16 Nisan 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

16 Nisan 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

£ 21 Senede Bir Şehirden Diğerine Giden Kart !.. İngıliz gazeteleri (1914) tari- hinde l'url mcuth'de posta Tembel bir | Kutesuna — atılm:ş | kartpostal kartpostalın | Slo gh şehrine he nüz vardığını yazıyorlar. Bu ge- | cikişin sebebi kartın, tevdi edil- diği posta kutusunun muharebe münasebetile o gün yerinden kal l dırılarak depoya götürülmüş ol- masıdır. Halbuki geçen gün bu kutu hurdaya verilmek Üzere de- podan — çıkarıldığı zaman, boş sanılırken içinde bir kartpostalın bulunduğu görülmüş ve adresine gönderilmiştir. İşin garibi şu ki, kartın mürselünileyhi el'an hayat- taydı ve kartta kendisine haber verilen meseleyi henüz bilmeyorcu. * anghay Belediyesi bir “top- tan evlenme,, usulü icat etmiştir. Bu usu- 'fl,:d! le göre evlenmek nme ğ ; i isteyenlerin isim- kolaylaştı | teri hafta içinde bir listeye yazıldıktan sonra hafta sonunda bir Öğle vakti davet edilmekte ve okunarak yoklama- larının yapılmasını müteakip ken- dilerine: — Aktiniz tesçil edilmiştir, denilmektedir. Bu toplu surette evlenenler, bu basit muamelenin ikmalinden sonra Belediyenin lo- kontasında yemek yemektedirler. Bütün masraf çift başına - (90) kuruştur. Yemek ücreti de dahil olmak üzere. * Doğruîuk derecesini temin edecek mevkide değiliz. Fakat bir Alman Aliminin iddlalı su- rette vücude ge- tirdiği yeni bir esere göre dünyada mevcut olup cinsleri tefrik edilmiş olan hayvan nev'ilerinin miktarı 400,000 dir. Nebatat cinsleri ise 150,000i geçme- mektedir. Bunların yalnız 280 bin nev'ini böcekler, 120 bin nev'ini bunların kanatlıları, 50,000 nevini dörder kanatlı kelebekler, 38 bin nev'ini de sinek mev'i böcekler teşkil etmektedir. Kuş nevileri umumi yekunun 30 da birini teş- kil etmekte ve rakam itibarile 13 bin cins vücude getirmekte imiş- ler. Balık cinsleri 12 bindir. Yer- de sürünen hayvanlara ait cinsler ise 3000 den fazlayı bulmuyor. Bunun 1640 cinsi yılandır ve bun- :îır;'n ancak 300 cinsi zehirlidir. Bir Doktorun Günlük Notlarından (*) İşık Meselesi Mektep — çocuklarının evde ve mektepte yazdıkları ve okuduk- ları vakitlerde aşık — vaziyetinin gözler üzerinde çek büyük tesiri Wirdır. İşik mümkün olduğu ka- dar gündüzün tabif aydınlığına ya- kın olmalıdır. En eyi işik elektrik ziyasıdır. Petrol ve hava gazı ışıkları elektrikle kıyas bile edile- mez. Aymı zamanda ışığın vari- yeti o tarzda olmulıdır ki çocuğun defterine veyahut kitabına kendi gölgesini aksettirmesin. Ziyanın en eyisi yandan ve bilhasıa sol- dan gelendir. Ayrıca siya sabii olmalıdır. Halbuki hava gazı ve pötrol aşıkları az çok - anllanırlar. Bu, eyi değildir. Sonra elektrik ampulleri ( mat ) olmulıdır. Yalnız kitap ve defteri uydınlatan ve göze çarpmayan abajurlu lümba- lar da tavsiyeye değerler. —--— | j kesip saklayınız, yahul yapıştırıp - kolleksiyon yapır imti semasınızda ba notlar bir | rensin SON POSTA usahabe Moskovada Açılan ilk isyan Bayrağı On yedinci doğru yük bir heyecan belirmişdi. kafadan bir ses çıkıyordu, küöşede bir encü- men kurulub de- di kodu yapıyor- du. Bu telaşın, bu heycanın sebebi asrın sonlarına bir gün Moskovada bü- Her her | boş kalan tahta oturtulacak — pi- seçilme- sinde beliren güç- | lükdü. Eti top- rak altında henuz Çürümemiş solan çar Aleksinin oğ- lu Feodor geçi- rilmişti. Fakat bu | genç çar, babası- nın ardından git- mekte gecikmedi, tacı tahtı bira- kıb avrupaya kaçdı. ortada iki mini mini prens vardı: wan, Petrol.. Bunlardan yaşca büyük ve bu bakımdan tahta namzed olan İvan alıkdı, burnunu silmeyi bile beceremezdi, sümü- ğgünlü saça saça gezerdi. Petro ise henüz on yaşında bir çocukdu. Gerçe İvanın ana baba bir karde- şi “Sofi,, adlı bir pirensesi de tahta namzet bulunuyordu ve bu | kız, çok fettan bir mahlukdu. Lâ- kin Grandüklükten çarlığa yükse- len Moskova hükümdar sülaleleri içinde : O vakite kadar kadından ! | birini Şimdi | bulunuyorlardı. tahta çıkmış görülmemişti, Bu sebeple halk ve hele asılzadelerin, birl alık, biri çocuk iki prensten seçmek — mecburlyetinde P — eee ei — — İ Prenses Sofi, Rus tacının ken- di başına konmasını istiyordu. Öz ve Üvey kardeşlerinin - akıl veya sin bakımından - o taca İâyık | olmadıkları ni düşünerek hüküm- darlığı ele geçireceğini de umu- yordu. Nefsine güvenci okadar derindi ki şu veya bu yolda ted- bir almayı bile boş buluyordu. Fakat evdeki hesap çarşıya uy- madı. Küçük Petronun dayıları olan Narişkin ailesi, bütün ası- zadeleri ele aldı, Sofiyi - kadın olmak dolıyııüo açıkta bıraktır- Buyuk Petro — dı, İvanın da alıklığını ileri sür- dü, Potroyu tahta çıkarttı. Pronses Sofi, ummadığı bu netice Üzerine çileden çıkayazdı, günlerce ağlayıp dövündü, — sızla- yıp İnledi ve son- ra mert bir cünile ile entrika çevir- meye koyuldu. O devirde Rur- yada hâkim kuv- vet Strelitzlerdi. Eski Romanın Pre torlenlerine, Os- manlı — Yeniçe- rilerine benziyen bu askeri zümre; düzenini çoktan kaybetmişti — ve devletin başına belâ kesilmişti. Gelecek günler için mükâfatlar vadine girişerek Sirelitzlerin ele- başılarını ele aldı, bir ayaklanma- nın temelini kurdu. Para, gözellik, mükâfat vadi gibi desteklerle kuvvetlendirilen yalan, verimli olmakta gecikmedi ve bir gün Moskova sokakları *“Kanakan!,, Diye bağıran küme- lerle doldu. Strelitzler ve onlara uyan halk, zehirlenip öldürüldüğü söylenilen Ivanın kanına karşı Petronun ka- nni dökmek ve küçük Çara katil rolü oynatmış olan Narişkin afle- sini de - hu)üğunden küçüğüne ka- Havadan Sudan Geçinenler — Kurtarmaz ablacığım.. Val- lahi, billâhi kurtarmaz. Üç kuruş sermayesi vardır tanesinin. Üçünü on kuruştan vereyim dediysem, inan ki senin güzel hatırın içindi! Sırtindaki yüklü küfeye raj beli bükülmeyen iri yarı delikan- hmn kırmızı, kalın dudaklarından dökülen : — “ Güzel hatırın /,, — sözü; elli beşlik “ abla ,, nın taze yü- | reğini şurup gibi tatlandırmıştı. Acemice sürmelenmiş gözlerini süzerek güldür — Say bakalım on tange... Amma sulularından, olsun ! garıtır portakalları — doldururken | yordu: — Ağına lâyık ablacı Hepsi suludur ablacığım.. iridir. ablacığım |. Kadın — uzaklaştıktan sokuldum : — Adın ne senin? — Süleyman! — Kaçtan alıyorsun portakalın sandığını ? ıpıl poytor gibl imdadımıza yetişebilir. işi irilerinden | Delikanlı, iri bir kesekâğıdına — ( J_f:orlakalcı Süleyman — 140 dan ağabey! Kaç tane vardır sandıkta? BO tanel Kaç kuruş kâr bırakır buiş? — Belli olmaz ki! Tutturabik diğimize satıyoruz çünkü... Fakat (50-60) kuruş çıkıyor günde! — Geçinebiliyor musun bu ka- dar para ile! Sade bu sualime değil, büyük(!) kazancına gıpta etmeyişime şaşar gibi dudak büktü: — Geçinmek de lâfmı ki. mel- mekete para bile gönderiyorum! Yatmam, yemem, içmem otuz kuruşu geçmez benim günde.. Sefahetten de ağzım — yanıktır. Geçenlerde bir hovardalık edeyim dedidim. Tophaneye gittim, tava- da kızarmış sıcak balık yedim, hem de İy'ce doyuncaya kadar. Fakat o günün gecesi, şafağa kadar kıvrandım sancıdan. Bizim Mehmet, kabahati balıkların ba- Kari Mektubları Karilerı'nn ıf: uallerine Cevaplar İzmirde gümrük — muhnfazasinda Edremitli Rahmi Denize: Şiiriniz güzeldir, fakat şilr neşretmek gündelik gazetelerin gpaarı değildir. Edebi mecmualar- dan birine gönderiniz. * Diyarıbekirde Evkat mütek den bay Abdurrahmana t İşpritizmeye ait bizde ancak küçük bir kitap çıkmıştır. Evvelce eski harflerle vardı. Nushaları kalmamıştır. Bunu da Ankard caddesi kitapçılarından İsteyebis lirsiniz. dar - linç etmek Iıtiynrdu dılek— lerini silâh kuvvetile yerine getir» meyi dalma beceren ve korkunç bir tarih taşıyan Strelitzler, Kremlin sarayının önüne doldukları vakit küçük Petro, bir deliğe saklan- mıştı, oraya sığınan Narişkinlerin de korku iliklerine işlemişti. Narişkinler, bu kalabalığın Petroyu gelişi güzel düşürmek için toplanmadığını, bir davaya sarıldığını anlayınca geniş bir ne« fes almışlardı. Çünkü ortaya atılan dava çürüktü, Ivan öldü« rülmemişti, sümüğünü çekerek sarayda yaşıyordu. Narişkiler bu Gebeple korku- dan çarçabuk — sıyrıldılar, İvanı bulup halka — göstermeyi kur- dular. Prenses Sofi, “sana bir zarar gelmesini,, diye alık İvanı saklamıştı. Maksadı da saray önü ne toplananların göz kızgınlığile sağa, sola bakmadan, yapacakla- rı hücumun sonuna kadar onu giz H tutmaktı. Halk ve Strelitzler, Petro ile dayılarını parçaladık- tan sonra alık kardeşini elile öldürecekti ve yalanının meydana çıkmasına meydan vermiyecekti. Lâkin bu sefer de hesap ters çıktı, budala İvan saklandığı yerden çıkarıldı, Petro ile beraber sarayın balkonuna — götürüldü, kanina kan iIsteyen kalabalığa gösterildi. Taht Üzerinde kanlı bir değişiklik yapmak isteyen binlerce adam, öldürüldüğüne İnandıkları Ivanı diri görünce şaşırdılar ve Petroyu ıHn.lıdılu. artık Sofl yenilmişti, — Narişkinler ayakta kalmıştı. Fakat umulmaz bir gevezelik, kolayca elde edilen barışı bir lâhza ıçinde bozdu. Bu geveze- liği yapan Narişkin — ailesine mensup bir prensti Alık adam, kaitlerin. yatlığında buldu. Fakat ben hemen çaktım işin aslını. — Merakla sordum: — Neymiş işin aslı? O; güç meydana çıkarılır bir İvanın diri olduğunu görerek utanmış olan kalabalığa saray balkonundan — şu sözleri hay- kırmıştı : — Kopazeler, alçaklar. Bir kadeh içki için her edepsizliği göze alıyorsunuz, çar hazretlerini rahatsız etmekten utanmıyorsu- nuz, Sizi kuduz köpek öldürür gibi gebertmelidir. ve biz bunu yapacağız! Bu söz, yatışan sinirleri yeni baştan titretti, bakışı yumuşayan özler, yine kan rengi bağladı. arlişkin alilesinden tek bir adam kalmadı; kadın — ve — erkek hepsi parçala Üztelik Pet- ronun tek başına çarlıkta l masına — müsaade — edilmiyerek budala Ivan da hükümdar ilân edildi. — Prenses — Sofi, her iki kardeşine vasilik edecek ve bu sıfatla Rusya devletini emri altında bulunduracaktı. Bir söz, bazan en kuvvetli barışları bozar. Onun içindir ki eski Türkler, “ boğaz, dokuz boğumdur. Sözleri bu boğumlarda beklete beklete ve süze süze söylemeli,, derlerdi. illetin lıqh sini koyıın bir doktoı keyfile avlattı: — Ne o'acak! “Gördüğü 'den vazgeçenin başı dertten kurtuk maz!,, derler. Bizim mide de peynir ekmeğe alışıyor, sicak balığı ye- yince dokundu tabibill.

Bu sayıdan diğer sayfalar: