16 Aralık 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

16 Aralık 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

8 Sayfa ! ö BON POSTA / Birinci Kânm 16 ——— —— — a Mısırda Kımsıklıklaç Durmadı İ Korsanın Aşkı( - T nünaişciler Bailr An. Zeynep, Bu Konuşmalardan Ve Işaretlerden Bırşeyler Anlamıştı — Evet... Ararlar, fakat eminim ki bu- raya saklandığını hiç ummazlar... Hem de sizin evde onun saklanması için çok yerler bulunur.,. Bir kaç gün soara işler düzelir ve gelip alırım... Nasıl, bunu kabul ediyor- sunuz, değil mi? — Asıl bunu istiyen ben değilim?.. — Ya kimdir? — Seyh Ebu Yahyanın karısı Ümmü Gülsüm!... Karı koca bu adı duyar duymaz ellerini göğüslerine koyarak başlarını eğdiler. Mu- sel-Ammar dedi kit — Canımızı alırlar, fakat bizim elimiz- den onu alamazlar!.. Sen hiç üzülme ey Cersümel... Bizi kölelikten azat ederek bu evi ve biraz da irat veren Ümmü Gülsümün l den azıcık bir şeyler anlamıştı. Artık kur- tulduğunu biliyordu. Fakat Güllüyü merak ediyordu. Bir Sultan gibi Cersüme gitti. Ammar ile karısı Zeynebe bir sultan imiş gibi ikram ediyorlar, ne ya- pacaklarını bilemiyorlardı. Zeynebin burada en çok hoşuna giden de pencereden bütün limanın ve denizin gö - Boğa Hüseyinin Cezayire dönüşünü he - nüz limana girmeden öğrenecek, oraya ko- şacak ve karşılıyacaktı. Ah, öyle korkunç saatler yaşamıştı ki... Bir daha sevgilisinden bir dakika bile ayrıl- miyacaktı. Akşam oldu. Bu sırada Şeyh Ebu Yahyanın sarayında ışıklar yanmış, gidip gelmeler çoğalmıştı. Köse şeytan şeyhin kulağına eğilmiş şöyle diyordu: — Oma hiç yorulmadan ve dövüşmeden kavuşacakımız!.. Hüreyrenin tılsımı — onu| tatlı bir uykuya daldıracaktır. Öyle ki genç kız bundan dolayı hiç sarsılmıyacak ve gü- zelliğini kaybetmiyecek, Hattâ kanının sı- caklığı, yüzünün güzelliği, rengi daha arta- cak, sizi mes'ut edecektir. — Fakat nerode bu adam? Henüz gö- rünmedi. Ak Sakallı Bir . adam Bu sırada kapı açıldı ve İbai Hüzeyme içeri giren ak sakallı, cin gibi gözlü, elindeki için yüzü kapıya dönük olduğu halde ka-| eğri sopaya dayanarak ve alabildiğine ge - niş harmaniyesini kavuşturarak giren bir adamı gösterdi. Hüreyre, şeyhin önünde azıcık baş eğdi. Sonra: — Ne vakit işe başlamamı emir buyu - rursunuz? Diye sordu. — Hemen şimdi... Hüreyre geriye döndü. Ellerini birbirine vurdu; — Sevvat!., Diye seslendi. Kapkara bir uşak elinde büyücek bir ku- tu ılı göründü. _.ımbı-odıvemıı!. On beş dakika Şeyb Ebu Yahya om sonra her şey hazır olacaktır. Dedi. Şeyh Ebu Yahya köse şeytana baktı; Sonra Hüreyreye dönerek dedi ki: — Eğer İbni Hüzeymenin söylediklerini yapabilirşen sana yüz altın var... — Bu parayı şimdi vermiş olsamz bile aldanmış olmazsınız ya şeyh!... — Görelim.,. — Göreceksiniz ve muradınıza erecek - siniz!... Kız Nerede? x Hüreyre, kölesile beraber odaya ka - pandı. Orada bağırıp çağırdığı, tepindiği duyuluyordu. Bir çeyrek sonra gümüşten yuvarlak ve büyücek bir kutu ile çıktı. Bunun iki tara- fında iki ince boru vardı ve uçlarını par - maklarile kapamıştı. — Kız nerede?.. Onu yuvarlak odaya götürdüler. Hüreyre gümüş kutunun bortumlarından dayadı. Yavaş yavaş üflemiye başladı. Üfleyip bitirdikten sonra anahtar deliği- İ birini anahtar deliğine, diğerini de ağzına | Cafer henüz yola çıkmıştı ki karşı kayalıklardan bir sürü İspanyol atlısı göründü ni bir macunla tıkadı. Ayni zamanda salo- nun pencerelerini açtırdı. Eğer açtırmasay- dı sahiden ortalığa çok hafif te olsa, ba- yıltıcı bir koku yayılıyordu. Hüreyre şeyhin önünde eğilerek: — On beş dakika sonra içeride kim var- sa tatlı bir uykuya dalmış bulunacaktır. Ve| tüz ıı&lıtıdıi-ııâı... — Ş-ıd.ı otur,.. Gördükten sonra pa - ranı hemen alacaksın!... On beş dakika geçti. Yuvarlak odanın kapısını açtılar, Güllü yerdeki geniş mindere yan düş- müş, yüzü kolunun arasında ve bornusa sarılı olarak sessiz yatıyordu. Hüreyre şimdi İbai Hüzeymeye döndü: — İçeri gir de bak... Ölü doğildir. Tam manasile canlı ve sıcaktır. Korkma bir şey olmaz,.. Senin de böyle olman için orada en az on dakika kalman lâzım. Zaten h- sım gittikçe dağılıyor. Şeyh Ebu Yahya da İbni Hüzeymeye gir- Köse şeytan girdi. Genç Ve Güzel Cariyeler Varken.. Çekine çekine ve kokuyu çok almamak dının elini tuttu, nabzını yokladı. Her şey yolunda gidiyordu. Dışarı çıktı ve şeyhet Dedi. — O halde parasını veriniz. . Halayık- | lar gelsinler, bu genç kızı da alarak odama | götürsünler, kokular sürsünler ve hazırla- sınlar!... Halayıklar geldiler. Yuvarlak odaya girdiler. Gllllvükolıı—ı..—-ınııı.—ı_n— tarak kaldırdılar. Salona çıktılar, — Kendi! kendilerine şöyle düşünmüşlerdi: —Iıhl-hıııml.h-ıhılıîı- ruk'a gitmişti. Şimdi buraya nasıl gelmiş? u yatağa götürüp te ne yapacak? Allah, Allahl.. Ba herif bu- nadı mı yoksa?.. Genç ve güzel cariyeler varken,. Buıı-ıhşıriî-bıîıh-—küyıı altınları Hüreyreye saymış ve efsuncu he- rif kölesile beraber kapıdan çıkıp gitmiş- Ü. Şeyh Ebu Yahya ise baygın bir halde götürülen Zeynebi, onun güzel yüzünü görmek için geri dönmüş, bakmıştı. Birdenbire yerinde hopladı: — Akhkl., Bu ne?.. Bu ne?... Hani Zey - nep?... Zeymep bu mu?.. Bırakan yere o- nuL, Bırakın !.. Halayıklar korku ile Güllüyü yere bı - musunu açtı. Daba dikkatle baktı: — Güllül. Ah, uğursuz karı!.. Bu hal. Bu oyunu kim yaptı bana?.. Zeynep nerc- d.ııu..ııı-ı_Au-ı-Lı——m' vetle yaptınız? Kaldırın Bunul. Herkes çil yavrusu gibi dağılmıştı. Ayni zamanda bütün gözler fal taşı gi- bi açılmıştı. Şeyh Ebu Yahya kudurmuş gibiydi. Ö- mnüne gelenin yakasına yapışıyor, sarsıyor, pataklıyor : b A,..ı..v » Alçaklar!.. Körmüydü- « Hüreyre nerede?.. Paraları verdi- ıııı? Yere batası köse şeytan ne oldu?.. Zeynebi bulun!.. Paraları geri alımnt.. Al- lah hepinizi yerin dibine geçirsin!.. Allah belâmızı versin!.. Şimdi bütün konağı baş- tan başa altüst edin!.. Buradadır o... Yokda Cezayirden dışarı çıkamaz.. Her tarafı a-| rayın!.. İbni Câbir... Onu bulmadan ıö— züme görünmel.. Daha duruyorsunuz!.. | Yıkılın karşundan... Diye haykırıyordu. Aşağı yukarı dölaşiyor, yerleri tekme- liyor, köpükler saçıyordu. | Bir aralık yerde her şeyden habersiz ya- tan Güllünün 'yanına sokuldu. Zorlu bir tekme attı: — Kaldırın bunul.. Atın zindanal.. O. rada açlıktan gebersin de beni aldatmanın sezasını çeksinl.. Götürün gözüm görme - sin!... Açlıktan ölecek, anladınız mı?.. Yeni l Ü;eşriyat: Sünnet ameliyesi — Eski sıhhat memur- (larından eli çabuk sünnetçi Köprülü zade |Mehmet Rifat, meslek arkadaşları ve sün- | |netçilere alelâde ve dikişli sünnet ameliyesi hakkımda bir kitap çıkarmıştır. Faideli bir Veserdir. Holivut — Holivat'un 208 inci — sayısı Kadin, spor, şehir ve gece mödelleri ile gü- | zel resimleri ve Amerikada çevrilmekte olan |mühim filimlerin sahnelerini yüklü olarak çıkmaştır. YENİ ADAM— Bu değerli Kültür Caze- tesinin 102 inci sayısı çıkmıştır. çok ehemmiyetli yazılar vardır. VARLIK — Ankarada on beş günde bir çıkarıları bu san'at İçerisinde ve fikir. mecmuasının 59 uncu sayısı birçok tanınmış yazıcı ve şa- irlerin makale, hikâye ve şürlerile çıkmıştır. kerlerine Hucum Ettıler Kahirede nümayişçilerden bir grup Kahire, 15 (A.A.) — Hangi partilere mensup oldukları belli olmayan bir nümayişçi grubu, sokakta İngiliz askre mensu poldukları belli olmayan bir |nin müdabalesi ile sükün iade olunmuştur. İngiliz kumandanlığı hâdiseyi yüce komiserliğe bildirmiş, yüce komiser de başvekili ziyaret ederek bu gibi vak'aların iki devlet arasındaki iyi münase- betleri ihlâl edecek mahiyette olduğunu izah etmiştir. Başvekil, nümayişlere nihayet verdirmek için Nahhas Paşadan, taraftarla- yı üzerine imali nüfuz eylemesini dilemiştir. Nahhas Paşa Halkevindeki bir toplantı esnasında halkı süküna davet etmiş- tir. * |Jnümayişler bu sabah da devam et « Kahire, 15 (A. A.) — Vefd lideri | »«kte idi, Hükümet, tezahürata ni- Nahhas Pş. nın tavsiyesi üzerine, ta- hayet verilmediği takdirde halk hak- lebe nümayişlere nihayet verilmesi-/ kında şiddetli tedbirler tatbik ede - ne karar vermiş olmasına rağmen ceğini bildirmiştir. ç— Yi SARAH BERNHARDT —a ELİSABETH BERGNER ı fılınlndı ıDeml Demiryolları ve Limanları Işletme Umum idaresi ilânları I Sıvas - Erzurum hattının ilk 43 kil ometresi üzerinde bulunan Bostan- kaya ve Tecer istasyonlarının 19/12/935 tarikinden itibaren işletmeye açılacağı ve şimdilik bu kısım üzerinde pazartesi ve perşembe günleri gidiş geliş birer muhtelit tren işletileceği sayın halka ilân olunur, (3643) — (7856) EEKEEKREA> Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Şirketinden: Turhal Şeker Fabrikasının 1936 senesi içinde Samsun İlma- aa göndereceği şekerlerin vagondan vapura kadar nakliyesi h zarf usulile ve 21 İlkkânun 1935 tarhinide İstanbul'da Bahçekapusunda Taş hanında Şeker bürosunda talibine ihale edilecektir. Şartname ve tafsilât Istanbul ve Samsun Şeker Bü- rolarından alıaabilir. Denizyolları ışı.anııası Di bayramlarında yapılan kutlama ve zi* Çocuk Esirgeme Kurumundanı uykusul bir pece takip #der, Mer şey tena görünür, İnsan kuysuzlanı, kedertenir ge hiç bir yeyden memoun olmaz. Her muvaflakiyetin ilk şarı- dlar dinlenmiş bir vücut ve dinlenmiş sinirlerdir. Eper sinirli iseniz, Bromural dünya lanır, 15 e nti e *Knoli» komprimeleri sizi kurtarır, Müsekkindir. ve uykuyu temin eder ve Hik bir zararı yoktur, bütüm H Bompelineyi davi tüp crümelerile reçete İle satdır. Knoll A-O,, kimyevi maddeler fabrikaları, Ludwigshaten s/Rhin İzmir Sür'at Yolu | Ricamızı kabul edenlerin adları bar, EGE vapuru 17 Birinci kânun SALI günü saat 11 de kalkacak ve ÇARŞANBA sabahı İzmire varıp PERŞEMBE günü İzmirden İstanbula dönecektir. «7870» Naşit - Ertuğrul Sadi - Helide Şehsadebaşı TURAN tiyatrosunda Bu gece saat 20,50 da SÜMER KIZI Müzikli ve baleli büyük tarihi piyes 8 perde Yazan; Trabzon Yolu GÜLCEMAL vapuru 17 Bi. rinci kânun SALI günü saat 20 de RİZE'YE kadar. «7871» Ktarbur Bitediyei — Tepebaşı Şehir n Şehir'Tiyatrosa — Tiyatrosunda — | İkender Fahrattin —— ——— ——— 16/12/ 935 - Pazartesi akşam asaat 20de Fransız Tiyatrosundt Halk Opoereti SAZ GAZ D siyan 200 de TELLİI Yazaa Ekrem Reşit | Hryr r TURNA Müzik Cemal Reşiş | MAĞA — niyik operet

Bu sayıdan diğer sayfalar: