9 Mart 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

9 Mart 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA b & * Milli Mücadelede "" KPZCasus Teşkilâtı 75 ! 9/3/936 Son Postanın Telrli Cemal Pş. “ Nizameddin, bir serserinin masalile tevkif olunmaz,, diye bağırdı : Evvelki günkü ve Dünkü Böyle budalaca hareketler, Hindistan- 'olarak zikretmekle iktifa eyliyeceğiz. kısımların hulâsası: !dıki dostlarımızı gücendirmez nıı?ı Bursa Şark otelinde bol bol para sarfe-/Bu adamın derhal tahliye edilmesi vı; * den Adnan Şevki isminde sahte bir yüz- | hattâ, kendisine tarziye verilmesi elzem- |— O günlerden bu güne kadar —hat- |tâ, Bu işlerle en büyük alâkası olanlar başı tevkif ediliyor. Bu adamın asıl ismi | dir. | Görünüşe nazaran, Cemal paşa çok ca bile— tamamen meçhul kalan bu et Saimdir. Pariste tahsil görmü, kerden kaçmış, ötede beride serserilik |haklıydı. Çünkü, Nizamettinin Sıraser- (iki vak'anın birincisi, eşi ve emnsali pek etmiştir. Ahmet Saim dört gün Burka- |vilerde ikamet ettiği lüks pansiyonda | az görülmüş olan bir meharet ve cesa- Hin vereceği boşanma kararını bekle-| da mevkuf tutulduktan — sonra Bandır -| yapılan araştırmalarda elde edilen bü: çetin mahsulü idi. Maya sevkedilmiş orada verdiği ifade- |tün evrak ve muhaberat, tamamiyle 3 ç lerden mühim hakikatler meydana çı -| Türklerin ve hükümetin lehindeydi. Bu-| — Almanlarım tazyiki üzerine, Enver imıştır. Maznunün aalattığına göre|na binacn, Nizamettin derhâl serbest Püta ile f'hdl!llrı. harbe girmeğe ka- bir gün Beyoğlunda Nizamettin ismin- | bırakılmış; nasılsa bir yanlışlığa kurban | "AT Yermiller; ve şöyle bir plân — tertip de zengin bir Hintlinin cüzdanını ça -|olduğundan bahsedilerek gönlü etmişlerdi: harken yakalanmış, Hintli kendisine ke- |mıştı. fil olmuş, biraz para vermiş ve sonra da ertesi günü Taksim bahçesinde buluş- Muşlardır. Hintli Ahmet Saime bol bol Para kazanmak için bir teklif yapıyor: ya gidecek, orada esir İngiliz za - bitlerile irtibat temin edecekti. Teklifi, derhal kabul ettim. Çünkü, Âam pek o kadar müşkül değildi. Hem Hü ai sitliğımi İşreiç mncerelar İA nazaran daha tehlikesizdi... —Ayni TAmanda, bana başka bir fikir de gel- alın- Donanma, — Karadenize — çıkacak; Rus * donanmasını — arayıp — bulacak; — harbe Halbuki mesele, yalan ve yanlış de- başlayacak; ayni zamanda, torpido fi- ğildi. Nizamettin, — hiç kimse farkın- losundan (Yadigârı Millet) ile (Muave - da olmayarak İstanbulda yerleşmiş olan neti Milliye) torpidoları ayrılacak; — bun- (Mister Kampl) isminde bir İngilizin lar doğruca (ÖOdesa) Himanma giderek emri altında bulunmaktaydı. oradaki gemilere torpil atacak; ve Bu İngilizin elindeki pasaportuna ve şehri de topa tutacaklardı. pek yolunda olan sair evrakıma nazaran i İ 'hüviyeti şöylece tespit edilmekteydi: F y yi Eöm el AT ZLETE MN e ( Veti lDübüe Ca K I-w oııündo. bokl'eyı_ıı wrpıdo filosuna 1874 senesinde Yunanistanın Şira ada-| MYSLO SAFİ Yerilmişti. Yakaf tamı o NM Bu adamın biribirini takip .d—:....dı doğmuştur. Anasıl, İngiliz mille- “ek olan emirlerinden ne yapmak İste- tine mensuptur. Babası, İngiltereden | 'f:.ıı.i anlayarak bunları hükümete Şira adasına hicret etmiş ve orada şa-| 3 A Cei verirsem, bu iş bana çok kârlı ge- rap ticaretine girişmiştir. Şira adası sa- | "iH; geminin — süvarisi kolağası — Cemi heekti, jkinlerinden Kirya Eleniça ile izdivaç 4t-|PSY kaptan - (3) a bahriye mesareti , Nizamettin iki gün sonra Bana iki miş ve bu izdivaçtan da Edgar — Harti PiT €mrini göstermişti. Bu kısa emir Hira ile bir küçük liste verdi. Bu lis-| dünyaya gelmiştir. şundan ibaretti : gu İsimler yazılıydı: (Edgar Harti de Şira adasında em-| — ÇAmerikalı döktor Harbord, gönüllü - Majör General dö Lamen lâk sahiplerinden Zaharyadis isminde larak donanmamızda hizmete arzu göster- Brifad General Griber birinin kızı olan Evranya ile evlenmiş- miş; ve torpidonuzun tababetine tayin e - Majör General Millis ||tir. Yirmi dört yaşında Kiça — isminde ' dilmiştir.) Brifad General Evans bir kızı vardır. n Brifad General Hamilton (Kzar Hastiünual' harp'besleyar| « Y Te eli GRGL üeü aNN YÜ reisi, kaymakam Per — |cağı esnada bu kızıyla İstanbula — gel- | ÖYYiYe "."".""'»""* Bd ::',.' Erküneharp binbaşısı Mak Kina — İmiş. Maksadları, müteveffa zevcesinin| GPksire Göğde Ve KERİS L Gu örm lan (Muaveneti Milliye) ÂYE E. Ekrem - Talu YILDIZLAR BARIŞMAZSA.. Arkadaşı Semihanm üç aydanberi -'yıldır dost değil miyiz? dir yalnız başma oturduğu iki odalı, ufacık apartımandan içeriye giren Lâ- mia, etrafına şöyle bir göz gezdirdik- ten sonra: — Aman, burası ne cicil dedi. Lâkin bu sözlerinde samimiyetten bir zerre olmadığı halinden - belli idi. Nasıl samimi olabilirdi ki, üç aydır ko- casından ayrı yaşıyan Semihanın bu derme çatma kurduğu yuvada bir boş- huk, bir soğukluk hissediliyordu. | — Anlaşılıyordu ki burası, mahkeme - |mek için muvakkat mahiyette bir sığı- İniktan başka'bir şey değikli | Epey vakittir biribirlerini görme - miş olan iki dost, kucaklağıp öpüştük- ten sonra Lâmia sordu: — Niye geldim, biliyor musun? Uzun uzadıya lâkırdıya mukaddeme yapmaktansa, doğruca maksada gi- rişmeyi tercih eylemişti. ' — Böylece işi uzatmamış olur, bir “an evvel cevap alırım.. diye düşünü - 'yordu. Semiha hiç cevap vermeyip, gözle- rinin içine bakmakla iktifa edince, Lâ- mia devam etti: — Senin bu yaşayışın yaşayış de- yiz sanki? Biz de kocalarımıza hayatı güllük, | gülüstanlık etmiyoruz ya? Karılık ko- calık âleminde insan bir çok şeylere göz yummalı, sırasında fedakârhğa bile katlanmalıdır. Sanki sen şimdi, kocandan ayrı, daha miı mes.utsun? Semiha içini çekti. — Hayır, tabü... dedi. | — © halde, müsaade et te önce bit şey sorayım. — Sor. — Ne oldu senin iş? — Hangi iş> — Karınla aranızdaki boşanma das yası. İ | — Ha! O mu? Sürünüp duruyon Başka, daha mühim işlerim var da, bu-« nun pek-o kadar üzerine' düşmüyo'a rüm., — Hâlâ kararın karar mı? — Tabii, doslum! Neden olmasın?, Ko Ne bileyim? İnsan bazan fikir değiştirir. Bahusus ki siz bu işe öfke İlk gHH bepler bir araya toplansa bir incir çe« kirdeği doldurmaz. Karın, benim bil « diğim, fena bir kadıncağız - değildir. |Belki kusur etmiştir; fakat bunu o « nun — gençliğine, — toyluğuna bağışla- |mak, zannederim ki en makul bir ha- |reket olur. Sonra, düşün ki, #enin gibi evlilik hayatına alışmış bir adam bu yaştan sonra tekrar bekârlığa döne « mez. Amma, diyeceksin ki: «Ben böy- İle durmaz, evlenirim!» Âlâ! Ya o za- Imnna kadar ne yapacaksın? Bunu dü- | iz. Ortaya koyduğunuz se « anda, torpido filosu komodör gemisi o- | Bildir, kardeş. Evet; biliyorum: Ko-| (5ndün mü? Daha dün karımla bunü torpidosuna , CANIN da kusuru, kabahati hiç yok de- konuşuyorduk. Sen bugünkü yaşayığ —küçük bir sandalla— bir adam geh | gil. Hattâ pek büyük kusurları var. tarzınla şüphesiz ki bedbahtsın. | Var, amma, biz kadınlar da melek mi- | Tüksin Şekir Beybirlenbire serddi — Ne demek istiyorsun? — Diyeceğim şu: Bu hafta içerisin. |de, meselâ çarşamba günü, kalkıp bi- İze gelsen.. — Eccey? — Sizin hanımı da © gün oraya ça« gırsak. Tesadüfmüş gibi - buluşsanız. Dördümüzden başka da kimse bulun« — Ya bir de istikbalini düşünt. O -| masa.. | -. eei & | » Yüzbaşı Hal Ford akrabalariyle kizını görüştürmekmiş.| T ; torpidonun ikinci süvarisini çağı - (labilir, senin gibi bir kadın açıkta kal- : .: — Peki, ne olacak? Göld Krap Fakak berp başlamış. Bu baha ae kiki l L L l dim etmişi kendisine maz. Elbet bir kızmetin çıkar, tekrar- e Blabaşı Conson da, burada kalmış. | İ miş Bi » Yüzbaşı Hibert Edgar Harti, Taksimde, Al lı»_Idelıı.l bir kamara verilmesini emretmişti. İ — Canım, ne olacağı var mı? Biraz dan evlenirsin. Lâkin, o vakte kadar? | ginirlerine hâkim olur, mazi mâmeza Bir kaç dakika sonra torpido filosu de- Genç ve cazibeli bir kadının, tek başı- der, ancak istikbali göz önüne giti « Bu isimleri derhal ezberleyecek ve tanesinin yanındaki dar sokağın içinde, | i de imha edecektim. Bu isim- n sahipleri, Bursadaki esirlerdi. Mü- * şekillerde bunlarla temasa gele- B ve kepilnden —oradaki “ahval ve lerine dair— birer mektup iste- ) —l. bu işle Bursaya geldim. Kendi- kllı—ıı..ı. şayan bir zabit süsü ver-! Evvelâ garnizon kumandanı — ile | örüşmek istedim. Fakat Remzi bey is- bir miralay olan bu zatın, pek Ve güç münasebet tesis edilir bir olduğunu öğrendim. Onun üzeri- tephemi değiştirdim. İşime yaraya- :M bir tabaka ile münasebet ettikten sonra işe girişecektim. Fa- timdi anlıyorum ki, müvazenemi İ mubafaza edemediğim içim iki kattan mürekkep, — kapısı içerlek, malta rengi cepheli evde oturur. Fakat zengin bir adam olduğu için Büyükada- da Nizam caddesinde Kirya Katina is- “minde bir kadının evinin üst katındaki iki odayı da kira ile tutmuştur. Yaz ve kış, sık sık adaya gider. Deniz sporları- ni çok sevdiği için Kirya Katinanın ye- | geni Panayotun sandaliyle gezer, ağır başlı ve çok ciddi bir adamdır.) Zabıtaca hüviyeti bu suretle tespit edilen Mister Kampel, ( Afrodit) kadar| ” ;ıüıel olan kızı ile daima münzevi lıîı-l |bayat geçiriyordu. Görüştüğü adamlar | ,mahduttu. Hiç kimse üzerinde en kü- | dik bir şüphe —uyandırabilecek — hiç bir şüpheli hareketi görülmüyordu. Tam manâsiyle dürüst bir adam nasıl yaşar- sa, Mister Kampel de öylece derin bir sükünet içinde yaşıyordu. Halbuki za- ııf'ı almış; diğer d_“l'l'" mürettebatı ile ha ne tehlikelere maruz bulunduğunu birleşerek Karadeniz açıklarına doğru yol- (hi Göz önüne getirdin mi? | lanmıştı. Ve sonra da, (Muaveneti Milliye) ı ve (Yadigârı Millet) torpidoları (Odesa) | Semiha başını sallıyor, dostu de -| Kmanını altüst etmek için emir almışlar - vam ediyordu. di, — Sana lâzım olan bir yurt.. Sessiz, | İrahat bir yuvadır. Zaten bunu sen de (3) Cemil Bey Kaptan, şimdi «Va- biliyorsun. Haydi, kardeşim!. Haydi | vurculuk Şirketi) vapurlarından birinin güzelim!. Aklını başına al, düşün, ta- suvarisidir. |şın. Nihayet Tahsin Bey de cellât de- ğil a? Bağınır, çağırır amma, kalbi ter temizdir. Öyle değil mi? | Semiha sessiz sessiz ağlıyordu. Üç ay evvelisi terkedip çıktığı munis yu-| va gözlerinin önünde canlanmıştı. O- nun hasreti, bayağı, kalbini burgulu- yordu. Onun bu ruhi haletinden istifade e- (Arkası var) Bir yıldönümü ziyafeti münase- betile büyük rirsin, barışırsınız, olur, biter. Tahsin Şakir Bey cevap vermiyor, dü ir gibi duruyordu. Her halde kırk yıllık dostunun bu teklifi kendi « sine pek aykırı gelmemişti. — Ha? Ne dersin? Kabul mü? — Hay, hay! Neden olmasın? * O çarşamba günü, saat beşe doğru Ali Naim Beyin salonunda her şey mükemmelen hazırlanmıştı. -Lâmia Hanım masasının üzerinde duran s& - mavere, çaydana, pastalara, sando « viçlere son defa bir göz gezdirdi. Sonra, ortaya bir de briç masasi koydu. Karı kocayı birdenbire konuş- turmaktansa, — briçte hıçılaşmmık! İkendilerine biraz düşünmek — fırsatınd vermek daha muvafıktı. | Geldiler.. İki yabancı gibi, masanın başına |geçtiler. Yerleri tayin için kâğıt çekee 'ceklerdi. Semiha Hanım tam elini uzatırken$ ele verdim. * v Ahmet Saimin bu ifadesi, çok büyük Biren bu l:—*-r sakin ve silik b:.l;r-_' a endışe den dostu: | ülmişti. yaşayan adamın — hakiki üyeti- yan M. R. bize yazıyor: «Kocamın M AEE LNS Şilkezia | ı__:h.—.ı,.ıı. telâkki edilmişti. v:İ_. gea U İ İ bi l doğen SNĞi (Şüddelmü ü 5| — s_ızı ben, tesadüfmüş gibi, bir ö gölge ka- nasebetile bir ziyafet vermeğe karar ver- gün evimde karşılaştırayım. Kocam - l bu adam, miş ve bu münasebetle ziyafetten iki gün la benden ve bir de siz ikinizden başka |vakit vakit koca bir milletin ve koca bir evvel evde büyük temizlik yapmıştık. Bun- kimse olmasın. Sen, bittabi o gün si - Fakat İstanbulda bu tahkikata me- hükümetin mukadderatı üzerinde —en / dan mütevellid - yorgunluklardan olacak, |nirlerine hâkim ol. Maziyi hatırından | ŞS olanlar, çok ihtiyatsızca hareket 261 tesirler yapan, ne büyük ve ne giz- arkamın aşağı tarafında büyük bir ar gil, unut. Yalnız istikbali düşün. İn - !'ı' , bir müddet gizliden — gizliye İi fırtınalar yaratıyordu.— duymağa — başladım. O kadar ki ayakta Ça)lah her şey düzelir. Olur mu? j ve tetkikat icra etmeleri lâzım |— Alman bayrağını taşıyan (Goben) |duracak bile halim yoktu. Ziyafetin -şv-ı Semiha başını eğdi; dostunun elle - D K, Sen; doğruca Tokatliyana ıiımlrı"“ ve (Breslav) «2» ismindeki iki harp 'düşeceği düşüncesile “çok — müteessirdim. | ; | avuçlarının içine aldı ve: M hasa bir tahkikattan sonra Hintli Bemisinin Çanakkale boğazından Mar-| Birçok devalar tecrübe ettikten sonra dost.| — ç LA | L ttini tevkif eylemişlerdi. mara denizine geçtiği — günden beri, 'larımdan biri bana ALLKOKS yakısımı dedi. ç | ,Hintli Nizamettin, kendisine sorulan Mister Kampel İstanbulda — faaliyete &i -| verdi ve derhal ağrıyan yere vazederek | z iyet verilerek tahkikata girişilme- SÖZ olsaydı; görürdü ki, bir Altında İstanbula gönderilmişti. — Tabit Ameriken oynuyoruz, de. İğil mi? diye sordu. Yoksa hiç başla « miyalım. O esnada, Tahsin Beyin sesi yük- seldi: — Ben, dünyada plâfondan başka« suallere inkâr ile cevap vermiş; "İ$mİş; emsalsiz zekâ ve cür'etinin ilk bütün gece orada bıraktım. Ertesi sabah Ai MAĞA Saim ile yapılan yüzleştirilmede ©*erini, Karadenizde ilk top patladığı | ağrım geçmiş bulunuyordu. Dostuma ı...ıl Ayni gün, Ali Naim - Bey, dostu Üİ Süyük bir metanetle; İgece göstermişti. â minnet ve şükranımı elbette anlaramız. — |Tahsin #ır Beyin _ymhaneımdgn || — —— Bu adamı ilk defa görüyorum. Bu adamın; umumi harp içinde oy-| — ALLKOKS yakıları ” adelâtin ağrı- içeriye girdi. Selâm verip oturdu; uza- ni öynamün: Asil briç ödür: | '*Ğı"“" vermişti. Üç gün sonra da, nadığı hadsiz hesapsız facialı — roller, |larına karşı çok müessir bir ilâçdır. Bu tilan sigarayı aldı ve yaktı. Daşa tarafından şu sert — itiraz bu mevzuumuzdan hariç olduğu — için|yakı âdeta otomatik bir masaj gibi iş| —Tahsin Şakir Bey: Karı koca, birbirlerini baştan aşağı | Yükselmişti: |bunlardan — bahsetmiyeceğiz. —Ancak. İs. görür. Saçtığı saklık sayesinde ağrı -| —— Vallahi ne iyi ettin de geldin! de- süzdüler. Semiha Hanım: |Ü n ” Ne demek, efendim!.. Uzun xa- tanbulun kuytu bir köşesinde, sakin velyan yeri hemen teskin ve ağrıyı büı “İdi. Benim de seni.pek çok göreceğim he karargâhımızda — bulunan, (Silik bir hayat geçiren Mister Kıııpel'ıı!büıün defeder. Yakı iki saniye — içerisin - N İtin emniyet ve itimadını h....'no korkunç bir şahsiyet olduğunu anla- de acısız. ve kokusuz — derhal çılıııü Slan bu adam, bir hırsızın, bir ser- tabilmek için, onun umumi harp esna- Siz işinize bakarken yakı da kendi işini| | ÇEĞREREKİEA Mtinin Uydurduğu masalla tevkif olu-| #ındaki ilk ve son faaliyetini birer misal görür. ALLKOKS mesameli yakıları ec - SYCİkter aA ğ oe Nizamettin, (Hint Hilâfet Cemi- zanelerde ve ecza depolarında 40 ku -| — Bir şey söyliyeceğim amma, : M EgE L ' Nl) nin ajanıdı * Mlkel 'ti iyeti: ruşa satılır. Kırmımı bir daire içerisinde Tılmıyacaksın, değil mi? diye sordu. Ve artık bir daha yüz yüze gelme « .ıdıııııı:dın e(."uwe:-;::)ı kırmını — bir kartalı gösteren — fabrika| —— Kat'iyyen! Neden darılayım? A—;dilcrn Yıldızları barışamıyordu, na .— . : L narkssna li i m otuz | filel — Mürteci! diye mırıldandı. " gelmişti. : j Ali Naim Bey kısa bir tereddüt ge -| Tahsin Bey, ayni istihkar tavrile mue kabele etti: — Züppel, (1) «Yavuz» zırhlısı. (2) Harbi umumi içinde batan «Mi- ÜĞ

Bu sayıdan diğer sayfalar: