23 Aralık 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

23 Aralık 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Muharriri? Freeman Wille Crofet Polis Müfettişi Fren Yeniden Şüph Frenç birdenbire sustu. bir sürü şeyler geçiyordu. Ya motör © meşum gece hakikatenLurigan'a git- mişse.... Ya içindekiler karaya çıka- rak Sir Con oğlu ile buluşmağa - gi- derken rastgelmiş ve öldürmüşler — ve cesedi de kendilerinden değil de Mal- kolm'dan şüphelenilsin diye onun ko- ruluğuna gömmüşlerse... Şimdiye kadar cinayet hakkında, biribirini tutan en mükemmel nazariye buydu.. Frenç düşündükçe, bunun böy- le olacağına kanaat getiriyordu. Evet, bu hakikaten inceden inceye tahkik ve tetkik edilecek bir meseleydi. Mak-| lang'a döndü: | — Buraya kadar pek iyi pek hoş.... Hani bir de ikinci mesele vardı? x. Y. Z imzalı mektup Maklang hikâyesine devam ederek: | — Motörün sesini işiten kızın evin. den çıktıktan sonra yine tahkikatımı- za devam ettik. Kapı kapı dolaşarak tahkikat yapıyorduk. Nihayet - gittiği miz bir evde, bize kat'i mahiyette haber verdiler. Bu evde bir adam, ka- rısı ve baldızı oturuyordu. Adamcağız çok hastaydı. O meş'um gece zavallı- | nın sabaha çıkmayacağına hükmetmiş- ler ve bütün gece başında beklemiş- | ler. Öyle olduğu halde hiç bir otomo- bil geçtiğini ne görmüşler ne de - işit- mişler. Bunların ifadelerini sarsmağa çalıştık amma olmadı. Evleri yolun üz- tünde idi. Çıt olsa işiteceklerdi. Bahu- sus ki evde ağır bir hasta olduğu için kulakları her saniye kirişteydi. İşte böyle Mister Frenç. Bu kadınların dediğine bakılırsa | x. Y. Z imzalı mektubu yazan ıdıvıı iddia ettiği gibi hiç te o gece, dediği saatta © yoldan geçmemiş, dedi. — Buna sen ne dersin Maklang? — Vallahi bilmem.., Kadınların ha- line bakılırsa, söylediklerinden kat'iy- yen emin görünüyorlardı, fakat kat'i surette bir şey söylemek kabil — değil ki... — Reyni kadınların bu ifadesini na- sıl karşıladı? — Gayet ciddiyetle karşıladı, ben de zaten şimdi onu söyliyecektim ya. Hat-| tâ Reyni bu mektubun herhangi haki- katperver bir vatandaş tarafından ya-| zılmayıp cesedin bulunmasını birisi tarafından hükmetti. Maklang, sözünü kesti ve Frenç'e manidar bir surette baktıktan sonra: — Bilmem aklınıza geldi mi Mister Frenç? ,.,.Ceset bulunmadıkça miras ta kanunen varislere teslim — edilemez- di. isteyen yazılmış — olacağına İki Erkek Vârisçi Frenç başmı salladı: — Evet, aradan seneley -geçmeden varisler cesedi bulunamayan bir adı mın tabiatiyle mirasına — konamazlar, devam et Maklang, dedi. Maklang gayet kurnaz bir bakışla: — Biliyorsunuz ki Sir Conun da iki er- kek varisi bulunuyordu. Ve bunların her ikisinin şiddetle paraya ihtiyaçları vardı. Frenç biraz şaşırır gibi oldu. — Malkolm'la Viktor'u kastediyor- sun? Bunların her ikisinden de şüphe etmiştik amma, sonra masum oldukla- rını kabul etmeğe mecbur - kalmıştık, dedi. — Doğru Mister Frenç amma bu iki kadının ifadesi üzerine meseleyi tekrar kurcalamağa başladık.. Daha doğrusu Reyni kurcalamağa başladı. — Fakat bu iki kadının ifadesi, on- Jarın masumiyetlerine bizi mecbur e- den hakikatları ortadan kaldıramaz ki.. Frenç, mahsus, Maklang'ın — dilini gözmek için böyle söylüyordu. Frenç'e kalırsa o Malkolm'dan da Viktor'dan da, her ikisinden de şüphelenmeğe çok- tan hazırdı. Daha ziyade Viktordan şüpheleniyordu. Bu sırada Maklang yi- ne söze başladı: Aklından | ediyor, dedi. | — 56 — 23 /12/936 ç; Viktor Hakkında eye Düşmüştü A, Doktorumuzun Cevapları Samsun Ağayalı caddesinde numarada Bay Talâtat — Bahsettiğiniz âraza nazaran ka- raciğer zaman zaman de noksani gösteriyor. Daima asabi razla beraber yürüyen bu ifraz kusuru | mide guddelerinin de vazifelerini tag- yir ediyor. Yenilen gı (19) ifraz vazifesin. ların da burada ehem - miyeti vardır. Kavrulmuş gıdalar umu- lar ve mide — zamanla yorgun düştüğü zamanlarda bu gibi yemekler büsbütün zarar verecek bir hal alır. Apandisit ameliyatınız da, gene geçmiş barsak, inkıbaz hareketlerinin ve iltihaplarının bir neticesidir. Zeytinyağı kullandığınız zamanlar- da mülâyemet fazla oluyor. Zeytinyağ- |lar başlı başına vitamini bol bir madde olduğu için asabınızı da besliyor. Yal - nız zeytinyağının hamiziyet miktarının Freyzer: — Bir dakika durunuz, usta başımı çağırayım!. dedi. seleyi biraz daha tamik etmenizi rica — Zahmet ne demek?... Söyle ba- kalım Reyni ne yapmamı istiyor? —Efendim Malkolm, Viktor ve mek- tup meseleleri hakkında iki nokta var. |Evvelâ cesedin Malkolm'un koruluğun- da bulunduğuna nazaran, herhalde o- na nazarı dikkati celbeden Malkolm olmamıştır. Fakat Viktor hakkında ka- ziye hiç de öyle değil. x. Y. Z mektu- bu Belfast'da postaya verilmişti. Vik- tor da o sabah Glasgow'dan gelen va-| purla Belfast'a gelmişti ve çoktan beri Belfast'a ilk gelişiydi. müdüriyetine öğle sonu postasiyle gel-| di. Demek ki saat onla bir buçuk ara- sında poslaya verilmişti. Fakat &: re kadar Viktor, Malkolm'la, Reyni ile görüşmüş ve vaziyetin ne İmerkezde olduğunu ve nasıl bir mek- tup yazmak bulunuyordu.. Görüyorsunuz ya Müsyö | Frenç, Viktordan şüphelenmeğe hakkı- mız yok mu? —Anladık amma, tekrar ediyorum, Reyni ne yapmamı istiyor? Maklang hiç te aceleye gelmiyor- du. Yavaş yavaş sözüne devam etti: — Mesele şöyle Mister Fronç, farze- delim ki mektubu Viktor yazdı. Bunu yazacak yazı makinesini nereden bu- labilirdi? Eğer şimdiye kadarki muha- kememizde yanılmıyorsak Belfast'ta iken yazı makinesi yanında idi. Çünkü mektubu Belfast'ta rastgele bir dakti- loya yazdıramazdı. Bundan maada e- Mektup — polis| le, | lâzım geleceğini anlamış iğer kendinin hususi bir makinesi varsa onu da kullanmağa cesaret edemezdi. Şu halde we yapabilirdi? Makine Nereden Satın Alındı? Frenç yine heyecan duymağa baş- |maz. Arkanızdaki ve yü çok az olmasına dikkat etmelidir. İç- tiğiniz miktar zarar vermez. Yalnız su meselesi de mühimdir. Yemeklerden evvel muayyen miktarda ve mümkün |mertebe kalevi su içmelisiniz. Yemek aralarında suyu azaltınız. Yemekten sonra su, kahve, çay ve fazla sigara kullanmayınız. Diğer yemek za- manıma kadar midenizin boş kalmasını | tercih ediniz. Konserveli ve salçalı, baharlı yemek- ler de ayni şekilde mideniz için zarar- | " hdir. Haşlanmış gıdaların ve meyvala - rin çok faydasını görürsünüz. Kadıköyünde G. H. A'ya: — #*«Bir dokterun günlük notların takip etmişseniz, bu yoldaki mukad - dem yazılarımızı görmi Yüzde ve ciltte çıkan si elerin ekse- iyetle karaciğer ve hazım ifraz gud - deleriyle alâkası vardır. Çok yağlı ve yağı kızarınış salçası bol ve ekşiyi çok yiyenlerin bu gibi ârazları eksik ol- eleri binde bir Solusiyon dasit sali- ik'ten baş ve vücudunuzu yıkamadan | bir miktar sürmenizi tavsiye ederim. Bozöyükte Süleyman Münire: — *Bir doktorun günlük notlarıy mı | yazan Dr. Etem Vassaftır. Adres (Ça-| #aloğlu Keçiören apartımanı) dır. İstanbul 4 üncü İcra Memurluğundan : Bir borçtan dolayı haczedilmiş o- lup paraya çevrilmesine karar veri- len ev eşyası 25/12/1935 tarihine | rastlıyan çarşamba günü saat 10-11 de Kadıköyünde Reşitpaşa sokağın- da 6 No. lu evde açık arttırma ile sa- tılacağından isteklilerin o günü ora- Tamıştı: e Fikrini tama- | * miyle anlıyorum. Bittabi bir caktı.. Dur bakalım. kineyi ya Oban'da ya Glasgı yahut ta Belfast'ta satın alabilirdi de- ğgil mi? Oban küçük bir yerdir ve ora- da böyle şeyler satılmaz. Satılsa bile, kime satıldığı kolayca tahkik edilebi- lecek bir yerdir, yani orada — almağa cesaret edemezdi. Belfast ta tahkikat yapılan yerdir, orada da alamaz, şu halde Glasgow'da arayınız.. Öyle de- ğil mi? Reyni'nin niçin burada buluş- mamızı istediğini şimdi anlıyorum, de- di. — Evet efendim. Zaten Belfast'ın al- tını üstüne getirdik. Makine orada sa- tın alınmamış. — Mükemmel,.. Hal!.... x. Y. Z im- zalı mektubu beraberinde getirdin mi bari? makine cağını söyledi. * Korona Marka famca bir adam. Şimdi burada oturup ta lâfla vakit geçirmeğe İüzum yok. Şehirde yazı makinesi satan ne kadar mağaza varsa bir listesini yapıp sıra Makine İle Yazılan Mektup — Hakkınız var Mister Frenç, fa- hver de işe başlayalım. kat Reyami, size zahmet olmazsa bu me-| — Evet efendim. Reyni lüzumu ola-| — Sizin baş müfettiş tam benim ka- | ile dolaşacağız. Şu, şehir rehberini a-| |da hazır bulunacak memura müra - uınllı k (289). Son Posta Havadis ve Halk gazetesi M Çati lbaşine Kakağı: BB | İSTANBUL Gazetemizde çıkan yazı ve resimlerin bütün — hakları mahfuz ve gazetemize aittir. ABONE FİATLARİ | Ay 1 Ay Kr | Kr. | Kr.| 1400, 780) 400 2340 1290 710 700 1400 | 800 TÜRKİYE YUNANİSTAN ECNEBİ Abone bedeli peşindir. Adres değiştirmek 25 kuruştur. 300 Gelen evrak geri verilmez. İânlardan mes'uliyet alınmaz. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk pul ilâvesi lâzımdır. Posta kutusu: 741 İstanbul Telgraf : Son Posta Telefon * 20203 miyetle hazım müşkülâtı yapar. Barsak- |/*” | nı olacaksınız .| . üzdeki se- /L CA Gecenin karanlığında ansızın bir alev parladı. Ali T Kulağının tâ dibinden vızıldıyarak geçen gitti, duvara çarptı ve kayboldu. Kopan #va parçaları kaldırımın üzerinde |dağıldı. Ali Tur karanlığın içine atıldı. Böylece bir hayli an sonra, tıkandı, kaldı ve olduğu dı. Elinin tersile alnının terlerini silerek, kendi kendine söylendi: — Ucuz kurtuldum! Verilmiş sadakam at hızla, yan tarafa ntıldi. kurşun, at olanca hizile, sokağı kaplıyan varmış.. | — Soluğu intizama girmiş, fakat yüreği hâ- lâ hızlı hızlı çarpıyordu. İçini yaman bir korku kaplamıştı. - Köpoğlular, izimi buldular! diye mı- rıldandı. Ayağa kalktı ve ayaklarını yavaş basa.- rak oradan savuşmağa baktı. En ufak bir pıtırtıya kulak kabartıyor ve karanlık so - kaklardan gidiyordu. Oturduğu otelin kapı- sına bir kaç metre yaklaşınca, korkudan dona kaldı. Duvarın dibinde bir gölge sezi- İyordu. Orada, pusuda bekliyen bir adam vardı. Ali Turgut tekrar karanlıklara daldı. Her tarafı titriyordu. Fakat bu korkunun da fev- kinde bir düşüncesi vardı: Ne yapıp yapıp, Jodasına kadar gitmeli, orada bulunun beş on parasile hüviyet evrakını almalıydı. Bir lâhza tereddür etti, ve sonra ıssız bir soka- ğa saptı. Bir duvar tırmandı. ve aralık ibi bir yerden geçerek, otele girineğe mu- vaffak oldu. Odasında, kendine lâzam olan şeyleri al- ü yoldan, çıktı, gitti. arında, etrafı tenha, İ Dostlarından, rak, kehdi cüzdamımı onunkiyle değiş etti. Böy- , yeni bir hüviyet edinen Ali Turgut, Bulgaristana aşmak için artık firsat kollu- boş bir köşke iltü |Veli Tahir adını A birisile uyu yordu. Onu tehdit 'edeüler, kendilerini ele ver- in pençesinden yakasını ran Ali Turgutu affetmiyen bir kaç çapkındı. Kaçak eroin sürerken tutulan Ali Turgut, selâmeti, arkadaşlarını haber ver - mekte bulmuştu. Onlar birer birer yakalan- mışlar ve bir kaçar seneye mahküm olarak hapse tıkılmışlardı. Bunun üzerine, “gebekeden, nasılsa ele geçmemiş olanlar, casusun her ne pahasına olursa olsun, kanını içmeğe yemin etmiş - lerdi! | İmek süretile adal | | * «12 nisan 935 tarihinde vefat eden, Be- desten esnafından Taha Efendinin varisi o- lan, Calatada, Çeşmemeydanında mu |35 yaşlarında Şahin oğlu Ali Turgutun v rihi ilândan itibaren on gün zarfında mer - humun Göztepede Kayışdağı caddesindeki İköşkünde haremi Fbru Hanıma müracaat etmesi.. Bahçenin kuytu bir köşetinde, yoldan gelip geçecek olanların nazarlı okumakta olduğu gazeteyi, Ali Turgut, e- Hinden bırakiverdi. Nazarları, dalgın, havada uçuşan kuş - İları takip ediyordu. Epey uzun bir düşün- İceden sonra: — Tuhafi dedi.. Bizim ihtiyar büyük HİKÂYE İLE HiüseüR- İ SUS dayı kıkırdarış ta, haberim bile olunadı. Bu esnada, bahçekapısı aralandı ve içe- riye Tahir girdi. — Merhaba Ali Turgut! — Hoş geldin! — Ne var, ne yok? — Sağlık. Veli Tahirin gözleri, yerdeki gazetelere ilişti. Kısa bir tereddütten sonra, sordu: — Gazetelerde yeni bir şey var mı? — Sen benden iyi bileceksin.. Cebinde - kiler gazete değil mi? Veli Tahir bozuldu; sıkılarak: —Evet.. dedi. Ben de lâf olsun diye sor- dum. — Bu gece bana, oturmağa gelir misin , — Hayır; alfet! Bu gece gelemem. —Sen bilirsinl! O halde, yarın. — Olur. Allaha ısmarladık. Veli Tahirin arkasından, Ali Turgut, müstehziyane bakarak: — Aptal!.. diye söylendi.. * Gökyüzünde, koskoca bulutlar birbir « lerini kovalıyorlardı. Bir aralık, solgun yü zünü aralıktan: «Cel» diye gösteren tolun ay ortalığı projektör gibi ışığa boğdu. Göz- tepe ile Erenköy arasında Kayışdağı caddesi üzerinde Bedestenli Taha Beyin beyaz bo- yalı köşkü bir lâhza görünüp, kayboldu.. İstasyondan buraya amuden uzanan yol- dan, duvar diplerinden süzülerek meydana çıkan Veli Tahir köşke doğru yürüdü. Par- maklığın önüne gelince son bir tereddüt anı rdi — Adam, sen de! diye mınldandı. Ne r? Yanımda, Ali Turgutun büviyet cüz- Haydi bakalım! Ve kapının çıngırağına asldı. Köşkteki- ler yatmamış olacaklar ki, hemen, bahçe - nin çakılları üzerinde yürüyen bir ayağın sesi duyuldu. Kapı aralandı. — Kimi istiyorsumuz? lân gördüm de.. Ali Turgut Bey misiniz? ki var. — Gazctede Siz, — Evet, — Ne malüm? — Yanımda nülfus cüzdanım var, Elini cebine sokup, cüzdanı çıkardı, u- zattı. Kapıdaki adam: — Pekil dedi; azıcık bekleyin! Bir iki dakikalık bir intizardan sonra, ayni adamın sosi: — Buyurun! diye bağırdı. Veli Tahir, içeriye henüz adım atmıştı ki, ağzından boğuk bir feryat çıktı. Sol böğ « Tüne keskin bir şey saplanmıştı. Oracığa yı- , | kıldı.. Kulağının dibinde bir takım fısıltılar olu- yordu. Kendi üzerine doğru eğilen iki göl- ge, birbirlerile konuşuyorlardı: di, mel'unu bir çuvala koyup, a- rabaya yükletir, götürüp taşocaklarına atı « veririz.. * Bu sahneye, gizlendiği duvarın lzerin - den şahit olan Ali Turgut, hemen aşağıya sarkuğı gibi, Kadıköyünün yolunu tuttu. Hızlı hizlı yürürken, söyleniyordu: — Bu Veli Tahir de ne aptal şeymiş! İn- san böyle apaşikâre tuzağa düşer mi?, h — Elinizde bir ayna bulunmadıkça yüzünüzün halâ parlayup parlamadığının bizzat farkında r « 77 Kendinizi böyle bir tehlikeye kaptırmayınız; ve unutmayınız ki, cildinizin naturası ne olursa olsun, L. T., PİVER'in MATITE güzellik pudrası size bmnn'ır'lıılıriıı hoşuna giden kadife manzaralı mat çehreyi temin edeceklir. MATITE fovkalâde mat bir pudradır ; çünkü, kendisi talksız ve içindek! maddeler de mattlır. 4 Parfümöri L. T.PİVER A.Ş.. İstanbul Şubesi Şişli Ahmet Bey sokak No. 56 . Telelon : 43044

Bu sayıdan diğer sayfalar: