakta bulunmuştur. Buna benzer daha birçok misaller göstermek mümküöndür. Bi- maenaleyh İraklıların menfaati, bu vaziyeti bir an evvel ve umum?! bir Ahenk daizesinde tesviye ve tasfiye etmektedir. Diyorlar ki, bu kardeş nizamın arkasında, lrak mandasını bırakmış olduğundan dolayı esef duyan esra- vengiz el vardır. O el ki, şimdiye kadar yakın şarkın bütün mücadele- lerinda tesirini göstermiş, nâhak yerâ birçok kan dökülmesine — sebep olmuştur. Bu hakikat belli olunca, bu münazeayı kısa kesip yaraları sarmıya koyulmak — evleviyetle bir züruüret olur. — Süreyya Gazeteci Jekob Almanyada İbret İçin Idam Edilecek Bale, S(A. A.) — Burada çıkan Nasyonal Zaytung gazete- sinin Berlin muhabirleri, kaçırılan gazeteci Bertold Jakobun hiyaneti ::::ly;h cl=l .i'll:uhkeını ve yüksek bir memurun ağrzından duyduklarını bildirmişlerdir. Almanya, bu meseleyi biç bir suretle bir hakem mahkemesine tevdi edecek değildir. .Televizyon Konferansı Nis, 6 (ALA.) — Fran- sa, Amerika, Belçika, içrenin İştirak ettikleri armulusal televzi- yon konferansı toplanmıştır. vi Edebi # Tefrikamız O, erkeklerden sıkılmazdı; yü- züne gülseler, söz atsalar, yine aldırmazdı. Fakat böyle merakla ve susarak bakış, genç kadının kanını kurutuyordu. Ömer Ağa, kahvenin kapısını açtı, girdi ve biraz tereddütle kapı eşiğinde duran Hacere işaret etti: — Buyuarun.., Burdan gideceğiz! Kapının açılmasile kahvyedeki- lerin gözleri aynı noktaya dikil- mişti. Ömer Ağa, İlerledi ve Hacer, meraklı, mütecessis göz- lerin ağırlığını, kalbinde ve omuz- larında duyarak, sıkışık masalar arasından yürüdü. Kâğıt — oynayanlar, kâğıtları ellerinden — bırakmışlar; nargile, kahve, çay içenler, marpuçları, fincanları ellerinde tutarak bakı- yorlard. Kahvede, hiç kimse hııı'muyordn. Hacer, kahvede oturanların yüzlerini ve şekillerini Beçememişti; yürürken ayakları dolaşıpta — düşüvermemek — için arına dikkat ediyordu. . Kahvenin arka tarafında, otel- N çinin oda dediği yere girerken, Hacer; uzun bir nefes aldı. ( Siyaet Atem ) # çam Tırtılları | SON POSTA Hindistanda Yeni Gürültüler Gandi Tekrar Harekete Geçti Hâdisenin Büyüme- sinden Korkuluyor Bombay, 6 (A.A.) — Gandi hareketinin büyümesi ihtimaline mebni, Hind hükümeti imüdafaa tertibatını takviye etmektedir. Gandi — taraftarı — meb'uslar, meclisin bu celsesinde 1400'den fazla tadil takriri vereceklerdir. Hükümet, mecliste şimdiye kadar 13 mağlübiyet kaydetmiştir. Gandi, zirat! bir kalkın ma plânı yapacaktır. Bu plâna göre ulusun gıda rejimi tetkik edile- cektir. Gandi propagandasına yakında başlıyacaktır. » Mançuri İmperatoru Tokyoya Vardı Yokohama, 6 (A. A.) — Mançuko İmperatorunu Japonyas ya götürmekte olan Hiyel harp kruvazörü, — buraya — gelmiştir. Imperatorla maiyeti derhal kara- ya çıkarak, husust — bir trenle 'Tokyoya vasıl olmuşlar ve İstas- yonda, —Japon — İmperatoru ile parlak bir heyet tarafından kar- gılanmışlardır. İranda Büyük Demiryolu Roma, 6 (A.A.) — Birçok mü- hendiş ve ameleden mürekkep bir guürüp İrana hareket — etmiştir. Bunlar, Hazer denizini Basra kör- fezine birleştirecek olan büyük demiryolunun iuşasında çalışacak- lardır. * Yzana: Maehmut Yesari &. Burası, odadan ziyade, kah- veye camlı kapı ile açılan büyük bir yüke benziyordu. Ömer Ağa, kahveden iki iskemle aldı: — Buyurun, oturun! dedi. Genç kadın, nereye — oturaca- ğini şaşırmıştı. Bu, yük azmanı odacık, duvarın iki tarafına kon- muş eski tahta sandıklar ve yatak bağlarile, büsbütün darak mıştı. Camlı kapıdan başka hava alacak deliği olmadığı için kahvenin bütün ayak, nefes, tönbeki, tütün kokuları odanın duvarlarına, ha- vasına sinmişti ve camlı kapıdan, bulamk, ağır dumanlar sıziyordu. Hacer, büzülerek oturdu. Du- varlara dayalı sandıklar, yatak bağlarından da ekşi, bekâr terine benzeyen ve çürümüş kösele kü- fünü andıran ayrı bir koku, sinsi sinsi dağılıyordu. Hacer, burasını, Istanbulda iken, adadığı adağı yerine getir- mek — için güttiği, kandilyağı, içyağı, mum, günlük kokao, ye- raltı ayazmalarına benzetiyordu. Ocak tarafından gelen sıcak bir bugu, bu iğrenç kokular ve Hint uluzal lideri Mahatma Gandi İntihabat Kavgaları Berezilyada Birçok Kimse- ler Öldü Ve Yaralandı Riyö dö Jeneyrö, 6 ( A.A.) — Intihabat esnaasında bazı hâdise- ler olmuştur. Muhalif mebuslar- dan 10 kişi yaralanmış, birçok kimseler de ölmüş — yahut ağır surette yaralanmışlardır. Askerden de bir ölü, 4 yaralı vardır. Habeşistan Yalan Mi Söylemiş ? Roma, (A. A.) — 23/3 gecesi Eritrede çıkan hâdise hakkında son Habeş tebliğinde — ortaya atı'an iddia resmen tekzip ediliyor. Amerikada Bayındırlık Vaşiogton, 6 (A.A.) — Bayım- dırlık işlerine harcanacak 4,880 milyonluk tahsisat Âyan meclisl torafından taslik edi!m'ştir. dumanlarla dolmuş havayı büs- bütün ağırlaştırıyordu. Hacerin boğazı tıkanmiş, ge- ck tutmuştu. Mendilini ağrına götürerek bogulacak gibi öksür- miye başlamıştı. Güze'ceotel kâtibi Zihni Efen- di, korkak ve utangaç adımlarla içeri girmişti. Kaskelinl çıkararak — Haceri selâmladı: — Sabah şerifler hayırolsun, hanımefendi: Genç kadın, hem öksürüyor, hemde selâm veriyor gibi başını sallıyordu. Ayakta duran Zihni Efendiye oturmasını işeret etli. Zihni efendi de havadaki bo- guculuğu hissetmişti: — Kapıyı açık tutalım. Hacer, öksürdü, öksürdü; ni- hayet gözlerinden yaşlar akarak, yorgun, bitik bir halde, kollarımı yana sarkıtarak durdu; — Oh! Bittim... Bu, ne hava- sızlık... İnsan, burada ölür! Zihnl efendi, Hacerin karşı- sındaki iskemleye yan oturmuşlu; güldü : — Geceleri, burada yatanlar da var, Ötel kâtibinin saygı ile, sevgi ile konuşuşu, Hacerin yüreğine dokunmuştu. Onu, daha birkaç gün evvel tanıdığı bir yabancı 25 Bin Mil Yükseklikte.. Sovyetler Dünya Yüksek- lik Rekorunu İstiyorlar Moskova, 6(A. A.) — Içinde yolcu — olmiyan — bir Stratosler balonu Moskovadan uçurulmuş, 125 mil uzakta yere — İnmiştir. Sovyet bükümeti 25 mil — kadar yüksekliğe çıktığını bildirdiği bu balon için dünya — yüksek uçuş rekorunu istemektedir. Balonda, uçuşun inkişafımı — takip etmeye müsait radyo ;tertibatı vardı. İdam Kaçkını Amerikada Bir Halk Düş- man Daha Yakalandı Dallas (Amerikada) — Ame- rikanın bir numaralı halk düşmanı Reymon Hamilton, polis tarafın- dan yakalanmıştır. Bu haydut, geçen sene yazın, idama mah- kümlar höceresinden kaçmıştır. İspanya Hâdiseleri Madrit, 6 (A.A.) — Ulusal İş federasyonu namına bir heyet, Başbakanı ziyaret etmiştir. Tema- yülü, anarşist ve sendikalist olan bu federasyon, kendi teşekkülüne dahil olup kapatılmış bulunan denizlerinin açılmasım İstemişlir. Bulgar Hariciyesi Gençleştiriliyor Sofya, 6 (Hu — Gospodin Pıvlog:' m ııyıımoı g':ııı .B.ılgı dbloAıııh; faretine al larından =ıofıı. Sefa- retine de doktor Karacofu tayin etmiştir. Bunlardan başka Bulgar Hariciye Nazırı Batolol'un gaze- tecilere söylediğine göre, %ını Sefsretine de Minçef'in geti- rilmesi için Çar iradesi çıka- rılmıştır. değil; çok eski bir dostu, ehbabı, arkadaşı zannediyordu. Zihni Efendi, zaif, suçlu suçlu bakan, ne fazla alımlı, ne de se- vimsiz bir gençti. Fakat Hacerin gözünde, © dakikada, insanların en alımlısı, en sevimlisi, en şirini görünüyordu. Zihni Efendi, ceketini kavuş- turmuş, önüne bakıyordu: — Bir sıcak çay içseniz, Ha- nımefendi... Gıcığı keser... Hacer, mendilile gözlerini si- mekte İdi: — Keser mi acaba? — Birebirdir.. Duman, çok fazla... Genzinize kaçmıştır. Ve ocaktaki adama seslendi: — Hasan Efendi, bir İyi sıcak çay yap... Hacer, oradan çabuk kurtuk mak, kaçmak isliyordu ; — Peki, anlatınız... Ne oldu ? Yarı açık duran kapıdan, kah-« vedeki müşterilerin sesi duyulu- yordu: — Ey hacıfendi sus be yahu... — Susuyoz ya? saat başımı?. Sahte olduğu kuruluğundan ve zorla boğaz tırmalayışından anlaşılan bir öksürük başlamıştı, Kahvede gülüşmeler oldu: — Vay, seninde mi — gırtlağın inceldi? Ne boğuluyon? Gıçıkmı tuttu? K Hacer, buuların, kendisine taş ğ Gönül İşleri : Sayfa 5 Koca Seçmekte Sevginin Rolü Ötedenberi hâkim olan bir kanaat var: Mesut İzdivaç aşkla başlıyan evlenmelerde görülür. Fakat ben size şimdiden ha- ber vereyim ki sevgi biçbir za- man seadet işareti değildir. Sev- gi, sadece, aşağıda sıralıyacağım âmillerden - birldir. Sevginin aleyhinde — değilim. Şüphesiz sevişenlerin evlenmesi eyi bir şeydir. Fakat sevişmenin mesut bir yuva kurabilmesi için, daha — birtakım — şartları ihtiva etmesi lâzımdır. Birçok memleketlerde, eskiden bizde olduğu gibi, — evlenmede aşk biç aranmaz. Eskiden çocuk- ları ana babaları evlendirir. Çok defalar kız ve erkeğin rızalarını bile almıya lüzum — görmezlerdi. Bu izdivaçlar mutlaka fena netice verirdi denemez. Eski çiftler ara- sında mesut olanlar, hem de şimdikilerden daha mesut olanlar yok muydu? Fransada ebeveyn — ekseriya evlenmeyi maddi sebeplere İsti- nat ederek yaparlar. Evvelâ şunu bilelim ki, evlen- me bir hafta sonu eğlencesi de- ğgildir. Bu mesele yalnız taratey- nin müşterek anlaşması, müşterek fedakârlığı, müşterek bürmet ve muhabbeti ile halledilebilir, işti- rak, alıp vermeyi istilzam eder. Sert, âmir bir erkek, yumu- şak uysal bir erkek kadar evi yıkmakta Smil olabilir. Nitekim evi yıkma — bususunda âmir bir kadınla muti ve sessiz bir kadın arasında hiçbir fark yoktur. ile iyl geçinebileceği de tahmin edilemez. Sonra İş hayatında muvaffa- ( Devamı 10 uncu yüzde ) olduğunu anlıyordu. Ve bunun ancak bir. başlangıca benzediği, daha arkası — sökünedeceği de bhissolunuyordu. Hacerin, sinirleri, damarları karıncalanmakta idi: — Köyden ne haber? Çabuk söyleyiniz. Burada pek bunaldım. fazla duramıyacağım. Zihni Efendi, genç kadının ağlanacak halde olduğunu görü- yordu: —Köye gittim, babanız rahmetli Şerif ağanın evini buldum. —An- neniz Emeti Hanim, dizlerinden ağrıklı, yatıyor.. Hacer, kayıtsız durmağa utan- mıştı: — Yal Vah, vah.. öyle tahmin etmiştim. Ocakçı Hasan Efendi, otel kâtibi Zihni Efendiye sesleniyordu: — Koyu mu o'sun, hafif mi? Hacer, yavaşça: — Hafif olsun, dedi. Zihni Efendi, kalktı, ocak ta- rafına gitti, biraz sonra elinde, çay filcanile ge'di, Hacere uzattı. Genç kadın, başile teşekkür etti. — Size zahmet oldu. Zihni Efendi, boynunu bük- müş, oturmuştu. Hacer, sıcak çayı, ağzı yanarak yudum yudum içiyordu : — Sonra ? — Yataktan kalkamıyorlar... Sizin geldiğinize çok sevindi, ağladı.. (Arkası var) Ben de, lellkü e v d v llli | ;

Bu sayıdan diğer sayfalar: