14 Ekim 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

14 Ekim 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Amerikada Şikagoda bütün ecnebi talebelerin toplandıkları Enternasyonal havz Ameril_qıda Türk Talebeler Yüz Kadar Gencimiz Yüksek Tahsil Görüyor Amerikaya Tılğbo Akım iîn Fazla Çinden Oluyar Ve Çin Gençleri Kendilerini Bütün Eğlencelerden Mahrum Tutarak Öy!ıj:lgıyor Si Şikago, (Özel muhabirimizden) - binlerce yabancı arkadaşları ara- Yür yirmi beş milyon nüfuslu birle| sında daima en iyi dereceyi alıyor. şik Amerika topraklarına her yıl Çinli talebenin hiç hoşlanmadığı ve dünyanın muhtelif bölgelerinden | temas etmediği milletlerden biri de akın eden talebenin sayısı, gözleri | Japonlardır. Fransalı ve Almanya- çelecek kadar önemli bir yekün teş-| lı talebe Amerikada eğlence yerleri- kil ediyor. 48 cumhuriyet merkezin- | ne beraber gittiği ve milliyetini, de mevcut remi üniversiteden be,—;mzmleketiıîn siyasi temayüllerini ka özel Üniversitelere de gösterilen | bit incelemediği halde Çinliler Ja. bu rağbet fazlası, sadece birer dip.wponlırı dıişnı_ d_üçrı:ın tanıyor ve loma temini isteğinden doğmuyor. Ona karşı gizli bir kin taşıyorlar. Kültürü en ileri ülkelerin uzattığı| — Uyuyari bir millet olarak bilinen bu rağbetin mânası, Amerikan Üni-ıÇinliler Amerikada memleketlerini versitelerinin talebe kafasını müs- tanıtmak hususunda tasavvur edile pet olduğu kadar pratik ve lüzumlu | miyecek kadar üstünlük gösteriyor- bilgilerle de doldurmasından - ileri lar, Muntazam konferanslar vere- geliyor. Yapılan incelemeler gösteriyor ki, | propaganda mecmualarını yaparak diğer Üniversitelerde yetişen tale- | kendilerine düşen ulusal V"ifel"iı benin muvaffakiyet şartlarile Ame- | fazlasile başarıyorlar. rikan Üniversitelerinden mezun ©- Amerikaya tahsile gelen Jaâpon lanların iş sahalarındaki muvaffaki- ' talebeleri de sıkı bir murakabe al- yetleri arasında büyük bir fark var- tımdadır. Japon talebe enspekterle- dır. Bu fark daima Amerikan Üni- | ri daimi surette talebe ile temas ede- versitelisinin lehinde tezahür etmiş- rek Üniversitedeki derslerini takip tir. Talebeye yalnız bilgiye müstenit etmekte; muvaffakiyet göstereme- randıman vermenin esassızlığını yen talebeleri derhal memlekete kavrıyan Amerikan uzmanları, Üni- iade etmektedir. Fazla tenbellik versite talebesini müşahede ve gör-|eden talebeye harakiri bile tavsiyo gü şartları içinde yetiştiriyorlar. edilmektedir. Amerikaya en kalabalık talebe grupları gönderen memleketler Çin, Japonya, Hindistan, Filipin, Hava- yan, Çekoslovakya ve Almanyadır. Ondan sonra Fransa, İran, Yügos| — ğinin Tedavisi lavya, Yunanistan ve Türkiye geli- yor. İfındı başlıyan yenilik tema- Mumkun Oluyor î“ı";" bu yıl Amerikaya yüzlerce | —1 eningrat 13 (Tas) On beşinci fi- alebenin gitmesini “"'i“ -t'i' 8i- ziyoloji kongresinin komisyon toplan- bi 934 yılında Amerika Un"""u—'ıılınııch. inslesik Göreriziin Kiklnir N. Ferit Bunama Hastalı- rek ve Çin ülkesi hakkında çıkan | Türk Sahneslnde 25 Yıl Bizi Katıla Katıla Güldüren Ve Hıçkıra Hıçkıra Ağlatan Galip Hayatını Anlatıyor Diyor ki: “Ölünceye Kadar Sahnede Kalacağım ,, Çiçeklik masadan yuvarlanmış, - çi- çek demeti yere düşmüş, Yere düşen çiçek demeti birdenbire inci olmuş. İn- ciler dağılmış, dağılan incilerin her ta- nesinden bir saka kuşu çıkmış. Saka- kuşları bir yere toplanmışlar, saka kuş- larının toplandığı yerde bir kedi görün- müş; kedi koşmuş, havuza atlamış. Havuzdan bir insan çıkmış: — İşte, demiş, benim de marifetim bu! Şehir tiyatrosunun değerli aktörü İ. Galiple konuşürken bu masal aklıma geldi. Bir gün Topaz, bir gün papaz, bir gün haşin, bir gün sevimli olan İ. :Gılip kendi apartımanında, kendi ben- liğile karşımda oturuyor. Onu — tabii bir dekor içinde makyajsız görüyorum. |Sahnede çok kere sevimsiz olan san'at- kâr, tabii halinde çok sevimli, çok ca- na yakm... | Tiyatronun perdecisi perdeyi açar gibi, sözü açıyorum. | — San'at hayatmız yirmi beş yılıni doldurduğuna göre, yirmi beş yıl kim | |bilir nelere şahit olmuşsunuzdur? i — Evet, diyor, (Silven'in şakirt! marifeti) namile maruf Bürhaneddinin | İtiyatrosundan bugünkü Şehir tiyatro-| suna kadar., Tiyatronun yaşadığı bü- tün devreleri ben de yaşadım. Bazan| devrenin kahramanı, bazan da kurba- |mnı oldum. * — Tiyatroyu devrelere ayırıyorsu - nuz: Sizce bu devreler hangileridir? — Üğç devreye ayırdım... Birincisi |yeni sahnede çalıştığımız devre... Bu| |yeni sahne memleketin bütün kuvvet: | |li san'atkârlarını bir araya toplamıştı. | | Yeni sahnede Raşit vardı, Eliza vardı,! Muvahhit vardı, Behzat vardı, Felek-) yan vardı. — Siz vardınız... — Ben edebi heyette çalışıyordu m; ! |ayni zamanda rejisördüm. Mehmet Ra-! uf, Hakkı Tarık, Hamdi, Nüzhet, Ke-| mal Emin, Dal oğlu Fuat ta edeb! he- yette idilor. «bamirli kt işte bu devre- mahsullerinden biridir. — Muvahhit oynuyordu. Dedim, içimden bir acı geçti; bir an — Sonra siz Parise gittiniz... — Evet, Pariste meşhur Antuvan beni himaye etti. Onun tavassutile Ko- medi Fransez, Odeun sahnelerinde e- tüdler yaptım. Topaz, Topaz, dalma Topaz diyen Galip kendi gibi sahno emektarı Behzatla birlikte Topaz piyesinde Unutulan adamdaki ihtiyar sin Rusyadan döndükten sonraki devredir. Tepebaşı tiyatrosunu — Vali Muhiddin bize verdi; ben de rejisörlük yerimi üstadım Muhsine verdim. San'at nosyonu, disiplin ancak bu devrede tiyatromuza girebilmiştir. * L Galip o kadar sohbetle söylüyor- lerinde 95 kadar Türk - talebe top-| lanmıştır. tuvarlarında erken bunama hastalığının — Dahü venimi du ki; sanki bir gazeteci ile konuşmu- — Daha sonra ikinci bir tiyatro dev- yor da samimi bir dostuna olan bi-| tedavisinde elde edilen dikkate değer | Bundan bir kaç yıl öncesine ka- dar Amerikaya en fazla talebe gön- deren ülke Japonya idi. Son yıllar- | da kurulan yüksek Üniversiteler, i ğ R l Japon talebelerinin ekserisini Ame- | — Profesör AAE İ SN rikadan çekmiş; buna mukabil A- ö e D ç .ı ne.'- merikaya Çinden daha fazla talebe "*der. Profesör, bu şualara mitojenetik gelmiştir. ismini vermiştir. Lâboratuvar üstadları, Çinli talebeler memleketlerinden VEŞ ö klıııflıi]' SVETT j BŞ ayrılırken, çok çalışarak ıııuvı“ıık'hm“mıl SadaYiye Maşetfak *olacaklarına dair âdeta and içiyor- | lar ve Amerikada birbirlerile yılnııl |ndicelu hakkında bir filim gösterilmiş- tir. Bu lâboratuvar, Leningrat tıp ens- titüsünün bir koludur. uştur. Bu tedavi şudur: Ültra viyole şuala- selâmlaşmak kabilinden az temas Wm" havi ve bu şuaları neşir kabiliyeti yapıyorlar. Bunun sebebi, Çinli ıı.-|f'lllm olan kan şırınga etmektir. Bu lebenin Amerikada mecburi şekilde kan, ekseriyetle delilerden alınmak - Amerikalılarla temasa geçerek pra- | tadır. tik ingilicze öğrenmeleri içindir.| Birçok defalar, bir hastada (4-5) Bir Çinli talebe için Amerikada, | günlük hissolunabilecek bir salâh vü- tahsil hayatında eğlence yerleri ya- | cuda getirmek için 30 santigramlık kan saktır. Talebe, Amerikaya yalnız şırıngası kâfi gelmiştir. Elyevm bu şe- yüksek tahsil yapmak için geldiğin- kilde tedavi edilip te ayni enstitüde ma- den hiç bir ikaza lüzum görmeden kinist, şoför olarak çalışan kimseler çok, hem de pek çok çalışıyor. On!Vıtdı. lamış, beni Paristen getirtmişti. Ferah |tiyatrosunda temsillere başladık. Bu |devre de tiyatromuz için özlü bir dev- |re olmuştur. Son bir devre daha vardır. Bu, Muh- | | | 1 Galibin bir karikatürü teni açıkça anlatıyordu. Gene sordum: — Yazdığınız, tercüme ettiğiniz e- serler arasında hangisini en çok sever- siniz? e — Topazı. — En çok hangi rolü severek yaptı- nız? — Topaz, Topaz, daima Topaz.. Topazı beğenen san'atkârın yazdığı, ve tercüme ettiği eserler bir iki değil, tam kırk altıdır. Oynadığı rollerin sa- yısını bilmem, kendi bilebilir mi? — Daha ne kadar sahnede kalmak istersiniz? Düşünmeden, tereddüt etmeden, e- lini şakağına koymadan cevap verdi: — Ölünciye kadar.. * başka türlü sualler soramazdım. Onü diyemezdim: ğ rodan, diyecekti.. Ona Ğ!M'g ne gibi eserleri seversiniz? Belli ki, tt yatro eserlerini, diyecekti. San'atın$ — İlk sahneye çıkışınız?.. sil ediliyordu. Komedide bana da mini mini bir rol vermişlerdi. ; İ. Galip güldü, sanki zaman sahnesi* belirmişti: ) — Niye gülüyorsunuz? $ — Anlatayım, o müsamerede beri — ni okumuştum. Manzume bitti; alkıf — İbaşladı, perde kapandı, alkış bitmedii — |perde yeniden açıldı; ben yeniden sabs eğildim. Ön sıradakilere gözüm iliştii gülüyorlardı. Meğer alkışın devami bana değil, Donanma cemiyeti menm Hra vermiş, ona imiş.. Düşünün — ilk sahneye çıkışım beni bir hayli inkisari* na uğratmıştı. sarınız, ileride hayal inkisarlarına uğ” ramamak için verilmiş bir kefaret of |muş. Neden zevk alırsınız? Belli ki, ti K yürekten bağlıydı o... Ş ! Müsamerede fransızca bir komedi temt” nin perdesi açılmış, sahne de bir İıl)'“ğ Tevfik Fikretin Hayat manzumesi: neye çıktım, halka teşekkür etmek içif faatine inne toplanıyormuş, bir zat yüf — Zarar yok, dedim, ilk hayal inkis | * Birbiri ardına fırlattığım sorgularlt değerli san'atkârı epey — yormuştun:- Artık perdeyi kapamak gerekti; teşek” kür edip ayrıldım. Kendi kendime kaldığım zaman dü* şünüyordum: Ne mutlu ona, yirmi bef yıllık tiyatro hayatının yirmi !)oçu'ld yılı bu tiyatro mevsiminde kutlulant” cak. Gene düşünüyordum; arkadaşlar! kıskanacaklar mı? Bilhassa yirmi bes şinci san'at yılını kutlulatmıya bir tür” lü gönülleri razı olmıyacak olan kadıfi arkadaşları. — İ. H. — TAKVİM | ÜÖta — PAZARTESİ — Hur 1 14 1ciTEŞRİN 935 162 — Arabi 1358 | Ramtdssi — — Eylâi 30 Yatsı | 1 30 | 19004 , .u.ısırı imsâk |10 s7 | 64 Yi Ben bu cevabı veren sahne âşıkına ,

Bu sayıdan diğer sayfalar: