8 Ekim 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

8 Ekim 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SODI POSTA Kadıköyde Muhakkak Bir Detline Var Yazan; Hatice Hatip -76 - Her Şeye Rağmen, Definelerin Meydanı Çıkması İçin Yapılan Ugraşmalar, Bir Türlü Netıcılenemıyordu Elile salonun kenarını işaret Wi. Ha- kikaten orada bir küp duruyordu... İşte bu küpün üstünde ben çalıştım. Ve gördüm ki bu küp bir yağ küpüdür. Kilise kandillerinin yağımı taşıyan bir küp, Demek ki eskiden Ahmet Paşanın köşkünün yerinde Bir başka bina var- mış... Bir kilise... Bir kilise azizim, belki de Aya Öfemya kilisesi... Genç kız bir sigara aldı. kibrit çakmıştı. — Teşekkür ederim. — Birşey değit... — Ha ne diyordum. E«skiden bBen daha — İstanbulda iken Ahmet Paşa köşkünün bahçesinde kocsman bir Norton ağaç kökünün yerinden çıkarıldığı va- | yor. kit bu büyük ağaem altından bir kuyu, kocâman bir bostan kuyusa ve kuyus nun içinde de bir sürü bakraçlar çıke mıştı. Hatta 6 zaman — bunlarım hangi devre ait olduğunu anlamak üzere Ahrmet Paşanın evine müracaat etmiş- tim. O xaman bana evde bir sürü ka- Taylanmış bakraçlar gösterdiler, evde hbizmetçiler bunları kullanmak için ka- laylamışlar... O zamandanberi Pok- mezoğlu ve Bahariye caddesi benim için üzerinde tevakkuf ıdılı:ek yerler olmuştu. .. Acaba Modada Mı? « Çarıkçı mahallesi Moda ve Mühür- #ar caddeleri Altıyol ağzı, Bahariye caddesi Pekmezoğlu eski körler mem- leketinin merkezi idi. Moda kışlık ti« yatrosunun karşısında Bir yol açıldığı zaman orada bir sürü eski âzür bakiye- si çıkmıştı. Altıyol ağzı — düzeltilirken | eski Tühitler buhmmuştu. Araştırma- larımızı o tarafta yapmak için dostu- tuz Vlâdmir Ahmet Paşa köşkü Bah« Çesine bakan Bbir ev kiraladı ve sonra | küplerin bulunmuş — olduğu bir parça kazılınca bir yol çıktı... — Yol,.. Ve eski hmıuyıılırın bir — Ve nihayet yabancı bir bahçeye girmeden © yola çıkmak için bir tünel kazılirken çıkan ikinci mahzen... — Ölüler mahzeni... — Fakat siz bize n.d—?.. Neden paranın orada olduğunu söylemediniz, mneden bize her şeyi anlatmadınız ? v — Bundan ne fenalık ç*ı!.. ... Mahzene İndik — Ne fenalık çıkacak. Biz paranın oralarda saklı olduğunu — zannediyor- duk, © mahzene inon merdiveni çıktık, bir evin içine girdik. Gıdı bir dişçi r — Çok iyi yapmışsınız, ben size Mec'am Bir Sır! Genç kız, buruşuk sarı didim didik arı aldı, önünde düzleştirip aç- * sönva,.. Almancaya tercüme e- ' » okudu A, P. kapısmın sirri bize şenmet | Ü4 Arkadaşıma 1a kelime eksik.. u O susmuş ne benim ismimi | /| sıkiışamıyan muslukları hazin bir şırıl- i2., | İnsanların gölgelerini aksettiriyordu. engizisyonların | ılyleıııı... Ne de sirrim dört B li haçın ortasına gömüldüğünü... Aklmı kaçırdığını söylüyorlar... O: | nu akıl hastahklarımna şifa veren ayaz- manın yanındaki Darüşşifaya kapa- mışlar... Orada hissiz ve şuursuz yaşı- yor... Mermerlere... — Gene ne okunmuyor: €. diyormuş... Ben,.. — Gene okunmuyor .., ©.. Karku...n — Gene eksik,.. ... Yabancı ve vahşi memleketle- re...> — Gene eksik... Gene eksik... Fa- |kat bu eksikler hiç birşeyi saklıyamı- -. Define dört B li haçın tam orta- | sına gömülüdür. Dört B li haç ise İğrik kapıdaki Panaiya kilisesinin avlusun. ) dadır... Bu arzumuza nail olu- yoruz rica ederim... İstirham ederim gene para canlılığile saçmalar yap-: mayınız da biran evvel bu üzüntüler bitsin. İskelet suvath adam — tıpkı etsiz bir kafa gibi sırıtıyordu. —— Norton gel birer viski içelim. — Size de yollıyayım mm azizim.., Siz de ister misiniz?. — Çok memnun olurum... Belki bir- a2 yorguluğumu alır, bu akşatm çalışa- cağız... Biraz dinlenmeğe ihtiyacım var, | — Bir Yaylım Ateşi Sabahtanberi devam eden hafif lodos tık bu bir rüzgâr değil, bir kasırga idi. Esişin şidldetinden — viran evler kor- kup yerlerinden fırlamak ve kaçmak istiyorlarmış gibi mütemadiyen sağa sola sallamıyorlar. Biran evvel temolle- rinden kurtulmağa çabalıyorlardı. Bu harap evlerin damlarından ve yıkık surların tepesinden yollara toz ve top- raktan bir yaylım ateşi açılmış gibi idi. Gözleri ve dudakları aralamağa im- kân yoktu,.. ... Yıkık Bir Şadırvan Edirnekapısının yanmdaki Mihri- mah camü elektrik ışığile buğulu bir pembeliğe boyanmış görünen göğün üstüne bir bin bir gece masalı gibi yük- selmişti. Yıkık şadırvanımın kapanamıyan, tı ile akan bu metruk avluda, rüzgâ- riın önüne katılmış çakıl taşları, çakıl taşlarını tozlar, tozları kovalıyordu. İleride eskiden medrese odaları ol- mak icap eden şimdi kapıları yarıya kadar taşlarla örülmüş pencereleri ka- palı izbelerde isli camlı petrol lümba- ları şimdi ne olduğu, üe işe kullanıldı- ğt meşkük bu inlerin duvarlarına kim oldukları belirsiz, renksiz ve yüzsüz Şark masallarının dağ — tepelerinde yana oturmuşlardı. Erkek pipo içiyor. |Kadın sslik çalıyordu. ve ikisi de tram- vıyb— dönerkan rayların üstünde çı- kardıkları ve bir diş gıcırdaması kadar âsübı bozan sesi dinliyorlardı.. Piposunu içen adam: — Bir tramvay geldi dedi ... — Bir twamvay... Evet belki onlar geldiler... Tramvay sesi bu dekora ne kadar | yabancı idi. İnsan burada şimdi hemen bBoynunda çıngırağını sallıyarak yakla- şacak süzgün bakışlı develerin ahenk- K adımlarının taprağı olgşeyan sesini duyacak zannediyordu. —.. Bir Sarhoş Mu? Genç kadın gayrühtiyari titriyorek: — Bu kim acaba? dedi. Kenardaki izbelerden birinin yarısı 'İdavar örülmüş kapısını kapıyan çuval | |perde oynamıştı.. Dışarıya iri bir gölge süzülmüştü. Ne iri bir gölge idi bu.. Cümeşları genle v lebiları BAF g0i Şi uzun görünüyordu... Ve âdeta sallana, sallana onlara doğru geliyordu. Gençi kaz burada beklemek — hiç te doğru değilmiş.. Diye düşünüyordu... doğru yaklaşıyordu. — Bir sarhoş mu bu gelen?.. Yoksa orası onun çıktığı yer bir e- rar tekkesi mi idi kim bilir?.. İri vücutlü, uzun Boylu adamın a- yakları çıplaktı. Bu çıplak ayaklarla fütursuzca taşlara basıyordu. Daha yaklaştığı zaman üzerindeki pantalonun diz kapağına kadar bükül. müş olduğu görüldü... Giydiği gömlek parçalanmış kolları rüzgürda pelerin gibi uçuşuyorlardı. Omuzlarına kadar inen saçları ve uzun sakalı da rüzgür- Gelen onlara /j da dalgalanıyordu. Onlara çok yaklaşmıştı. Kadın: — Of, dedi. Ne diye burada bekle- Birinci Teşrin ' Altın Fışkıran Memleket : 16 HABEŞİSTAN Burada Ev Hayatının Bii ÇokHususiyetleri Var Yazan: L. M. Nesbilt Bunların çehrelerinden Iyi bir aile ye mensup oldukları, tavırlarından :ld:lı_w Fakat ziler . t ma: vinl bir ax karıştıracak — olsanız, saklamak için aldıkları bl::. l:î Birlera rağmen, nahoş halara tesadüf edersiniz. Bu kahvelerde hakikaten na- muslu vo temiz kimücleri göre- mezsiniz. görseniz bile bunlar ge- çici yolculardır. Perişanlar Katllesi Bu fakirler diyarında saplanıp (© kalınış olanları, üzerlerinde biçime Siz, solgun ve üzülmüş, fakat buna rağmen istihfaf ve Jükaydi ile ta- şıdıkları elbiselerden tanıyabilir: siniz, Potinleri çatlak ve - yerli berberlerden dostları olmiyanların da - saçları uzun ve perişandır. Kimisi, neresi olursa olsun başka bir yere- gitmek İçin bir fırsat gözetmekte, yayladan ayrılmayı artık aklına bile getirmeyen ba- ıılırı da dolandırmak veya ku- marda çalmak suretile maişetle- rini temin edemedikleri zaman- lar rastgelenufak tefek himmetler görerek yaşamiya gayret etmek- tedirler. Paralılar karşısında Bu adamlar sizde para olduğunu ve bu- nu işletmek istediğimizi sezdikleri takdir- | para kazanmak için size türlü türlü Evleri büyük ve kâürgir bir bina idi. münde ve arkasında geniş ve etrafı duvarla çevrilmiş avbları vardı. Atımla pıya yaklaştığım zaman, bazan veri na oturmakta olan Molina beni görür ve hemen hemen daima yanında gitgide şiddetini arttırmıştı. Şimdi ar- | idik. de, dik. Keşki başka bir yerde hulu;-,—u--.,ıauıı-ıı-m—.n- kat bunlar size dalma teker teker yanaşır- Düşünceli bakışlar Yerinden kımıldamak istedi. Fakat Bial Yeriidaki eleki 'oavin ' kafanü' samaki |D Haa K M aet futtu. Kımıldamadılar — ve saçı sakalı| ketinden kaçmış olan sabık bir veznedar biribirine karışan adam önlerinden ge- iplik ve dokuma iİşlerinde büyük çerek daha ilerlere gitti. Onları ıorme-ıolı!ııiınm anlatır ve cebinden bir sürü nü- mişti. O hiç birşey görmüyordu. Sanki mune çıkararak önünüze yayar. Her ne gözleri fevkattabia bir seyre dalmıştı. sebeptense cübbesini sırtından atarak bu- kulakları da hiç birşey işitmiyordu ,bir otamabil ile buraya gelmişlerdi. Temekte idi. Birdenbire durdu. Cami kapısının ö- nündeki taş merdivenlere yüzüstü u- zandı. Artık kımıldamıyordu. Genç kız: — Bir esrarkeş olacak! diye fıml. dadı. — Belki de bir açtır... Aç... Uzakta yeniden bir gölge peyda ol: muştu. Genç kadın sevincle: - — Norton dedi, — Evet Norton. Evvelâ Goldkoviky ile genç kadın Norton ile Vladmir de ayrı, ayrı geleceklerdi tramvaylarla... (Arkasi var) TÜRKÇE SÖZLÜ Tepebaşı Şehir Tiyatrosunda 8- 10935 Salı akçam eat 20 de ÖLÇÜYE ÖLÇÜ Ketarbul rletiyezi ŞehirTiyatreso KM L l | TTit O Sanki bu kulaklar maverai sesler din- _. ay vade ile ve kefaletsiz BEYKO toarethanesinden tedarik Mahmu! İstanbul ikinci Müs .| tuğundanı İflâs idaresinin diği lüzum Üzerine — müflls Yakopyan Işinde alacaklıların me' para hakkında bir karar için 9/10/935 çarşamba saat 14 idareye gelmeleri! ilân o'unur, (15 İstanbul Belediyesi İlânları Bir metre murabbama 12 lira değer biçilen Cihangir yan yerinde 7 ci adada 101 - İharita numarada bir yüzü 3,40 diğer zül 14,90 metre olan 45 metre BSİ santim metre murabba: da arsa satılmak üzere açık arttırmaya konulmuştur. Şınıııııl levazım müdür'üğünde görülür. Arttırmaya girmek İsteyenler di lira 23 kuruşluk muvakkat teminat makbuz veya mektubile bera* ber 9 birinci teşrin 935 Çarşamba günü saat 1öde daimi mende bulunmaldır. — (B.) İzmir Vakıflar ireDktörlüğünden Bir yıldanberi üzerinde çalışılmakta olan Ödemiş İlçesinin Lir; kamununda ter hsel izerlerden Aydın oğlu Mehmet Bey — camimnid “kapı, pencere kanatları ve minber gibl altıyüz oluz dokuz y ince ağaç işler.min onarılması için Uzman aranmaktadır. Bu g işleri yapığış olanların Evkaf veya Müze Yönetkelerile Gü San'atlar akademesinden «lınmış belgeleri İliştirecekleri mektupla: 20 Birinci teşrin 935 tarihine kadar Izmir Vakıflar D baş vurmaları bildirilir. “587ÜN

Bu sayıdan diğer sayfalar: