9 Nisan 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 _Sayfâ son'FosTA' Resimli Makale Sözün Kısası F Hergün Ja i M l'ı- jŞe Fakat Maliyesi Galip # , - | Radyoda Ajans Haberleri * —— Hepimiz Hauptmaıı olduk ! - E.Ekrem-Talu -— — tuz seneden beridir tanırım... -i aa « ık' ün gelen İngiliz gazetelerinden biri Harbiumumiden evvel, bir kol çengi, fi' SÜZÜE idi. Neş esine payan yoktu. Şenlendirilmesi! L «Neteye- gidiyoruz? matlüp olan herhangi bir cemiyete, onu kire| Ber- İngiliz hükümeti bir gün Almanya ile REĞRER at SYA davehye Te çağındlar. n bırakıp gitmemesi için de ayaklarına kapa- top oynuyor, ertesi gün Fransa ile. Bir gün | Habeşistana asker gönderdiği için İtalya- ya çatarız, ertesi gün Ren havalisine be- Yaber asker göndermek için onunla arka- daşlık etmek isteriz. Daha ertesi gün Mu- nırlardı. Gam, kasavet onun kapısını çalmamıgş_ semtine uğramamıştı. Kayserilinin merkebi gibi, kurumuş otlara yeşil, kâinata pembe LAT .F*_ soliniyi Habeşistanda harbi gayri — insani gözlük arkasından bakmak adetiydi. î bir şekilde idare ettiği — için muahazaya ç t Balkan harbinin bile dağitamadığı bu ğ AA N neş enin, harbiumumi canına okudu. Evvel- kalkıynruz. Nereye gidiyoruz; ne yapmak ce,"daimi bir tebessümle yayılan dudakları —nıı İngıiız gözetesimi buüdale eet a "yıml!yîî“nm:îömm k :r::ı ı:'yriıihîaî. B:ı;:ı :l;lı;: .lşI.e dıııın istikbali gözönünde bulundurarak, ihtiyat tedbir- |endişe ile takallüs etti. Gittiği —yerlerden ; - bep, İngiliz siyasetinin İtalya — karşısmda | Gtmişler. ğ z L z lerimizi bir an unutmiyarak hareket edersek ani, beklenilmiyen | istiskal gördü. Dostları, âşinalari, kendis l DN gl Si s ü BLR a a P 2 sind bahsederlerk mağlüp olmuş görümmesidir. Yalnız para hususunda değil, iş hususunda da bu söz doğru- | "“diseler kACEAFĞN ŞEeriK, oe GUa TARye —în ÖF aîrı:t:IaBiîntuhaf oldu.. Ön da- İngiltere Ren meselesiyle —meşgulken | dur. Hesapsız sarfeden nasıl nihayet bir gün iflâsla karşılaşırsa, Beklenmiyen hâdiseler yalnız ihtiyatsızları, tedbirsizleri, he- |kika başbaşa oturdun mu idi, insana me«< -) Mi 41 İtalyayı ihmal etti. Hattâ daha ileri gide- rek Akdenizdeki donanmasmın da bir kıs- mını geri çekti. Milletler Cemiyeti tarafın- — dan tatbikine karar verilen zecri tedbirleri de gevşetti. Musolmi İngilterenin bu vazi- yetinden istifade ederek Habeşistanda as- keri harekâta kuvvet verdi. İtalyan ordu- ları Habeş ordularını şimalde ve cenupta mağlüp ederek Habeşistan içlerine ilerle- meğe muvaffak oldular. Nihayet İtalyan askerleri Tsana gölü civarında görününce İngilterede şafak attı. Bunun üzerine ga- zetelerde, Avam kamarasında hükümete hücuamlar başladı. Şimdi Mister Eden telâşta. Derhal Ce- nevreye giderek OÖn üçler komitesini faa- |liyete getirecek, zecri tedbirlerin tezyidi için yarıda bıraktığı teşebbüsleri — tazele- : * İ;B-iı'ıcılı-ııüîndc Bıdd'ıqdıılomıdııme!mdm çı- kıp bankacıların eline geçmek isti- .— - / ciye mezaretini B Son üç ay içinde İtalyanın altm mevcudu .dörtte birini kaybetti. Şimdi İtalyanın bir | gözü Tsana gölünde, öteki gözü — Londra | C hankasında. İtalyanın Londra sefiri Gran- “di, İngiliz menfaatlerine dokunulmayaca- — ği hakkında teminat vererek İngilterenin znıılîn ılınıgı ve İngiliz bankasını kız- j İtalyanın maliye işlerini Londra, Lon- -— drada da İngiliz bankası idare eder. İngi- b .İıı bankasının Montague isminde esraren- giz bir müdürü vardır. Şimdi Musolini 0- “_ nun dudakları arasından çıkacak sözlere, — Mister Eden'in tehditlerinden daha ziyade ehemmiyet veriyor. İngiliz siyaseti mağlüp oldu, fakat İn- " giliz maliyesi galip vaziyettedir. - Binaenaleyh İtalya henüz İngilterenin elinden kurtulmuş değildir. , * “Radyoda Ajans Haberleri ' staıl'.ıul Radyosu havadis vermek hu- susunda dünyanın en kötü haber ver- me vasıtasıdır. Anadolu ajansı gelen ha- 'berlıerı tasnif etmeksizin gelişi güzel bül- K tenlerine geçirir, radyoya — verir. -Radyo /| Spikeri, ehemmiyetine ve Tüzüumuüna bak- — Mmaksızın bu haberleri sıra ile okur. Siz za- O wallı dinleyici şaşırır kalırsınız. Almanyanın — gpotasından bahsederken Spikerin birden- O bire yeni Zelandda buğday piyasasından 'bahsetngını işitirsiniz. Bu suretle radyodan — haber almaktansa makinenizi kapamayı F tercih edersiniz. Bütün diğer işleri gibi bu haber verme işini de radyo bir tasnife tabi tutarak in- İîznmı koyamaz mı? Özlü sözler: Şiiri yaratanlar şiiri nasıl anlatıyorlar? — , Şiir felsefeden evvel öğrenilmelidir. Fclsefe şiirden daha ince olmasına rağmen 3i şıır felsefeden daha sade, daha hisli, daha eoştu.rucuduı- John Milton (1608 - 1674) r tühün müziğidir; bilhassa ulu ve duya.n ruhların. Voltaire (1694 - 1778) Siir kuvvetli duyguların kendiliğinden v ty_qıuıdır Kaynağım. fiskırdığı — yer, ses- ş ıizfı'-zte birken heyecanların — toplandığı 3 ;rc%ır :, wmam woı-dnındrth ('mfo - ıssoı qı?ı ke q;f P . li » j N h * - BÜ M M * M LA A A ai A ı_..-.. T A VP DE lıeııpıız ve plânsız iş yıpının.dı bir gün eli böğründe kalır. sapsız iş görenleri altüst edebilir. Venedik ağır Ceza mahkemesinde Yanan kandil n Kurunu vüstada Venedikte bir mahke- mede bir maznunun muhakemesi yapılmış, bütün zahiri deliller maznunun aleyhinde olduğu için, mahkeme tereddüt — etmeksi- zin idam hükmünü vermiş ve adamcağızı öldürmüşler. Aradan kısa bir zaman geçtikten sonra asıl mücrim meydana çıkmış ve idam edi- len adamın suçsuz olduğu anlaşılmış. Hâkimler bu vaziyetten çok müteessir olmuşlar, salona kendilerini affettirmek i- çin gece gündüz yanan bir kandil asmış- üç defa asâsını yere vurdurarak: — Haksız yere idam ettiğiniz masumu unuütmayınız! diye bağırtmışlardır. Bugün Venedik ağır ceza —mahkeme- sinde mübaşirin bağırması kı]dırılmış fa- kat kandil el'an yanmaktaymış. ** * Tankların babası 76 yaşında olduğu halde geçenlerde ve- fat eden general Estienne Fransız ordusun- da tankları kullanan ilk adamdır. Ve bu sebepten dolayı kendisine (Tank babası) m .ı -7. 1915 de Joffre'ye yazdığı bir mektup- da, satte altı kilometre süratle, her türlü maniaları aşabilecek, ve tüfek — mitralyöz ateşine dayanabilecek zırhlı otomobillerin yapılabilecağini zannediyorum demişti.» Ölürken de şu sözleri söylemiştir: — Ben zırhlı otomabillerin saatte 6 ki- lometre süratle ilerlemelerini kâfi görüyor- dum... Halbuki şimdi 60 kilometre sür- atle gidiyorlar. Bu günleri de gördüğüm için çok bahtiyarım! Vapurda şapkası denize düşen yahudi . Filistinden Yahudi müşterilerle Tiryes- teye gelen Jerasalem vapurunda acayip bir hâdise olmuştur. Rüzgâr güvertede arka- daşlariyle konuşmakta — olan yahudi bir yolcunun şapkasını denize uçurmuş. Yolcu hiç tereddüt &tmeden, kendisini gemiden aşağıya atmış. Vak'a üzerine vapur dur- müş aşağıya bir sandal indirilmiş ve yüz- mek bilmediği için neredeyse — boğulacak |' hale gelen yolcu kurtarılmıştır. essir bir halde Tiryeste çıkmış ve vapuru seferden alakoyduğu için çııidetli bir ceza- ya çarpılmıştır. lır. ve her celse açıldığı zaman, mübaşire Bu kadar fedakârlığa katlanan yolcu, | | HERGÜN BİR FİKRA | Ne yapacaksın annemi? Rahmetli Kavuklu Hamdi anla- tırdı: — Ben, derdi, ömrümde kimseye mat olmadım. En hazırcevap kimseler- le karşı karşıya orta oyunu oynadım. Beni fena halde sıkıştırdılar, yine de Karşılıgını yetiştirdim. Fakat bir defa tetti. Hâlâ hatırladıkça içerlerim. Bir gün Merdiven köyünde, Ma- mada oyundan çıkıyordum. — Baktım, bacak kadar bir kızcağız avazı çıka- raktan ağlıyor. Yanına yaklaşıp sör- dum: — Nen var; çocuğum? Neye ağlı- yorsun ? — Annemi kaybettim. — Burada otur, bekle beni.. Ben senin anneni bulayım. Fakat adı ne b annenin? Söyle ki, ona göre arayalım. Çocuk, burnunu çeke çeke, bana: — Kaybolan benim. Ne yapacak- sın annemin adını? demez mil.. * RULI!ACA ÜEB_HEHS-:EE:- Soldan sağa: | — Olmıyacak şey yapmak, çok de - ğil. 2 — Fazlalık, iplik geçer. 3 — Elbise, gezilecek yer. 4 — İri hayvan. 5 — Bir şahıs. 6 — Nota. 7 — Ba - sebze, üçüncü Şaşlamak, adet, nota. B — Bir erkek is - mi, nota, 9 — Kemanın çıkardığı ses, sür- gün yerlerinden biri, bir baba ismi. 10 — Çok değil, asmaktan emri hazır, genişlik. 11 — Beyn, âb, üçüncü şahıs. Yukarıdan aşağıya: | — Başına bir U ilâvesile gökle yerin birleştiği yer olur, çirkin bir kuş. 2 — Vü- (sÖZz ARASINDA Günde yüz bin dolar ' Kazanan adam Amerikada iş gören ve Pierre Samuel isminde olan bir adam top imalâtiyle işti- gal eden bir Tröst vücuda getirmiş ve günde 100,000 dolar kazanmağa — başla- mıştır. İnsanlığı yıkmak için elinden gel- diği kadar çalışan Samuel ayni zamanda çok eyi kalpli bir insandır. Kazandığı pa- ranın bir kısmını, fakirlere, hastanelere, ve hattâ sulh cemiyetine vermektedir. ... İsveç şehirlerinden biri olan Upsalada tehlike kedilerin çoğalması tehlikesidir. Filhakika bu şehirde bir tarihlerde o ka- dar çok fare varmış ki bunların hakkından başka çare bulamamışlar. Şimdi ortada fare kalmamış, fakat bu katmağa başlamıştır. Şimdi kediler için de böyle bir mücadele başlamıştır. Kedileri kovalamak üzere şeh- re köpek idhal edilmektedir. . .- Fransız kadınlarının zaferi Fransada Niort belediye reisi, şehirde ki kadınlardan, gayri resmi olarak dört ta- ne mütehassıs seçilmesini, —ve kendisine yapacağı işlerde müşavirlik etmelerini rica etmiştir. v : Bu talebi Feminizm lehinde kazanılmış büyük bir zafer telâkki eden kadınlar, şe- hirde şenlik yapmışlardır. cudumuzdan çıkan pislik, işliyen paranın getirdiği para. 3 — Ehil. 4—E.ü:idere- beyleri, ramazanın akşam yemeğzi. 5 — Süt weren hayvan, baston. ö — Yılın, büyük. 7 — Asmâktan emrti hazır, Anadoluüda meşhur bir harabe. 8 — Sima, Fasta bir yer, işaret edatı. 9 — Lâmba yakar, buğ- dayın eşi. 10 — Başına bir T, sonuna bir | ilâvesile Allah olur, üçüncü şahıs, köpek. |i — Akıllı, su, üçüncü şahıs. Soldan sağa: | — Serencam, pas. 2 — Ra'şe, acar. 3 — Aksi, Nesrin. 4 — Cet, asma. 5 — E- kin, İrma. 6 — Eşkiya. 7 — İş, kene. 8 — Aş, Rakım. 9 — Artış, irili. 10 — Sal, dm&.ll—fp.&.uh. Soldan sağa: - | — Acemi, asi 2 — Erkek, şarap. 3 — Rastık. 4 — Eş, kaide. 5 — Nine, eş- şek. 6 — Fen. 7 — Saç, şerik. 8 — Mar- sık, ar. 9 — Cimni, ki, 10 — Panama, ılık. l| — Âr, emi. F mıvepoılıinmıöndermş İSTER İNAN Bir arkadaşın başından geçen şu hikâyeyi lütfen okuyunuz: Bu arkadaş vaktile bir fotoğraf makinesi almış. Bu maktne- nin poz müddetini tayin eden bir de âleti varmış. Bu âlet ziyayı obıyu.tı-ııhımıorekıgıımyepozurn&hm geldiğini gösteriyormuş. Bir müddet sonrka bu âlet bozulmuş. Tamir edilmek üzere Almanyaya göndermiş. Fıbrikı tamir et- 5 ısTER İNAN: İSTER İNANMA! - Postahane aleti tetkik etmiş, bunun ziya ölçen âlet olduğunu görünce, bir defa da ölçüler müdüriyetinin fikrini anlamak iste- nişveormımdemiş.ÖlçülımudWmmh&la— ken aradan on beş gün geçmiş. Postahane bu kabil eşyayi on beş günden fazla alakoyamazmış. Bu âleti geri göndermiş. Arkadaş uğraşa uğraşa makinesinin bu küçük parçasını an- cak bir buçuk senede eline geçirebilmiş, İSTER İNANMA! | " e b A gAr a UA TÜ AF Y lâl ârız oluyor.. Demeğe başladılar. Bir adam bu kadar değişir müi? Deği- şir! Hâdisatın hâletiruhiye üzerindeki te- sirleri o derece mühimdir. Son zamanlarda ona sık sık rastlar ol« dum. Şimdi, manen daha da kötülemiş, Dalgın nazarlarının önünde, bizlere gö- rünmeyen bir facianın daimi kâbusu duru-' yor gibi. Geçen gün bir yerde yine buluştuk. Ya: nıma sokuldu ve sordu: — Ne var, ne yok, azizim? — Ne gibi? — Ortalığı nasıl görüyorsun? — Şöyle, böyle! — Harp olacak mı? — Zannetmem. Maamafih bilinmez de..ı Başını salladı: — Vallahi azizim.. Ne olacaksa olsall Sinirlerimizin bundan ziyade gerginliğe ta« hamamülü yok. Ne bir iş tutabiliyoruz, na bit şeye niyet edebiliyoruz, tereddüt içes risinde bocalayıp duruyoruz. Her biriş miz, kulak kirişte, gözler ufukta: «Ürt |ha bugün karışacak.. Ha yarın altüst olak — cakl» diye bekleşmekteyiz. Ben bü Vaziğ yette kendimizi neye, kime benzetiyoru biliyor musun? — Kime? diye sordum. O, yüzüme melül melül baktı ve: — Hauptman'a, azizim! dedi. Biz büş tün insanlar da, tıpkı onun gibi, âkıbeti kısa kısa vadelerle mütemadiyen tehir e dilen ve bu yüzden dünyanın en taham; h mülsüz işkencesine tahammül eden, zavıılvı ” h idam mahkümlarıyız!. ç A Biliyor Musuıinz_? | — Bonâpart İskenderiyeyi ne vakil - zaptetmişti? 2 — Beynelmilel Esperanto dili ne va« kittenberi vardır? B (Cevapları Yarın) (Dünkü suallerin cevapları) | — Fransanın meşhur Lejyon donöz nişanı 8 mayıs 1602 tarihinde ihdas edil « miştir. 2 — İztırap çehnektıu hıün korku« sunün ıztırabını esasen çekmiye başlamış« tır, cümlesini söyliyen Fransız mütefekkiri Montaignedir. Montaigne 1533 te doğmuş,; 1592 de ölmüştür. 3 — İtalia Dirijapli 25 mayıs 1929 ta« rihinde parçalanmıştı. 4 — Müslümanlıkta Peygamberi tü;ıp 'edenüılubıhfamhıyııhndıy&,dı. | ğerine tamamen benziyen nokta şehiden vefat etmiş olmalarıdır. 5 — İngilizler Fransızların Aizze dere- cesine çıkardıkları Jan Darkı 30 mayıs 1431 tarihinde öldürmüşlerdir. Özlü sözler! Ş Şiiri yaratanlar' şiiri nasıl anlatıyorlar? Şür muhayyelenin öyle bir lâyıdır ki fışkırışı akılda vukubulabilecek bir depre- me mâni olur. Lord Byron (1788 - 1824) Şir — En iyi kelimelerin en iyi dizili- Samuel T. Coleridge (1772 - 1834) * Şiir acaipliğinin çokluğuyla değil, güzel- liğinin çokluğuyla göze çarpmalı ir. ! John. Keats (1795 - 1821),

Bu sayıdan diğer sayfalar: