5 Ağustos 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

5 Ağustos 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

EHint Denizlerinde Türkler Yazan: M. Turhan Piri Rels- Murat Rela - Hadım Süleyman Toramanla Kaygusuz Yaşar Müthiş Bir Hıncın Ateşile Yanıyorlardı.. Fakat — Adene acağır, — kas Paya zsaker döke- teğiz. Şişman paşa bunun — için söz verdi. Demek ki senin Öcün alına- cak. Gözün aydın. Toraman — içini gektir — Teşekkiür Bderim baba, Lh- kin dileğim henüz yerine gelmiş de- Bildir. Öcümü aline Miş görsem de içim ferahlamıyacak. Ben yanağımdaki kiri, ©ırz düşmanının kanile yıkamak İsterim, bana ge- 4 gekli olan bir avuç kanı da — kendim akıtmalıyım. Nasıl, bu zevki bâna tat. tırabilecek misin? — Helt Adene gelolim, — burasını da düşünürüz. Şime dilik hiç tınma, beklel.. Acaba Toramanın baba dediği bu kaygusuz yaşar kimdi ve bu İki yiğit Adam, nasıl bir öc ardında dolaşıyor. Tardı, nasıl bir hıncın &levile yanıyor. lardı: Sayın okuyucularımızı merakta birakmamak için biz bu bilmeceyi Şt açıyoruzu Kaygusuz Yaşar adile —Mısiırda önümüze çıkan tüysüz pehlivan, Gü. Geratda bıraktığımız Safer — ralsden başkası değildi. O, Bahadir Şah Ha anılran dö Süzanın dalgalar aramada €in verip gittikleri gün, Portekizli gemicinin yardımlle karaya çıkabil. mişti, başı ucunda dolaşan ölüm kar- talından kendini kurtarı şti. Fakat Ayağı yere basar basmak bütü: korkunç dakikaları unuttu, Şaşılmıya değer bir soğuk k Rözden geçirdi, v rorlaştırdıktı © günün kâran- hik — köşi ni aydınlatabilmek — Için Portekizli neferi sorguy çekti. Hemön söyliyelim ki bu neferin o kanlı boğuşma sırasında Safer Relel kurtarması Baber and Hümayun adlı Gseri yazan tarihçi Erskineln dediği gibi ondan gördüğü iyiliklere karşılık göstermek İçin değildi, belki para koparmak - içindi. Çünkü bu noler, 'Donna Jandan ve Saferden aldığı bahşişleri azınsamış, gittikçe kabaran bir açgözlülüğe kapılmış ve Içine ka. tıştığı aşk oyununu bir kazanç kay rağı haline koyarak mümkün olduğu kadar çok para vurmayı tasarlamıştı. #vmiral dö Süzaya bildiklerini söyle- Hesi hep o açgözlülükten ve bu ta- sarlamadan ileri geldiği gibi Safer Reisi denizden çekip çıkarması da Aynı sebeplerden ileri geliyordu. Onun düşüncesine göre Safer Rela boğulursa kazanç aynağı kurumuş olacaktı. Herif, hâdiselerin nasıl bir bişim aldığını bilmiyordu, sezmiyordu. Baferin sağ kalmasile aşk dalavere. #inin yine yürüyeceğini ve kendisinin de üç taraftan — para sızdıracağını umuyordu. Halbuki Safer, içine düşü. rüldükleri pusunun — bu aşk oyunile igisi olduğunu amiral dö Viz Ruvanın da bu sevgi işini sezdiklerini, Bahâdir Şaha — giydirilmek İstenilen külâkı anladıklarını uranlamıştı. Safer, bütün — varlığılı köndine bağlı olan Portekizli kızın n karde- Şine, Vis Ruvaya sır sızdı iyaca- gına kanaat besliyordu. Bundan dola. yı işin meydana çıkmasını arada tel- Tâlk — yapa neferin — casusluğuna veriyordu. Karaya adım atar atmaz kısa bir. düşünce geçirdi, yapacağı işleri tartar tartmaz da herlifin yüs kasına yapıştı : — Di gel, dedi, şimdi bana hesap eağı adımı ka. ver, Kayığın yanaşlığı yer 1ssızdı. Gün de kararmak üzereydi. Uzakta bir küme toprak gibi esmer bir bayılışla Kaygusus Yaşar bu sözleri söylerken derin, derin düşünüyordu göze çarpan küçük kasaba İle onların bulunduğu kumasal arasında ne İn Vardı, ne cin. Din adasının bir lima- nındaki filo ise göze bile görünmü- yordu. Saförle gemici, bütün yer yü. zünde baş başa kalmış - iki adama benziyordu. Bu yapayalnızlığın ne yaman bir kimserizlik olduğunu iliğine kadar duyan portekizli neferdi. Kayığını yanaştirdığı bu kumsalın altın kusan bir maden olacağıni ve oradan haylı bir para toplıyacağını umarken yaka. #inâ yapışan şu el, kulağına çarpan şu sesi o hulyasını eritmiş ve yüre- ğine engin bir. korku doldurmuştu, Esmerleşmiş gök yüzünü, bir kara Örtü olup Üstüne düşecekmiş — gibi oynar ve yere doğru ağar Eörüyordu, titreye titreye gözlerini yere gçevirk yordu. Fakat yerde, kuyu âğı gibi, © gözlere karşı açılıyor, açılıyor, ya- yallı neferi yutacakmış gibl bir. du- rum alıyordu. Önünden geçmek üzere İken Sa- forin sert sezi yine çınladı ve berifin dağnık aklını başımna getirdi: — Suma be oğl: işler nice oldu? K e B Gemici, peltek pöltek sordu: — Ne işleri anılzadem ? — Küçük kızla seviştiğimi herif. lere anlatmak işi?.. Bunu sen yaptın bildiklerini onlara söyledin değil mi? Gemici, And içerek ve Tetavroz çıkararak — bilgisizliğine Safer Relsi imandırmak — istedi. O, adamcağızın göğüsüne — işlemeye kalkıştığı haçi yarım bıraktırdı vâ gürledi: — Yalana dolana yeltenme, dişle- rini #ökerim, Doğru söyle ki canını bağışlayım. Gemlci, öz yurdunda duyduğu ga- yuız hikâyelerle Türkün verdiği wöze den dönmeyeceğine Inanç besliyordu. Saferin, bir gart İle canını bağışlaya- gağını duyunca geniş bir. nefes aldı, ptlteklikten kurtuldu, bülbülleşti ve her şeyi söyledi. Onun hikâyesi kısa ve sade idi, para hirelle yapılmış bir. ikl yüzlülü. gün — anlatılışından ibaratti, Herif, Amiral dö Süzanın kendi söyledikle- rindem bir plân — çıkardığını, g4 olup biten işlerden sonra bile, #ezinmemiş değildi. Safer Reis, kendi uranlama- sının doğru çıktığını görünce herifi mühimsemez oldu: — Haydi git, dedi, — yerine dön. Küçük kızi görürsen kardeşini deniz« de boğduğumu, Gbür âmiralı birgün ona benzeteceğimi söyle, Ve biraz düşündü, tasalanır gibi oldu, ilâve ettli — Küçük kıza kendini unutma- yacağımı da ânlat, Eğer kardeşini boğuşumdan ötürü bana hinç besle. mezse kayalıkta esirgediklerimi ona bol bol veririm. Yok, bu Iş yüzünden yüreği soğumuşsa kondi bilir. (Arkası — var) 5 SON P O STA Musolininin Fikri Mutlak Harptir Ağustos 5 Gazetecisine Ağzından Kaçırmıştır | O, Bu Kararını, Hususi Bir Mecliste Bir İngiliz (Baştarafı 1 inci yüzde ) tır. Fakat ben bunu düşünerek ona kargşı tertibat aldım. Şarki Amerikaya herkesin - bildiği gibi birçok levazım ve asker yolladım. Fakat icap ederse oradaki kuv- vetleri iki, üç hattâ daha fazla- sına iblâğa hazırım. Ufak tefek şeylerle kanaat eden bir adam olmadığımı bilirsiniz. beş İmperatorunun da be- nim maksatlarıma ve elimiİn altın- da bulunan kuvvet menbalarına vakıf olduğunu tahmin ediyorum Onun da bunları düşünerek ona gö- re bu sergüzeşte atılacağını zan- nediyorum. Musolini gayet yavaş söylü- yordu. Tavassut Istemiyor — “ Kararınız kat'i olmakla beraber, bunun, dost voya müt- tefik bir devletin tavsiyesi altında değişebilmesi ihtimali yokmu? ,, diye sordum. Italyan dikdatörü — gözlerini güılırlnıı diktl ve sonra da sert ir sesle: — No demek istediğinizi an- ladım. Fakat merak otmeyiniz. Mister Edenle yaptığım son mülâ- kat her halde onun fikrinde de bu baptaki şüpheleri izale etmiş- tir ,, dedi ve adeta kendi ken- dine söyliyormuş gibi hiddetle: — “ Hiç birşey hakkında te- reddüde mahal vermemek... Işte benim prensibim budur, gayeyi açıkça tayin etmeli ve ona doğru yürümelidir. ,, Dedi. Avrupadakli vaziyet Fransızların, Italyanın Afrika: da bir sefer açmakla Avrupadakl vazivetin zayıflayacağından kork- tuklarını biliyorsunuz, değilmi? — * Herkese söyliyebilirsiniz. Bu korkuların hiç aslı ve esası yoktur, Eylülde Avrupa hudut- larında, Jlâzım — olan yerlerde 800,000 askerim — bulunacaktır. Icap ederse bu miktarı bir mil- yona, hattâ daha fazlasına çıka- rabilirim. Habeşistan meselesine gelince, — ben buna daha ziyade bir seferberlik tecrübesi nazarile bakmaktayım. Bu, bize asker'ik- teki moksanlarımızı — öğretecek- tir. Fakat — Avrupa işlerine dönelim. Bulanık suda kimlerin bahk avlamak istediklerini bill- yorum ve onların oynamak İste- dikleri oyunlara karşı koymak için de herşeyim hazırdır.., Şimdi De Öbür Muhabir Yazıyor Adis-Abâba, (Dailly Ekspress Muhabiridden ) — Habeşiştanda şimdi müthiş yağmurlar yağmakta, gece gündüz gökleri şimşekler yırtmakta, yıldırımların tırakaları kulakları — çınlatmaktadır. Buna rağmen başta İmperator olmak üzere bütün Habeş milleti hum- malı bir surette harp hazırlıkları yapmaktadır. Adis-Ababada herkesin uyu- duğu, 1ssız sokaklarda sırtlanların dolaştığı bir sırada Habeş İmpe- ratoru Gsarayında — müşavirlerile beraber sabahlara kadar — otur- makta ve vahşi kabileler, dere- beyleri, cahil ve esirlerden mü- rekkep olan halktan bu on ikinci asır adamlarından modern — bir ordu vücuda getirmiye çalışmak- tadır. Hazin bir manzard Ekserisl Belçikalı olan Avru- palı zabitlerle, hâki üniformalı Habeş zabitleri sabahtan ak- şama kadar, silâh yerine birer deynek taşıyan acemi efradı ta- lim ettirmekle meşguldürler. Şe- hirdeki herbangi meydanlık, açık- hk veya avlu şimdi birer talim meydanı halini almıştır. Her tas raftan boru sesleri işitilmekto, sokaktakl çocuklar bile babalarır ni taklit ederek asker oyunları oynamaktadırlar, Velhasıl kadınlar ve çocuklar« da dahil olduğu —halde bütün Habeş milleti kılıçlarını - bilemek- tedirler. Çünkü onların güvene- bilecekleri yegâne silâh çelik va ondan daha kuvvetli, daha keskin olan cesaretleridir. Dermo çatma silâhlar Habeş — ordusunun — bugün (500.000) tufeği (200) topu, (3500) makineli tüfeği, (400) otomatik tüfeği ve sekiz tayyaresi olduğu Söylenmektedir. Bu — tüfeklerin #mazamı gayet — eski s'stem olup bugün onlara mahsus cepa- ne bulmak kabil olamamaktadır. Toplara gelince; bunların da çoğu battal ve bozuk olduğundan düş- mandan ziyade Hubeş — kıtaâtı için birer tehlike teşkil etmekte- dirler, Makineli ve otomatik tüfekler büyük harpte kullanılan tiptedir- ler. Tayyarelerin ekserisi ise eski Farman makineleridir. Habeş ordusunda — 2 milyon atım piyade fişeği olduğu söylen- mektedir. Eğer ba doğru ise, silâh başına ancak dört atımlık cepane isabet ediyor demektir. Mamafih burakkamların hepsi birer tahminden ibarettir. Bugün İmperatorun kendisi bile ordu- sunun tecbizatı — hakkında tam malümata malik degildir. Sıhhiye Teşkilâtı Habeş ordusunda sıhhiye teş- kilâtı hiç yoktur. Adisababadaki Amerika misyonerlerinin açtıkları hastanenin — doktoru — Hakman, daha ilk yardım vesaltinden mah- rum bulunan bir orduyu #efere çıkarmanın bir vahşet olacağını, yaralıların — diri diri Sırtlanlar ve Akbabalar — tarafından parçala- nacağını söylemektedir. Doktor, Imperatora — müracaat — ederek harp çıktığı takdirde maiyetin- deki hastabakıcı — hemşirelerle beraber orduda çalışmayı teklif etmiş ve İmperator da bu teklifi memnuniyetle — kabul — etmiştir. Şimdiden bunların nezareti altın- da sihhiye — müfrezeleri — teşkil edilerek bunlara İlk yardım usuk leri öğretilmeye başlanmıştır. Bir Tarâflı Ambargolar Geçenlerde Habeş harciye nu- zırı resmi bir beyanat sırasında Habeşistanın silâh tedarik — et- mek için her tarafa başvurduğunu fakat bir sürü Ambargolarla kar- gılaştığını, — halbukt — bitarafâne olduğu iddia edllen bu Ambar- göoların İtalyanın İlehine tatbik edilmekte olduğunu ve Japonya- dan bile silâh alamadıklarını söylemişti. Bu vaziyet karşısında adeta mulaassâibne bir surette asker! talimlere devam edilmektedir. Işi olanlâr bile günde en aşağı Iki saat kadar işlerinden ayrılıp talim görmektedirler. Talim Edenlere Bir Bakış stleri başları perlşan, tüfek- siz, şapkasız, yalınayak fakat son derece münis terbiyeli olan ve ku- mandaya can ve gönülden İtaat Gün — PAZARTESİ. Har N S AĞUSTOS 935 92 —H Arabi 1354 Rumf 1351 # Üğnkeryük Tammuz 23 Vakit (Ezanl |Vasatll Vakit |Esaai Vasat Güneş (9 37| 5 00 Öğle ikindi Alışman l2 D9 26 ) 12 20| Yata V1 47 2 12 ladâk | 73702 58 486 BS2 etmok İsteyen bu — şehirli halk kumanda altında büsbütün şaşır- maktadırlar. — Sırayı — muhafaza etmenin ne olduğunu bilm sağını golunu ayırt edemiyen bu zavallılardan mürekkep kıtalar “dur ,, kumandası üzer.ne adeta bir armonik gibi biribirine geç- mekte, sağa dön kumandası Üze- rine İse efradın her birinin bir tarafa gitmösile büsbütün dağık maktadır. 25 Eylül, Tariht Dönüm Günü Manzara tuhaf olmaktan zi« yade hazindir. Buna rağmen hiç kimse şikâyet #tmemekte, yorul- mak bilmeyen bir azim — İle bu talimlere devam — etmektedir. Çünkü (25) eylül geldimi, yağı mur. sanki bir musluk kapanmış gibi birdenbire dinecektir. ve ba sene yağmurlar dinince her sene olduğu gibi halk bayram değil, belki de harp yapacaktır. ” Habeş Meselesi 4 Eylüla Kaldı Cenevre 4 (ALA.) — İngilte- re, Fransa ve Italya mümessilleri, konseyin son toplantısından evvel yaydıkları bir bildiriğde, Italyan « Habeş anlaşmazlığının kotarılma- sı İçin yapılacak konuşmalara mümkün olduğu kadar çabuk başlamak kararında - olduklarını söylemiştir. x Cenevre 4 (A.A.) — Uluslar sosyetesi konseyi İtalyan - Haboş meselesi İle ilğili bir kararı tope lulukla kabul etmiştir. Bu karar, uzlaşma ve hakemlik komlayonu: nun oual » oual bölgesinin hâkk miyetl ile meşgul olması gerek-« mediğini söylemekte ve bir be- ginci hakemin atanmasını kay- detmektedir. Komisyonun çalış- malarını 1 Eylüle kadar bitirmesi | * ve İtalya ile Habeşistanın 4 Ey- lülde bu çalışmaların sonuncusu- nu könseye bildirmeleri gerektir. Konsey bundan başka yalnız Italya dışarda kalmak — Üzere ikinci bir karara Italyan - Haboş ilgilerinin — bütününü Incelemek Üzere 4 Eylülda toplanmayı kas bul etmiştir. Habeşte Katolik manlığı lıtıyoıbı' j Paris, 4 (A. A.) — Petit Pa- rizlen gazetesi, Harrar'dak! Frar- sız. katolik misyonerlerine ali binanın - silâhli Habeş grupları tarafından yağma edildiği ve ya- kıldığı hakkında Romadan gelen bir haberi yaymaktadır. Bundan başka, Sıdamo ve Uallamo'da Fransız katolik mls- yönerlerine ait binaların da son günlerde Habeşlerin hücumuna uğradıkları söylenmektedir, Galla'nın — başpapası — Jarusa tehdide uğramıştır. Edenin Bir Nutku Londra, 4( A. A. ) — Bay Eden radyo İle yayılan bir söy* levde demiştir ki: “ Üç devlet arasındaki görlüş- melerin durumu ber ne olürsü olsun, Uluslar Kurumu konseyi 4 Eylülda toplanacaktır. Bu görlüş- meler - sonuçlanmadığı takdirde, konsey, Cenevre andlaşmasının hükümlerine göre hareket ede- cektir.,, Laval Parise Döndü Cenevre, 4 ( A. A. ) — Bay l-ıvıl'oloıııobül! Pırıu YS

Bu sayıdan diğer sayfalar: