9 Nisan 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

9 Nisan 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İkinci İn arebe: nasıl başlamış ve bitmişti? (SON POSTANIN ASKERİ MUHARRİRİ YAZIYOR ) Me 10/ kânunusani/ 921 de Yunan ordu: sunun mağlâbiyeti ile neticelenen (birinci İnönü muharebesi) inden sonra Yunanlı. lar gerek Bura, gerekse Uşak mıntakala- rnda bulunan kuvvetlerini takviye etmis ler, bu kuvvetlerin her türlü muharebe ih- tiyaçlarını -ikmal eylemişlerdi. ai gen iki buçuk aylık bir zaman bu o ei da kâfi gelmişti. Bu zaman arkanda, ei bizlerin tavassut ve teşebbüsüyle, bir tersi: tan Türklerle Yunanlilar arasında Lön drada © siyasi müzakere ve temaslar ©- huyordu; İngiliz teklifleri ve Yunan müdde- aları bizim için kabulü mümkün olmayan ağır şartları ihtiva ediyordu. Zaten vaz dan anlaşıldı ki bu siyasi temas ve müze- kere teşebbüsleri Yunanlılara yeni bir ri artuz için hazırlanmak imkânını vi maksadı ile yapılmıştır. Nitekim hldisei ler bunu teyid ettiler. Mü en (Londra) dan dönerken 23/ Mart/ tarihinde başlamış olan yeni Yunan Danse Tuzu yeni doğmakta olan genç ve müntas kil Türkiye devletini (Londra) konferan 8 mukarreratını kabule icbar etmek gaye sini takip ediyordu... Bu taarruz başladığı sırada Yunanlılar rn Bursa şarki mantakaşındaki ley 4 piyade fırkası ile bir suvari Jivası; Usa mıntakasındaki kuvvetleri de keza 4 fırka piyade fırkası ve bir kısım suvariden mü teşekkildi. Aynca( İzmit) de de bir piya- de fırkaları vardı. Bütün bu kuvvetlerin yekünu şu miktara vari yordu : 0,000 tüfek : “00 Ağır ve hafif makineli tüfek 1200 kalış 144 tep Birinci İnönünden beri geçen zarfında Türkler de kuvvetlerini arttırmış- lar, bu kuvvetlerin muharebe ihtiyaçlarını —o zaman için mümkün olanın azami isbetinde— ikmal etmişler, kıt aların te İim ve terbiye derecelerini yükseltmişlerdi. Bu sırada Türk ordusu da iki grup halinde bulunuyordu. İsmet paşa kumandasındaki şimal cephesi kuvvetlerini teşkil eden Es- kişehir grubu ile Refet paşa kumundasın- daki cenup cephesi kuvvetlerini teşkil eden Afyon grubu kıt'alarının yekönü, (ikinci İbönü) muharebesinin hitamından evvel şu miktarlara varmış bulunuyordu: 15,000 Tüfek 150 ağır ve hafif makineli tüfek 900 kılıç zaman 64 makineli tüfek 4.000 kılıç ali İzmit) deki Yunan maada (İzmi a: kei 'da, bir fırka kuvvetinde, (Kocaeli) kıt'aları grubu vardı. 237 Mart /971 günü İleri harekete 2e- gen Yunan (Bursa) ve (Uşak) grupları simalde (Eskişehir) i cenuptn da (AF Yen) u ilk hedef ittihaz etmiş bulunuyor Sl hrkasiyle) iki koldı Bursa 3 i Gri ve öle Bilecik - SöğüY); (ne &öl - Pazarcık) yollariyle ilerliyordu. U- yak grubu da (keza 3 hırkasiyle) (Afyon) ile (Uşak) arasındaki (Dumlupmar) mev- zilerine teveccüh etmiş bulunuyordu. Harekâtın cereyan tarzı : (Eskişehir) Umumi istikametinde hare- ket etmekte bulunan Bursa grubu (İnönü) mevzilerine çatmadan hedefine varamaz” dı. Binaenaleyh evvelâ bu mevzileri elde etmek mecburiyetindeydi. 24/ Martta Bi- iği, 25/ martta Pazarcığı işgal eden bu iv 26/ mart akşamı (İnönü) mevzileri: mizin karşına gelmiş bulunuyordu. Yur nanlların (Bursa) dan (İnönü) mevzileri karşısına gelinceye kadar yaptıkları ileri hareket esnasında (1) inci ve (5) inci su- vari fırkalarımız. (düşmanı oyalamak) ve (kendi ordumuza vakit kazandırmak) dan ibar& olan vazifelerini ifa ettikten sonra müdafaa mevzilerimizin sol ve sağ cenah- larına çekilmişlerdi. Bu suretle şimal öephesindeki kuvvet- lerimiz aşağıdaki sıra ile müdafaa tertibatı alınış bulunuyorlardı: (Şimalden cenuba İd imei İkinci İnönü muharebesinin cereyan tarzısını gösteren umumi kroki doğru) Kocaeli grubu —suvari fırkası— (1) inci - (61) inci - (İİ) inci piyade fırkaları - (1) inci suvari fırkası, Muharebe nasıl cereyan etti: 27, . 28, zarfında | Yunanlılar iki fırka ile (İnönü mevzileri) | nin sağ yani şimal cenahında (bilhassa! Gündüz Bey mıntakasıne) taarruz ettiler. Mevziin sol cenahına, (1) inci fırka cep- hesine, de yalnız bir fırka ile tunrruzlara giriştiler. Muharebe her tarafta siddetli, fakat bilhassa sağ cenahta çok kanlı oldu. yukarıda yazılan rakamlara olursa Yunatlıların piyade mevcudü itiba- riyle bizim iki mislimiz, makineli tüfek iti- bariyle 17 mislimz, topçu itibariyle de biz- den çok üstün oldukları görülür, Buna rağ- men Türk çocukları her düşman taarruzu” na mukabil taarruzla cevap vermek süre- tyle, elden çıkan her karış toprağı tekrar geri alarak, kahramanca dövüştüler | ve düşman taarrızlarımı kırdılar. Üç günlük muharebe sonunda Yunan- hlar bu cenahta muvaffak olamıyacakla npı anlayınca merkezi | sikletlerini (yani kuyvetlerinin büyük kısmını) kendi sak cenahlarına ve bizim #ol cenahımizdaki (110) inci fhrkamız karşısına paketler. Esmen bu cenahtaki arazi teşkilât da za- yatı, Burada fazla tazyika maruz kalan fırka, sol cenahımı İnönü deresi- ne müvazi olmak üzere, bu derenin YE inde, geriye doğru kırdı; Yunanlılar an) sırlarını ve (Kandilli) yi ele geçirdiler. Bu vaziyet İnönü mevzilerinin cenup cenuhlan kuşatılmasına imkân vere- bilecek bir manzara arzediyordu. . Fakat Yunanlıların dört günden beri yaptıkları taarruzlarla ne kadar yıpranmış oldukları» pi takdir hususunda büyük bir isabet gös teren gürp cephesi kumandanlığı verdiği bir emirle bütün kıtaların mevzilerini mu- âpnidane müdafaa etmeleri lüzumunu teb- liğ etti. Türk ordusu büyük erkânı barbiye- sinin garp cephemizi takviye maksadiyle (Amasya) dan celbettiği (5) inci Kafkas fırkamızın bir alayı ile Büyük Millet Mec bisi muhafız taburu da bu sırada muharebe meydanına yetişmiş bulunuyorlardı. Bun- dan maada Yunan Uşak grubunun gimal- de, İnönü mıntakasında, cereyan eden muharebelere müessir olmayı düşünmeye- rek (Afyon) istikametinde o şarka doğru ilerlemesi o sırada Altıntaş mıntakasında bulunan cenup cephesi © kuvvetlerinden (23) üncü fırkanın da İnönü mıntakâsına celbine imkân vermişti. (*) ilk iş olmak (5) Yunanlıların o (Uşak grubu) nun bizim için tehlikeli hareketi (Uşak - Ge- diz - Kütahya - Eskişehir) istikametinde ilerliyerek, İnönü mevzilerimizi cenuptan ihata edecek vechile, Yunan (Bursa gru- bu) ile tevhidi harekât etmesiydi. İşte böy- le muhtemel bir hareketi karşılamak üzere cenup cephesi kuvvetlerinden (23) üncü ve (8) inci piyade fırkalariyle (2) inci su- vari fırkası (Altıntaş) o muntakasında top- lanmış bulunuyordu. göz anlacak SON POSTA İnsan ölürken ve | — En kuvvetli şair, romancı ve hikâyecimiz kim? öldükten sonra ne- ler hisseder? önü muharebesi ingiterede kalbi duran bir adamı tekrar dirilttiler, o da hissettiklerini anlattı İngilterede çıkan | «Tip gazetesi fevkalâde bir hâdise kaydediyor, ölmüş bir adamın tekrar Ddiriltildiğini, şimdi sapasağlam yaşamakta olduğunu ; bildiri- yor. Bu adam geçen eylülde kalbi durarak ölmüştür. Doktor Fingan tarafından ölüye ameliyat yapılmıştır. Bu adam tekrar ya - şamağa başlamıştır. Ölüp te tekrar dirilen adamın ismi Er - mest Hinsbeydir. Aston hastanesinde te - davi altında bulunan bu adamın bir gü kalbi hareketten durmuş. hastanın öl hemen doktor Fingana haber verilm Doktor vakit © geçirmeden hemen nün göğsünü keserek kalbinin içine Ader- malin şırıngası yapmiş, müteakiben hare - ketten duran kalbi masajla öşletme- ölü. e çalışmıştır. Doktorun bu çalışması ne- ticesini ermiş, aradan bir hayli zaman geçtikten sonra kalbin tekrar harekete gel- diği, ölünün de dirildiği görülmüştür. Bun- dan sonra döktor yeniden doğmuş gibi ya- şamıya başlıyan hastası ile bir mülâkat Yapmıştır. Hasta bu mülâkatında ölümle dirilme arasında hissettiği şeyleri şöyle an- latmaktadır: Hastanede kalbimin bir müddet düra- yarak sonra tekrar harekete geldiğini bana söyledikleri zaman hayret ettim. Ben bu söyledikleri zaman içinde garip gördüğümü hatırlıyorum. rüyalar «Sanki dar bir geçitte bulunuyordum. Bu geçidin nihayetinde de “kilise gibi bir yer görüyordum. Yarı karanlık içinde bulu- nan bir yere girdim. Burada ölmüş olan bir çok tanıdıklarıma rasigeldim. Bunlar birer gölge halinde bu kilise gibi yerin için- de dolaşıyorlardı. Hiç birisile konusama. dım. Rüyamın bundan sonrasinı hatırlıya- miyorum. Uyandığım zaman ber vakit w| yandığım gibi tabii bir halde bulunuyor «| dumu» Yaz mevsimi at yarışları Bu sene yapılacak at koşuları için «Yarışlar ve islâh encümeni» bir prog- ram hazırlamıştır. Yarışlar 26 temmuzda başlayacak 6 hafta devam ederek 30 ağustosta ni- hayet bulacaktır. Bu, koşularda kazanalara verilecek ikramiye mecmuu (10,440) liradır. anana sasa seteneemmeammeiaarmimlesmsm üzere (Kandili) srtlarına sevkedilen bir alayla, muhtemel düşman kuşatmasına kars şı, bir müdafaa cephesi tesis olundu. Bu sırada Altıntaştaki (2) inci suvari ve (8) inci piyade fırkaları da, cenup cephe- si karargâhiyle birlikte, İnönü mevzilerinin sol cenahına getirildiler, Bu muharebe cephesine (yeni iltihak €den kuvvetlerle şimal cepbemiz karşısın. daki düşmana karşı üstünlük temin edilmiş oluyordu. Binaenaleyh © garp cephesi ku- mandanlığı 31/mart/921 günü cepbenin hem sağ ve hem de sol cenahında na karşı umumi bir mukabil taarruz yapıl. Selâmi İzzet'in Cevabı Enkuvvetli şâir Mehmet Âkif, En kuvvetli romancı... Halid Zi, Selâmi İzzeti, Şehir meclisinin korido- runda önledim. Beni görünce güldü. Ve: — Azizim, dedi. suallerin malüm, Fa- kat bir şartla cevap veririm: Sen, bundan üç sene evvel, belediye meclisine aza seçilmek istediğimi yazmış- tin: Yaptılar. Şimdi de saylavlığa gönül çektiğimi yaz: Şu mübarek kaleminin uğurunu bir defa daha deneyelim. — Yapamam dostum! O merakla gözlerini açtı: — Sebep? Güldüm: — Çünkü maazallah seni saylav yapar- larsa biz bir ahpabın daha oselâm ve izze- tinden» olüruz Selâmi İzzetciğim! Ve şakayı tadında keserek mevzuuma girdim: — Seneç kimdir en kuvvetlisi | bizim şöirlerin? Onun fazla tereddüt etmeden o cevap verişinden, kafasını böyle bir sorguya ön- seden hazırladığı anlaşılıyordu. — Bence, dedi, Mehmat Akif, Nazım Hikmet ve Behçet Kemal, kendi ideoloji- lerinin en kuvvetli şâirleridir. Bunların in- kâr edilmez kuvvetleri, kendi ideolojile rine olan bağlılıklarıdır. — Bir ideslejiye ku kuvvetli bir şâir olmağa İ — Ben de kâfidir demedi birler arasında esaslı bir tasnif liçin ideolojiyi mevzuubahâctti; ilk aranacak vasıf samimiyettir. Meselâ, bu inkılâbı terennüm eden şâ- irlerin en samimisi Behçet Kemaldir. Çün- İkü onun inanışı, diğerlerinden daha yürek» tendir. sile bağlanmak, midir? : Fakat şâ- apabilmek San'atte — Bence değil. — Faruk Nafizdir dersen, aksini ispat ederim. — O da değil. — Ya kim? Güldüm: — Çobanlıktan yetişen, ve kaleme ka- valdan daha fazla ısınan Sabri Yılmaz... Eğer sade inanış bakımından alırsan, inkı- Mp şöirlerinin en başında onu sayman lâ- zım) Ve sordum: — İdeolojisi ne olursa olsun, sırf san'at bakımından en üstün bulduğun şâir kim- dir? Selâmi İzzet hiç düşünmedi: — Nazım Hikmet! | O Veilâve etti: İ — Çünkü o, san'at tarlasına hakikaten yeni tohumlar serpmiş bir şâirdir. Ve onun en kuvvetli tarafı, bu yepyeni tohumlardan yetiştirdiği eserleri hiç yadırgatmayışıdır. Herhangi bir sahada bir yenilik yara- Up ta tutturabilmek, ve yadırgatmamak değme fânilerin harcı değildir. — Ya nesirde? — Ben, edebiyatı cedidenin diline düş- manımdır. Çünkü onlar, bu dili âdeta zor- Ja bozmuşlardır. Bu itibarla, dilini istisna etmek şartiyle söylüyorum: Bize henüz Halid Ziya üya- rında romancı gelmiş değildir. Bir çek kimseler, onun romanlarındaki tiplere, kozmopolit yaftasını vururlar, Ve: — O tipler yerli değildir! derler, Bu iddiayı güdenler, onun devrinde muhitin kozmopclitleştiğini unutanlardır. Onun tipleri yüzde yüz bizdendir. Ve ben, aramızda hâlâ yaşayanlarını gösterebilirim! Onun haricinde, «en kuvvetli romancı sıfatını», «Gökyüzü» eserini yazdığı için Reşad Nutiye vermek isterdim. Fakat «Çalı kuşu» nu yazdığı için de buna dilim varmıyor, tö. Bu mukabil vE Son antolojide, Peyami ile Mopasan i- yerde muvaffak oldu ve düşmanın bir gün simlerinin karışması beni hayli düşündü. evvel ele geçirdiği (Kavalca) sırtları ye|'“”9" (Kandilli) istirdat edildiği gibi bu mınla- kada düşmandan bir çok makineli fek, piyade tüfeği ve esir alındı. (2) nci Faket ne olursa olsun, o da kuvvetli bir romancıdır! Hikâyecilere gelince, Refik Halidi Or- suvari fırkası da düşmanın geri çekilmeğe| konkür tutmak şartiyle, Sabahattin Âli çok başlayan cenup cenahında tazyik ve tesire | İYİ başladı. 31/mart/akşamı Yunanlılar umumü vaziyetlerinin fena bir şekle girdiğini gö- rerek ayni gece içinde bütün cephede ge-|şüirler hakkındaki düşüncelerini de yokla- ri gekilmeğe başladılar. Bu suretle 27/ marttan 3İ/ marta kadar (5) gün süren (İkinci İnönü) muharebesini de Türk istik» lâl ordusu kazanmış oluyordu. CD. Suallerime cevaplarını tamamlayan de- ğerli yazıcının, şu: — Şir, bizimle başlıyor! diyen favorili dım. Uzun uzun güldü, ve: — Onlar, dedi, birer dâhi olsalar bile, kıymetlerinin anlaşılması uzun senelere bağlıdır. *” * # Vv 9 PE ER. RR am ae İİ mmm mama mmm Nazım Hikmet ve Behçet Kemal.. ya hariç bu sıfatı «Gökyüzüm nü yazdığı için Reşad Nuriye vermek isterdim. Fakat wÇalıkuşun- nu yazdığı için buna dilim varmıyor. İ; Selâmi İzzet e Ve ben onların, bu zaruri beklemeden varlık iddiasına kalkışmalarını hayli gerip buluyorum. Çıktıkları devirde çok sükse oyapmış eserlerin daima değerli olmadıkları mu- bakkaktır. Ve bir eserin, değişmiyecek bir not a- labilmesi, zaman işidir: Şa zavalı «Zavallı Necdet» meydanda. Vaktiyle bizi hüngür hüngür ağlatmış olan bu eseri buğün elimize alınca katıla katıla gülüyoruz. romanı Aklıma geliveren bu misalin bir sürü benzerini bulmak hiç te güç değildir. Bu itibarladır ki, gençler, sabırlı olsunlar: Vakıâ bugün onların şiirlerini okuyunca gülüyoruz. Fakat ileride belki bu hareketi mizdem, utanınız! i Bugün onlara düşen susmak, çalışmak, | eser vermek, ve beklemesini bilmektir. | Çünkü, hiç bir yerde, bir takım meçhul © delikanbıların ortaya çıkıp ta: — «Günün dâkileri bizizle görülmemitir. Vaktiyle bir Mehmet Celâl Bey vardı. Edebiyatı “cedidecilere, bilhasen “Hüseyin Cahide çatar: — Ban varın) der dururdu. Mehmet Celâl Beyin ne olduğunu bik ei Fakat Hüseyin Cahit hâlâ avar» ir. dedikleri Ondan sonra, Mehmet Câlel Beyi Fi- i lorinalı Nazım istihlâf etmişti. 1 Bu gidişlerine göre, bu genç şüirler de “| Filorinalının tahtına göz koymuş gibi yö- | rünüyorlar! 3 Naci Sadullah ki Toplantılar, Davetler (| | Altınordunun kongresi Altınordu Spor klübü genel sekre - terliğinden: İdare heyetimiz o gördü- ğü lüzum üzerine, 26/Nisan/956 pa- zar günü saatlöte klüp binasında fevkalâde kongrenin toplanmasını ka- rarlaştırmıştır. Üyelerimizin ayni gün- de klüp merkezine gelmelerini önem» le dilerim. Halkevinde konferans Eminönü Halkevinden: Cuma günü saat 17,30 da evimizin Cağaloğlundaki merkez salonunda Dr. Etem tarafından (Veremden Korun « ma) konulu bir konferans verilecek - y | j i 4 tir. Bu konferans bütün yurtdaşlara açıktır. i (Gconteranstar, Müsamerele” ) Üniversitede konferans Bugün saat 18 de üniversite konferans salonunda profesör «Röpr | ken tarafından «Cihan ekonomisinin. bünyesi» mevzulu bir konferans verile- cektir. Frav Marya Müllerin konseri Ankara Halkevinde verilecek inü « samereye iştirak etmek üzere memleke- timize gelen Alman örtistlerinden Frav Marya Müller ve refakatinde bu- lunan doktor Hallaş bu akşam, Yüksekkaldırımda, Tötonya klübün « de bir konser vereceklerdir. Konsere. girmek i r z m ama m özetin a

Bu sayıdan diğer sayfalar: