14 Ocak 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

14 Ocak 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

EE EZ ER Matbuatında GÖRDÜKLERİMİZ Dört Çocuğunu Öldüren Bir Baba U.uslar Kurumu Ve Italya Polisleri âciz İ iksel gazeteleri ina- geleni ÖĞSİ sılmıyacak dercede i İeci bir cinayetin taf- a silöü ile | detadurlar Hâdisenin üç satılık hülâsas şudur: Bir adam akşam üzeri sükünetle evine gelir. Dört tane çocuğunu bir odaya kapatır. Sonra mahrem bir şey söyliyeceği baha - nasi ile kansını çağınır ve bir kurşun ile yeter serer. Ondan sonra çocuklarının ka- palı oldukları odanın kapısını açar ve dör- dünü de birer birer öldürür. Görünüşe göre adam delirmiş değildir. Kendi hayatına kastetmek hevesi de yak» tar. Bilâkis kaçmak arzusundadır. Bunun içindir ki komşuların silâh seslerini duy - malarım müteakip polise haber vermeleri üzerine adam evin damına çıkar ve ora - dan aşağıya kurşun yağdırmıya, bir taraf- tan da kaçacak yol aramıya başlar. Çare- siz sokak boşaltılır. Ev uzaktan muhasara altına alınır. Bu arada da itfaiyeye haber verilir. Neticede mütehasrnlar gelirler, u- zaktan adamın bulunduğu istikamete bas yılıcı gaz lar. Bir müddet sonra a - dam bunalarak düşer ve bu sayede de tu- tulur. Henüz suşunun sebebini” anlatmak için tek bir kelime bile söylememiştir. * Hapisaneden ayrılmak iste- e nee ba Takılan 7 mahkümdan 7 tanesinin de ha - Pishaneden © çıktıklarından ©Oazami alt saat zarfında birer suç işliyerek (tekrar geri döndüklerini yazıyorlar. İşledikleri cü- rüm ekmek, veya bira çalmak, yahut ta kavga etmek gibi ehemmiyetsiz şeylerden- dir. Varşova gazeteleri soçlerm bu ma - hivetlerine bakarak bililtizam işledikle - fini tahmin ediyorlar; Küraâtlerine göre bu adamlar hapishane hayatına o derece alışmışlardır ki, dışarı çıkar çıkmaz şaşır mışlar ve tekrar dönmek için hemen bi zer suç işlemişlerdir. Fransada Siyasi Döğüşler Brüksel, 13 (A.A.) — Le Soir ga- Kuruyorlar zetesine göre Legoin nationale'in| Varşova, 13 (A. A.) — Yakında bazı azaları, sokak ortasında siyasi|bir çok Almanların buraya gelme - düşmanlrın hücumuna maruz kal -İleri beklenilmektedir. Beraberinde mışlardır. Çıkan arbede de Legion-| Alman olimpiyat jimnastları bulu- lardan iki kişi hafif surette yapıla-|nan fon Tscharner, bir çok konfe - mamıştır. Polis, Arbedecileri dağıt-İrans verecektir. mıştır. Petrol ambargosunun bir türlü ko - namaması ve zecri tedbirlerin şiddet - lendirilmesinden cesaret alan İtalyan - lar, bu tedbirleri, iki yüzlü bir ma - dalyaya benzetiyorlar. Onların fikrine göre, madalyanm: bir tarafında, İtalya: ya karşı şiddetli sözler yazılıdır. Ma - dalyanın arkası ise üzeri haç işaretli bir tabut resmi taşımaktadır. Bununla, ulus lar sosyetesinin ölü bir ağırlık olduğuna işaret etmekte ve onunla alay etmekte- Sirke, asamanasanma “Alman - Leh Dostluğu Artıyor Iki Memleket Gençliği Müşterek Bir Kamp K YÜRÜYOR —24 — Bürhan Cahit — 14-1- 996 Gülten üç aylık bir dil denemesin-!o hale düşürmesin. Yüzümüzün akı ile nh sohra ticaret mektebinin hazırla-!' gezer de yine eyvallah demeyiz. Yicı kursuna girmişti, Şöyle böyle bir hesap işini becere- Genç kız artık Avrupa | tahsiline mediği için imtihandan geri çevrilen başlamış sayılırdı. Başta kültür erkânı |tapucu Kâmil bu sözlerine çarşı, pazar olduğu halde vilâyet encümeni öâzâsı jepey ortak buluyordu. Dükkünina uğ bundan çok memnun oldular. Fakat rayıp (esans) soran muallim Meliha- bu haberler bir Türk kızımın Avrupa- ya: «Ya, yalnız başına okumağa gidişini haz-| -— Burası vardakosta, medemiyenleri doyuramıyordu. tık mağazası değil! diye kovmağa kak Onlar (Gülten) in bu çabuk öğre. |kan, fakat çarşı ortasında katmerli, hişine, Avrupa yaşayışını kavrayışına | tuzlu, biberli bir konferansla ağzının kendi görüşlerine göre manâ veriyor-| payını alan manifaturacı Hacı Sadık lardı. O sıralarda maliye şubesinde açı-İ yediği o sapartanın intikamını almak len bir tahakkuk memurluğu imtiha-'için fırsat kaçırmıyordu. Tapucu Kâ- mina girdiği halde beceremiyen tapu| milin âdeta dert ortağı olmuştu: mukayyidi Kâmil her gördüğüne anla-| — Sen yüreğini üzme hafızım di- tıyordu: yordu. Fukaranın yardımcısı allahtır. — İltimas dedin mi gırla.. Mahke- Bu öyle bir tesellidi ki her kulakta mede dayın var mı işin yürür. Bizim iz bırakabilirdi. Bunun samimi olma- gibi desteksiz oldun mu suratına bak-)dığı muhakkaktı. Hacı Sadık bunu mazlar. Bu zamande zaten ya arkan! haksızlıkların, fenelıkların O üstünde olmalı, ya hoşa gidecek bir tarafın ol-İmanevi bir siper olduğunu işaret mak- malı, Bak, gümrükçünün evlâtlığına.. sadiyle söylüyordu. Sözde O mahalle Hükümet parası ile Avrupalarda fink|mektebinde biraz mürekkep yalayıp atip duruyor. Sözde gider gitmez mek: yarım yamalak ta hıfzını dinleten Ta- tebe almışlar, çatır çatır Fransızca ko-|pucu Kâmile fenalık edilmiş, haksız- nuşuyormuş. Onun konuştuğu dili er-İlik yapılmıştı. Zavallı adama gadredil- babi anlar. O dilden bizde de olsaydı mişti, Yerine zamana uyan bir iltimas- elüstünde tutulurduk emma allah bizilh almmıştı. (e YÜ KK AK OR ERVAN Hitlerci gençlik teşkilâtları ileliade edeceklerdir. falan fıs -l Fransız Sosyalistlerinin Kongresi izingiltereye Taraftarız,, İp Sosyalistler Sulh İçin Milletler Cemi- yetinin Muhafazasını İstiyorlar Angouleıe, 13 (A. A.) — Müs -Jİngiltere, faşist ve harpçı İtalyaya takil üç sosyalist fırkasından teşek- karşı muahedelere riayet tarafını kül etmiş olan sosyalist birliği kon-! iltizam etmiştir. Milletler Cemiyeti, gresi, dün burada açılmıştır. | Avrupada muhafaza edilmelidir. Kongre, belediye salonunda ya- j Orada harplerin önüne geçecek o - pılan bir halk nümayişi ile başla -Jlan müessese odur. Bu cemiyetten mıştır. Meb'uslardan Mazxence Bi-'çekilmiş olanlar, harp istiyenler « bie partinin Briand siyasasına sa -İdir.» dık olduğunu ve Laval'in siyasası -' Celseden sonra söz alan eski dış hi tasvip edemiyeceğini ehemmi -|bakanı Pol Bonkur, Milletler Ce - yetle kaydeylemiş ve demiştir ki: | miyetinin daha müessir icraatta bu- «— Biz İngiltere'ye taraftarız.lunması İizumunu kaydetmiştir. ——— Ve Japonlar ingilizler Japonları Memnun Etmiye Ve Uzaklaştırmamıya Çalışıyorlar Londra, 13 (A.A. Deniz kon-| zerinde büyük tesirleri olacaktı. feransındaki Japon delegasyonu,| Tokyo, 13 (A. A.) — Dış işleri dün yeni talimat almıştır. . bakanlığı namına söz #öylemeğe İstihbara göre Japonlar, hiç ol -|salâhiyettar olan bir zat, demiştir mazsa umumi komitenin yakında ki: yapacağı toplantıdan evvel konfe -| «— Deniz konferansını suya düş- ransı terketmiyecektir. mekten kurtarmak için yeni gay - İngiliz siyasi mahafili, konferan-|retler sarfediyoruz. sın suya düşmesinin önüne geçilmiş| Japon delegasyonu, meselenin olmasından dolayı (memnuniyet tamamını gerek keyfiyet ve gerek göstermektedirler. Çünkü böyle bir kemiyet bakımından tetkik etmeğe akametin hesapsız neticeleri ve bil-| ve bu bapta müzakerelerde bulun - hassa İngiliz - Japon münasebatı ü-!mağa hazırdır. mmm Gİ mm Italya Nihayet Mançuriyi | pipe kak Taniyacak Mı? Mançuride Varşova, 13 (A. A.) — 1930 da Tokyo, 13 (A, A.) — İtalyan konsoloshaneleri den beşi inücbbet hapsb, - diğerleri 7 sene ile 15 sene arasında d hapis cezalarına mahküm edilmiş - lerdir. dair olan görüşmelere yakında baş- lanılacaktır. Leh gençlik teşkilâtları arasında müştereken bir kamp vücude geti- rilmesi için müzakereler yapılmak- tadır. Genç Hitlerciler, yakında Le- histan'a giderek Leh gençlerinin 1935 te yapmış oldukları ziyareti İngiliz Zırhlıları Yolda Cebelüttarık, 13 (A.A.) — Hood zırhlısı ile Neptune ve Orion 'kru - vazörleri, bu sabah İngiltereye git- mek üzere Cebelüttarıktan hareket etmişlerdir. i — İşte onların vermek istedikleri ma- nâ bu idi, Vak'aların rengini ve şeklini! kendi ölçülerine göre değiştirenler için bundan daha menfi bir silâh olabilir'nur serpilsin. Sokakta çocuklar boyu- iydi? na ımarş okurlar, ellerinde ne ilmühal Başka zaman olsa cemiyeti sofiye| kaldı ne tecvit. Bizi sorarsan artık ga- derhal harekete geçer, müftü işe bur-|zete de okumaz olduk. Bari sen anlat nunu sokar, hatip Ak Osman kavuğu-)ta gönlümüz açılsın. nu bastırıp hükümet kapısına kadar Hatip Kutsal bir emanete saygı & !dayanırdı. Fakat iş temelinden kesilip'der gibi besmele çekip dualar okuya- atılmıştı. (Cemiyeti sofiye) nin binası 'rak kirli, enfiye kokulu mendilini çöz- İ (Yeni Işık Spor klübü) olmuştu. İçin-'dü. (Ziyaülbasar) 1 çıkardı. İde yüzden fuzla genç fikir ve spor ha-| © Hatibin yüzü, gözü değişmişti. İreketleriyle uğraşıp duruyordu. Küçük cemaatine biraz daha hey- Müftünün işi imam ve müezzinle- |bet vermek için doğruldu. Ve göğsü rin işlerini kontroldan ibaret kalmıştı. hizasına kaldırdığı kitabın sayfalarını Hoş beşten sonra Hacı Sadık işa, ret etti: Hatip Ak Osman kendisine gösterilen ' çevirmeğe başladı. e içinde vazımı veriyor, duasını| — Bu kitabı şerif eshabı kriamdan yapıyor, tıpış tıpış kürsüden iniyordu. ibir zate atfolunur. Kibar ulemadan kafadarlar Fakat kendi. aralarında Hatip Ak Osman (cemiyeti sofiye)-. nin raflarındaki kitapları evine taşı- mıştı,, Ara sıra bunlardan birini oku- yor ve yeni bir ilim dünyasını keşfet- miş gibi pie eksik olmayanlara ordu. aklin ol hoşuna giden bir kitap ülbasar) dı. ami a sarı kâğıtlı taş basması kitap bir çok ( dualardan sonra öteki dünyayı anlatıyor, cennet ve cehennemin nasıl olduğunu ifşa e- diyordu. Bir akşam manifaturacı Sadıkın selâmlığında toplanmışlardı. Hatip Ak Osman kitabını yazma mendiline sar- mış, beraber getirmişti. Sadettini Bosnavı'nın eseri hamesidir. Bir çok âyatı kerime ve ehadisi şerife- nin şerhü tefsirinden bahistir. Ezcümle âlemi uhrevinin, tebakatı semaviyenin ahvalinden, melâikei kiramın harekât ve sekenatını izah eder. Bu kitabı müs- tetaptan size bir kaç bap okuyup anla- tayım. N Başta manifaturacı Sadık olduğu halde hepsi diz çökmüşlerdi. Evkaf memurlarından Süleyman, tapucu Ha fız Kâmil, nalbant ustası Ömer, beledi- ye çavuşluğundan mütekait Niyazi, kapanan Halveti tekkesi O müridlerin- den çolak Hasan, Hafız Mehmet yarı uykulu gözleriyle odanın ruhaniyeti- ne say'gi eder gibi boyunları bükük, cami avlusunda yem bekleyew güver- in EE © ihdasına | i£ işleri bakanınıduran tethişçiler - — Hocam, bize de oku da içimize! cinler gibi için için murıldanıyorlardı. a g BU GÜN bu Da İ Bir Avcılık Ise De Aksak Tümurun sürgün avları meşe hurdur. Koca Cihangir, avlayacak millet bulamadığı günlerde sürgün avı yapardı. Kıpçak seferi sonunda yaptığı bir av var ki hikâyesi okunurken masal sanılır. Çönkü | yakalanan avların sayıları hep onar binle | gösteriliyor. z Onun mağlüp rakibi Beyazıdın da av- ları, bugün inanılmayacak kadar yemdir, debdebelidir. Beyazıt, (evvelce yakaladığı Fransız prenslerini, mareşallar unu esaretten azat ederken bir av eğlen cesi tertip ettirmişti. Görenlerin gözlerini, kamaştırmıştı. Bu avda yalniz yedi bin kös pek vardı ve her birinin tasmaları <İmas dizili altındandı. Bellemeleri ise halis Hint kumaşından yapılmıştı. Birinci Ahmedin Tunca kıyılarında, Avci Sultan Mehmedin Balkanlarda, Trak- yada yaptığı avlar da tarihe geçmiştir. Ahmet üç gün süren bir sürgün avı sonun | da yedi bin şu kadar keklik, binden fazla sülün, yüzlerce tilki, kurt ve ayı yakalat - puşt. Avcı Mehmet ise her av dönüşünde vezirlere düzünelerle kuş, denk denk post yollardı, vak'anüvislere de tuttuğu ayların. İ cetvelini yazdırırdı. Fakat onların avları berikilerinkine, İ Beyazıdınkilere ve Timurlenginkilere nis” betle pek sönük. Çünkü Timurlenk | te, Beyazıt ta milletler avlayan kahramanlar idi, öbürleri ise yalnız kuş avcım. Bununla beraber zamanımızda yapıldığım gördü. ğümüz aylar da onlarınkinden sönük. Ben Fransa ormanlarında yapılan bir av filmi. ni seyrettim, sıkıldım. Avcıların ellerindes ki silâhlar, pipoya benziyordu ve avcılar, salonlarda gezer gibi ormanda kolkola, güle güle dolaşıyorlardı. 9 İstanbul belediyesinin bir yıl içinde 54 dürttüğü köpeklerin sayısını gösteren bir cetvel bana, bu av hikâyelerini hatırlattı. Vaktiyle, köpekler, av işinde kullanılıyor! lardı, saygı görüyorlardı. Şimdi sokak s0“ kak avlanıyorlar, zehir yutturulup öldürü- lüyorlar. Dünya hali böyledir. Dün sevilen bugün kovulur. Köpekler da tasmasiz kal. mayagörsünler. Hapı yuttukları se Irlandada Kanlı Çarpışmalar Dublen, 13 (A. A.) — Düblen'in Varoşlarından rathmin'de komü - nistlerin bir toplantısı dostlariyle arbedeler olmuştur. Birbirlerine (girenler, sandalya ve sıraları mermi gibi kullanmış - lardır. Bu yüzden hazır bulunanlı Duaya benzer bir şeylerin dudakların. da gezdiği anlaşılıyordu. y Hacı Sadıkın bu alçak tavanlı od sının havasını ağır bir sarmısak, mes isin, sovan ve ayak kokusu kaplam j Evkaf kâtibi Süleyman ancak e ilem şefinin ihtariyle haftada bir tıraş İettirdiği sakalının sert kıl diplerini par- Imaklariyle kaşıyor, iri necef yüzüklü İorta parmağı ile ötekilerden her zaman | Jişaret verir gibi ayrı düran t parmağını mintanının yakasından içe- ri daldırıp göğsünün kıllarını p "nyordu. | 2, is Bu mıriltıı halvetin durgunluğu i ; nde Hatip Ak Osmanın nezleli — Cenabı kibirya, kulları için eme irettiği farzlarını yerine getirenler için nasıl cenneti âlâyı tebşir buyurdu ise hak dinini kabul etmiyen o münkirler, müşriklerle feraizi hamsesini eda ete miyenler için de cehennemi nasip mukadder etmiştir. İmdi şartı islâm olan edayı şeh det ve kelimei salâttan sonra nebii & hir zamanın sünneti seniyesini, im meyn hazaratının evamir ve tenbihati .nı yolu ile ve hakkiyle ifa eden müslü- manlar için vadütebâir edilen cenneti âlâ ile münkir ve müşriklere mukı der olan cehenemin nasıl birer hi ve kudret eseri olduklarını bu bi e me AR (Arkası var) ! ,m

Bu sayıdan diğer sayfalar: